Yadigar Aygün/İstanbul
Kadına yönelik erkek şiddeti her geçen gün artıyor. bianet gazetesinin Erkek Şiddeti Çetelesi’ne göre 2024 yılında 278 kadın katledildi. Kadın katliamlarına karşı, erkek şiddetinin son bulması içim kadınlar günlerdir sokaklarda direniyor. Artan erkek şiddetinin nedenlerini ve erkek şiddetine karşı neler yapılması gerekdiğini bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü ve aynı zamanda bianet erkek şiddeti verilerini hazırlayan Evrim Kepenek ve Demokratik Kadın Hareketi (DKH) ile konuştuk.
‘Şiddet yöntemleri değişiyor’
Gazeteci Evrim Kepenek, kadına yönelik erkek şiddetinin arttığına dikkati çekti. Kepenek, “Erkek şiddeti her geçen gün artıyor hatta artmakla kalmıyor hem alan genişletiyor hem de kendisini farklılaştırıyor. Yöntemlerini değiştiriyor. Bu ne demek? Alan genişletiyor derken, erkeklerin artık kadınlara şiddet uygularken onlara ulaşamadıklarında veya onlara daha büyük zarar vermek istediklerinde bu şiddetlerini çocuklarına yönelttiğini görüyoruz. Yani erkekler, artık ‘öç aldım’, ‘karıma zarar vermek istedim’ gibi saiklerle çocukları öldürüyor veya şiddet uyguluyor. bianet 2024 erkek şiddeti çetelesinde bunun örneklerini gördük. Erkekler en az 31 çocuğu öldürdü. Henüz yıl bitmedi bile. Yöntemlerini farklılaştırıyor derken de ateşli silah yerine, molotof atan erkekler gördük veya bir vakada partnerinin aracına bomba düzenini kurmuştu. Yine yakma şeklindeki şiddetin de arttığını görüyoruz. Ev yakma gibi” dedi.
‘Erkekler her ay en az 60-65 kadını yaralıyor’
Kepenek, cezasızlık politikalarının erkek şiddetini arttığını vurguladı. Kepenek, “Cezasızlık faillerin sırtını sıvazlıyor ve erkekleri bu konuda cesaretlendiriyor. Şiddet denilince lütfen sadece cinayet anlamayalım. Erkekler her ay en az 60-65 kadını da yaralıyor. Ki bu sadece basına yansıyan veriler. Yani bunun en temel nedeni de elbette cezasızlık. Nurcan Arslan davası bu konuda çok iyi bir örnek. Daha önce faile ağırlaştırılmış müebbet cezası veren yargı, Yargıtay’da kararın bozulmasından faile bu kez indirim de uygulayarak 25 yıl hapis cezası verdi. Tam anlamıyla ‘korkunç’ bir durum. Aile ve avukatlar da tepki gösterdi” diye belirtti.
‘Eşitsizliği kapatmalıyız’
Kepenek, erkek şiddetini önlemek için öncelikle kadın, erkek eşitsizliğine son verilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kepenek, “Şiddeti önlemenin tek yolu var. Eşitsizliği kapatmak. Yani kadın ve erkek arasındaki eşitsizliği derinleştirmemek. Maalesef bizim ülkemizde iktidarın tüm politikaları bunun aksi yönünde. O yüzden erkek şiddetinin sona ermesini istiyorsak yediden 70’e herkese kadın ve erkeklere, çocuklara aklınıza kim geliyorsa kadın ve erkek eşittir bunu ezberletmemiz ve buna yönelik davranış sergilemelerini beklemek gerek” dedi.
‘Şiddetin kaynağı iktidardır’
Sorularımızı cevaplayan Demokratik Kadın Hareketi, erkek şiddetinin artma nedeninin kadın düşmanı politikalar olduğunu belirtti. DKH, “Kadınlara, çocuklara yönelik şiddet, istismar gün geçtikçe artıyor. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, hayvana şiddet, kısacası her an, her yerde şiddet görüntülerine tanık oluyoruz. Bunların nedeni çok açık. İktidarın LGBTİ+, kadın düşmanı politikaları bugün artan şiddetin temel kaynağı. 6284 maddesini etkin uygulamayan, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran, dinci, gerici, bilim dışı politikaların önünü açan, erkeği koruyan politikalar bu şiddetin artmasına neden oluyor. Sadece hukuki alanda değil tüm kamusal alandaki süreçler şiddeti körüklüyor. Malesef bu iktidar yaşamın her alanında şiddetin önünü açan bir kültür yarattı. Medyada şiddeti körükleyen diziler, okullarda gerici eğitim, sokaklarda elini kolunu sallayarak gezen failler… Yani neresinden tutarsak tutalım bu iktidarın şiddetin kaynağı olduğunu ve şiddeti körüklediğini görebiliriz” dedi.
‘Cezasızlık politikası erkek şiddetini artırıyor’
DHK, cezasızlık politikası ile şiddetin yeniden üretildiğini belirtti. DHK, “Yargının erkek şiddetine karşı cezasızlık politikası, kadın cinayetlerinin artmasının nedenlerinden. Cezasızlık, faillerin yeterince caydırıcı cezalar almaması, şiddetin tekrarlanmasına ya da daha ciddi sonuçlara yol açmasına neden oluyor. Cezasızlık, aynı zamanda toplumda şiddetin normalleştirilmesine ve kadına yönelik şiddet olaylarında faillerin hafif cezalar alması ya da serbest bırakılması, diğer potansiyel faillerin de cesaretlenmesine neden oluyor” diye konuştu.
‘Kadını koruyan yasalar etkin şekilde uygulanmalıdır’
6284 sayılı Kanun’un ve İstanbul Sözleşmesi gibi kadını koruyan yasaların etkin şekilde uygulanmasının gerektiğini vurgulayan DKH, “Kadın cinayetlerini önlemek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini aşmaya yönelik kapsamlı bir çaba gerektirir. Bu süreçte siyasiler, yargı, kadın örgütleri ve toplumun diğer kesimlerine önemli görevler düşer. Siyasi aktörlerin, kadınları şiddetten koruyan yasaların, 6284 sayılı Kanun ve İstanbul Sözleşmesi gibi etkin şekilde uygulanmasını sağlaması ve gerekirse bu yasaları daha da güçlendirmesi, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratacak eğitim programlarını yaygınlaştırılması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyen kültürel yapıları dönüştürecek politikalar geliştirmesi, kadınların iş gücüne katılımını artıracak fırsatlar yaratıp, ekonomik bağımsızlığını kazanmasını sağlayacak sosyal politikalar uygulaması önemli bir yerde duruyor” dedi.
‘Cezaların caydırıcılığı artırılmalıdır’
DKH, kadına yönelik erkek şiddetinin önlemesi için cezasızlık politikasına son verilmesi gerektiğini söyledi. DHK, “Yargının kadına yönelik şiddet davalarında cezasızlık kültürüne son vermesi, hızlı ve etkili yargılama süreçleri işletilmesi gerekir. Cezaların caydırıcılığı artırılması, iyi hal indirimleri ve benzeri uygulamalar kaldırılması ve şiddet mağduru kadınlar için verilen uzaklaştırma ve koruma kararlarının uygulayıp, denetleyip, bu süreçler aksatılmadan yürütmesi gerekir. Kadına yönelik şiddetle mücadele için özel yargı birimleri kurulmalı ve bu birimlerin konuyla ilgili uzmanlaşmasının sağlanması gerekir. Şiddete uğrayan kadınlar için psikolojik ve hukuki destek sağlayan merkezler yaygınlaştırılmalı ve etkin hizmet vermesinin sağlanması gerekiyor” diye belirtti.
‘Toplumsal projeler üretilmelidir’
DKH, kadına yönelik erkek şiddetinin önlenmesi için yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı; “Biz kadın örgütlerinin ise toplumda kadına yönelik şiddetin nedenlerine dair farkındalık yaratması, bu konuyu sürekli gündemde tutması önemli bir yerde duruyor. Kadın örgütleri, siyasi aktörler, toplumun öncülerinin şiddetle ilgili kamuoyu oluşturarak ilgili mercilerin baskılanması önemli. Bunun yanında medya, eğitim kurumları ve sivil toplum kuruluşları aracılığıyla kadına yönelik şiddet konusunda toplumsal farkındalığı artırılması ve bu sorunun bir kültürel problem olduğunun açığa çıkarılması gerekir. Patriyarkal kültürün yeniden ürettiği ‘erkeklik’ algısının ele alınması ve erkeklerin şiddeti bir çözüm aracı olarak görmelerinin önüne geçilmesi için toplumsal projeler üretilmelidir. Tüm bunların yanında kadına yönelik şiddetin romantize edilmeden, duyarlı bir şekilde ele alınması, sağlanmalı ve cinsiyetçi söylemlerden kaçınılması kadın cinayetlerinin önlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır.”