İdeolojik-siyasi-örgütsel kökeni aynı kuruluş perçiniyle tek dokuya dayansa da, doğuşundan uzun yıllar sonraki tarihsel kesitlerde farklı örgütsel yapılara ayrılarak mücadele varlıklarını sürdüren parti/örgütler arasında da olsa, örgütsel birliğin başarılarak gerçekleştirilmesi kolay değil, ciddiyetine bağlı oranda zordur. Zira birlik alelade bir iş değil, tamı tamına çetin bir mücadele süreci, ciddi bir sorumluluk gerektiren hayati öneme haiz stratejik bir meseledir. Tarihsel tecrübeler ve bu tecrübeyi destekleyen özgülümüzdeki somut birlik süreçleri, birliğin büyük bir dava olma tabiatına koşut olarak proleter devrimcilerin stratejik bir gündemini oluştururken, örgütsel birliğin zorlu bir süreç olduğu kadar öneminin de tam olarak kavranmadığı, birliğin önüne çıkarılan zoraki engellerde kendini göstermekte. Muhatap güçlerde (bu güçlere bizlerin de dahil olduğunu söylemeye gerek yok sanırız) genel talebe dönüşmüş olmasına rağmen, bu talebin görmezden gelinerek birliğin adeta bir korkuya dönüştürülmesine de tanık olmaktayız. Birlik ne korkulacak kötü bir şey ne de kaçılacak bir tuzak değildir. Bilakis, uğruna ter dökülmesi gereken tarihi bir sorumluluktur.
Birlik mücadelesi aksatılamaz
Her mücadele gibi, birlik mücadelesi de zorluklarla dolu, zorlu bir süreçtir. Zora aday olmak ve zoru başarmak devrimci prensiptir; bu, proleter devrimciler açısından hem ihtiyaç hem de bilinçli bir tercihtir. O halde birliğin ya da birlik mücadelesinin nispeten uzun vadeli çetin bir mücadele sürecine yayılması anlaşılır bir durum olarak görülebilir. Fakat bu, birliğin iradi tutumla belirsiz bir sürece ertelenip kendiliğindenciliğe terk edilmesini haklamaz. Acelecilik veya aceleye getirmek yanlış ama acele etmek gerekli ve doğrudur. Yani oldu-bittiye getirmek doğru, sırt üstü yatıp beklemek yanlıştır. Bütün bunlar birlik bilinci ve birlik hakkında sorumluluk duymakla alakalıdır…
Bıkmadan tekrar edilmesinde fayda var ki, birlik mücadelesinde samimi ve ısrarlıyız; ısrarlı olmaya devam edecek, kararlılığımızı başarıya kadar sürdüreceğiz. Devrimci kaygı ve sorumluluk bilinciyle biçimlenen birlik ısrarımız nasıl yorumlanırsa yorumlansın, birlik tavrımızdan ödün vermeyecek, birlik karşıtı anlayışlara rağmen (ve bunları deşifre eden) kesintisiz propagandayla birlik mücadelesini sürdüreceğiz. Çünkü birliği sorumluluğumuz olarak görüyor, birliğin gerçekleştirilmesinden tam sorumluluk duyuyoruz. Ve çünkü birliğin ve birlik için mücadelenin aksatılamaz bir görev, zorunlu bir mücadele ve kaçınılmaz bir süreç olarak eğilmemiz gereken devrimin temel sorunlarından biri olduğunu düşünüyoruz…
Birlik sorumluluğu veya birlikten sorumluluk duymak ne demektir? İdeolojik-siyasal zeminde gerçekleşmesi mümkün olan birliğin ertelenmeden bir an önce gerçekleşmesi için çaba sarf etmek ve bizzat birliği gerçekleştirmek üzere mücadele etmek demektir. Birlik davasına kayıtsız kalmamak ve birlik uğruna gösterilen çabayı saygıyla karşılayıp desteklemek demektir. Devrimin ve komünist mirasa dayanan partinin gelişip güçlenmesini temel kaygı olarak tasa etmektir. Muhatap güçler arasında birliğin sağlanması çabası, muhatap güçlerin dağınıklığını gidermeyi dert edinmektir. Tarihsel miras ve geleneğimizin edilgenliğinden acı duymalı, sindirmemeli, hazmetmemeliyiz. İkinci olarak; hem dünya halkları ve mazlum ulusları, hem de coğrafyamız proletaryası ve halkları büyük bir tehdit altında olmakla birlikte, büyük baskılar altında acı çekmekte, en iyimseriyle açlık ve sefalet içindedir; bu duruma karşı sorumluluk duyuyoruz/duymalıyız. Üçüncü olarak; tasfiyeci sürece maruz kalıp günbegün eriyen/gerileyen proleter devrimci güçlerin tasfiyeci saldırıya karşı güçlenip direnç göstermesi için bu güçlerin birliğini sağlama perspektifi ve kaygısı taşınmak durumundadır. Gerçeklik bu aleniyetteyken yerinde durmak diye bir şey de yoktur; ilerlemiyorsan, o zaman geriliyorsundur. En azından şu kesin ki, gerilemiyorsak bile, ilerlemiyoruz; ilerlediğimiz söylenemez. Bundan sorumluluk duymak ve sorumluluklarımıza uygun pratik davranışa girmek zorunludur. Bütün bunlar birliği öncelemeyi, birlik mücadelesini hızlandırmayı ve başarıya ulaştırma perspektifiyle ısrar etmeyi gerektirir…
Birlik tali ve taktik göreve indirgenemez
Ne yazık ki, bugün berrak bilinçle birlik sorumluluğu taşıyan dinamiklerin zayıf kaldığı veya yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu dinamiğin geliştirilerek güçlendirilmesi, sağlam bir bilinç ve kararlı bir mücadele zemininde her yoldaş tarafından görev ve amaç edinilmelidir ki, bu, salt birlik karşısındaki yükümlülük değil, tarihsel devrimci sorumluluktur. Ve kuşkusuz ki, birliğin önündeki geri direnç ve anlayışların ikna edilerek dönüştürülmesi ve sığ bakış açısının dar koridorlarında birliğin önüne koyulmuş engellerin kaldırılarak yolun açılması, sadece birlik görevi ve perspektifi bakımından anlamlı değil, ertelenemez devrimci ihtiyaç bakımından anlamlı ve çok daha önemlidir.
Bugün birliğin önündeki temel engellerden birinin, dar grupçu anlayış olduğu açıkça görülüp anlaşılmaktadır. Bu anlayıştan kaynaklanan önyargılı yaklaşım da birliğe mesafe koyan somut engeldir. Bu durumda, birliğin önünün açılması için, muhatap güçlerin (bu güçler bizi de dahil eder) bünyesinde yer bulan dar grupçu anlayışın ve kendisine kalkan ettiği anlamsız kaygı ya da basit-bencil hesaba dayalı yapay gerekçelerin, devrimin ve halkın büyük çıkarları perspektifiyle silinip süpürülmesi gerekmektedir. Geriyle uzlaşmak devrimci bilinç ve irade açısından ilkesel hatadır. Zira, birlik aceleye getirilecek kadar alelade bir süreç olmasa da tali ve taktik bir sorun derekesine indirgenerek kendiliğindenciliğe terk edilecek “olmasa da olur” kabilinde basit bir istek de değildir. Her bakımdan devrimci talep olarak öne çıkan, somut süreç ve mücadelenin yakıcı ihtiyacı haline gelen birliğin, devrimci sonuçları açısından ivedilikle değerlendirilip somut rotaya oturtulması gerekmektedir. Bu süreçte birliği savunan tüm dinamikler birliğin ilerletilmesi adına görev almalı, birlik adımlarının atılmasını zorlamalıdırlar…
Birliğin önemini idrak eden her devrimci ve komünist etkin savunuya geçmelidir
Birlik muhataplarının ve her kesimden birliği savunan dinamiklerin inisiyatif alarak sürükleyici bir rol sergilemesi tarihsel bir zorunluluk ve görevdir. Çünkü birliğin çıkarları örgüt ve grupların çıkarlarının üstünde genel devrimin çıkarları düzeyinde önemli ve önceliklidir. Devrimin çıkarları, proletarya ve halkın çıkarlarında karşılık bulur ki, bu, parti, örgüt ve grup çıkarlarının üstündedir. Grup kaygısı ve çıkarları gözetmeksizin büyük devrimci inisiyatifin oluşturulması hem birliğin ilerletilmesi ve hem de devrimci kazanımların sağlanması için önemli sonuçlar yaratabilir. Hiç şüphesiz ki, bu inisiyatif her kesimden muhatap yapı ve bu yapılardan birlik savunucusu yoldaşlar tarafından oluşturulmalıdır. Demokratik mekanizma ve meşru irade dışında tasavvur edemeyeceğimiz bu inisiyatif asla bir anarşizm ve başı bozuklukla ele alınamaz, alınmamalıdır. Lakin bu inisiyatifin oluşturulması için muhatap yapıların üstünde basınç kurularak zorlanmaları şarttır. Ve bu, demokratik süreç ve meşru mekanizmalar zemininde gerçekleştirilmek durumundadır; gerçekleştirilebilir, gerçekleştirilmelidir. Bu inisiyatifin oluşturulması için harekete geçecek dinamik, şayet yapı tarafından temsil edilip sağlanmayacaksa, bu durumda birlikçi iradenin ait olduğu yapıyı demokratik ve meşru mekanizma platformlarında tartışmaya davet etmesi, irade-eylem birliğini zedelemeden ve demokratik-merkeziyetçi yapının mümkün kıldığı oranda zorlaması doğru olacaktır…
İlgili her muhatap ‘’neden birlikçi, neden değil’’ sorusunu, açığa çıkan devrimci talep karşısında açıklamak ve geniş talebe dönüşmüş birlik sorularına yanıt vermek durumundadır. Ne birliğin ‘’kaderi’’ ne de devrimci gelişme ve mücadelenin ‘’kaderi’’ kayıtsızlığa terk edilemez, birlik karşıtı kastçı dar grupçu bencil hesaplara hiç bırakılamaz…
Demokrasiyi en geniş biçimde uygulayan ilgili gelenek güçlerinin saflarında birlik inisiyatifi lehine belli bir özgürlük rüzgarı estirmesi ya da bu talebe alan açması hem ihtiyaçtır hem de doğrudur. Ciddi bir talebe dönüşerek heyecanla yükselen birlik cereyanına göz kapamak yerine, onu dikkate almaktır sorumluluk. Çünkü birlik büyük bir istem, duygu ve dalga olarak gelişmekte, devrimci gelişmelere katkı sunacak özgün bir dinamiktir. Gelişmenin hiçbir zemini ihmal edilmemeli, bilakis en küçük dinamiği ciddiyetle değerlendirilmelidir…
Birlik karşıtı katı tutumlara tahammülümüz yoktur
Hemen söyleyelim ki, birlikle ilgili yazılı-sözlü dile getirdiğimiz görüşler birlik anlayışını derli toplu ortaya koyma ve bu anlamda bugüne kadar etraflı olarak kamuoyuna açıklanmış olan genel anlayışımızı tekrar etme amacı gütmemektedir. Bu bağlamda, yazılarımız bu zaviyeden olmak kaydıyla noksan görülebilir ki, zaten mevcut yazıların amacı birlik anlayışını bütünlüklü ortaya koyma olmadığı için bu eksikliği taşır/taşımaktadır. Yazılarımızın amacı birlik tartışmasını gündemde tutarak ve elbette birlik karşıtı fikrin yanlışlığını/olumsuzluğunu ortaya koyarak bu fikre karşı bir tutum almaktır. Dolayısıyla yazıların bu bakış açısıyla değerlendirilmesi daha adil ve objektif olacaktır. Daha da önemlisi, birlikle ilgili yazılar hakkında veya birlik tartışmalar hakkında fikirler ileri sürüp eleştiri yürütürken, yazıların veya birlik tartışmalarının içeriğine dönük görüşler ortaya koyulmalıdır. Meselenin özüne dair konuşmayıp, sadece işin biçimiyle, tartışmanın etiğiyle, yazım tekniğiyle vb. ilgilenmek objektif olarak birlik tartışmasını manipüle etmektir. Yöntem yanlış olsun, tarz kaba olsun ve isterse de tartışma kültürü hatalı olsun ve hatta etik açıdan sorunlu olsun, bütün bunlara rağmen meselenin özüyle ilgilenmek ve içerikle ilgili fikir yürütmek esas alınmalıdır.
Açık söyleyelim, birlik karşıtı tutuma, özellikle de zorlama ve soyut gerekçelere dayanan birlik karşıtı tutum (lar)a tahammülümüz geniş değil, bu saatten itibaren olmamalıdır da. Birliği geri yaklaşımlara feda etme lüksümüz yok, kimsenin de olmamalıdır. Çünkü parçalı, dağınık ve zayıf geçen her gün devrimcilerin aleyhine işlemekte, halkın umutlarına ve menfaatlerine zarar vermektedir. Dolayısıyla yazılarımızın, olur da yöntem sorunları barındırması, biçim meselelerini göz ardı etmesi durumu birlik çabalarına düğüm vurmaya gerekçe yapılmamalı, ana çaba gölgelenmemelidir. Biçimin tadilatına süreçler imkân verebilir ama özün tahribatı ölümcüldür; bunun bilinciyle iletişimi inşa etmeliyiz.