Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Kongresi’ne davet edilerek burada yaptığı konuşmaya ilişkin, “Dünyanın bütün özgür insanları, Filistin’in Filistin halkının toprakları, nehirden denize onlara ait olduğunu ve bu düzmece, siyonist varlığın sonlanmasının kaderinde olduğunu, 7 Ekim destanıyla başlayan, yiğit direnişle, direniş örgütlerinin cepheleriyle derinleşen bir varoluş krizine girdiğini bilmektedir” dedi.
FHKC’nin yayımladığı tam metin şöyle:
Siyonist düşmanın başbakanı, savaş suçlusu Benjamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde yaptığı konuşma, onun korkak ordusunun Gazze Şeridi’nde işlediği soykırım suçlarını aklamaya dönük bir yalan pazarlama ve hezeyan satma girişimiydi.
Gazze’deki siyonist soykırımın baş sorumlusu, savaş suçlusu Benjamin Netanyahu’nun ABD Kongresi’ne kabul edilmesi, Amerika’nın Gazze’deki terörizm ve siyonist soykırımın ana sponsoru olduğunu ve Filistin halkına dönük eşi benzeri görülmemiş suçlarda doğrudan parmağı olduğunu gösteriyor.
ABD Kongresi üyelerinin savaş suçlusu Netanyahu’yu davet etmesi, bu kurumun Amerikan sömürgeci varlığın vaftiz babası, dünyanın her tarafında suçlarını aklayan, katillerin ve örgütlü terörizmin meclisinden başka bir şey olmadığını kanıtlıyor.
Siyonistleşmiş Kongre üyelerinin coşkulu alkışı gülünç bir tiyatro ve Amerikan politikalarının düşünü, siyonist terörizmle derin suç ortaklığını gösteren bir sahnedir. Netanyahu’nun konuşmasında söylenenler bir kez daha yalanların öne sürülmesi ve gerçeklerin tahrip edilmesidir. Ortadoğu ve bütün dünya, kriminal Amerikan emperyalizmi tarafından desteklenen siyonist terörizmle yüzleşiyor.
Netanyahu’nun Gazze’deki katliamların ve ölümlerin herhangi bir savaştaki ölümlerin en düşüğü olduğuna dair yalanları apaçık yanlışlardır; işgalin Gazze’deki suçları, bütün uluslararası kurumlar tarafından da tanık olunduğu üzere, insanlık tarihinde en dehşetli ve vahşi suçlar arasındadır.
Kayda değer sayıda Amerikan milletvekilinin Netanyahu’nun konuşmasını boykot etmesi, onun bir yalancı ve kendi çıkarları için bu alandan faydalanmak isteyen bir serseri olduğunun farkında olunduğunu gösteriyor.
Savaş suçlusunun Holokost’u hatırlatması, bir mağdur anlatısını ihraç etmek ve siyonist soykırım rejimi tarafından Filistin halkına karşı işlenen savaş suçlarını meşrulaştırmak için yapılmış bir girişimdir.
Adalet için ayağa kalkan ve siyonist soykırımı kınayan eylemciler değil, siyonist varlık ve Amerika utanç duymalıdır.
Netanyahu’nun eli kulağında zafere dair yalanları, askerlerinin kahraman direniş savaşçılarının elinden yaşadığı büyük kayıplarla ifşa olmuş, direnişin mevcut, güçlü ve imkanlarının her geçen gün arttığı kanıtlanmıştır.
Netanyahu’nun yanılttığı gibi ‘Yeni Gazze’ yoktur; Gazze her zaman Filistin’in temel ve ayrılamaz bir parçası, düşmanın boğazında bir diken ve onlar için mezarlık olarak kalacaktır. Nesiller aynı yolda devam edecek, direnişin silahları hazır ve düşmana doğrultulmuştur ve ona uzanan her el kesilecektir.
Savaşın ardından Gazze işgalden azat edilecek ve halkımızı hiçbir kukla yönetimin Şeridin sorumluluğunu almasına izin vermeyecektir. Filistin halkı Şeridin geleceğine ve nasıl yönetileceğine karar verecektir.
Netanyahu’nun hakkında konuştuğu ‘İbrahim İttifakı’ bölgedeki şer ekseninin ittifakıdır ve ne normalleşmeyle, ne de siyonist varlığın bölgeye sızmasına izin verilerek emellerine ulaşamayacaktır.
Dünyanın bütün özgür insanları, Filistin’in Filistin halkının toprakları, nehirden denize onlara ait olduğunu ve bu düzmece, siyonist varlığın sonlanmasının kaderinde olduğunu, 7 Ekim destanıyla başlayan, yiğit direnişle, direniş örgütlerinin cepheleriyle derinleşen bir varoluş krizine girdiğini bilmektedir.
Zemindeki gerçeklik, Filistin halkımızın kahramanca dayanıklılığı, direnişin acılı ve sık saldırıları ve Filistin davası etrafında örülen küresel eylemler, halkımız için kaçınılmaz ve nihai zaferin, siyonistlerin mutlak yenilgisinin kesin olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlamaktadır.