Bizimle iletişime geçin

Makale

Anton Ekmekçi Yazdı: Parlamenter Avanaklığa ve Her Türden Reformist/Ekonomist Rüzgarlara Karşı Barikatlara

Proleter hareket politik gücünü oy oranından değil, toplumsal tarihi etkileyecek olan devrimci kitle dinamiklerine öncülük etmekten kaynaklanan praksisin politik ve bilimsel ideolojik çizgisinden alır.

Sosyalist seçeneğin stratejik bir kuvvete yeterince dönüşmediği günümüz koşullarında, kitlelerin henüz billurlaşmamış sosyalizme dair özlemleri, burjuva muhalefetin oy havuzunda kapitalist ekonomi politiğin yabancı bir surette görünen onaylayıcılarına dönüşmektedir. Böylece, iş, ekmek, barınma, eğitim, sağlık, güvenlik, özgürlük ve adalet arayışlarının, yeni bir burjuva diktatörlük biçiminin doğmasının yapı taşlarına doğru evrilmesi, kapitalist modernitenin asıl gücünü kitlelerin çarpık bilincinden aldığının bir ifadesi oluyor.

Son günlerde sosyal medyada estirilen burjuva rüzgarlara kapılarak işçi sınıfı barikatlarından bir karton tanesi hafifliğinde sökün eden bazı devrimci kökenli insanların azımsanmayacak kadar olan sayısı, bizlere parlamenter avanaklıkla devrimci taktik bir seçeneğin arasındaki sınırların nerede başlayıp bittiğini kavramlaştırmak gibi bir görev yüklüyor.

İşçi sınıfının politik hareketleri belli tarihsel koşullarda parlamento ve yerel yönetimlerde yer almayı gerekli görmüşlerdir. Fakat iki devrimci taktik seçenek olarak seçimlere katılma ya da boykot taktiğinin hangisinin önceleneceğini belirleyen etmen burjuva parlamentosunun değişen niteliği değildir. Yani böyle bir kurumun, faşizmin yüzünü yarımda olsa örten kukla bir aparat olarak güçlü veya zayıf olması proletarya açısından hangi taktiğin yürürlüğe konulması noktasında yeterli olmamaktadır.

Parlamentoda çoğunluğu sağlamak yoluyla burjuva devleti dönüştürülüp, işçi sınıfının demokratik nitelikli diktatoryal bir cumhuriyeti kurulamayacağına göre, böyle bir mücadele yolunu başlıca politik savaşım yolu olarak görmek, tarihsel bir devrimin olanaklarını topluca sermaye sınıflarına peşkeş çekmekten başka bir anlama gelmemektedir. Zaten devleti sermayeye içkin iktidar niteliğinden parçalayarak yeniden kurmadan ve kapitalizme ise kendi ekonomi politiğine içkin koşullarına merkezi bir planlamayla müdahale etmeden yürütülecek siyasetin adı kapitalizmin tamiri yolunda sınıf iş birliği olmaktadır. İşçi sınıfının azami programını, aynı zamanda işçi sınıfını egemen bir sınıf yapma yolunda ete kemiğe büründüren bütün taktik siyasetler devrimcidir. Komünistler açısından burjuva parlamentoya bakış açısını belirleyen bilimsel ilkeler, seçim sürecine katılmanın devrimci taktik bir seçenek olduğu tarihsel koşullarda ortadan kalkmaz. Eğer ezici yığınlar için bir burjuva kurum ya da seçim gibi bir seçenek baskın geliyorsa, somut koşulların somut tahlilinin bir ifadesi olarak devrimci durumun belirleniminde kendi bağımsız programımızla bu sürece katılmak, sınıfın nispeten geri katmanlarını eğitmek, bilinçlendirmek ve uyandırmak gibi görevlerimiz olduğunu hatırlatmak isteriz.

Devrimci durumun bütün parametrel dengesiyle kabardığı ve uluslararası tarihsel fırsatların kapıyı araladığı dönemlerde komünist hareket gerektiğinde nispeten fonksiyonel özellikler gösteren bir parlamentoya karşıda boykot siyaseti uygulayabilir. Geçmişte Büyük Ekim Devrim’i yolunda Bolşeviklerin deneyimlerinin şekillendiği koşullara biraz göz atarsak, sanırız konuyu biraz daha anlaşılır kılmış oluruz.

 Dönemin Duma sistemi, halkın temsilciler meclisini seçmekten uzak, iki milyonun üzerinde seçim yasaklı kadın ve erkek işçilerin olduğu ve tamamen toprak aristokrasisi ve kapitalistin denetiminde oldukça gerici bir nitelikteydi. Duma denen parlamenter kurumu, Çarlık rejiminin gerici, ilkel düzeyde sömürücü ve karşı devrimci yüzünü örten bir maske görevi görüyordu. Bolşevikler ikinci Duma seçimlerine katılıp parlamentoya 11 tane komünist milletvekili soktuklarında bu durumun bilincindeydiler. Parlamento dışındaki koşullar hiç de iç açıcı değildi. İşçi örgütleri gezi ve piknik organizeleri kılığı altında gizlice bir araya geliyor ve parlamentoya sokulacak parti üyelerini seçiyorlardı kendi aralarında. Takip, ajan sızdırma ve sabotaj hız kesmediği gibi bu belirlenen adayların kimliği, suikast ve tutuklama yoluyla engellenmesinler diye son ana kadar gizli tutuluyordu. Hatta Herzenstein ve Yollos adlı iki komünist milletvekili parlamento çalışmaları yürüttükleri süreçte, Çarlık rejiminin kolluk kuvvetleri tarafından faşist bir çeteye ihale edilmek suretiyle katledildiler.

Komünistler bu süreçte parlamentodaki burjuva reformist partilerle blok ilişkisine girip devletin yasama ve tamir işlerine bulaşmaktan kendilerini açıktan geri tuttular. Parlamentonun hükümet tarafından dağıtılarak komünist temsilcilerin tutuklanıp sürgüne gönderildiği bu zorlu sürecin sonunda Rus işçi sınıfı önemli politik ve örgütsel kazanımlar elde etti. Mevcut çelişkiler çok iyi kullanılmış, çatlaklardan sızılmış, burjuvazi teşhir edilmiş, maske düşmüş ve önemli miktarda güç birikmiştir. Şimdi bu değişen yeni durumun getirdiği çelişkiler ve boşlukların gölgesinde boy vermeye başlayan sınıf mücadelesinin daha gür ve özgün bir biçimi ortaya çıkmaktaydı. Parlamentoya avanaklık düzeyinde bel bağlayan ve burjuva sistemi revize etmeye soyunan revizyonist anlayışların bu sistem içerisinde kalarak işçi sınıfının devrimci hareketine güç aktarması beyhude bir çabadır.

Kitlelerin parlamento dışı devrimci bir seçenek ihtimalinin gerçeğe dönüştüğü özgün şartları hesaba katmazsak eğer, belirli tarihsel koşullarda bağımsız veya legal bir parti yoluyla seçimlere katılmak ya da parlamentoya girmek sağcılık değildir. Burjuva parlamentosuna girdikten sonra mevcut sistem içerisinde kalarak devletin ve sosyo ekonomik sürecin dönüştürülmesi gayesini gütmek, sermaye ile işçi sınıfının ve dolayısıyla bir yerde kurt ile kuzunun ortaklaştırılma çabasını vermek gibi eşyanın tabiatına aykırı bir tutum olacağından dolayı, bu durum işçi sınıfının kandırılması, bilincinin bulanıklaştırılması ve bu sınıfın politik örgütlerinin devrimci nitelikli envanterinden önemli oranda çalınması anlamına gelmektedir.

 Bunun politik bilimlerdeki siyasal karşılığı ise sağcılık ve tasfiyeciliktir. Zira her aklı başında Marksist politikacı, burjuva ekonomi politiğin zehirli yasaları ile işçi sınıfının insani taleplerinin mutlak bir uzlaşıya varamayacağından haberdardır. Yine biz komünistler, insanın öz doğası ile mülkün yapay olarak üretilmiş aldatıcı gerçekliğinden türeyen epistemolojik değerlerin birbirini dıştalayan uzlaşmaz niteliği nedeniyle birleştirilemeyeceğini çok iyi bilmekteyiz. Proleter sosyalistler açısından demokratik mücadelenin bütün politik biçimleri işçi sınıfının kendisi için bir devlet biçimine bürünmediği sürece yeraltı mücadelesinin şartları ortadan kalkmayacaktır. Burjuvazinin yasal egemenlik ve icazet sınırlarının dışında sosyalist kuvvetler doğup ortaya çıkmadıkça işçi sınıfı hareketinin sınıf mücadelesi seyrinde yeteri kadar politik bir güç kazanması beklenmemelidir.

Proleter hareket politik gücünü oy oranından değil, toplumsal tarihi etkileyecek olan devrimci kitle dinamiklerine öncülük etmekten kaynaklanan praksisin politik ve bilimsel ideolojik çizgisinden alır. Burjuvazinin yasal ya da fiili icazetinin sınırlarına muhtaç bir sosyalist demokrasi siyasetiyle, sınıf mücadelesinin anti faşist ve anti emperyalist nitelikli demokratik ihtiyaçlarına bile yeterince cevap olunamayabilinir. Burjuva anayasal düzen içerisinde şartları zorlamanın özgün biçimlerinden olan parlamenter mücadele, yerel yönetimler siyaseti ve dernek/federasyon eksenli örgütlenmeler, objektif olarak ortaya çıkıp olgunlaşması öngörülen devrimci durumu beslemenin ve kaotik süreçlere hazırlanmanın bir aracı olarak ele alındığı sürece devrimci değer taşımaktadırlar.

Geleceğin özgün koşullarını işçi sınıfı ve müttefikleri lehine gözetmeyen ve bugünden fırsat kollamayan taktik anlayışlar, küçük burjuva mevki, marka ve imtiyazlara açılan kapıyı bizlere bir gün gösterecektir. Devrimci bir sosyalist program öncülüğünde değişmeyen çağın değişimleriyle kendisini yeniden oluşturmuş olan stratejik planlardan yoksun, bu doğrultuda an ve an değişen taktik zengin arayışlarla beslenmeyen, ideolojik alt yapısı yeterince sağlam olmayan ve ayrıca tarihsel bilgi ve tecrübesi yetersiz olan devrimcilerin esen burjuva reformizmine karşı devrimci kitlelere önderlik yapması beklenmemelidir. Ama geçmiş ülke ve dünya devriminin tecrübeleri bizlere anlattığı, barutun esas enstrüman olduğu sınıf mücadelelerinin politik biçimlerinde de reformizm ve ekonomizm boy vermiştir.

 Tarihsel anlamda işçi sınıfının buradan çıkarabileceği tek bir sonuç, ideolojik çizgi sağlamlılığının gücünü taşınan politik enstrüman ile kaba mekanik ilişkisinden değil, bizzat hangi enstrümanın, hangi tarihsel koşullarda ve ne derece kullanılması gerektiğini belirleyen nesnelliğin yasalarını ortaya çıkaran diyalektik ve tarihsel materyalist bilinçten aldığı gerçekliğidir.



Kasım 2024
PSÇPCCP
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Daha Fazla Makale Haberler