Bizimle iletişime geçin

Makale

Anton Ekmekçi Yazdı: Çöp Sorunun Çözümüne Dair Sosyalist Paradigmalar- 2

Sermayenin devlet örgütlenmesinin çözülmediği tarihsel koşullarda halkçı belediyelerden sosyalizm talep etmek solun bir çocukluk hastalığıdır.

İçinde çöpler de dahil olmak üzere şeylerin metalaşma hızı asteroidlerdeki madenlere kadar hız kazandığı bir zamandayız. Sermayenin cazibesinden kendisini kurtarabilecek bir varlık ve ilişkileniş biçimi yok gibidir.  Gözleri parlatırcasına kendisini çarpıtarak bağrında taşıdığı ilkel ve modern köle emeğini gizleyen metalar, dolaşım değerini yitirerek geldikleri çöp toplanma merkezlerinde işlenerek yeniden bir canlı ruha büründürülürler.

 Marksist bir bakış açısıyla düşünürsek bir şey başkaları için yararlı hale gelebiliyorsa eğer burada açığa çıkan bir emek miktarı bulunmalıdır. Bu durum çöp toplama, arıtma ve geri dönüşüme koşullanmış üretim sürecinde proletaryanın bir kolu olan “Çöpçü”lerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Burada ortaya çıkan bir gerçeklik vardır ki, o da potansiyel olarak aslında hala kullanım değeri taşıyan ama paraya olan aşkına küsmüş, yani anlayacağınız dolaşım değerinden soyutlanmış metaların yeniden canlanması için gerekli olan iş bölümü doğal olarak sınıfsal formasyonların ortaya çıkmasını itimlemektedir. Yani çöplere gözünü diken sermaye, kendisini yeniden üretmek için kendi mezar kazıcısı olan işçi sınıfının üremesinin zorunluluğuna yazgılanmıştır. Meta döngüsünden dışlanmış nesnelerin her türlüsü gelişen teknolojik olanaklar sebebiyle yeniden cisimlendirilerek parasal bir bedene sıçrayabilmektedirler.

Kâğıt toplayıcılığının Türkiye’de yasaklanarak devlet tekeli üzerinden büyük şirketlere peşkeş çekilmesinin sebebi budur. Âtıl kalmış metasal bir bedenden para denen şeytanımsı bir bedene sıçrayanlar sadece mobilya, beyaz eşya, kâğıt, plastik ve metaller değil, aynı zamanda bir enerjinin gaz formuna çevrilebilen organik atıklar da bunun başında gelmektedir. Sınıflı toplum uygarlığının oluştuğu binlerce yıldın beri insan toplumları çöplerden kurtulmanın yolunu aramıştır. Ama kapitalizmin onlara yeni bir can vererek paraya aşkın hale getirmesi insanlığın tüketim nesnelerinin bağımlılığı altına girerek ruhlarının çöpleşmesi önündeki bütün sınırları ortadan kaldırmıştır.

 Eskiden çöpleşen insanların kullandığı tüketim maddeleriydi belki ama şimdilerde ise çöpleşen her şeyle beraber insanların kendisiyle ve başka varlıklarla ilişkisinin niteliğidir. Aslında şeylerin ve süreçlerin doğasında metalaşma yoktur. Yani emek yoluyla kullanım değeri alan maddi cisimlerin kaderi her koşulda dolaşım değeri olarak metalaşmaya yazgılı değildir. Böyle bir başkalaşımın sadece kapitalizme özgü bir biçim olduğunu burada yüksek sesle belirtmek isteriz.

Bir insanın doğayla olan ilişkisi ile çöplerle olan ilişkisi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Doğayla ilişkisi yabancılaşıp bozunuma uğrayan insanların tabiatı, çöplerle olan ilişkisinde bozulacaktır. Bir patronun fazla ürettiği ve pazarda satamadığı ürünleri ihtiyaç sahiplerine vermek yerine çöpe atması, insan toplumunun çöple olan geleneksel ilişkisinin farklı bir boyuttan sınıfsal tezahürü olmaktadır. Yine bilinci yabancılaşmaya uğramış bir işçinin “Tüketiyorum ve fırlatıyorum özgürce, o halde varım.” diyerek elindeki bira şişesini Munzur nehrinin kenarına fırlatması, ya da Avrupa’da yaşayan göçmen bir emekçinin evi için gerekli bir masayı çöpten karşılamaktan utanç duyması bu konuya iyi birer örnek olabilir. Ortalığa sorumsuzca atılan bir sakız tanesinin bile 30 yıl, pillerin 110 yıl ve plastik şişelerin 200 yıl doğa tarafından dönüştürülemediği bir küresel kıyamet senaryosundan bahsediyoruz…

 Aslında Dersim Belediyesi üzerinden küçük burjuva solun estirdiği radikal görünümlü saldırıların analitik sonuçlarına baktığımız zaman altında sağcılık, teslimiyet ve acizlik olduğunu görürüz. Çünkü küçük burjuvazinin bilincindeki tarih yasaları ters dönmüş bir kaplumbağa sırtı gibi olmakla kalmamış, aynı zamanda toplumsal olguların tarihsel anlamları radikal kılığındaki histeriler eşliğinde materyalist özünden çarpıtılmıştır. Burjuva anayasal sınırlar içinde doğan halkçı demokratik belediyelerden komünist partisinin görevlerini talep etmek, ikinci enternasyonal revizyonistlerinin “Belediye Sosyalizmi” programına teslim olmaktan başka bir şey değildir.

Biz patika yazarları olarak yakında bu konuyu bir makale dosyası olarak açacağız. Engels’in ölümünden sonra Marksizm’in revizyonist ve sağ bir yorumu olarak uygulanmaya çalışılan bu tarihsel yabancılaşmaya uğramış politikaları Lenin yoldaş eleştirel analiz ve uygulamalı praksis ile mahkûm etmişti. Zaten devrim öncesi belediyelere sosyalist iktidar misyonu biçen birçok ülkenin komünistleri süreç içerisinde tekelci anayasal düzenlerin doğal bir bileşkelerine doğru dönüşmüştü. Sermayenin devlet örgütlenmesinin çözülmediği tarihsel koşullarda halkçı belediyelerden sosyalizm talep etmek solun bir çocukluk hastalığıdır.

Dersimde planlanan çöp arıtma ve dönüşüm projesi üzerinden halkçı belediyeyi doğanın ve halkın aleyhtarı gibi göstermek çabası, epistemolojiye dair kaynağını doğanın yasalarından almayan küçük burjuva üretimi iktidarcı bir psikolojik savaş olarak kalmaktadır. Bu tür sınıf orjinli kesimler, siyaseti dizginlenemez bir rekabetin devrimci ahlak tanımayan karalama düsturu olarak görmektedirler. Tatbikî bugünden kazanılan mevziler ve deneyimler yarın doğacak olan sosyalizmin alt bağlaşıklarıdır. Ama emekçi halklar sosyalizmi tarihsel olarak önünde buldukları koşullar ve imkanlar içinde inşa etmeye koyulurlar. Bu anlamda bilgiyi yöneten, yani teknoloji üreten sosyalist toplumlar doğmadıkça çöp sorununda daha devrimci çözümler şimdilik bulamayabiliriz. Yapay zekanın ulusları ve devrimci halkları yok eden bir askeri teknolojiye koşullanmadığı ve evrimsel gelişiminin insan ve doğa çelişkisinden artta kalan çöp ve benzeri yıkımı tamir etmeye şartlandırıldığı tarihsel koşullarda verim almak mümkün görünmektedir…



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Makale Haberler