Bizimle iletişime geçin

Makale

MLM İdeolojik Çalışma Kavranmadan Devrimci Mücadele Yürütülemez

Bizim ideolojik çalışmalarımız da ‘oku hedefine gönderen’ çalışmalar olmalıdır. Dogmatik ve ampirik çalışma biçimlerinden arınarak devrimi ancak ilerletebiliriz.

İdeolojik çalışmalarımızda esas almamız gereken temel sorun, yalnızca akademik bir çalışma olarak mı sorunu ele alacağız, yoksa çalışmalarımızı somut gerçeklere mi dayandıracağız. MLM dünya görüşüyle haşır neşir olanlar; yani, materyalist dünya görüşüne sahip olanlar Mao’nun “kitaplarla eğitim ve canlı fikirlerle eğitim arasındaki ilişkide, ideolojik çalışmada canlı fikirlere öncelik verilmesini öngörür” sözünü unutmamalıdır. Başka bir deyişle, şunun bilince çıkartılması gerekir. Bizler ideolojik bir mücadele yürütürken, soyut, kitabi bilgilerden ziyade, somut gerçeklerden ve pratik meselelerden hareket etmeye öncelik vermeliyiz.

MLM düşünceyi doğru bir biçimde öğrenmek ve uygulamak ile yükümlüyüz. Bunu, bütün çalışmalarımızın temel ilkesi haline getirmeliyiz. Esas olarak zihnimizde oluşan çelişkileri, meseleleri ayrıntılı bir biçimde incelemek ve sonra ivedilikle ihtiyaç duyulan teorileri uygulama ile birleştirdiğimiz ölçüde doğru çözümlere ulaşma şansını elde etmiş oluruz. Bunun için, sınıfın ve ezilen tüm emekçi kesimlerin eğitim sorunu önemli bir yerde duruyor. Eğitimi, bütün politik ve ideolojik çalışmaların temeli olarak ele almalıyız.

Kendi sınıf bilinciyle donanmamış proletarya, devrime öncülük etmekte sıkıntı yaşayacaktır. Politikleşmeyen, sınıf bilincini yeterince içselleştirmeyen proletarya veya onun öncü kurmayı, bir dizi küçük burjuva hastalıklarıyla gereğinden fazla zaman kaybetmekle karşı karşıya kalacaktır. Daha da önemlisi, enternasyonalist görevlerini, militan bir mücadele ruhunun oluşturulmasını ve proletarya partisinin görev ve sorumluluklarını yerine getiremeyecektir veya bu konularda ciddi sıkıntılar yaşayacaktır.

Eğitim dediğimiz çalışma, soyut bir kavram değildir. Teori mi, pratik mi sorusuna verilen cevapta, nasıl ki pratiğin esas olduğunu söylüyorsak eğitim de aynı şekilde soyut bir olgu olarak değil, gerçeklere dayandırılarak ele alınmak durumundadır. İdeolojik ve siyasi eğitimden kasıt, eğer amaç sınıf mücadelesini geliştirmek ve yükseltmek ise, (ki öyle olmalıdır) şu iki temel noktayı gözden kaçırmamak gerekiyor. Birincisi; proletarya partisinin ve onun yönetici organlarının karar ve yönergelerinin bilince çıkartılması, amasız-fakatsız uygulanması tüm parti çalışanları ve aktivistleri için bir zorunluluk olarak kavranmalıdır. Aksi taktirde ne proletarya disiplini hayat hakkı bulabilir ne de demokratik merkeziyetçilik işletilebilir. Anarşizm, bürokratizm ve liberalizm alıp başını gider. Bu durum, mücadelenin sekteye uğratılması anlamını taşır.

İkinci olarak; her zaman partinin ve parti organlarının içinde bulunduğu somut koşulları, mücadele içindeki yol ve yöntemlerini, düşünüş biçimlerini eleştirel bir anlayışla incelemeyi kendimize görev edinmeliyiz. Bunu yaparken, sadece eleştirmek için, eleştirme hatasına düşülmemelidir. Her bir eleştiri, mücadeleyi bir adım daha öne çıkarmayı, bir kerte daha yukarıya yükseltmeyi amaçlamalıdır. Bu iki durumu, yani, alınan kararların uygulanması ve yönetici organların içinde bulundukları somut şartları ve düşünüş biçimlerini birleştirerek, önderlik ile kitleler arasındaki bağın sıkı sıkıya kurulması gerekir. Bir başka deyişle, “kitlelerden kitlelere” politikasının hayata geçirilmesi her komünist partisi için vazgeçilmez bir ilkedir. Kitlelerden kopuk, onların gerçek taleplerine denk düşmeyen politikaların, kitleler tarafından kabullenilmesi ve hayata geçirilmesi pek gerçekçi olmayacaktır. Devrim kitlelerin eseri olacaksa, devrimin meselelerini en azından kitlelerin bir kısmı, belki de önemli bir kısmı tarafından bilince çıkartılmış ve proletarya partisi tarafından önerilen çözüm yöntemlerini sahipleniyor olmaları gerekir ki, kendi eserleri olacak olan devrimci mücadeleye dört elle sarılabilsinler.

İdeolojik çalışmalar “oku hedefine gönderen” çalışmalar olmalıdır!

Komünist partisi ve onun kadroları, gerek genel sorunlar açısından olsun ve gerekse lokal- bölgesel sorunlar olsun, sorunlar dallanıp budaklanmadan önünü alabilmelidirler. Vurdum duymaz davranılıp, sürece yayılmasına meydan verilen her problem, hem partiye ve mücadeleye zarar verir ve hem de başka başka olumsuzlukların yeşermesinin kaynağı olur. O halde hiç zaman kaybetmeden meselelerin üzerine gitmek ve doğru çözümler üretmek, ideolojik çalışmanın bir başka önemli yanını oluşturur. Sorunları bu minvalde ele alıp onlarla yüzleşirken ve sorunlar halk arasındaki çelişkilerden kaynaklı ise, insanları “mantık yoluyla eğitmede ve ikna etmede ısrar” etmeliyiz. Halk arasındaki çelişkiler genelde doğru ile yanlış fikirler arasındaki çelişkiden kaynaklanır. Doğal olarak bu durumda çözüm yöntemimiz, “birlik-eleştiri-birlik” yöntemi olmalıdır. Bu Marksist ilke, hem parti içi irade birliği için gereklidir ve hem de kitlelerin mücadele birliği için gereklidir. Bu ilkeyi uygularken, ideolojik meseleleri, “gerçeği olgularda arayarak, somut tahliller kullanarak ve sabırla iknaya dayanan eğitim yoluyla” çözebiliriz.

Kuşkusuz bütün herkesin aynı ideolojik ve politik seviyede olması imkansızdır. Bilinç düzeyi ileri seviyede olanlar olabileceği gibi, orta ve geri düzeyde olanların olması kaçınılmazdır. Parti ve parti kadroları bu gerçeği dikkate alarak, ideolojik eğitim çalışmalarını buna göre ele almalıdır. Esas olarak da çoğunluk dikkate alınmalıdır. “Ve çoğunluğun yavaş yavaş ileri bir bilinç düzeyine ulaşabilmesi için, çoğunluk tarafından kabul edilebilecek bir eğitim yöntemi kullanılmalıdır.” Bu çalışmalar aynı zamanda ideolojik ve politik kampanyalarla birleştirilip güçlendirilmelidir ki sınıf mücadelesi bilinçli ve örgütlü bir rotaya sokulabilsin.

Sadece ideolojik ve politik bir çalışma sınıfın iktidara gelmesi için elbette ki yeterli değildir. Bu mücadele, ancak pratik mücadele ile birleştirildiği zaman bir anlam ifade edebilir. İdeolojik çalışmalarımızın temel görevi, tüm parti çalışanları ve geniş kitleler arasında sosyalist düşünüş tarzını yaymak ve kavratmaktır. Kitlelerin hayatında etkili bir rol oynamak, onların ekonomik, demokratik ve sosyal canlı yaşamlarına dokunmakla mümkündür. Yani, ideolojik çalışmalarımız, lafta kalan MLM değil, pratik içinde mücadeleyi adım adım örgütleyen bir çalışma olmalıdır. Kastettiğimiz şey, MLM ideoloji ile, pratiğin birliğidir. Bu olmadığı zaman, teori, somut gerçeklerden koptuğu zaman, sosyalist yolun önüne aşılmaz engeller örülmüş demektir.

Mao yoldaş, birbirlerinin karşıtı olan şu iki noktaya dikkat çeker. “Bu tavırda olan kimse, Marksist- Leninist teoriyi soyut olarak ve hiçbir hedefi olmaksızın inceler. Bu kimse, Marks’ı, Engels’i, Lenin’i, Stalin’i Çin Devrimi’nin teorik ve pratik meselelerini çözümlemeye yarayacak tutumu, görüş ve yöntemi aramak açısından değil de, teoriyi yalnızca teori için inceler ve okur. Bu kimse oku hedefine göndermez, rastgele atar. Bu davranış biçimi, subjektif tavır ve davranış biçimidir. İkinci nokta ise; Marksist- Leninist tavırdır; bu tavırda olan kimse Marksizm- Leninizm’i bir amaç için, ML teoriyi Çin devriminin şimdiki hareketiyle bütünlemek ve bu teoriden Çin devriminin teorik ve pratik meselelerini çözümlemeye yarayacak tutum, görüş ve yöntemi bulup çıkartmak amacıyla inceler. Bu, oku hedefine gönderme tavrıdır.”

Bizim ideolojik çalışmalarımız da ‘oku hedefine gönderen’ çalışmalar olmalıdır. Dogmatik ve ampirik çalışma biçimlerinden arınarak devrimi ancak ilerletebiliriz. Bilindiği gibi dogmatikler de kendilerini Marksist gösterirler. Ancak onlar, dünya devrim tecrübelerini mekanik bir biçimde ele alır ve olduğu gibi uygulamaya çalışırlar. Marksist klasiklerden bir takım kelime ve cümleleri ezberleyerek ve hayatın gerçekliğinden koparak, bu ezbere dayalı cümleler sayesinde bütün sorunların çözülebileceğini sanırlar. Oysa Marksistler, soyutlanmış tek yanlı statik öğrenme ve çalışma tarzına karşıdırlar ve somut şartların tahlilini, gelişimin her bir aşamasını inceleyerek mücadelenin yürütülebileceğini savunurlar. Çünkü, soruna bilimsel bir anlayışla yaklaşan herkes bilir ki, bilim ne inkara gelir ne de gerçek üstü bir durumdur. O, vardan yok olmaz, yoktan da var olmaz. Tabiatın, doğanın, tarihin ve toplumun içinde bulunduğu çelişkiler ve çatışkılar üzerinden kendisini var eder. Ancak bu, dogmatiklerin düşündüğü gibi, değişmeyen, dönüşmeyen, yenilenmeyen, hep öyle statik olarak kalan çelişkiler ve çatışkılar değildir. Bu durum doğru kavranıldığı ölçüde MLM ideolojiyi uygulamakta ustalaşabiliriz. Kavramanın, kabaca bir bilgilenmek olmadığının da altını çizelim.

Dogmatizmin bataklığında debelenenler dün neydiyseler, bugün de aynılar. Somut durumdaki gelişmelerle değil, boş “teori”nin incelemesiyle uğraşıp, laf cambazlığı ile büyük işler yaptıklarını sanıyorlar. MLM ilkeler ışığında, ülkenin ve toplumun pratik gelişim meseleleri incelenmeden, geçmiş temelin üzerine bir tek tuğla dahi koymadan temeli yükselteceklerini sananlar fena halde yanılıyorlar. Sadece kendileri yanıltmıyor, toplumu da yüzlerine taktıkları “sosyalizm” maskesiyle yanıltıyor, devrimin ilerlemesi önünde engel oluyorlar.

Devrimin hazır bir reçetesi yoktur!

İdeolojik mücadelenin kapsam alanı o denli geniş ki, komünistler olarak birinden birini ihmal ettiğimiz an, sınıf mücadelesinde pek çok gediğin açılmasına meydan vermiş oluruz. Önemle mücadele edilmesi gereken noktalardan biri de dar-deneyciliktir. Bu eğilim veya tutum ve davranış içinde olanlar, pratikle teori arasındaki ilişkiyi kurmanın önemini hiçbir zaman anlamazlar, anlamak istemezler. Gelişmenin kanunları bunları pek ilgilendirmez. Kendi sınırlı tecrübelerine aşırı güven duyar, ama münferit olaylar karşısında da şaşkınlığa düşmekten kendilerini kurtaramazlar. “Bu, teoriyi pratikten ayırma hatasının başka bir belirtisidir” der Mao yoldaş. Yani bu kez karşımıza, kendi dar deneyimleriyle övünen, ama teorinin önemini anlamamış bir başka ideolojik şekilleniş çıkar. Her iki durumu da kendi tarihsel pratik mücadelemizde fazlasıyla tecrübe etmiş bir pratiğe sahibiz. Ancak, bu pratik tecrübelerden henüz bir ders çıkartamayanlarımızın olmasıysa bir başka gerçeğimiz. Hala, idealistler gibi “putlaştırma” , hareketi, değişimi ve dönüşümü görmeme ısrarı, keskin “sol” slogan ve söylemlerin arkasına gizlenerek kargadan başka kuş tanımama çabaları; veya kırık dökük bir kaç pratikle övünüp, devrimci pratiğe yol gösterecek olan MLM teori ile hoşnut olmayanlar, bugün proleter öncünün olması yerde olmamasının en büyük nedenlerinden birini oluşturuyor ve komünistlerin birliğinin önünü tıkayabiliyor ve doğal olarak mücadelenin gelişmesinin önündeki engellerden birini teşkil ediyorlar.

Herkesin (ki devrim, sosyalizm diye bir dertleri var ise) bu bakkal esnaflığıyla, üretim güçleri ve ilişkilerinin, silah ve iletişim teknolojisinin geldiği bu aşamada, bölünmüş, parçalanmış küçücük gruplarla yol yürünüp yürünmeyeceğini samimi bir şekilde kendi kendisine sormalıdır. Bu soruyu sorma cüreti gösteremeyenlerin devrim söylemleri boş bir hayalden başka bir şey değildir. Dünyamız, emperyalist haydutlarca kan gölüne çevrilmişken, ülkemizde kitlelerin çok büyük bir kesimi açlıkla, yoksullukla cebelleşirken, burjuva anlamda bile olsa, adaletsizliğin, hukuksuzluğun dibe vurduğu bu dönemde, kitlelerin derdine derman, kanayan yaralarına merhem olmayı değil de soyut “teori”lerle yaşanmakta olan gerçek duruma ne kadar devrimci bir müdahalede bulunabilinir. Marks, “Teori, ancak onun ihtiyaçlarına cevap verildiği ölçüde halk arasında bir gerçek haline gelecektir” derken, yanılıyor muydu acaba?

Yürütülen bu sınıf mücadelesi içerisinde, Marksistlerin, stratejik hedefi olan sosyalizm ve sosyalizme giden yolun istisnasız bütün ayrıntılarını bildikleri iddiasında değiliz. Böyle bir iddianın bilimsel hiçbir değeri olmaz. Bizim bildiğimiz “bu yolun yönüdür ve bu yolu izleyen sınıf güçleridir; belirli pratik ayrıntılar ancak işleri kendi ellerine alan milyonların tecrübeleri yoluyla aydınlığa kavuşacaktır.” Devrim kitlelerin eseri ve onların bu mücadele içerisinde edindikleri tecrübeler ve çıkarttıkları derslerin ayrıntılarında gizlidir. Devrimin hazır bir reçetesi yoktur. Öncünün sınıf mücadelesi içindeki belirleyici rolü elbette tartışmasızdır. Ancak kitleler öncü etrafında kenetlenmemişse, öncü ne yapabilir ki. Bu kenetlenmeyi yaratacak olan da yine öncünün kendisidir. Onun Marksist ideolojisi, siyaseti, yönelimi ve örgütlenmesidir. Sonuçta dönüp dolaşıp geldiğimiz yer, öncünün gerçeklere dayalı ideolojik, siyasi ve politik marifetidir. Bu marifeti, sınıf mücadelesinin zengin deneyimleri içinde edineceği ise kesindir.

MLM’nin bir eylem kılavuzu olduğu bilince çıkarılmalıdır

Sorun sadece ideolojik olarak içteki sorunlarla boğuşmakla kalmıyor. Bir de bunun uluslararası boyutu var ki günümüzde dünya proletaryası ve ezilen halkları için, düne göre çok daha yakıcı bir hal almış durumda. Marksizm’in devrimci ve ihtilalci ruhunu iğdiş eden ve burjuvaziye çanak tutan modern revizyonistler ve her türden burjuva sapmalarla kesintisiz bir mücadele yürütmek, komünist enternasyonalin birliğini ve dayanışmasını yaratmak ivedilikle gerekli ve zorunludur. Bugüne kadar hiç olmadığı kadar büyük bir sermaye yoğunluğu yaşayan uluslararası emperyalist sermaye, dünya halklarının önüne bir diz yeni sorunlar koymuştur. Bu sorunları aşmak, enternasyonalist bir birlik ve dayanışmayla mümkündür. Modern revizyonizmin bu dönemde ve devrimci mücadeleye vurduğu darbe, hiçbir dönemle kıyaslanmayacak büyüklüktedir.

Sosyalist kampın dağılması, parlamenterizmin her zamankinden daha fazla hortlatılması, İhtilalci sınıf mücadelesinin ehlileştirilmesi, milliyetçi ve ırkçı dalganın büyütülmesi, emperyalistler arası pazar dalaşlarında, ulusal devlet savunusu, gibi pek çok gelişme de uluslararası burjuvazinin elini güçlendiren modern revizyonizm, ne yazık ki bu süreçte kitleler üzerinde önemli etkilerde bulunmaktadır. Sağ ve “sol” oportünist kesimler de bu rüzgâra yelken açmışken, enternasyonalist proletaryanın bunun önüne kalın bir set oluşturamamış olması ciddi bir eksiklik olarak önümüzde durmaktadır. Ki, bu eksiklik sınıf mücadelesinde açılan gediklerin kapatılmasının zorluklarını yaşatmaya devam edeceği gibi, uluslararası burjuvazinin iktidarını sürdürmesinin kolaylıklarını yaratmaya vesile olacaktır. Bundan ötürü, modern revizyonizme karşı yürütülecek ideolojik mücadele, emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı yürütülen mücadele ile paralel yürütülmek durumundadır.

Her alanda ciddi sosyal değişimlerin olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bu, hayatın ne denli zengin ve karmaşalarla dolu olduğunu gösterir bize. Öncüden bağımsız olarak, kitlelerin kendiliğinden geliştirdiği yeni mücadele yöntemleri ve gelişen her bir yeni hareketin nesnel kanunlarını inceleyip ortaya çıkartmak, stratejimize hizmet edecek taktik yol haritaları bulmakta ustalaşmak bir zorunluluktur. Bunu başarmanın biricik yolu elbette ki MLM bilimi ve ideolojisi ile donanmaktan ve Marksizm’in kurallardan ibaret dogmalar yığını değil, bir eylem kılavuzu olduğunu gerçeğini bilince çıkartmaktan geçer. Ancak bu bilimsel yola koyulduğumuz ve bu yolu tereddütsüz izlediğimiz zaman kitlelerle bütünleşebilir ve sosyalist mücadelede yol alabiliriz. İdeolojik çalışmamızın tek ve esas görevi bu olmalıdır. Yani, yaşanmakta olan sürecin karmaşık meselelerini açıklığa kavuşturmak, pratik mücadeleleri azim ve sabırla adım adım yürütüp ilerletmek ve bunu kitlelere mal etmek. Eskiyi yıkıp, yeniyi kurma mücadelesinde içte ve dıştan gelebilecek her türlü saldırıya hazır olmak ve onları bertaraf etmek için, ideolojik mücadeleyi gereğinden fazla önemsemek durumundayız.



Kasım 2024
PSÇPCCP
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Daha Fazla Makale Haberler