Bizimle iletişime geçin

Makale

Anton Ekmekçi Yazdı: Devrim ve Madde -1

Bilimsel gelişmeler Marksizm’i eskitmez. Marksizm bir dogmalar yığını değildir ki eskisin. Evet, Marksizm bir eylem kılavuzudur ama taşıdığı eylemin tılsımını teknik kavramsal çıkarsamaların göreceli gücünden almaz.

Görsel: Natalia Rizzo

Komünist dünya görüşünün kurucuları Marks ve Engels, kendilerinden önceki materyalizme diyalektik bir biçim vermek için doğa bilimleri ile içli dışlı olmak zorunda kaldılar.

Marx’ın 1863, de “Kapital” için hazırlık çalışmasında, doğa biliminin bütün bilgilerin temelini oluşturduğunu belirtmesinin nedeni bu zorunluluktur. Yine Marx, Kapitali yazarken, matematik alanında özel bir çalışma yapması gerektiğini anlamıştı. 1858’lerde cebir, analitik, geometri, diferansiyel ve integral hesaplar üzerine çalışmalarını yoğunlaştırdı. Marx’ın teknoloji tarihi ve tarımsal kimya alanlarındaki çalışmaları, ekonomi politik alandaki teorilerini geliştirerek önünü açtı. Kapitalin birinci cildindeki “Makineler” bölümü ve üçüncü cildindeki “Toprak rantı” teorisi, demin bahsettiğimiz ön çalışmaların bir sonucu olarak olgunlaşıp güçlendi. Aynı şekilde Engels, dünyayı değiştirmenin ve kurtarmanın kuramını oluşturma yönteminin önemli bazı izlerini, hücre teorisi, enerjinin korunumu ve dönüşümü yasası ve evrim teorisinde aradı. “Doğanın diyalektiği” eserinde “Canlı yaşam nedir?” sorusuna karşılık, “Yaşam, protein partiküllerinin varoluş biçimidir” şeklindeki cevabından da anlaşılacağı gibi, yine kendi benzer bir deyimiyle, doğanın yasalarının işleyişine subjektif önermelerden oluşan yapay bir demetçik tıkıştırmaya kalkmak yerine, o mevcut yasaları bizzat kaynağında keşfetmeye çalıştı. Bilgi teorisini oluşturan ve yöneten paradigma, diyalektiğin sadece bir metodoloji değil, bizzat doğanın kendisinin zorunlu yasalar tarafından yönetilen sürekli çalışma biçimi olduğu yönündeydi.

Marksizm’in zaman ile çelişmede bu kadar dayanıklı olmasının özü bu prensipte yatar. Zamana karşı dayanan ya da ışık yayan bir yıldız kadar uzun ömürlü olan kuramlar gücünü, maddenin hareket yasalarının yönünü keşfeden görüşlerden alır. Modern fizikte ki gelişmeler dolayısıyla eski yüzyılda kalan bazı bilimsel başarıların artık aşıldığı ya da olumsuzlandığı şeklindeki sebeplerin arkasına gizlenerek Marksizm’in de dolaylı olarak artık eskidiği yönündeki dahiyane fikirler, bir kötü niyet belirtisi değilse bile, bilgi çağının vebası olan uzmanlık cehaletinden başka bir şey değildir. Mutlak bilgiye ulaşma çabası beyhude bir uğraştır. Maddenin kuantum süreçleri bizlere mutlak bir şekilde göstermiştir ki nesnelliğin köklerinde katı bir formasyon yerine titreşen, sıçrayan, patlayan, sürekli bir halden diğer hale geçen ve süper pozisyona girerek kestirilemeyen bir karmaşa yaşanmaktadır. Her bilimsel başarı zamanla aşılmaya mahkumdur. Bilgi bizce insanlar için sonsuza kadar, “Gerekçelendirilmiş yaklaşık inanç” ağırlığından kurtulamayacaktır.

Engels’in, kendi döneminde gerçekleşmiş olan astrofizik alanındaki bilimsel gelişmeleri genelleyerek kuramında kullanmış olması, bilimsel metodolojiye uygun bir tutumdur. Dönemin bazı kabul gören fizik görüşlerinin sonraki yüzyılda ki bilimsel ilerlemelerle çelişmesi, komünist kuramın ruhuna gölge etmez. O dönem, evrenin oluşumunu açıklayan en başarılı görüş olan ve Engels’in de yapıtında kullandığı “Kant/Laplace evren doğumu” modeli yerine günümüzde “Big Bang” teorisinin kabul görmesi, evrenin oluşumu ile ilgili kesin bir kanıta ulaştığımız anlamına gelmiyor. Büyük patlama sonrası artta kalan arka plan radyasyonunun izlerinin tespit edilmesi ve derin uzaydaki gök çizimlerinin renginin kırmızıya doğru kayması gibi bir dizi kanıtlar bu teoriyi güçlendiriyor gibi şimdilik görünse de bu tür durumlar proletaryanın sahip olduğu doğanın işleyişine dair kuram ve öngörülerinin bilimselliğine hiçbir etki yapmaz. Çünkü Marksizm, yine Marx’ın kendisinin ifade ettiği gibi, gelişip ilerleyen canlı bir organizma gibidir.

Burada bunu özellikle eklemek isteriz ki mesela Einstein’ın “Görelilik/İzafiyet” teorisinde geçen ve Newtonculuğu tersinemez bir hal ile tarihin çöp sepetine atan yeni yer çekimi kuramının, yine atomun çekirdeğinde ki elektron ve protonların bir kütle taşıdığı bilgisinden dolayı zorda olsa geliştirilebilecek bir “Kuantum yer çekimi kanunu” teorisi ile çöpe atılmasının önünde duran tek engel bir miktar zaman olabilir. Bir teoriyi güçlendiren her bilimsel kanıt, o teorinin aşılmayacağı anlamına gelmiyor. İnsan denen primat soyunun bilim ile uğraşı, sonsuza kadar yarış pistinin sonunu göremeyen bir yarış atına benzetilebilinir. Günümüzde bizzat NASA, birçok bilimsel alanda olduğu gibi güneş sisteminde ki gezegen ve uydulara gönderdiği sondajların koordinatlarında Einstein’cı uzay/zaman denklemini kullanıyor. Ama bütün bunlar, eğer insanlık bir gün kapitalizmden kurtulmanın bir yolunu bulur ve bilimi özgürce ilerletecek kadar zaman bulursa değişmeyeceği anlamına gelmiyor.

 Bilimsel gelişmeler Marksizm’i eskitmez. Marksizm bir dogmalar yığını değildir ki eskisin. Evet, Marksizm bir eylem kılavuzudur ama taşıdığı eylemin tılsımını teknik kavramsal çıkarsamaların göreceli gücünden almaz; bizzat sürekli olan, değişen ve doğayı çalıştıran yasaların yol açtığı hareketin yaklaşık uygunluk değerlerinden alır. Örneğin Engels, evrende şimdilik dünyaya özgü bilinen organik ve zeki yaşamın ortaya çıkış ve olası yok oluşunu yorumlarken dahiyane bir şekilde maddenin hareketini sadece evrensel değil, aynı zamanda klasik zaman kavramının bütün sınırlarını zorlayarak tarif etmiştir. Dünyalar yok olsa bile, maddenin hareketinin yeniden dünyalara ve bir yerlerde organik yaşama ve ayrıca bunların içinden bir türün evrim yoluyla zeki forma kavuşmasına müsaade edebileceğini ön görmüştür. Doğa bilimleri üzerine hiçbir akademik geçmişi olmamasına rağmen bilimi aydınlatmaya devam eden bir kutup yıldızı gibidir hala. Komünizm umudu üzerinde güneş batmamasının ve zafer yazgısının birer izdüşümleri gibi duruyor bu görüşler.

Son Nobel Fizik Ödülü’nün, buzdan ve demirden oluşan tekdüzeleşmiş ve hiçbir kıpırtının olmadığı ölü evren teorisyeni bilim insanlarına verilmesi, Engels’in görüşlerinin öneminin azalması bir tarafa, daha da büyük bir yaşamsal ihtiyaca dönüştüğünü bizlere gösteriyor. Tıpkı zaman rüzgarına karşı hiç durmadan uçan çelikten bir kartal gibi. Bizim bu çelikten kartalı yarı mitolojik olarak algılamamızın sebebi, hala omuzlarımızda eski çağların ölü ruhlarının ağırlığını taşıyor olmamızdan ileri geliyor…

Devam edecek



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Makale Haberler