2024 1 Mayıs’ında Taksim’e yürümek istekleri için tutuklanan ve gözaltına alınan kişilerin davası Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 47’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davada 4 tutsak, aralarında gazete muhabirimiz Ali Kadir Güler’in de olduğu toplamda 34 kişi “Görevi yaptırmamak için direnme”, “kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşler silahsız katılarak ihtara rağmen lendiliğinden dağılmama”, “kasten yaralama”, “kamu malına zarar verme” suçlaması ile yargılanıyor. 19 polis dosyada şikayetçi olarak yer alıyor. Mahkeme kimlik tespiti ile başladı.
‘Bizim kanımız üretime hayat veriyor’
Tutuklu yargılanan Hüdanur Keser: 1977 1 Mayıs’ın da katledilen işçi ve emekçi anıyorum. İşçiler kapitalist burjuva patronlar tarafından zorla çalıştırılır. İşçiler her gün Arka Sıradakiler dizi setinde çalışan Selin Erdem gibi katlediliyor. Bizler işçiyiz. Haklıyız. Bizim kanımız üretime hayat veriyor. İşçi ve Emekçi Bayramı’nı kutlamak istediğimiz için yargılanıyoruz. AYM kararı 1 Mayıs alanı Taksim Meydanı diyor. 1 Mayıs’ı kutlamak için polisin arama noktalarından geçerek Saraçhane Meydanı’na girdik. Polisin orantısız gücüne maruz kaldım. Fiziksel zarar gördük. O gün orada yasaları çiğneyen biz değildik. Biz yargılanıyoruz. 1 Mayıs hak arama günüdür. Anayasal bir haktır. 1 Mayıs alanı Taksim Meydanı’dır. Hukuksuz ve haksızca cezalandırılıyoruz. Tahliyemi talep ediyorum.
‘En çok vergiyi biz ödedik’
Tutuklu yargılanan Cemalettin Apa: 30 yıldır açlık ve yoksulluk sınırı altında çalışmak zorunda kaldım. 1 Mayıs işçilerin, emeklerin bayramıdır. 1 Mayıs’ı kutlamak çin Saraçhane’ye gittim. Anayasanın verdiği kararlarda bu suç değildir. 30 yıldır emek veren bir işçiyim. Ben çalışmak zorundayım çalışmasam geçinemem. En çok vergiyi biz ödedik. Çalışmak zorundayım kaç aydır kiramı faturalarımı ödeyemiyorum. Tahliyemi talep ediyorum.
‘1 Mayıs işçilerin kazandığı bir haktır’
Tutuklu yargılanan Ömer Faruk Taştan: Bir çok emekçi ile sözlerimizi, taleplerimizi yükseltmek için Saraçhaneye gittim. 1 Mayıs işçilerin kazandığı bir haktır. Dayanışma içinde 1 Mayıs’ı kutlamak istedik. Taksim’e gitmek istedik. 1 Mayıs İşçi Bayramı suçlu bulunuyor. Tahliyemi talep ediyorum.
‘1 Mayıs’a katılmak 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak suç değildir’
Tutuklu yargılanan Ümit Deniz: Bozdoğan Kemeri’ne polis arama noktalarından geçerek girdik. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen polisin şidditine maruz kaldık. Polis yoğun gaz ile müdahale etti. Alanı kitleler halinde terk ettik. Bugün burada suçlanan 1 Mayıs’tır. 1 Mayıs’ta dillendirilen talepleri, insanca çalışmayı, insanca yaşamı talep etmek suç değildir. 1 Mayıs’a katılmak, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak suç değildir. Tahliyemi talep ediyorum.
Halkın haber alma hakkı engellendi
Tutuksuz yargılanan gazete muhabirimiz Ali Kadir Güler: 1 Mayıs’a sendika ve siyasi örgütlerin Taksim’e çağrı yapması sonrası AYM kararlarına rağmen yasaklama kararı çıktı. Bu karar sonrası yine sendika ve politik kurumlar Saraçhane Meydanı’na çağrı yapmışlardı. Bende muhabir olarak buradaki 1 Mayıs mitingini takip etme amaçlı alana geldim. İşimin gereği olarak fotoğraf ve videoları çektim. Mitinge katılan kitleye polisin saldırısı sırasında yine haber için gerekli görsellleri almak için alanda bulunuyordum. Yine bir durumu altını çizmek istiyorum. Hemen hemen her eylemde, basın açıklamasında olduğu gibi söz konusu 1 Mayıs’ta da basın emekcileri olarak polis şiddetine maruz bırakıldığımızı ve işimizi yapma noktasında engellendiğimizi ifade etmek istiyorum. Muhalif basının engellendiği 1 Mayıs günü, ana akım yandas medya ve bu medyaya mensup kişilerin sanki 1 Mayıs’a katılmak suçmuş gibi 1 Mayıs’a katılanları hedef göstermişlerdir. Ancak alanda gerçek haberi yapmaya çalışan muhalif devrimci basın çalışanı birçok muhabir arkadaşimiz polis siddettine maruz kalmıştır. Bu anlamıyla 1 Mayıs günü sadece insanların 1 Mayıs’ı kutlama hakkı değil, insanların en temel haklarından olan haber alma hakkının da kısıtlandığı ortadadır.
‘Özgür yarınlar için tüm direnenlere selam olsun’
Tutuksuz yargılanan Celal Kapar: AYM kararında da belirtildiği üzere 1 Mayıs alanı Taksim Meydanı’dır. Bizler de bunu söylediğimiz, meşru ve yasal haklarımızı kullanmak istediğimiz için 1 Mayıs’tan haftalar sonra sabaha karşı evlerimize yapılan operasyonla bir suçluymuşuz gibi gözaltına alınıp tutuklandık ve hürriyetimiz hukuksuzca gasp edildi. Bugün başta Cengiz Holding, Limak Holding, Kalyon Holding, Kolin Holding ve Makyol Grubu olmak üzere Yapı Merkezi, Taşyapı, Limak, Türk Telekom, Turkcell, Ülker, Getir, Zorlu Enerji, THY, Rönesans İnşaat, GDZ elektrik, EnerjiSA, Cargill, Anadolu Efes Biracılık, Hürriyet ve CNN TÜRK gibi nice firmaların vergi affı, teşvik ve çeşitli istisnalar bahanesiyle vergi vermediğini basının yaptığı haberlerden biliyoruz. Buna karşılık milyonlarca çalışanın, esnafın ve küçük işletmenin dolaylı ve dolaysız vergilerle her geçen gün daha da yoksullaştığı da bir gerçek. DİSK’in 15 Ağustos 2024’de hazırlamış olduğu rapora göre, açlık sınırının 19.423 TL, yoksulluk sınırının 67.186 TL olduğu ülkede emeklileri 12.500 TL’ye, işçiyi 17.002 TL’ye mahkum eden ve yoksulluk üreten bu çarpık düzene hayır demek haksızlıkları haykırmak ve insanca bir yaşam için demokratik bir cumhuriyet talebimizi ifade etmek için 1 Mayıs alanına gittik. Bizler her koşulda şunu söylemekten asla vazgeçmeyeceğiz. 1 Mayıs alanı Taksim Meydanı’dır. 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak meşru ve yasal hakkımızdır. Burada suçlanması gerekenler Taksim’de 1 Mayıs kutlanmasını engelleyenlerdir. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Beyanlarım esas alınarak beraatimi talep ediyorum. İçeride, dışarıda gasp edilen hakları için, özgür yarınlar için tüm direnenlere selam olsun.
‘Emekçi halkımıza kılavuz olmaya devam edeceğiz’
Tutuksuz yargılanan Hakan Akay: Buradaki arkadaşlarım gibi ben de emekçi çocuğuyum ve kendim de bir emekçiyim. Dolayısıyla 1 Mayıs bizim günümüz, Taksim Meydanı bizim meydanımızdır. 1977’den bu yana 1 Mayıs denildiğinde işçilerin, devrimcilerin aklına Taksim gelir. Çünkü Taksim Meydanı bizim için alelade, olmasa da olur diyip kolayca vazgeçebileceğimiz bir mekan değildir. Mücadeleyi, birliği, dayanışmayı öğrendiğimiz, kanımızın döküldüğü bir meydandır. Dün de önemliydi, gelecekte de önemli kalmaya devam edecek bizim için. 3 farklı mahkemede onlarca arkadaşımla birlikte yargılanıyoruz. Esas sebebi ise bence, önemini anlattığım, aslında bize ait bir meydana yürüme iradesi göstermemiz. Yoksulluğun günden güne yayıldığı, yasakların, baskının her geçen gün arttığı bir ülkenin 1 Mayıs’ında bırakalım devrimcileri, bugünün şartlarına itirazı olan ve gerçek çözümleri arayan herkes bu yolun sermayeden yana emeğin karşısında olan yasakçı, baskıcı zihniyete itiraz etmekten geçtiğini bilir, düşünür ya da hisseder. Gezi’de olduğu gibi, milyonlarla birlikte bize kapatılmaya çalışılan meydanları doldurduğumuzda yoksulluğa, eşitsizliğe baskılara karşı da gerçek çözümleri konuşmaya başlayacağımıza inanıyorum. Taksim irademiz, ısrarımız bu sebepledir. Haksız, gayrı meşru ve kanunsuz uygulamalara karşı haklı mücadelemizin yönünü gösterebilmek. Birçok siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve sendika 1 Mayıs öncesi Taksim iradesinin paydaşı olacağını ilan etmişti. İradesine samimiyetle sahip çıkan, işçi sınıfının iktidarı mücadelesine sadakatle bağlı olan bizler bugün buradayız. Mücadelemizin tüm bu meşruiyetinin yanında hem Anayasa metni hem AYM kararı bizi hukuki olarak da haklı bir konuma koymaktadır. Bahsedilen yasaklama kararları hem anayasaya hem de AYM kararına aykırı, kanunsuz kararlardır. Bu kararlara dayanılarak verilen ve yerine getirilen emirler de hukuksuz şekilde yerine getirilmiştir. Dolayısıyla suçlu bir taraf varsa bu biz değil, yasak kararını veren Vali ve kararı uygulayan polisleridir. Son olarak iktidar, halkı yoksullaştırmaya, halkın önüne korku duvarı örmeye çabalarken biz de bu düzene karşı mücadele de emekçi halkımıza kılavuz olmaya devam edeceğiz.
Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme 1 Mayıs davasında tutuklu bulunan Hüdanur Keser, Cemalettin Apa, Ömer Faruk Taştan ve Ümit Deniz hakkında taliye kararı verirken, bir sonraki duruşmayı 4 Aralık tarihine erteledi.