Yadigar Aygün/İstanbul
Türkiye’de erkek şiddeti giderek artıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2024 yılında 396 kadın katledildi. Kadına yönelik erkek şiddetinin artma nedenlerinden biri de medyanın kullandığı dil ve görsellerdir. Medya topluma ulaşmanın en etkin yoludur ve kullanılan dil toplumu şekillendiriyor. Medya kadın cinayetleri haberlerinde ataerkil bir dil kullanarak şiddeti tekrar üretiyor. Ana akım medya kullandığı dil ve görseller ile birlikte şiddete gerekçe üretiyor. Şiddeti yaygınlaştırıyor. Kadına yönelik erkek şiddetinin önlenmesinde hak odaklı habercilik ve feminist yayıncılık oldukça önemli. Medyada kullanılan görseller ve dil yeni bir şiddet vakasını özendirmemelidir. Kullanılan dil özenli ve söylemde titiz davranılmalı ve asla şiddetin gerekçelendirilmemesi gerekiyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken kadın gazeteciler ile kadına yönelik artan erkek şiddetinin nedenlerini, medyanın tutumunu ve erkek şiddetine karşı neler yapılması gerektiğini konuştuk.
Kadına yönelik artan erkek şiddetinin nedenleri sizce nelerdir?
Gazeteci Elif Çetiner: Kadının ikinci sınıf insan olarak görülmesi, toplumda yaşanan çürümüşlük ve erkeğe biçilen üstünlük rolü kadına yönelik erkek şiddetini arttırmıştır. Ayrıca yaşanan ekonomik kriz ve derinleşen yoksullukla birlikte erkeğin erk pozisyonunu güçlendirmesi de erkek şiddetini arttırıyor.
Gazeteci Dilan Şimşek: Kadınların hayatta kalma mücadelesi her geçen gün ayrı bir engelle karşılaşıyor. Bu engelleri hükümetin politikalarından bağımsız değerlendirmek mümkün değil. Kadın katliamlarını önlemek için tek bir somut adım atmayan AKP iktidarı kadınların yaşamları önündeki en büyük tehditlerden biri. AKP-MHP iktidarının büyütüp beslediği tekçi, ırkçı, cinsiyetçi ve kapitalist toplum kadınları bulundukları eve, aileye hapsetmek üzerine inşa edilmiş durumda. Kadınlar en çok da iktidarın onları hapsettiği evlerin içinde katlediliyor, şiddet görüyor. Bu şiddetin ve katliamın boyutlarını, medyadan erişebildiğimiz kadına şiddet ve kadın katliamı haberleriyle ölçmek mümkün değil. Çünkü kapalı kapılar ardında ölümü şüpheli bırakılan, intihara sürüklenen, evlilik içi cinsel istismara maruz bırakılan, katledilen kadınların sayısını tahmin bile edemiyoruz. Her gün en az bir kadına şiddet haberi yazan biz kadın gazeteciler de erkek şiddetinden kendi payımıza düşeni alıyoruz. Bizleri evlere, ailelere hapsetmek isteyen ayrıştırıcı politikalarıyla mücadele yolunun önünü kesmeye çalışan AKP-MHP çok açıktır ki kendi varlığını erkek egemenliği üzerinden tesis ediyor, bizleri toplumdaki en büyük düşmanlarından biri olarak görüyor.
Kadın katliamlarının artmasında AKP-MHP’nin rolü nelerdir? İktidarın kadın politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gazeteci Elif Çetiner: İktidarın söylem ve yaklaşımı son zamanlarda artan kadın cinayetlerinin temelini oluşturuyor. Özellikle kadın ve erkeğin eşit olmadığını savunan, bunu topluma empoze eden iktidar ağzı toplumu temelden sarsmış, kadının yaşamsal faaliyetlerini tehdit etmiştir.
Gazeteci Dilan Şimşek: Kadınlar bir diğerinin bıraktığı yerden adalet mücadelesini omuzlarken erkek adalet değil, gerçek adalet istiyoruz diyor. Yargı erkeklere bir kravattan, bir ceketten iyi hal indirimi uygularken, kadınlar her gün katlediliyor. Kadınların yalnızca kendi hayatları üzerinde karar alma talebi, barışmayı reddetmesi, cinsel ilişkiden vazgeçmesi veya reddetmesi kadın katliamına hazırlanan ilk bahaneler oluyor. Cezayı ağırlaştırması gereken unsurlar erkeklere iyi hal indirimi veya haksız tahrik olarak geri dönüyor. Kadınlar için güvenilir ve önleyici politikaların yokluğu katliama giden yolun taşlarını döşüyor. Katledilen pek çok kadının geçmişinde fail tarafından ısrarlı takip ve devam eden fiziksel ve psikolojik şiddeti görüyoruz. Kadının verdiği son nefese kadar koruyucu önlem talebini reddeden yargı-kolluk-iktidar üçlüsü kadınlar katledildikten sonra da adaleti sağlamayarak diğer faillere güç empoze ediyor. Şiddeti ve katliam kültürünü normalleştiriyor.
Cezasızlık politikası kadın katliamlarının artmasında etkili midir? Yargının tutumunu değerlendirir misiniz?
Gazeteci Elif Çetiner: İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede bir imzayla iptal edilmesi, 6284 Sayılı Kanunu’nun etkin uygulanmaması, uygulanan iyi hal durumları ve kutsal aile normları şiddeti destekler nitelikte. Şiddetin cezasız kalması bir sonraki şiddetin gelmesine yol açıyor.
Gazeteci Dilan Şimşek: İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması ve/veya iptaline dair atılan tek adamın imzasının geri çekilmesi, 6284 Sayılı Kanun ile beraber etkin olarak uygulanması karşımıza çıkan en büyük ve acil ihtiyaç. Fakat şiddete caydırıcı cezalar ve koruyucu tedbirler tek başına yeterli değil. Patriyarkal sistemin kendisini yok etmeden kadını yardım edilen, destek verilen, korunan pozisyonda bırakmak kadını ikincilleştirir. Erkek şiddetini ve erkeğe bağımlılığı pekiştirir. Kadının toplum içinde güçlenmesi ve eril dayatmalara karşı başta ekonomik ve psikolojik savaşı kazanması gerekir. Bu da yerelden yükselen kadın örgütlenmesiyle ve kadınların kolektif mücadelesiyle ancak mümkün olabilir. Erkek şiddeti kendi başına var olmadığı gibi birdenbire de yok olamaz. Bunun için hayatın her alanında örgütlü bir kadın mücadelesi mecburidir.
Medyanın dili kadın katliamlarının ve şiddetin artmasına neden oluyor. Medyanın dili neden önemlidir? Kadın katliamlarında medya nasıl bir dil, görsel kullanmalıdır? Medya kullandığı dil ile şiddeti artırıyor mu? Hak odaklı gazetecilik neden önemlidir?
Gazeteci Elif Çetiner: Medya topluma ulaşmanın en etkin yoludur ve kullanılan dil toplumu şekillendirir. Faili esas almayan ve mağduru öven, şiddet pornografisi yapan haberler başta aile içi şiddet olmak üzere birçok olumsuz yönü tetikler. Erkek şiddeti haberlerinde faillerin ön plana çıkarılması önemli. Kullanılan görseller ve dil yeni bir şiddet vakasını özendirmemeli. Kullanılan dil özenli ve söylemde titiz davranılmalı. Şiddetin gerekçelendirilmemesi en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Hak odaklı gazetecilik toplumun adalete olan inancını yeniden inşa eder ve toplumda güven duygusunu tazeler.
Gazeteci Dilan Şimşek: Hayatın her alanına yayılan patriyarka elbette medyayı ele geçirmiş durumda diyebiliriz. Medyanın dili, toplumsal algıyı şekillendiren en önemli unsurlarından biri. Kadın katliamları ve şiddet konularında medya, kullandığı dil ve görsel unsurlarla olayları nasıl sunduğu konusunda büyük bir etkiye sahip. Türkiye’deki ana akım ve yaygın medya kullandığı dille faili aklayan, mağdura sorumluluk yükleyen, pek çok kez topluma faille empati kurduran bir tarafta olmayı tercih ediyor. Toplum için şiddeti sıradanlaştırma görevini üstleniyor. Erkeğin ‘onur ve şerefini’ korumayı kendine yegane amaç ediniyor. Bu yüzden biz faillerin yüzlerinin değil katledilen kadınların yüzlerini görüyoruz. Çünkü medyanın kendisi de, bu erkek şiddetinden bolca nasibini alıyor. Erkeklerin büyük oranda egemenliğini kurduğu medya alanlarında feminist yöntemler ve haber dili kullanmak çoğu zaman yeterince ‘hoş karşılanmıyor’. Çünkü içindeki erkeği yenememiş her bir erkek, günün birinde bu tutumdan nasibini almaktan korkuyor. O yüzden feminist gazeteciliğin önemi bu noktada çok daha büyük.
Kadına yönelik erkek şiddetinin engellenmesi için neler yapılmalıdır? 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için kadınlara, topluma, bir çağrınız var mıdır?
Gazeteci Elif Çetiner: İlk yapılacak şey İstanbul Sözleşmesi’nin geri getirilmesi, yasaların etkin kullanılması, Kadın Bakanlığı’nın kurulması, ilkokuldan itibaren toplumsal cinsiyet eşitliği derslerinin verilmesi ile ilk adımlar atılabilinir. Vazgeçmeyeceğiz ve direnerek kazanmaya devam edeceğiz. Kadın kadının yurdudur sözünü de asla unutmayalım. Kadının özgürlüğü için mücadeleye devam.
Gazeteci Dilan Şimşek: Türkiye’de ve Kürdistan’da kadın katillerinin önüne kurulmayan barikatlar yine bizlerin önüne kurulacak. Yine katillerin peşinden bir adım koşmayan kolluk bizlerin peşinden koşacak. Her 25 Kasım’da olduğu gibi bütün kadınları beraber sokağa çıkmaya, ses yükseltmeye çağırıyorum. Biz kadınlar yalnızca birlikteliğimizden aldığımız güçle bu erkek egemen düzeni alaşağı edebiliriz.