Bizimle iletişime geçin

Analiz

Kaypakkayacı Kuvvetlerin Birliği Proletaryanın En Stratejik Çıkarlarını Temsil Eder…

Dünyadaki bütün haydut sermaye devletleri açık açık kamuoyu önünde yüz milyonların hayatını riske atacak savaş senaryoları için diplomatik, politik ve askeri olarak hazırlanırken proletarya partilerinin kendi aralarında büyük birlik projelerini hayata henüz geçirememiş olması anlaşılır bir durum değildir.

Binlerce yıllık insanlık tarihinin ortaya çıkardığı en ileri siyasi öğreti olan bilimsel komünizmin dersleri, proletarya sınıfının kamu araçlarını devrimci ilkeler ışığında birleştirmeyi zorunlu görmektedir. Biz tabii ki proletaryanın birliğinin, onun müttefiklerinin bütün burjuva renklerini içinde barındıran ideolojik çoğulcu bir parti anlayışıyla sağlanamayacağını biliyoruz. Bu nedenle “birlik” derken kastettiğimiz şey; yıllar önce örgütsel yönetsel sebeplerle parçalanmış olan, ama hala aynı ontolojik kaynaktan beslenmeye devam eden komünist nitelikteki kamu araçlarının tekrar birleştirilmesi meselesidir. Tabii ki tutarlı bir sınıf perspektifinden doğan bir birlik praksisi, yakın, orta ve uzun vadede aynı tarihsel köke bağlılığını sürdüren bazı grup ve bağımsız bireyleri de içine alan geniş bir yelpazeyi kapsamalıdır. Bunun için sözlü söylemlerden daha çok proletaryanın çıkarları nezdinde tüm ezilenlerin nihai çıkarlarının üstünde billurlaştığı devrimci birleştirici bir siyaset praksisine ihtiyaç var. Çünkü bir siyaset söylem olmaktan çıkarak bağımsız bir eylem haline dönüştüğü devrimci koşulların belirleniminde komünist niteliğini belirgin bir şekilde göstermektedir. Komünist partisinin yalnız başına iktidarı ele geçirmesine tarihin kesin bir sınırlama koyduğunu biliyoruz. Bu nedenle örgütsel şekillenişimiz ve siyaset praksisimiz devrimci proletaryanın sınıf çıkarlarının emrinde olması gerekiyor. Çünkü gerçekte devrimci işçi sınıfı komünist partisi yardımıyla burjuvaziyi alaşağı ederek iktidarı ele geçirir. Bu konu aynı zamanda küçük burjuvazi ile proletarya arasındaki devrim ve tarih anlayışının farklılığına dair materyalist ip uçlarını bizlere vermektedir.

Bireylerin ve siyasi partilerin iradesi dışında bir sınıf mücadelesi olduğu gerçekliği, Kaypakkayacı herhangi bir sosyal gücün birlik sorununun geleceği üzerinde yalnız başına sahip olduğu örgütsel tekel hakkını sorgular hale getirmektedir. Yani bizlerin bu durumdan çıkarımsayacağımız tarihsel ilke; komünistlerin kendi örgütsel gelecekleri ile ilgili politik tekeli devrimci proletaryayla paylaşma zorunluluğudur. Çünkü öncü kurmay dediğimiz şey; proletaryanın birliğinin ve dolayısıyla çıkarlarının yine bu sınıfın en bilinçlilerinin, en adanmışlarının ve en savaşçılarının nezdinde teminat altına alındığı en ileri mevzidir. Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnek vermek gerekirse; mesela burjuva partilerinde kendi örgütsel geleceğiyle ilgili konuları belirleyen şey esasta sermaye sınıfının ihtiyaç ve talepleridir. Tabii ki sermayenin doğası gereği burjuvazinin örgüt ve siyaset hareketlenmesi pragmatik, çelişkili ve yoz bir düzlemde gerçekleşmek zorundadır. Ama devrimci proletaryanın taleplerini gözeterek şekillenmek zorunda olan komünist partisinin hareketlenme biçiminde burjuva ideolojik ve kültürel salınımların güçlü olarak ortaya çıkması mümkün değildir. Örgütsel politikalarda ekarte, eritme ve ilhak amaçlı taktik yaklaşımlar burjuva bir karakter taşıdığı için konumuzun dışında tutuyoruz. Proletaryanın varoluş biçimi burjuvazinin aksine kendisiyle birlikte dünya sınıflı uygarlığının sönümlenmesine doğru yazgılandığı için bu kirli silahlara ihtiyaç duymaz. Zaten bu sınıfın çıkarları tüm halkı birleştirebildiği için envanterinde burjuva kirli silahlar belirmez. Biz bu durumdan proleter devrimci temelde müzakere edilmek istenen ilkeli bir birlik anlayışının güven verici olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Böyle bir sınıfsal berraklıkla bu siyasete yaklaşılırsa duyulan endişeler azalabilir.

Marksist siyaset bilimi geçmişin hezeyan ve benzeri olumsuz duygularından arınmayı talep etmektedir. Çünkü işçi sınıfının bağımsız bir sınıf olmaktan kaynaklı egemenlik biçiminden ortaya çıkan bir siyasa, kendi nesnel işlerine subjektif duygularını karıştırmayı sevmez. Ayrıyeten öncü parti emekçi kitlelerin en diri kesimlerinin kendisine katacağı dönüşüme açık olmak zorundadır. Bu anlamda komünist partilerinin sorunları ve geleceği ile ilgili kararlarda devrimci proletaryanın sınıf olarak söz hakkı vardır demek gerekiyor. Hiçbir sınıf partisi yoktur ki kendi sınıfının ihtiyaçlarına göre şekillenmesin. Eğer devrimci kitleler kendi sınıf çıkarlarını gözeterek komünistlerin birliğini talep ediyorsa, buna kulaklarını ve gözlerini kapatacak devrimci yönetsel bir bürokrasinin varlığı kabul edilebilinir mi? En azından devrimci proletarya ile örgüt çıkarlarının çeliştiği yerde hiç tereddüt etmeden devrimci proletaryanın çıkarlarının savunulması gerektiği tespitini yapmış olan Kaypakkaya ardılları için bu tarihsel eklektik tutumlar sürdürülebilinir bir durumumdur? Sadece ulusal proletaryanın değil, aynı zamanda enternasyonal proletaryanın sınıf çıkarlarını ve güvenli gelecek vizyonunu yeterince gözetmeyen örgütsel kararlaşmaların kökeninde küçük burjuva hatalı fikirlerin bulunabileceğine dair bilimsel şüpheye düşmek için yeterince tarihsel tecrübemiz var. Marks ve Engels’den önce de işçi sınıfının mücadelesi vardı ama ancak onların kuramsal olarak görüntülediği bilimsel komünizm sayesinde işçilerin daha geniş boyutta birliğinin maddi koşulları ortaya çıkmaya başladı. Yani proletaryanın tarihte ilk bağımsız partilerinin ortaya çıkması ile ücretli kölelerin tarihte eşine rastlanmayacak düzeyde büyük bir birlik kurmasının yolu açıldı.

İşçi sınıfını birleştirme siyaseti güden bir komünist hareketin öncelikle komünistlerin birliğini gündemine almış olması anlaşılır bir durumdur. Bu türden tarihsel sorumluluk taşıyan stratejik politikaların eleştiri ve görüş belirtme hakkı saklı olmakla beraber desteklenmesi gerekiyor. Dağınık durumdaki devrimci ve komünist hareketin içinden geçilen tarihsel şartlar nedeniyle ideolojik ve pratik zayıflıklarının olduğu malumdur. Ama birleşmeyi istemenin ve bu konuda gelişebilecek olası müzakerelere esnek yaklaşmanın altında sanıldığının aksine her zaman ideolojik zayıflıklar yatmayabilir. Kaldı ki bize göre; ilkeli, bilimsel ve stratejik bir birlik siyasetinde tutarlı olan politik tutumlar temelde ideolojik yeterlilik ve öngörüye dair güçlü bilimsel kanıtlar taşırlar. Çünkü işçi sınıfının birleşik bir kamu alanının yarattığı ortamın getirdiği güç dengelerinin yeni dağılımı bir komünist örgütün içinde önceden oluşmuş küçük burjuva bürokratik imtiyazları sarsıp güvencesiz bırakacağını biliyoruz. O halde bizler tarihsel tecrübelerimize güvenerek rahatlıkla; ilkeli, bilimsel ve stratejik bir birlik siyasetinin bir komünist hareket içindeki küçük burjuva eğilimlerin talebi olamayacağı sonucunu rahatlıkla çıkarabiliriz.

Küçük burjuva örgütsel kastlar doğası gereği büyük birlik projelerini yürütebilecek sınıfsal ihtiyaç, arzu, tutarlılık ve öngörüden yoksundurlar. Komünist hareketlerin bağrında beliren bu ara sınıf eğilimleri proletaryanın birliğini sağlayacak komünist politikalar karşısında kişi/şef kültü, kutsal örgüt ve mükemmel ideoloji öğelerinin fetişleştirmesini her zaman tercih etmektedirler. Hiçbir komünist partisinin küçük burjuva eğilimlerden müzdarip olmadığını biliyoruz. Toplumsal tarihsel ortamdaki birçok ideolojik eğilimle komünist partisi etkileşim içerisindedir. Bu nesnel gerçekliği kabul etmek Maoist siyaset biliminin nerdeyse temelini oluşturmaktadır. Bu nedenle tarihsel ayrışmaya denk gelmeyen konuların dışındaki sebepler bir birlik siyasetinin uygulanması önünde engel değildir.

Kaypakkayacı politik güçlerin geçmişte yaşadığı ayrılıklar tarihsel bir zorunluluk yasasının denetiminde gerçekleşmediği için her bir güç parçasının kendi içerisinde sonradan edindiği programatik sonuçlar arasındaki bazı farklılıklar birleştirici bir siyasal praksisin uygulanmamasına gerekçe yapılamaz. Biz komünistler Marks ve Engels yoldaşlar tarafından ilk olarak keşfedilen toplumsal tarihin ve doğanın diyalektik yasalarına uymakla mükellefiz. Politikalarımız, örgütsel hareketlenmelerimiz ve eylemlerimiz bu zorunlu yasalarla ontolojik bir uyum içerisinde olmak zorundadır. Bu durum komünist hareketin bütün parçalarını subjektif kaygı ve düşüncelerden taviz vermeye çağırmaktadır. Otuz yıldan fazla bir zaman geçtiği halde komünistler arasındaki ayrışmanın tarihsel ontolojiye denk geldiğine dair güçlü bir kanıt hala ortaya çıkmamıştır. Doksanlı yıllardan beri ülke ve dünya gerçekliği birçok karmaşık değişikliğe uğradığı için her komünist güç parçasının kendi içerisinde bazı farklı stratejik, programatik ve taktik değişiklik arayışlarına girmesi anlaşılır bir durumdur ve bütün bu ayrıntılar tarihsel ontolojik kopuşmaya bir kanıt olarak gösterilemez. Bütün bunlara bu zorlu süreçte düşülen ideolojik ve politik hatalarda dahildir. Marksist siyaset biliminin en ileri sentez aşaması olan Maoist siyasa bizlere bir işçi uygarlığı kurmanın önünde engel olan birçok sorunu çözümleme olanağı vermektedir.

Bilindiği gibi Maoizm karmaşık toplumsal sorunları çözümleme gücünü; henüz Marks dönemi ve sonrası deneyimlenmemiş tarihsel koşullardan pratik yoluyla damıtılan bilgi ve tecrübelerin yeniden sentezlenmesinden almaktadır. Mesela biz; “Partinin esas görevi merkezi iktidarın ele geçirilmesidir.” dediğimiz zaman esas olarak Maoist siyaset biliminin sınırları içerisinde henüz düşünmüş olmuyoruz. Oysa doğru olan; “Partinin esas görevi iktidarın işçi sınıfı tarafından ele geçirilmesine öncülük yapmaktır.” önermesidir. Yani bizim buradan çıkaracağımız gerçeklik; partinin işçi sınıfı aracılığıyla iktidarı ele geçirmesinden daha çok işçi sınıfının parti aracılığıyla iktidarı ele geçirmesi gerçekliğidir. Bu iki önermenin arasındaki fark ilk bakışta çok zayıf görünebilir belki ama temelindeki ideolojik farklılık neredeyse proton ile anti proton arasındaki zıtlık kadar belirgindir.

Varlığı anlamak için çalışan bir düşünce modeli tarihsel materyalizmi temellendiren esas şey olan diyalektik materyalizmin öne sürdüğü ilkelere uymak zorundadır. Bu anlamda “Kaypakkayacı politik kuvvetlerin birliği” gibi işçi sınıfının gündemini meşgul eden konularla ilgili sorunların çözüm modelleri de rasyonel biçimde tartışılmak, tanımlanmak, kanıtlanmak ve çözümlenmek zorundadır. Tabii ki bizler olası bir birliğin sihirli bir değnek gibi komünist hareketin birikmiş teorik ve pratik sorunlarını bir çırpıda çözemeyeceğinin farkındayız. Birleşen taraflar büyüyen işçi sınıfının kamu alanlarına olumlu ve olumsuz taraflarını da birlikte getirirler. Ortak politik yaşam alanlarına devrimci nitelikte güçlü bir akışın yanında küçümsenmeyecek bir miktar küçük burjuva alışkanlık ve eğilimde birlikte taşınır. Ama sınıf mücadelesi zaten komünist hareketin önceden ayrı duran her parçasında hiç tatil olmadığına ve olamayacağına göre birleşik kamu alanında da usulüne göre bu süreç devam edecektir. Bu durumda verilmesi gereken ideolojik mücadelenin çapı eskisinden daha genişlemiş olabilir belki ama proletaryanın artan devrimci kazanımları ve imkanları bu zorlukların yüküne artık değmektedir. Bizim bu durumda proletaryanın devrimci rezervlerinin zenginleşmeye başladığından emin olmamamız için hiçbir neden yoktur.

Aslında proletaryanın sınıf bilinçli kesimlerinin ilgilendiği esas konu meselenin bu tarafıdır. Yani mücadele etmeden, zorluklara göğüs germeden ve statüko değişikliğini göze almadan sınıf mücadelesinde yeni bir evreye geçmek şimdilik fazla imkan dahilinde gözükmüyor. Küresel emperyalist bir savaş tehdidinin yer yer tutuşma emareleri gösterdiği bir dünyanın yakın geleceğine hazırlanmak için tarih bizlerden bu sorunlu evreyi geçmemizi talep etmektedir. Dünyadaki bütün haydut sermaye devletleri açık açık kamuoyu önünde yüz milyonların hayatını riske atacak savaş senaryoları için diplomatik, politik ve askeri olarak hazırlanırken proletarya partilerinin kendi aralarında büyük birlik projelerini hayata henüz geçirememiş olması anlaşılır bir durum değildir. Eğer bugün emperyalist sermayenin büyük şeytanları farklı paktlar altında birleşebiliyorlarsa, buna karşın proletaryanın öncülerinin aynı komünist partisi altında çelikten bir birlik kurmaları gereklidir. Çünkü kapitalist sistemin yapısal krizi, ya da toplumsal çöküş dönemlerinde tarihin zaman okunun yayını komünizme doğru geren güç, proletarya partisi önderliğindeki örgütlü halktır.

Bu fırlayacak okun yayını geren tarihsel bir çelikten el ortaya çıkmadığı durumlarda kapitalizm henüz teşhir olmamış yeni bir politik versiyonu vasıtasıyla tekrar bu krizin sonuçlarından doğan memnuniyetsizliği potasına taşıyarak elime etmekte ve kendisini yeniden üretmektedir. Bu nedenle kapitalizmi yıkmak için gerekli olan tarihsel zor aygıtlarını ortaya çıkarmak amacıyla şimdiden işçi sınıfının dağınık duran kamu alanlarını birleştirmemiz ve büyütmemiz gerekiyor….)



Aralık 2024
PSÇPCCP
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
3031 

Daha Fazla Analiz Haberler