Küçük burjuva düşünüş tarzının ortaya çıkarmış olduğu örgüt biçimi Gorki’nin dediği gibi; önceden kurulu olan bir saatin çarklarına benzer. Peki bu önceden kurulu gibi olan makine serbest kaldığı anda öncelikle neler üretmektedir? Hiç kuşkusuz yer kürenin her köşesinde en başta şeflik sistemi ürettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Şeflik kültürü, liderde somutlaşan irade ve hiyerarşik yapılanmada aşağıya doğru geldikçe sönükleşen bir siyaset anlayışı küçük burjuva örgütlerin formasyonel bir özeti gibidir. Gerçekte kapitalist sistemle uzlaşmaz bir sınıf çelişkisi içerisinde olan anlayışlar, bireyleri önceleyen düşünce ve davranışları dışlarlar. Ama küçük burjuvazinin egemenlik kurduğu devrimci örgütlerde her şey doğasından saptırılarak bireyselleştirilir. Kahramanlık, kötülük, başarı ve yenilginin birey suretinden göründüğü politik bir dünyada her şey gerçek hedefinden sapmakta ve karmaşık bir hale gelmektedir.
Böyle bir dünyada fikirler bir sınıfın temel eğilimi olarak algılanmak yerine kişisel olgular olarak değerlendirilirler. Farklı fikirlere karşı ideolojik mücadele yöntemiyle demokratik yollardan savaşmak yerine kişileri hedefleyen siyaset dışı yöntemleri devreye koymak küçük burjuva devrimciliğinin tipik gericiliklerinden birisidir. Proletaryanın devlet, siyaset ve dolayısıyla demokrasi anlayışı ile küçük burjuvazinin bu konulardaki anlayışı aynı şeyler değildirler. Bu durum siyaset biliminde proletarya diktatörlüğü ile küçük burjuva diktatörlüğü arasındaki temel ayrıma tekabül etmektedir. Proletarya demokrasisi; emperyalizm, büyük burjuvazi ve eğer varsa büyük toprak aristokrasi artıkları üzerinde bir ilerici diktatörlük biçimidir. Ama küçük burjuvazinin devlet ve demokrasi siyaseti halk katmanlarının bir kesimi üzerinde gerici bir diktatörlük biçimine doğru evrilebilir. Bu durum onun sınıfsal doğası gereği böyle olmaktadır.
Öncüleri sınıf bilinçli proleter unsurlardan teşekkül olmuş politik hareketlerde iki çizgi mücadelesi bilimsel gelişmenin motoru olarak algılanmaktadır. Ama bu durum küçük burjuva örgütsel öbekler açısından bir tehlike belirtisi olarak görülebilir. Çünkü küçük burjuvazinin devletin, örgütün, hiyerarşinin ve siyasetin kendiliğinden sönümlendiği komünizmin ileri evreleriyle henüz bir ideolojik ve gönül bağı oluşmamıştır. Çünkü küçük burjuva sınıfı için böyle bir şeyin toptan olabilmesi için proletarya önderliğindeki sosyalist ekonomi politiğin toplumsal alt yapıyı tamamen dönüştürüp diğer sınıflar gibi küçük burjuvazinin varlığına ve dolayısıyla en son olarak kendi varlığına son vermiş olması gerek. Bu durum, her türlü burjuva ideolojisine karşı mücadelenin, eski tipteki burjuva ekonomi politiğin maddi varlığının ortadan kalktığı toplumsal ortama kadar en uzun erimli bir süreç olacağına dair bir işarettir. Ayrıyeten küçük burjuva örgütsel dünyanın biyo kimyası bilgi yerine sihirler, düşler, geçmişin anlatımları ve mitlerden oluşmaktadır. Bu büyülü dünyada ortaya çıkan bir proleter ocak aydınlatıcısının şeytan olarak algılanma ihtimali çok yüksektir. Aynı zamanda sekterizm ile liberalizm arasında çalkantılı bir siyasal yaşamı vardır. Bu nedenle böyle tutarsız bir sınıfın tarihe ilişkin muhasebelerine de fazla güvenmemek gerekir. Çünkü bireysel iktidarı üreten devrimci örgütlerin tarih anlayışlarına küçük burjuvazi hükmetmektedir.
Mesela tarihte başarısız olan ilk sosyalizm denemesinden küçük burjuva devrimciliğinin çıkardığı ders proletarya diktatörlüğü modelinin toptan reddi olmaktadır. Günümüzde bizimde içinde olduğumuz demokratik siyasette çoğulculuğun kutsanması ideolojik manada birazda bu sınıfsal özelliklerden ileri gelmektedir. Böylece sosyalizm deneyimlerinde yaşanan başarısızlık burjuva çoğulculuk bulamacıyla giderilmek istenir. Bu türden küçük burjuva siyaset tarzının gündeminde; tek ülkede sosyalizm, merkezi ekonomik üretimin yeniden yapılandırılmasının önündeki sorunlar ve sosyalizmde sınıflar çatışması adeta yok gibidir. Zaten bu kategoriler bir siyasal bulamaç hali ile yürütülebilecek konular değildir. Örneğin merkezi bir ekonomik kalkınma planı üzerindeki sınıf egemenliği aynı zamanda o merkezi üretim modelinin politiğini bizlere vermektedir. Yani güçlenmekte olan ya da sönmeye yüz tutmuş bir ekonomi politiğin sınıf niteliğini belirleyen şey belli bir sınıfın egemenliğine karşılık gelen iktidar ve devlet biçimidir. Bu anlamda küçük burjuva devrimcileri proletaryanın egemenlik biçimine karşılık gelen bir devlet istemediklerini ilan etmesi anlaşılırdır. Günümüzde küçük burjuva sol zihniyetin herkesin ve her şeyin bir aradalılığı gibi bir burjuva etiğine bu kadar düşkün olmalarının altında bu türden sınıfsal sebepler yatmaktadır. Proletarya ile burjuvazi arasındaki bütün belirlenimci sınıfsal ayrılıkların görünmez olduğu ve adeta herkesin kaşık salladığı “Halil İbrahim Sofrası” modeli siyaset anlayışının kabul gördüğü bir örgütsel ortamda Gorki’nin belirttiği küçük burjuvazinin iki yüzlü hümanizm anlayışı her tarafı kaplayacaktır. Bu politik hoşgörü sofrası denilen şey kurt ile kuzunun ortaklaştığı ya da daha açık bir ifadeyle kuzuların davet edildiği bir kurtlar sofrasıdır aslında. Farklı görüşlere hoşgörü ve birlikte yaşama gibi burjuva etiğe dayalı toplumsal modellerin bir tarihi olmadığı gibi, bir geleceği de yoktur. Proletarya iktidarının ortaya çıkmasına, sürdürülmesine ve oradan kendisiyle birlikte bütün sınıfların sönümlendirilmesine hizmet etmeyen demokratik mücadele siyasetinin sosyalist demokrasi mücadelesinin bir parçası olmadığını söylemeye gerek yoktur herhâlde?
Örgütsel ve toplumsal ilişkilerimizi düzenleyen demokratik merkeziyetçi anlayış ile burjuva etik anlayışından beslenen hoşgörü siyaseti birbirine yamanamayacağına göre, son yıllarda saflarımızı da etki altına alan hoşgörülü politik toplum kurgusunun tasfiyeciliğin yeni bir biçimi olduğunu rahatlıkla belirtebiliriz. Bir şeyin her şeye dönüşmesi bizim siyaset bilimimiz açısından bir zenginlik olarak kabul edilemez. Evet içinde olduğumuz zaman post modern yapısal dönüşüm anlamında bir şeyin her şeye dönüştüğü bir zamandır ama bu diyalektik ve tarihsel materyalizm açısından aynı zamanda her şeyin hiçbir şey olmadığı anlamına da gelmektedir. Eski yüzyıldaki toplum bilimcileri toplumsal alanda tıpkı doğa bilimlerinde olduğu gibi bir laboratuvar oluşturmanın imkansızlıklarından bahsediyorlardı. Ancak şimdi, toplumsal alanda küçük burjuva öbeklerden kurulu bir toplumsal laboratuvar ortamı yaratmak olanaklı hale gelmiştir.
Son dönemlerde toplumsal hoşgörü siyasetine tamamen angaje olmuş olan bazı küçük burjuva simalar, bilimsel sosyalizme dair yeni bir önermenin toplumsal yaşamın içerisinde sınanmasına bile tahammül gösterememektedirler. Her türlü burjuva siyaset kültürüne ve saçma ideolojik eğilimlerine hoşgörü gösteren saflardaki küçük burjuva eğilimlerin bilimsel sosyalizm yapıtlarına karşı tutumu, yel kovanı tersine doğru dönen şaşkın bir saati andırmaktadır. Halbuki sosyalizmin inşasına dair her yeni öneri gerektiğinde sınanmaya değer haliyle bir başka önermeden daha değersiz değildir. Devrimci saflarda yeni bir örgütsel önermenin bir başka insana yanlış gelmesinin hukuksal anlamda bir karşılığı yoktur. Sosyalist ve komünist örgütsel hukuk niteliği itibarıyla, düşünceyi sınırlayan değil bilakis güvence altına alan bir mekanizmadır. Sosyalizmin sorunları bir büyüyle çözümlenemeyeceğine göre farklı tezlere karşı tasfiyecilik ipine sarılmak bazı küçük burjuva eğilimler için devrim ve sosyalizmin bir amaç olmadığına dair iyi bir kanıt oluşturmaktadır…
Devam edecek.