Bizimle iletişime geçin

Makale

Dersim’de Mücadele, Eleştiri ve Daha İleri Seviyede Bir Birlik İçin İleri- 3

Küçük burjuva devrimciliği, tarih boyunca hep popüler vakalar ve görüngüsel olgular üzerinden kıyameti koparmıştır. Ama iş burjuvaziye yönelik karşı tarih yapma, sosyalizmi inşa sürecinde toplumsal alt yapıyı dönüştürecek Marksist ekonomi politiğin uygulanması ve süreklileşmiş bir devrimci yaşamda istikrar gösterme sorununa gelince en problemli kesim olmuştur.

Neredeyse tüm dünyada geniş bir toplumsal kesimin ilgi odağı olmaya devam eden Dersim Belediyesi deneyiminin en yakınında duran küçük burjuva devrimciliği tarafından şeytan taşlanır gibi taşlanmasını biraz izah etmek gerekiyor.

Biz atanmışların ve seçilmişlerin hiç bir zaman devrimci halk kitleleri tarafından geri çağrılmayacağını iddia edip savunmuyoruz tabii ki. Zaten esasen SMF’nin “Söz, yetki, karar halka!” şiarı, devrimci bürokrasinin sınırlarını daraltmak ve sosyalist demokrasi süreçlerinde elde edilmiş mevziilerin temsil hakkını esas olarak halka devretmek siyasetinden kaynaklanmaktadır. Bu anlamda halkın seçtiği temsilcilerini eleştirmek ve gerektiğinde demokratik çoğulcu yöntemlerle geri çağırma hakkı vardır. Biz komünistler böyle bir devrimci siyaseti açık yüreklilikle savunmaktan neden korkalım?

Tarih yapımında halkı temel bir özne olarak görmeyen ve her şeyi kendi dar grupsal varlığıyla başlatıp bitiren küçük burjuva anlayışların karşısındayız. Bizler yaşadığımız her alandaki mevzilere kendi küçük koltuklarımız için değil emek sınıflarının çıkarları için talibiz. Sosyalist bir devlet rejimi altında bile halkın gerek kendi arasındaki ve gerekse de yönetim organlarıyla arasındaki çelişkiler henüz ortadan kalmayacağı halde Dersim Belediyesi’nde yaşanan en ufak yönetsel krizi fırsata çevirmek küçük burjuva solculuğun en tipik özelliklerinden birisi olmuştur. Zaten nohut hasadı gibi emek ve alın teri gerektiren organik tarım faaliyetlerini küçümseyip alaya almak bizlere küçük burjuva ahlakına dair önemli ipuçları vermişti.

Dersim Belediyesi yönetimindeki sosyalistleri devletin aparatına dönüşmüş olmakla suçlayan, yarı asalak, baba yada örgüt parasına muhtaç sözde radikal politik bir hayatın temsilcileri olan bu sorumsuz kesimlerin siyasal teşhirini yapmanın zamanı gelmiştir. “Kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş” sözünde olduğu gibi; kendi iktidar alanının dışında gelişen bütün halkçı ve devrimci gelişmelere saldırmak denir bu duruma. Bu marjinal kesimler o kadar apolitikler ki yerel yönetim alanlarının burjuvazinin genel kamu alanının bir parçası olduğunu anlayamıyorlar bile. Sanki kendilerinin o alanda söz hakkı olsa, oldukça güdükleşmiş kısmı bir özerkliğine karşın en genel kapitalist aygıtın yönetimi altındaki yerel kamu alanlarını kızıl birer siyasi üsse çevirecekler!

Belediyeler burjuva kamu sisteminin bir parçası olduğu için gelecekte komünal bir toplumun embriyoları rolünü oynayamazlar. Bu nedenle bu tür mevzilere işçi iktidarının kapitalist toplumdaki bağımsız temsili organı gibi yaklaşmak hatalı bir tutumdur. Geleceğin komünal toplumunun embriyonları ve onlara uzun bir tarihi dönemeçte öncülük yapacak olan devrimci iktidar organları; işyerleri, tarlalar, okullar ve varoşlardan çıkacaktır. Belediyeler, proletarya diktatörlüğü rejimi altında ortaya çıkan ekonomik bir örgütlenme biçimi olmadığı gibi, işçi iktidarının kapitalist toplumdaki bağımsız temsilcilikleride değildirler. Peki neden komünistler yerel yönetimler için de siyasal mücadele vermektedirler?. Bunun asıl sebebi; sosyalist demokrasi mücadelesi süreçlerinde, somut koşulların somut tahlili ilkesi gereğince izledikleri başlıca taktik siyasetten kaynaklanmaktadır.

Sosyalist demokratik kuvvetlerle sermaye sınıflarını temsil eden beyaz kuvvetler arasındaki güçler dengesi, içinden geçilen özgün tarihsel koşullar ve devrimci tarihsel öznenin nitelik ve nicelik durumu bu türden temel taktikleri politik sahada koşullamaktadır. Halkçı belediyeleri reformlar için verilen mücadelenin önemli bir parçası olarak görmek sosyalist devrimci literatüre en uygun değerlendirme olacaktır. Bu konu tarihsel anlamda ne gereğinden fazla abartılmalıdır ne de küçümsenmelidir. Tarihsel rolleri toplumsal yasalar ışığında doğru değerlendirilmeli ama hafife alınmamalıdır. Belli özgün tarihi koşullar altında fabrikada, tarlada ve sokakta doğmakta olan geleceğin komünal toplumunun embriyonlarının nefes boruları olarak algılamak en isabetli tutum olacaktır.

Burjuvazinin kendi egemenliğinin gerçek temellerine dokunan bir kamu alanının devrimcilerin eline geçmesine izin vermeyeceği açıktır. Çünkü yerel yönetimler yoluyla egemen sınıfların refahını belirleyen ekonomik kaynaklara dokunabilmenin olanaklılığı tarih sahnesinden kalkmıştır. Bu nedenle bizler belediyeleri ikili iktidar mücadelesinin bir tarafı olarak gören revizyonist anlayışlara karşı çıktığımız gibi bu mevzilerin tarihsel fırsatlar el verdikçe nispeten halkın lehine kullanılmasına her koşulda karşı çıkan küçük burjuva radikalizmine de karşı çıkmaktayız. Belediye mevziisinin bağımsız kişisel yada örgütlü sermaye güçlerinin eline geçmesi, kent alt yapı, ekonomi, arazi rantı ve kültürel olanakların eskiden beri olduğu gibi talan ve yağma edilmesi anlamına gelecektir. Bu durum tarihsel toplumsal tecrübelerle sabit olduğu gibi sınıf kategorilerinin belirleyici olduğu düşünce ve davranış bilimleri açısından da böyledir.

Devrimcilerin yönetmediği bir yerel yönetim modellemesi altında bireysel ekonomik anlaşmazlıklar, kastlaşmalar ve çatışmalar arttığı için toplumsal yozlaşma derinleşecektir. Özel mülkiyet rejiminin yasal çerçevesi içerisinden çıkması kamu yönetmelikler kanunu ile yasaklanmış yerel yönetimlerin işçi sınıfı siyasetinde istenilen düzeyde bağımsız bir öncülük rolü oynaması mümkün olmayabilir ama demokratik mücadelede halk için yasal alandan devşirilmiş bir sosyal güce dönüştürülebilinir. Elbette sosyalistler yerel yönetimleri demokratik temâyüllerle ele geçirdikten sonra burjuvazinin sınıf iktidarının yerellerdeki basit birer yürütme gücü olmayı ret ederler. Yapılması formalite gereği de olsa bazı zorunlu resmi prosedürler üzerinden Dersim Belediyesi’ni eleştirip devletin bir aparatı olduğunu iddia etmek küçük burjuva marjinal sol için büyük bir sorumsuzluk ve ciddiyetsizliktir. Halbuki oldukça sınırlandırılmış ve tarihsel olarak güdükleşmiş bu özgün alanda önemli olan yönetmelikler tarafından zorunlu kılınmış olunan hangi resmi törene katılmış olmak değil, burjuva ekonomi politiğin kent ve tarım ekonomisi üzerindeki istilacılığına ne kadar direnebildiğiniz meselesidir.

Küçük burjuva devrimciliği, tarih boyunca hep popüler vakalar ve görüngüsel olgular üzerinden kıyameti koparmıştır. Ama iş burjuvaziye yönelik karşı tarih yapma, sosyalizmi inşa sürecinde toplumsal alt yapıyı dönüştürecek Marksist ekonomi politiğin uygulanması ve süreklileşmiş bir devrimci yaşamda istikrar gösterme sorununa gelince en problemli kesim olmuştur. Bütün üst perdeden solculuk gösterilerine rağmen zoru görünce dümeni düzen içinden yana kırmak küçük burjuvazi için adeta bir sınıfsal kader gibidir.

Bizler devrimcilerin yönettiği halkçı belediyeler eleştirilmemelidir demiyoruz tabii ki. Zira böyle bir anlayış doğa ve toplum yasalarını tanımamak anlamına gelmektedir. Ama bugüne kadar politik içeriği kaliteli bir eleştirel değerlendirmenin ortaya çıkmamış olması bazı devrimci güçler açısından düşündürücü bir durumdur. Günümüzün modası olan gösteri toplumunun doğal bir bileşkesine dönüşmüş olan küçük burjuva devrimciliğinin alternatif bir devrimci yerel yönetim programıyla bu güne kadar SMF’ye baş vurmamış olmasını hangi devrimci sorumluluk ile açıklayacağız?

Birlikte iş yapmanın, demokratik mevzileri sağlamlaştırmanın, kazanımları daha üretken bir hale getirmenin ve bunları yurt sathında yaygınlaştırmanın olanaklarını aramak yerine yüksek perdeden sorumsuzca radikalizm gösterilerine soyunmak, kara çalmak ve çelme atmak hangi devrimci kültür ve etikle açıklanabilir peki?. Kitlelerin geri yönlerine oynayarak kendilerini politik anlamda yaşatmaya çalışan örgütsel toplulukların gerçekten samimice bir sosyalizm düşü kurdukları ve bu ideale hayatın içinden dokundukları tarih boyunca görülmüş bir şey değildir.

Yozlaşmanın ve bohemleşmenin tavan yaptığı bu post modern zamanlarda, kitlelerin en geri ve köhneleşmiş bilincinden medet uman örgütsel topluluklar, toplumsal devinim ve sıçrayışlar karşısında politik sahadan eleneceklerdir…

Bitti…



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Makale Haberler