Bizimle iletişime geçin

Makale

Küçük Burjuva İdeolojisinin Anatomisi- 3

Saflardaki küçük burjuva anlayışlar sorunların iç çelişkilerine dürüstçe bakma girişimlerine; “kutsal örgüt ve şanlı mücadeleyi engellemek” türünden popüleritesi yüksek argümanlarla karşı çıkabilirler. Ama küçük burjuvazide tıpkı milli burjuvazi gibi kendi davasının halkın tümünün davası olduğu yönünde bir inancı oluşturmada oldukça yeteneklidir.

Küçük burjuvazinin örgütsel çizgisi kolektifin devrimci merkeziyetçi anlayışından uzaklaşarak klik ve kişisel ilişkilere bağlanmaya yatkınlık göstermektedir. Parti disiplininden saparak grup ilişkilerine meyletmenin nedenleri, isteğe bağlı gelişen bir durum değildir. Çünkü bu durum küçük burjuvazinin devrimci bir örgütteki sınıfsal varoluş biçimidir. Küçük üretim ve birikim temelinde biçimlenmiş bir dünya görüşünün örgüt formasyonundaki davranış biçiminin başka türlü olması beklenmemelidir. Geleceği belirsiz olan bir sınıfın kolektif hukuka saygı göstermesini bekleyemeyiz. Komünist hareketin saflarındaki küçük burjuva devrimciler proletaryanın nihai davasına hiçbir zaman samimi duygularıyla bağlanamazlar. Çünkü en değme küçük burjuva devrimcisi bile zengin olma ve sınıf atlama özlemini sürekli bilincinin bir köşesinde saklı tutar. Örgütsüz düştüğü zaman ya da en belirgin anlamıyla yenilgi yılları sonrası birçok küçük burjuva devrimci kadronun kendisini düzenin kollarına atarak akademik kariyer ve işveren statüsüyle karşımıza çıkmasının sebebi bundan kaynaklanmaktadır.

Bu kesimler her zaman devrimci bir örgütte harcadıkları emek ve zamanı kendi kesesinden gitmiş gibi görmektedirler. Burjuva dünyası kâr ve rekabet ortamında işçilerin boş zaman hakkını bile çalmakta ve üretim/satış merkezlerini gece bile açık tutarken bu küçük burjuva baylar yıllarca toplumsal bir davaya bağlanmış oldukları için bu zenginleşme fırsatlarından kendilerini atıl kalmış hissetmektedirler. Bu nedenle oldukça hırslı oldukları gibi zamanla geçmiş değerlerine karşı düşmanlık beslemekten kendilerini alıkoyamazlar. Emperyalistlerin, büyük burjuvazinin ve feodal artıkların baskısı ile proletaryanın bağımsız bir sınıf olarak yükselen mücadelesi arasında kendisine istikrarlı bir yer bulamayan küçük burjuvazi devrimci örgütlere yüz döndükleri dönemlerde bütün özürlü ve zaaflı özelliklerini de birlikte taşıyarak getirirler. Politik geleneğimizin geçmiş yıllardaki örgütsel öyküsü özellikle Avrupa’da daha belirgin olarak, küçük burjuva devrimciliğinin öğretici tecrübeleriyle doludur. Paraya endeksli pragmatist bir örgütsel çizginin yarattığı toplumsal bir enkaz durumu komünistler açısından incelenmeye değerdir.

Geçmişte maddi olanaklara odaklanan ve metaların değişim aracı olan nakit ihtiyacı peşinde koşan bir örgütsel formasyonun bizzat meta ilişkileri tarafından nasıl ele geçirildiğine dair sayısız olumsuz vakayı deneyimlediğimizi devrimci kitleler bilmektedir. Eğer kitlelere bağ kurma nedenlerimiz arasında para en önemli bir araç haline gelmişse, bir süre sonra tıpkı burjuva piyasasında üretici ve tüketicilerin karşılaşmak için ihtiyaç duyduğu alışveriş ilişkilerine benzer bir örgütsel dönüşüme de hazır olmak gerekiyor o halde. Oysa doğru politik yönelim, devrimci faaliyet için olmazsa olmazların başında gelen para da dahil her değeri ve olanağı yaratacak olan insanı, bu değerleri üretip, yaratarak faaliyete sunmaya insanı eğitmek, hazırlamak ve yönlendirmektir ki, bir devrimcinin bunu yapabilmesinin en temel mevzilenişi de bizzat yaşamıyla birlikte devrimci örgütün mevziisine girmesidir. Öteki türlü küçük burjuva bireyin yılda bir kez bir akşam masasında harcadığı miktarı faaliyete bağışlamasıyla örgütten almak istediği şey de örgütün onun küçük burjuva sınıf yaşamına göz yumması ve hatta bunun karşılığı kendisine bir toplumsal statü verme beklentisi olur…

Devrimci mücadelenin ülkedeki en zorlu yıllarında fedakarlık üstlenerek değerli emekler vermiş olan Avrupa’daki gelenek tabanımızın en fazla yakındığı konulardan birisi; örgütsel yetkiyi eline geçiren küçük burjuva öbeklerin kendi yaşamsal sorunlarına karşı ilgisiz kalması ve neredeyse bütün örgütsel yetkiyi para ilişkisi kurduğu orta sınıfı korumaya ayırmasıdır. Tabii ki bu her dönem böyle olmamıştır ama geçmişin son yıllarda tekrar eden bir rutin olduğu aşikârdır. Zaten gelenek tabanında gazetemizin bir çalışanı eğer anket niteliğinde küçük bir araştırma yaparsa gerçekler hemen açığa çıkacaktır. Aslında küçük burjuvazi özgülünde somutlaşan böyle bir örgütsel çizgi proletaryanın kamu olanaklarını istismar etmekten başka bir şey değildir. Bugün karşı karşıya olduğumuz değer erozyonun sebebini sadece kapitalist sistemde aramak sorunlara kaynaklık eden analitik sebeplerden kaçmak anlamına gelebilir. Bu anlamda küçük burjuva ideolojisini ve dolayısıyla örgütsel çizgisini yenilgiye uğratmak için değerli tarihsel deneyimleri ve bilgileri proleter devrimcilerle paylaşmak elzemdir. Bizlerin böyle bir mülk ve rekabet ilişkilerinden teşekkül olmuş gerici bir statükoyu korumak gibi bir kaygımız olamaz. Saflardaki küçük burjuva anlayışlar sorunların iç çelişkilerine dürüstçe bakma girişimlerine; “kutsal örgüt ve şanlı mücadeleyi engellemek” türünden popüleritesi yüksek argümanlarla karşı çıkabilirler. Ama küçük burjuvazide tıpkı milli burjuvazi gibi kendi davasının halkın tümünün davası olduğu yönünde bir inancı oluşturmada oldukça yeteneklidir.

Küçük burjuvazinin kendi iç parçalanışını bütün insanlığın duygularıyla karıştırma gibi bir huyu vardır. Bundan dolayı nesnelliğin proleter tarifine karşı hep bir haykırış içerisindedir ve asla bu kesimin sahte göz yaşlarına kanılmamalıdır. Çünkü küçük burjuvazi tüm halk için ağlamayı bilemez, o gerçekte kendi talihsiz kaderine ağlamaktadır. Bu sınıf kimliğinin proletaryanın üretim kültüründen gelen düzen verici ve disipline edici devrimci fikirlere saldırmasının ve örgütsel çizgide önceden kurulu bir makine gibi klikçiliğe meyletmesinin altında kendi sınıfsal kaygıları yatmaktadır. Böyle bir bencil statükoyu korumak için kutsallık ipine sıkı sıkıya sarılır. Bir politik hareket içerisinde komünist niteliğin güçlü olduğuna dair kanıtların başında; diğer devrimci gurup ve bireyleri değişime uğratarak en ileri unsurlarını kendi bayrağı altında toplamak ve ayrıca kendi siyasi çizgisinin eksiklik ve zaaflarını dürüstçe yöneldiğini gösteren pratiğidir. Ama küçük burjuva devrimciler hiçbir zaman bu duruma yakınlık göstermedikleri gibi bırakalım dışarıdaki devrimci unsurlarla birleşmeyi, içeride kalan proleter unsurları etkisizleştirme çabasında üzerine yoktur. Burada tayin eden şey her sınıf için hayatın gereksinimleridir. Her sınıf tarihi zorunluluk gereği kendi çıkarları doğrultusunda toplumsal değişimi amaçlayan bir mücadele içerisinde yer alır. Bu nedenle her sınıf toplumsal değişimi kendi yararına gerçekleştirebilecek örgüt biçimlerine, mücadele yöntemlerine ve ittifaklara ihtiyaç duyar.

Küçük burjuvazinin bir politik hareket içerisindeki devrimci sınıfları tasfiye etmek istemesinin sebebi buralarda yatmaktadır. Bunun örgütsel formasyondaki biçimi klikçiliğe karşılık gelmektedir. Çünkü koltuk, itibar, imtiyaz ve küçük mülk peşinde koşan kesimlere bir avuç insanla iş yapmak yeterli gelmektedir. Bir türlü aşılamayan marjinalleşmenin sebeplerini böyle bir sınıfsal zeminde aramak gerekiyor. İlginç olanı küçük burjuvazinin sadece cahil ve politik olarak geri kanadı değil bizzat nispeten entelektüel kanadı bile örgütsel tasfiyeciliğe yatkındır. Rekabet iç güdüleri öyle dizginlemez bir noktaya gelir ki saflardaki proleterlerin etrafını sinsice boşaltmaya başlar. Devrimci merkeziyetçiliği savunur ama onu alttan altta boşa çıkarır. Amacı devrimci sınıf temsilcilerini siyaseten etkisizleştirmek ve ihtiyaç duyduğu toplumsal değişime göre örgüt yaratmaktır. Adeta bütün onların etrafında dönmektedir. Girdiği her örgütsel ortamda devrimci merkeziyetçi anlayışta somutlaşan sınıf programını değil bizzat kendi iç görüsünde oluşmuş bireysel planı uygulamaya başlar. Bu ferdi planı maddi bir güce çevirmek için örgüt içerisinde örgütçük kurması gerekmektedir. Ama sınıf mücadeleleri tarihi boyunca küçük burjuvazinin kurduğu bir kliğin ya da hizibin uzun ömürlü yaşadığı görülmüş bir şey değildir. Bunun sebebi ise küçük burjuva çıkara dayalı ilkesiz ve yapmacık kafa kol ilişkilerinin bir tarihinin olmamasıdır. Ama tarih de hep göstermiştir ki, komünist saflardaki küçük burjuva öbekleşmeler geleceğin devrimci rüzgarlarına savrulmaya yazgılı saman alevine benzemektedir.



Eylül 2024
PSÇPCCP
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30 

Daha Fazla Makale Haberler