Bizimle iletişime geçin

Söyleşi

‘Mültecilere ve mülteci çocuk işçilere yönelik şiddet ve nefret söylemi artıyor’

Mültecilere ve mülteci çocuk işçilere yönelik artan şiddet ve nefret söyleminin artığına dikkati çeken, sosyal politikacı yazar ve Ankara İSİG Meclisi gönüllüsü Özgür Hüseyin Akış, “Sermaye sınıfının çalıştırırken almadıkları iş güvenliği nedeniyle öldürdüğü çocuklara dün ırkçı saldırılar sonucu bir çocuk daha eklenmiş oldu” dedi.

Yadigar Aygün / İstanbul

Mültecilere yönelik şiddet ve nefret söylemi her geçen gün artıyor. Antalya’da 17 yaşındaki Suriyeli işçi Ahmet El Naif, işten dönerken önü kesilerek katledildi. Mültecilere ve mülteci çocuk işçilere yönelik artan şiddeti ve nefret söylemini Sosyal Politikacı Yazar ve Ankara İSİG Meclisi gönüllüsü Özgür Hüseyin Akış ile konuştuk.

2 gün önce Antalya’da mülteci çocuk bir işçi katledildi. Mültecilere yönelik şiddeti ve nefret söylemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özgür Hüseyin Akış: Irkçılık kapitalizmin elinin altında olan dönem dönem gündeme istediği şekliyle getirmek için beklettiği siyasi bir aracı. Türkiye’de daha önce Ermenilere, Kürtlere şimdide mültecilere yönelik ırkçı bir nefret söylemi geliştiriliyor. Kayseri’de başlayıp başka birçok şehre yayılan bu saldırıların Uluslararası bir yönü olmakla birlikte ekonomik krizin derinleşerek devam ettiği işçi sınıfının bütünün alım gücünün git gide azaldığı emeklilerin ise merkezi bütçeye yük olarak değerlendirildiği bir dönemde işçi sınıfının kendi içerisinde ulusal kimlikleri ile ayrışması ancak sömürü düzeninin işine gelecektir. Mülteci çocuklar Türkiye’de sömürünün en yüksek dozunu yaşıyor. Çocuk işçiliği araştırmalarında istatistiklere dahi giremiyorlar. Görünmeyen bir emek sömürüsü hâkim. İSİG Meclisinin 2013 ile 2024 yılları arası yayınladığı çocuk iş cinayetleri raporunda en az 80 mülteci çocuk çalışırken yaşamını yitirmiş. Sermaye sınıfının çalıştırırken almadıkları iş güvenliği nedeniyle öldürdüğü çocuklara dün ırkçı saldırılar sonucu bir çocuk daha eklenmiş oldu.

‘AKP hükümetinin bölgesel güç olacağız hayali Suriye’deki iç savaşın derinleşmesine neden oldu’

Özgür Hüseyin Akış: Türkiye sermayesi uzunca bir dönem kabını doldururken artık kabına sığmaz bir yol arayışına girdi. Sınırlarına sığmayan Emperyal düşler kuran sermaye iktidarı AKP hükümetinden bölgede siyasi, askeri söz sahibi olacak bir pozisyon almasını için zorladı. Siyasi İslam bu konuda zaten tarihsel olarak ta heveslidir. Arap baharı sürecinde halk kendi hükümetlerine karşı özgürlük talepli giriştiği hareketler halkın çıkarına değil tersine kendi bağımlılıklarını artıracak sonuçlar doğurdu. Suriye’de başlayan eylemler Esat karşıtı gruplar Türkiye’den silahlandırılıp, desteklenip gönderildi. 2012 yılında tezkere çıkartıp Suriye’ye istedikleri zaman askeri operasyon düzenleme yetkisi aldılar. Ancak Ortadoğu’daki emperyalist müdahaleye Atlantik cephesi karşı bir çıkış geliştirip Esat yönetiminin yanında yer aldılar. Türkiye sermayesinin aç gözlülüğü AKP hükümetinin bölgesel güç olacağız hayali Suriye’deki iç savaşın derinleşmesine neden oldu. Savaşın ilk yıllarında Hatay sınırına kurulan mülteci kampları sonrasında buradan plansız bir şekilde kentlere dağılımlar oldu. Eskiden kentlerin yoksul mahallerinde oturan yerel halkın yerini mülteciler aldı. Ağır işlerde ucuz iş gücü olarak yerel halka birlikte çalışmaya başladılar. Mülteci sorunu sadece sonuç üzerinden bir değerlendirme ile anlaşılacak basit bir mesele değil. Bu konu da birçok başlık iç içe girmiş durumda. Sömürünün dışında kalacağı bir değerlendirme ya da hepimiz kardeşiz naifliği sorunun çözümüne katkıdan ziyade derinleşmesine neden olacaktır.

Türkiye’de bir çocuk işçi katledildi. Daha önce de yaşanan örnekler var mıdır? Var ise bilgi verir misiniz? Çocuk işçi katliamlarında Türkiye’nin durumu nedir?

Özgür Hüseyin Akış: Mülteci çocuklar Tekstil sektöründe yoğun olarak çalıştırılıyor. Geçtiğimiz günlerde Adana’da 11 yaşındaki mülteci çocuk işçi asansörde kabin ile duvar arasına sıkışarak yaşamını yitirdi. Annesiyle birlikte çalışan çocuk olaydan sonra patron hemen aileye para teklif ederek şikayetçi olmamasını istedi. Mülteciler sınır dışı edilme korkusuyla bu tip olaylarda şikayetçi olmaktan çekiniyorlar. İSİG meclisinin çocuk iş cinayetleri raporundaki detayları paylaşıyorum. 2013’te en az 59, 2014’te 54, 2015’te 63, 2016’da 56, 2017’de 60, 2018’de 67, 2019’de 67, 2020’de 67, 2021’de 62, 2022’de 62 ve 2023’de 54 çocuk işçi öldü. Yine İSİG Meclisi’nin Aralık 2023’te yayımladığı bir başka rapora göre de son 10 yılda sadece tekstil işkolunda çalışırken ölen çocuk işçi sayısı 16. Çocukların 5’i 14 yaşının altındaydı.

Türkiye’de yaşayan mülteci çocuklar hangi sorunlar ile karşı karşıyadır? İş yerlerinde yaşadıkları şiddet ve nefret söylemleri nelerdir?

Özgür Hüseyin Akış: Ebeveynlerinin birini ya da ikisini de kaybeden çocuklar her türlü istismara açık hale geliyor. Savaş esnasında ya da Türkiye’ye göç ettiklerinde bu ölümler gerçekleşmiş olduğundan yakın akrabalarının olmayışı yalnız kalmalarına neden oluyor. İş yerinde ise diğer çocuklar gibi yapmaması gereken işlere zorlanıyorlar. Zihinsel olarak doğru karar verecek yaşta olmadıkları için iş makinelerinin kullanımında hem kendilerinin hem de yetişkin işçilerin güvenliğini riske atabiliyorlar. İş yerlerinde de ırkçı söylemlerle karşılaştıkları süreç bazı dönemler şiddetini artırıyor. Bu dönem çokta uygun bu saldırıların artışıyla birlikte.

Mülteciler yönelik iktidarın politikaları bu şiddette etkili midir? İktidarın bu konudaki politikasını değerlendirir misiniz?

Özgür Hüseyin Akış: AKP hükümetinin göçe yol açan politikaları ve bugün göç sonucunda milyonlarca mültecinin ülkede bulunması ekonomik, siyasi, sosyal birçok sorunu içinde barındırıyor. Avrupa’nın kendi sınır güvenliği için para aktardığı da unutulmamalı. Suriye ile ilişkilerin düzeltilmesi için ilk önce Türkiye’nin Suriye’den tamamen çekilmesi lazım. Sınır güvenliği bahanesiyle konumlandırdığı askerlerin Suriye’deki cihatçı gruplara verilen destek son bulmalıdır. Sınırımızdaki ABD üsleri kapatılmalıdır. Suriye halkı kendi kararını kendi vermelidir. Emperyalistlerin ve Türkiye’nin müdahaleleri Suriye halkının çıkarına değildir. Ortadoğu halklarının Özgürlük talepleri meşrudur. Ancak eşitlikçi bir düzen kurulmadan özgürlük talepleri bağımlılığı artıran sonuçlar doğurmaktadır. Sömürünün olduğu hiçbir yerde özgürlüklerden bahsedilemez.

Mülteci çocuklar hangi hak ihlalleri ile karşı karşıyadır?

Özgür Hüseyin Akış: Mülteciler hala geçici sığınmacı statüsünde yer almaktalar. Mültecilere tannan bütün haklar tanınıp hayata geçirilmelidir. Mülteci çocuklar ailelerinin oluşturduğu gettolaşmış mahallerde yaşamlarını sürdürmektedir. Akran zorbalığı, yoksulluk, entegrasyon süreçleri iyi yönetilmeli altı boş gönderilsinler talepleri dışında bütünlüklü yerel yönetimleri de kapsayan çözümler geliştirilmelidir. Yoksulluk yerel halkında birinci problemidir. Yoksulluğu ortadan kaldıracak programlar bellidir. Merkezi planlı ekonomik model hayata geçirilmelidir. Kamuculuk yoksullukla mücadelenin olmazsa olmazıdır.

Mültecilere, mülteci çocuk işçilere yönelik artan şiddete ve nefrete söylemine karşı kamuoyu, toplum neler yapmalıdır?

Özgür Hüseyin Akış: Örgütsüz toplum sonuçla ilgilenir. Sorunun nedenine inilmeden yüzeysel milliyetçi tepkisellik yerel halkın kendisine de zarar veriyor. Sermaye sınıfı hiçbir sorundan azade değil tersine sorumlusudur. Bugün ülkemize gelen göçmenlerin zorunlu göç nedeniyle geldiğini unutmamak gerekiyor. Yaşamda kalabilmek için gelen göçmenleri de ikiye ayırabiliriz. Sermayesiyle birlikte göç edenler her şeyini ülkesinde bırakıp göç etmek zorunda kalanlar olarak ikiye ayırmamız gerek. Mülteciler özellikle küçük atölyelerde uzun çalışma saatleri ve yoğun emek sömürüsü sonucu ucuz iş gücü olarak çalışmaktalar. Kayseri organize sanayisinde, Ankara Siteler mobilya bölgesinde Antep’te ve birçok yerde çalışıyorlar. Sadece yetişkin mülteciler değil çocukları da ucuz iş gücü olarak üretim sürecinin bir parçası oldular. İşçi sınıfı bugün birlikte hak aramayı birlikte düşünüp tartışmaya olan ihtiyacını daha çok hissetmesi gerekiyor. Ücretler, sosyal haklardaki kayıplar, emekli olduktan sonra karışılacakları durum örgütlü mücadeleyi yaşamsal kılıyor. Sadece ekonomik talepleriyle değil siyasi talepleriyle de varlıklarını güçlerini hissettirmeleri gerek.

Mültecilere, mülteci çocuklara yönelik şiddete ve çocuk işçilerin katledilmesine karşı sizlerin topluma bir çağrısı var mıdır?

Özgür Hüseyin Akış: İşçi sınıfı örgütsüz, birçok başlıkta kafası karıştırılmak isteniyor. Kimlikler, inançlar ön plana çıkartılıp salt demokrasi, özgürlük talepleriyle yetinilmeleri bekleniyor. Saydığım başlıklarda çok çabuk karşı karşıya gelebiliyorlar. Her ay ortalama iki yüze yakın işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Ortada bir savaş durumu var. Türkiye’deki bu savaşın tarafı hiç konuşulmuyor. İşçiler ölürken öldüren patronların kar hırsıyken açlık sınırında alınan ücretler eşitlenmişken düşmanımızın birlikte sömürüldüğümüz arkadaşımız olmadığını bizi öldüren sistemin parçası olan patronlar olduğunu hiç unutmadan göç sorununa bakmamız gerekiyor.

Son olarak sizlerin eklemek istediği şeyler var mıdır?

Özgür Hüseyin Akış: Mülteciler, Türkiye işçi sınıfının bir parçası olmuştur. Hiçbir durum bu gerçeği değiştiremez. ‘Göndereceğiz, gitsinler’ tarzlı bir siyasi dil. İşçi sınıfının birliğine zarar vereceği gibi ne olursa olsun ırkçılığı besler. Kişinin yaptığı suç bir ulusun tamamını bağlamaz. Ortadoğu’da barış hakim kılındığında gitmek isterlerse eğer kapılarımızı da kapatmayız. Sınır güvenliği bahanesi ile Suriye’de asker bulundurmak sınırdan Türkiye’ye geçen cihatçıların, kaçakçıların varlığı gerçeğini değiştirmiyor. Bunlar tespit edilip gereken cezaları almaları sağlanmalıdır.



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Söyleşi Haberler