Bizimle iletişime geçin

Makale

Çiftçilerin Meşru İsyanının Devrimci Sentezi; “Ya Bir Olacağız Ya Hiç Olacağız”

Kuşkusuz bu kendiliğinden taleplerle ayağa kalkmış kitlenin görevi değil, sürece önderlik edecek devrimci, sosyalist, komünist güçlerin görevidir. Yaşam hakkı için ayağa kalmış çiftçinin dediği gibi. “Ya bir olacağız ya hiç olacağız”. Bu şiarın bir siyaset olarak kitlelere taşınması, devrimci öznelerin işidir…

Ezilenlerin, sömürü ve baskı düzenine karşı ortaya koyduğu her eylem meşrudur. Bu meşruluk, politik bir önderlik tarafından siyasal mücadele sahasında örgütlenebildiği gibi, “bıçağın kemiğe dayandığı” toplumsal koşullarda, kendiliğinden bir kitle eylemiyle de ortaya konulabilmektedir. Yani ezilenlerin her meşru eylemi, siyasal bir perspektifle, bir şiarla örgütlenebileceği gibi, kendiliğinden gelişen bir kitle hareketi de, eylem pratiği içinde son derece ileri bir perspektif ortaya koyan şiarlar sentezleyebilir, sentezlemektedir de…. Amerikalı Siyahi Floyd’un, katil polis Derek Chauvin’in 9 dakika boyunca boynunu bastırması nedeniyle “nefes alamıyorum” diye çektiği acının, uluslararası alanda emperyalist-kapitalist barbarlığa karşı ezilenlerin şiarı olması gibi..

Güncel olarak işçi eylemlerinde, “Geçinemiyoruz!”, “İş-Ekmek Yoksa Barışta yok”, “Gemileri Yaktık, Geri Dönüşü Yok” gibi öne çıkan sloganlar, somut durumu en yalın ortaya koyan ve sömürücü sınıfları hedef seçen en yalın anlatımlardır. AKP-MHP iktidarının yaş çay fiyatlarını 17 TL olarak açıklamasının ardından Rize Fındıklı’da başlayıp, Bursa, Maraş, Manisa, Antep, Balıkesir, Malatya başta olmak üzere birçok alana yayılan ve çeşitli tarım ürünleri üreten çiftçilerin eyleminde de, kullandığımız başlık, şiar olarak öne çıktı. İşçi sınıfı ve çiftçilere sömürü ve zulüm uygulayan, uyguladığı zulmü alaycı bir üslupla savunan neoliberal politikaların bekçilerine karşı birlik ve mücadele şart. En yalın biçimde isyana duran bir çiftçinin ifade ettiği gibi… “Ya bir olacağız ya hiç olacağız”.

Geniş ekilebilir toprak alanı ile, iklimsel özelliği ve çalışan insan gücü ile, bir tarım alanı olan Türkiye-Kuzey Kürdistan, tarım ürünlerini ihraç eden bir ülke konumundan, tarım ürünlerini ithal eden bir ülke konumuna gelmiştir. Öyle ki, fiili savaş bölgesi haline gelmiş Ukrayna ve Suriye başta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinden, “TC”, tarım ve hayvan ürünlerini ithal etmektedir. Bunun nedeni, Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki çiftçilerin basiretsizliği değildir. Bunun tek nedeni, çiftçiyi üretemez, emeğinin karşılığını alamaz duruma getiren “TC” iktidarının neoliberal politikalarıdır.

Yıllardır “köylü milletin efendisidir” hamaseti ile, yokluk ve kıtlık dayatılan tarım emekçileri, çiftçiler, “TC”nin her “ekonomik istikrar programlarında”, üretemez, ürettiğinden emeğinin karşılığını alamaz hale getirilmiştir. Sermayeye (iç ve dış sermaye) rant üretmek için planlanan tarım programları, her dönem yasal hükümlülükler gereği yapılması gereken tarımsal destekleri kesmiş, devletin “taban fiyat uygulaması”, “tefeci tüccar ağında, çiftçilerin zor koşullarda ürettiği tarım ürünlerini haraç mezat satmak zorunda bırakılmıştır. Yeterli olup olmadığı, adil olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu olsa da, yasal olarak gayrisafi milli hasılanın yüzde birlik oranı, tarımın desteklenmesi kapsamında çiftçilere verilmesi gerekmektedir. Bugün iktidar, kendi yasasıyla belirlediği bu miktarı çiftçilere vermediği gibi, üretim gideri olarak ürüne envanter olarak giren, gübre, tohum, sulama, ekip-biçme, mazot-elektrik gibi kalemler, sürekli artarak çiftçiyi ekim yapamaz hale getirmiştir. “TC” iktidarının tarım politikası ile çıkmaza sürüklenen ve ekilebilir arazilerinde tarım yapamayan çiftçiler, iktidarın güttüğü politikayla mağdur edilmektedirler.

Özellikle mevcut tarım politikası kıskacında üretim yapamayan, iflas eden küçük ve orta düzeyli toprak sahiplerinin topraklarına çökülmekte, büyük tarım tekellerine bu topraklar kiralanmaktadır. Yani köy meraları dahil, orta ve küçük düzeyli üreticilerin toprakları, devlet eliyle gasp edilerek, büyük toprak sahiplerine ve sermaye güçlerine verilmektedir. Tarımda sübvansiyonların kaldırılmasına paralel olarak, üretim girdilerinin aşırı yükseldiği, çiftçinin ürettiği ürünlerin “düşük taban fiyat uygulaması” ve tefeci tüccar ağında haraç mezat gasp edildiği bir tarım politikasında, çiftçinin ayakta kalması olanaksızdır ve bugün coğrafyamızda çiftçilerin durumunun özeti budur. Bırakalım ürettiğini, yeniden üretebilme kapasitesini, çiftçi üretim içinde olmasına karşın, yaşamını idame edecek ekonomik gücünü dahi yitirmiştir. Böyle bir ortamda, çiftçiye tek yol kalmıştır. Elindeki toprak parçasını satarak, işsizler ordusuna veya ağır sömürü koşullarında bir çorba parası ücretle çalıştıran sektörlerinde güvencesiz çalışma hayatına katılmak…

Çiftçilerin ürettiği tüm ürünlerde zarar etmesi ve ekonomik olarak üretime devam edebilme güçlerini yitirmesi, AKP-MHP iktidarı döneminde pervasız ve kuralsız bir hal alsa da, bu durum AKP-MHP iktidarı dönemine has bir durum değildir. Bu politika genel olarak “TC” egemenler sisteminin, daha ötesi kapitalist sistemin genel işleyişidir. Orta ve küçük ölçekli tarım üretimini kaosa sürüklemek, genişleyerek merkezileşen büyük sermaye güçlerine bu alanı rant sahası olarak sunmak, kapitalizmin ana kodlarıdır. Komprador işbirlikçi tekelci Türk burjuvazisinin siyasal erki mevcut iktidar da bunu güncel olarak en yıkıcı, en saldırgan biçimde uygulamaktadır. Tüm Köy Sen Başkanı Sadık Turan, bu durumu çok açık özetlemektedir. “Önce tarıma destekleri azalt, girdi maliyetlerini karşılayamaz hale getir, ürüne maliyetin altında fiyat açıkla… Sonra da işlenmeyen tarım arazilerini kiraya vereceğini açıkla” Yani çiftçiyi üretemez hale getirip işsizler ordusuna kat, topraklarını da büyük sermaye tekellerinin hizmetine ver. İşçi ve emekli maaşlarında olduğu gibi, açlık sınırında yaşamanın sosyal bir olgu haline geldiği koşullarda düşük ücret dayatmasına devam eden iktidar, tarım alanında da, çiftçileri iflasa sürüklemiş bu tarım politikasında ısrarcı bir biçimde devam kararı almaktadır. Çünkü bu politika ile, “ulusal” ve uluslararası tarım tekellerine servet akımı gerçekleşecektir. İktidarın sınıfsal niteliği gereği tüm meramı budur.

Uzun süredir çiftçilerin emeğini ve ekmeğini gasp eden bu “tarım politikalarına” karşı, bugün tarım sektörü sömürülenleri ayaktadır. AKP-MHP iktidar güruhu, önceden aldığı bilgilerle bu eylemlerin olacağını bildiği için, valiliklere, jandarma komutanlıklarına, polis teşkilatlarına görev vererek köylülere “eylem yapmayın” tehditlerini göndermesine karşın, bıçağı kemiklerinde hisseden çiftçiler, ürettikleri ürünleri sokak, sokak döküp, üretim araçlarıyla sokaklara çıkarak eyleme geçti. Temel ihtiyaç ürünleri olan, ayçiçeği, mısır, pamuk, buğday, arpa, sebze ve meyve vb. ürünlerin maliyeti yüksek fakat iktidar tarafından taban fiyatların, masrafların altında belirlemesi, tarlada tefeciler ve devlet şirketleri tarafında bedavada satın alınması sonucu; ‘’Bursa Karacabey’deki domates üreticileri, fabrikaların sözleşmede taahhüt edilenden daha düşük fiyata domates alması nedeniyle eylem başlattı. Balıkesir, Bilecik, Maraş, Antep, İzmir ve Aksaray’da çiftçiler traktörleriyle konvoylar düzenleyerek eylem yaptı. Rize, Konya, Eskişehir, Yozgat ve Burdur’da çiftçiler maliyetin altında kalan fiyatları protesto ettiler”

“TC” siyasal iktidarı, çiftçilerin haklı ve meşru talepleri karşısında, diğer toplumsal sorunlarda olduğu gibi, sömürücü-baskıcı sınıf pozisyonunu alarak, çiftçilerin mağduriyetini, sermaye için fırsata dönüştürmektedir. Taban fiyatların enflasyon oranında belirlenmesi, tüccar ve fiyat kartellerinin haraç mezat gaspından ürünlerinin çıkarılarak asgari düzeyde de olsa değerine yakın fiyatlandırılması, “tarım planlaması” adı altındaki sefalet dayatan politikadan vaz geçilmesi gibi son derece makul taleplere karşı, iktidar, Orta vadeli program kapsamında görev alan Gıda Ve Tarım Ürünleri İzleme-Değerlendirme Komitesi üzerinden, (çiftçilerle alay eder gibi) ürün depolamayı, depoları çoğaltmayı çözüm olarak sunmakta, Resmi Gazete’de, “Mülkiyeti gerçek ve tüzel kişilere ait ve üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerinin, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından tarımsal amaçlı sezonluk olarak kiraya verileceği”ne dair kararı yayımlayarak yürürlüğe koymaktadır.

“TC” iktidarının ekonomik-siyasal-kültürel-ideolojik politikaları, ezilen ve sömürülen tüm topluma karşı geliştirilen saldırı politikalarıdır. Tarlada çiftçi, fabrikada işçi, emekli, öğrenci, kamu çalışanı, hizmet sektörü emekçisi, çiftçi, küçük ve orta ölçekli esnaf-üretici, açlık sınırı koşullarına mahkûm edilmiştir. Sermayenin genişlemesi ve büyümesi için, sermayeye kaynak aktarımı için uygulanan bu ekonomik politika, toplumun tüm ezilenlerine karşı, asker, polis, yargı güçleri üzerinden üretilen şiddet-baskı siyaseti ile birleştirilmektedir. Meşru hak arama eylemlerinin yasaklanması, demokratik-akademik taleplerin cebir şiddetle bastırılmaya çalışılması, meşru direniş ve örgütlenme güçlerinin sürekli saldırıya uğraması, özetle durumun tarifidir.

Ama bunca kuşatmaya karşın çiftçiler gibi, işçi sınıfı alanında köylülerde, önemli direnişler ve eylemler vardır. Bu direnişleri daha örgütlü düzeyde besleyen kadın direnişleri, kayyım vb. gibi faşist politikalara karşı süren eylemler tutuklamalara, katliamlara karşı geliştirilen toplumsal itirazlar sürecin dinamik niteliğini temsil etmektedir. CarrefourSA depo işçilerinin, PTT taşeron işçilerinin, Getir depo çalışanlarının, İliç’te ANAGOLD’a karşı ayakta olan köylülerin, kayyıma karşı nöbette olan devrimci-yurtsever güçlerin somut pratiği bu dinamik sürecin öne çıkan örnekleridir. Süreç çatışmaların derinleşmesi paralelinde, bu toplumsal dinamizmi geliştirme trendindedir. Tamda bu kesitte özgün toplumsal talepleri, genel taleplerle birleşen eylem çizgisinde ortaklaştırmak önem arz etmektedir. Kuşkusuz bu kendiliğinden taleplerle ayağa kalkmış kitlenin görevi değil, sürece önderlik edecek devrimci, sosyalist, komünist güçlerin görevidir. Yaşam hakkı için ayağa kalmış çiftçinin dediği gibi. “Ya bir olacağız ya hiç olacağız”. Bu şiarın bir siyaset olarak kitlelere taşınması, devrimci öznelerin işidir…



Eylül 2024
PSÇPCCP
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30 

Daha Fazla Makale Haberler