Bizimle iletişime geçin

Güncel

Britanya Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi kampanya raporunu kamuoyuyla paylaştı

‘‘Britanya, Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi Yönetimi‘‘ imzasıyla gazetemize gönderilen ve Dersim Belediye Başkanı’nın katılımıyla, devrimci-halkçı yerel yönetim anlayışı çerçevesinde Britanya’da yürütülen demokratik çalışma kampanyasınının raporunu paylaştı

‘‘Britanya, Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi Yönetimi‘‘ imzasıyla gazetemize gönderilen ve Dersim Belediye Başkanı’nın katılımıyla, devrimci-halkçı yerel yönetim anlayışı çerçevesinde Britanya’da yürütülen demokratik çalışma kampanyasınının raporu olarak düzenlenen metni öneminden dolayı okurlarımızla paylaşıyoruz

Rapor, yürütülen çalışmayı özetleyip tecrübeler ve politik çıkarsamalarda bulunup öneriler yapmakla birlikte, özellikle Dersim Belediye Başkanı Maçoğlu’nun kampanya programı kapsamında katıldığı panel ve toplantılardaki anlatımlarına yer vermektedir.

Raporun tamamı şu şekilde;

“Söz, yetki, karar halka” başlıklı kampanyamız ve dersleri üzerine

Sosyalist Meclisler Federasyonu‘nun(SMF‘nin), yerel yönetim anlayışı temelinde deklere ettiği halkçı-devrimci alternatif program ve bu programın uygulamasında Hozat ve Mazgirt belediyeleriyle birlikte somutluk kazanan Ovacık yerel yönetimi ve henüz çok yeni olan Dersim ili belediye yönetimi biçiminde ortaya çıkan pratik, ülke ve dünyanın değişik yerlerinde ilerici-demokratik kurumlar içinde ve çalışma alanımız olan Britanya toplumunda dikkat çeken özelliği nedeniyle, SMF’nin alternatif proğramını buradaki/Britanya’daki halk kitleleriyle buluşturmak, hak ettiği propagandayı yaygınlaştırmak ve bu vesileyle kapitalizmin doğa ve insan üzerinde yarattığı tahribatı teşhir etmek, en önemlisi de bu programın en azından fikirsel düzeyde de olsa halkı sosyalist geleceğe kazanma çalışmasına hizmet etmesi amacıyla 20 Kasım ile 2 Aralık 2019 tarihleri arasında bir dizi etkinlik örgütleyerek çalışmalar yürüttük.

Bu plan veya çaılışma doğrultusunda, Biritanya Yüz Çiçek Açsın Kültür Merkezi Yönetimi olarak, yürüteceğimiz çalışmaları daha verimli kılma gayesiyle içimizde bir kaç seansı kapsayan tartışmalar yürüttük. Yaptığımız tartışmalar faydalı oldu ki, bu taratışmalar neticesinde genel bir plana ulaştık.

Öncelikle çizgimizi ve gücümüzü esas almak kaydıyla politik programımızı mümkün olduğu kadar geniş bir kesimle birleşip, bu temelde yürütmeyi karar altına aldık. Bizim için konu belediyecilikle sınırlı bir çalışma olamazdı elbette. Önemli ve esas olan devrimci-halkçı programı emekçilere ulaştırmak, geniş kitlerle buluşmak ve kuşkusuz ki yeni ilişkiler kurmaktı.

Bu amaç ve yaklaşım ışığında, planımızı demokratik kurumlarla, yöre dernekleriyle ve Alevi inanç kurumlarıyla, ortak çalışmada bulunma üzerine görüşmeler sürdürdük. Görüşmelerde gayet olumlu sonuçlar aldık. Yöre derneklerinden, Kırkısraklılar (Kayseri), Alxas (Elbistan-Maraş), Koçgiri Derneği, Dersim-Derneği, Tilkililer (Antep), Pazarcıklar (Maraş), Bozhöyüklüler (Sivas) derneklerinin yanısıra, ATİK’e bağlı Tohum derneği faaliyetlerimize destek verdiler.

Elde ettiğimiz sonuçlardan hemen sonra çıkardığımız afiş ve el ilanlarının geniş bir şekilde dağıtımını yaptık. Bunu sosyal medyada üzerinden de yaygınlaştırdık. Etkili bir pratik faaliyete giriştik.

Çıkardığımız plana göre; 

21 Kasım 2019 akşamı iş insanlarıyla yemekte buluşmak ve mali destek almak. (Bu buluşmanın Britanya Alevi Federasyonu-BAF- tarafından sağlandığını ve tarafımızdan katkı yapıldığını not düşelim…)

22 Kasım Cuma günü “Ekoloji ve Yerel Yönetimler” başlıklı Oxford Üniversitesinde Panel. Yakın bir bölge olması nedeniyle aynı günün sabahı Galler Cemevinde kahvaltı ve Sohpet… 

23 sabah Pazarcıklılar derneğinde kahvaltı ve Sohpet. Ve saat 13.00’de Dersim Derneğini ziyaret ve Sohpet. Saat 15:00’de Tilkililer Derneğini ziyaret ve Sohpet. 

24 Kasım sabah Kırkısraklılar derneğinde kitlesel kahvaltı ve sohpet. Aynı gün öğlen saat 13.00’de Alxas derneği kongresine katılıp selamlama konuşması, ve saat 18.00’de YÇKM ‘de “Topraktan Göğe” belgesel gösterimi ve Söyleşi.

30 Kasım günü Nottingham ve Northampton Cemevlerini Ziyaret ve Sohpet.

 1 Aralık Pazar Doncaster Cemevinde “Dersim ve Yerel Yönetimler” başlıklı Panel.

Ve en son 2 Aralık Liverpool Cem evini ziyaret ve sohbetin tamamlanmasıyla başlattığımız kampanyayı sonlandırıldı

Sevgili arkadaşlar, 

Yürüttüğümüz kampanyanın planlanması, hazırlanması ve pratiğe konulması yaklaşık olarak 2 aylık bir zaman dilimine yayılmıştır. Yukarda kısaca izah ettiğimiz haliyle, yürüttüğümüz kampanyanın esas hedefi halkçı-devrimci proğramımızı mümkün olan en geniş kesimlere ulaştırmaktı.

Kapitalizm‘in dünyayı sanıldığından çok daha derin bir çıkmazla yüzyüze bıraktığı açıktır. Açlık ve sefalet, savaş ve yıkımın yanısıra, tüm yaşamı hızla yok etmenin eşiğine getirmiştir emperyalist kapitalizm. Latin Amerika Bolivya ve Şili’den, Orta-Doğu-Irak ve oradan Lübnan’a kadar, Avrupa-Fransa SarıYelekliler ayaklanması ve bir çok ülkede aynı gün yapılan “Yok Oluş İsyanları” gösterilerinde on binlerce, yüzbinlerce insan sokaklara çıkmıştır. Bu gösteriler ve isyanlar giderek çoğalmaktadır. Çünkü kapitalizm tıkanmıştır. Kapitalizmin değişik ideolojik varyantları iflas etmiştir. Dünya üzerinde yaşamın geleceğini büyük tehlike altına sokmuştur. Toprak, hava ve su kirletilmiş; su kaynaklarını hem kirletmiş hem de hızla tüketme aşamasına doğru götürmektedir. Sağlıklı gıda mı? herkese ömür!…

Bu nesnel durum ve daha fazlası, insanı yeni alternatifler aramaya itmektedir. Tüm bu isyan ve gösteriler yeni bir alternatif arayışa işarettir. O halde bizim için insanın arayışına ama özellikle de en başta işçi ve emekçilerin yeni bir alternatif dünya arayışına cevap olmak esas olmalıdır. Bu nedenledir ki, Ekoloji konusu, nasıl bir üretim ve tüketim, nasıl bir paylaşım ve nasıl bir yönetim konusu, halkın yönetimlerdeki rolü vs gibi sorulara cevap olmak biz devrimcilerin ve sosyalistlerin asıl işlerinden biri olmak durumundadır. Aksi halde kapitalizm’in kendi varlığını “yeni” transformasyonlarla sürdürmeye devam edeceğini varsayabiliriz. Her gün sürdürülemez bir sistem olduğu açığa çıksa da, Kapitalizme kesin bir ömür biçmek kolay değildir. Ama bu ömrü kısaltmak gayet mümkündür. Bu nedenle yarattığımız küçük, mütevazi alternatif mevzilerin yankısı ülkede ve dünyada dikkat çekmektedir.

Oxford ve Cambridge gibi dünyaca ünlü bilim merkezleri bizleri, proje ve programımızı dinlemeye değer bulmaktadırlar. Değişik bilim kurumları, ekoloji örgütleri, demokratik-ilerici, sosyalist yapı veya partilerin Ovacık-Dersim’de neler oluyor şeklinde merak uyandıran ilgisini ciddiyetle değerlendirmeliyiz. Yaratığımız bu küçük mevziler üzerinden (eksiğimiz, yetersizliklerimiz, hatalarımız olsa da) hem ülkede ve hem de dünyada işçi ve emekçilere ve bilim emekçilerine bilimsel sosyalist-komünal alternatifi daha somut anlatmamız mümkündür…

Bölge olarak bu kampanyayı bu bilinçle ele aldık ve uyguladık. Bunun somut olumlu pratiğini yaptığımız çalışmalarda, yürüttüğümüz kitle faaliyetlerinde, panel ya da değişik toplantılara katılanlar içinde karşılığını gördük/görüyoruz. Zira, kapitalizm veya özel mülk dünyasının diğer biçimlerinin ideolojik, kültürel ve sosyal politikaları tıkanmış hatta iflas etmiştir. Komünistler bu açıdan devrede olmak zorundadır. Halkın ileri kesimi ve aydınlanmış insan kümesi gerçeğin bu olduğunun farkındadır. Ne yazık ki, bu durumun devrimci ve sosyalist kesimlerce kavrandığını, bilince çıkarıldığını söyleyemiyoruz. Eski sosyalist deneylerden (olumlu-olumsuz öğrenerek) gerekli dersler çıkararak yeni ve ileriye doğru olumlu adımlar atmayı sağlayamamıştır. Böyle olduğu içindir ki, bu tür mevzilere küçümseyerek yaklaşılmaktadır. Bunun yanısıra kimi devrimci guruplar, salt dar örgütsel kaygılar ve gurupçu çıkmazlar nedeniyle hiç de dostane olmayan bir yaklaşımla aleyhimizde geri ve hatta gerici propagandalar yürütmektedirler. Ama bu propagandalar tutmuyor. Çevrelerinde yer alan aklı başında insanlar bile bu boş sözlere ikna olmamaktadır. Anlamsız, ayakları havada, zırva saldırılara kimse pirim vermiyor. Bizde ise teorik olarak ve kısmen ise pratik olarak elbette ileri adım atılmıştır. Ancak bizde de kavrayış ve buna bağlı pratik adımlar hala güdük durumda seyretmektedir. Bunu hızla aşmak durumundayız.

Bu noktada yeter ki biz stratejik programımız doğrultusunda etkin, yerinde ve doğru taktik politikalarla sürece müdahale edebilelim. Yürüttüğümüz her pratiğimizden, etkinliklerimizin sonuçlarından öğrenmeye gayret edelim. Eksiklerimizi, yetersizliklerimizi, yanlışlarımızı görüp bunlardan hızla kopalım. Kitlesel etkinlikler sonrasında yürüttüğümüz pratiğin sonuçlarını sentezleyip yeniden halka sunalım. Madem “Söz, Yetki, Karar Halka” diyoruz, o halde çıkardığımız sonuçların kültürel, siyasi ve ideolojik sentezini de halka paylaşalım. Mesela, Yunanistan, İsviçre, Almanya ya da daha başka yerlerde yürüttüğümüz kitlesel toplantılar, paneller ve geceler biçimindeki sonuçların bir özeti ve sentezi bir broşür olarak yayınlanabilir. Böyle bir çalışma ile elde ettiğimiz tecrübeleri yazılı hale getirerek bizden sonraki devrimci kuşaklara aktarmış oluruz. Yani “söz uçar yazı kalır” deyimini hatırlarsak yazılı hale getirerek “sözün uçmasına” izin vermemiş oluruz. 

Yerinde ve dostça gelen eleştirilere ise önyargısız kulak vermeliyiz. Görüyoruz ki aydınların, ileri işçi ve emekçilerin ve hatta bilim merkezlerinin gözleri üzerimizde. Neyi nasıl yaptığımız merak konusu olmakta ve aynı zamanda kimi dost insan ve kurumlar bize içten desteklerini sunmaktadır. Bu tür destekler çok değerlidir. Halkın derin ilgisini bölgemizde de çok somut gördük. Bizden önce bazı ülkelerde yapılan kitlesel etkinliklerde de halkın somut ilgisi biliniyor. Söz, Yetki, Karar Halka dediğimize göre, halkın doğrudan insiyatifini geliştirmek, aktif özne olması yolunda gerekli olan çalışmalar içinde olmak tayin edicidir. Biliyoruz ki belediye gibi mevziler geçicidir. Halk meclisleri, yerel insiyatifleri geliştirilmek ve bura üzerinde örgütlenmek esas olandır. Belediye gibi mevziler halk insiyatifini geliştirmek için yararlanmamız gereken önemli fırsatladır. Elbette belediye halka hizmet verecek, halkın yaşamını kolaylaştıracak projeler veya çalışmalar mutlaka yürütecektir. Oluyor da… Ve sayın Maçoğlu’nun toplantılardaki konuşmalarından da, izleyebildiğimiz belediye çalışmalarından da anlaşıldığı kadarıyla, bu çalışmalar ve projeler zaten var, zaten olanaklar ölçüsünde yürütülüyor. 

Sevgili Arkadaşlar, 

Tüm bu yazdıklarımız bilinmeyen şeyler değil elbet. Hemen belirtelim ki eğer bilmek yapmak ise bilineni yapmak ve zamanında görevlerimizi yerine getirmek aslolandır. Bizim burada yapmak istediğimiz şey tamamen görevlerimizi yerine getirmektir.

Panellerde nelere dikkat çekildi

Başkan Maçoğlu panellerin tümünde neler anlattığını özet olarak aktaralım. Anlatılan, aktarılan bir belediyecilik tecrübesi değildi sadece. Hatta diyebiliriz ki sorulmadıkça konuya hiç girmedi. Sorulduğunda ise nasıl bir belediye devraldıklarını ve zorlukların yanısıra sırayla yapmak istedikleri plan ve projeleri anlattı. Halktan destek istedi. Devlet/hükümet baskılarını anlattı. Ancak esasen üzerinde durduğu konular, ülke ve dünyadaki gidişat, durum ve kendisince çözümünü anlattı. Genelleme yaparak ya da özetleyerek anlatacak olursak şunları söyledi. Yeni bir dünyanın mümkün olduğunu dili döndüğünce açıkladı/anlattı. Kapitalizm-emperyalizm dünyayı bir çıkmaza soktuğunu, yediklerimizden içtiklerimize kadar tüm gıdaların doğasını bozduklarını, bozarak bize sundukları gıdanın insan sağlığını büyük tehlikelerle karşı karşıya getirdiğini örnekleriyle anlattı. Sadece insanı değil, canlıları da aynı duruma düşürdüğünü, toprağı, suyu, havayı kirlettiğini aktardı. Kapitalizm tamamen kar yapmayı hedeflediğini ve bu nedenle ne doğa ne de doğanın bir parçası olan canlılar kapitalizmin umurunda değil. Kar elde etme uğruna tüm yaşam kaynaklarını fütursuzca kullanarak tükettiğini aktardı. 

Buna karşılık bizim üretim anlayışımız doğa ile uyumlu, insanın yanısıra tüm doğayı korumayı hedeflediğini ve bu nedenle bizim ürünlerimiz bio temelli olmaktadır. Çok üretmekten yana değiliz. İhtiyacımız olanı üretmekten yanayız dedi. Mesele çok üretmek değil, bio olanı;doğa ile uyumlu ve sağlıklı olanı üretmektir. Çünkü bio olan toprağa, toprak içindeki bakterilere, börtü böceğe zarar vermez. Bizim üretim anlayışımız suya ve havaya kötülük yapmaz. İnsan sağlığının korunmasına azami dikkati gösterir. Yani biz komünistler, diğerlerinden farkımız sadece üretmekte yatmıyor. Onlarda üretiyor hem de milyonlarca defa daha çok üretiyorlar ama biz doğayı korurken kapitalistler kar etmek için tüm doğayı kurutacak derecede ona zarar vererek üretiyorlar. Sağlıklı gıda tamamen insan hakları konusuna girer. Bu bakımdan biz, ihtiyaç dışında üretim fazlasına karşıyız. Diğer yanıyla ortak ürettiğimizi paylaşmak bizim için bir ilkedir. Kapitalistler çok üretmelerine rağmen dünyada açlık durumu ortadadır. Sefalet, yoksulluk açlık hiç olmadığı kadar çoğaldı. Ekmek zammına karşı ayaklanmaların nedeni budur. Çünkü kapitalistler ürettiklerini paylaşmıyorlar.İşte Ovacık ve şimdi Dersim deneyimi tam da burada önem kazanıyor. Üretenler ortak üretip emeğin karşılığını aldı/alıyorlar. Yani paylaşıyorlar. Bununla kalmıyor kooperatiflerde örgütlenerek aradaki tefeci tüccarı kaldırmakta ve tüketenler ucuz ama sağlıklı gıdaya kavuşmuş oluyor ve böylelikle tüketiciler dolaylı olarak yapılan üretime destek vermiş oluyor. Tüketiciler, ürettiğimiz hem sağlıklı hem de ucuz gıdayı alarak üreticilere bir şekilde destek aktarmış oluyor. Üçüncüsü ise üretenler aynı zamanda yöneten durumundalar. Tüm kararlar meclislerde ortak alınmaktadır. Ovacık’ta son darbeye kadar meclisler gayet iyi işledi. Halk kararları kendisi alıyordu. Darbe sonrası yapılan yasakçı müdahaleler nedeniyle halk meclisleri epeyi daraldı ama şimdi korku çemberi kırılmaya başladı. Yakında Dersim merkezde halk meclislerini ilan edeceğiz. Yani halk üretmek ve paylaşmakla kalmıyor aynı zamanda yönetiyor. Bu bizim diğerlerinden farklı olan yanımızdır. 30 üretici ile çok zor koşullarda başlarken ve çok az üretim yapılıyorken bugün 600 veya bine yakın bir üretici sayısına sahibiz. Üretim bin tonu geçmiş durumdadır. Eskiden sadece Ovacık’ta yapılan üretim şimdi Dersim merkeze bağlı yedi (7) ilçede sürüyor. Ülke çapında 20’ye yakın kooperatif şubelerine sahibiz. Üretim giderek yükseliyor. Sanıldığının aksine biz sağlıklı gıda konusunda çok katıyız. Bu da bir ilke meselesidir. Laboratuvar testinden gerekli olumlu sonuçlar almadıkça dışardan başkasının hiç bir sözlü açıklamasını baz alarak ellerindeki ürünü almıyoruz. Gıda tekel baronları boynumuza binmiş durumdadır. Küçük bir yanlışımız olsun boynumuza binerler. Bu yönüyle büyük engellerle karşı karşıya olduğumuz bilinmelidir. Bu tekeller bize tonlarca bedava tohum vermeyi teklif ettiler ancak biz bunu derhal red ettik. Amaçları bizi teslim alarak devrimci alternatif üretimi yok etmektir. Biz nasıl olursa olsun bir üretim değil, doğa ile uyumlu, insan ve tüm diğer canlıların sağlığına uygun bio üretimden yanayız. Kırmızı çizgilerimiz budur. Halkın kendisi için karar alarak uyguladığı bir yönetimden yanayız. Her söylediğimiz veya yaptığımız doğrudur demiyoruz. Öğrenmeye gayret ediyoruz, çünkü biz halkın öğrencileriyiz. 

Yerel yönetimde kadınların rolü

Kadın kotası bizde yüzde ellidir. Kooperatifte çalışan kadın sayısı yüzde ellinin çok üstündedir. Bakın şu an İngiltere’deyim ama Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kadın Komisyonumuz kadınlara ayda bir gün ücretli regl izin yapma kararı verdi bunu ilan etti. Bende sizin gibi kararı burada öğrendim. Yani gördüğünüz gibi kadın meclisi kararı kendisi alıp kendisi uyguluyor. İnsiyatif kadındadır. Alınan bu karar bizi çok mutlu etti. Gençlere keza önem veriyoruz. Kadına bir şey vaat etmiyoruz tersine kadınlar bizimle omuzdaş ve yoldaş olarak söylüyor biz yapıyoruz. Bu SMF’nin bilinen kararıdır. Kadın ve gençlik meclisleri bizim için olmazsa olmazdır. Ana dil konusunda çalışmalarımız var. Ne yazık ki ana dil için dersane açamıyoruz. 2016 darbe sonrası dersane açmak hükümetçe yasaklandı. Ama biz kütüphaneler açarak bu sıkıntıyı aşmaya çalışıyoruz. Kütüphanelerin arka bölümlerinde özel dersler vererek gençlerin ve çocukların ana dilini öğrenmelerine katkı sunmaya çalışıyoruz. Ancak sınırlı kalmaktadır. HES’lere ve baraj yapımına karşı aktif mücadele etmekteyiz. Doğamızı talan etmek isteyenlere karşı mücadelede kararlıyız. Munzur Özgür Aksın Platformu içinde yer alıyoruz. Alevi önderlerinin Dersim  merkezde bulunan Cemevinin olumsuz ve sistem yanlısı tutumuna karşı yeni bir inanç merkezi açmaya yardımcı olması ricası üzerine, mevcut cemevi küçük bir kafadar  gurup dışında yeni üye kabul etmiyor. Durum bu olunca mevcut inanç merkezini içerden düzeltmek mümkün olmadığını bildiğini söyledi. Bu nedenle  Maçoğlu, size yer veriyorum. Yer hazır. Avrupadaki Alevi kurumları buyursun gelsin Dersim’de alternatif yeni bir Cemevini açsın, biz hazırız dedi. Kendisinin dünya görüşünün komünist olduğunu açıkça vurguladı ve ama inançlara sonuna kadar saygılı olduğunu ayrıca kendisinde Kızılbaş inancından geldiğini bilindiğini söyledi. Ovacık döneminde Kürdistan’da bir caminin onarımına destek verdiğini anlattı… 

Kollektif iradeye özellikle dikkat çekildi

Toplantılar veya paneller boyunca sorulan sorulara cevaplar verirken öne çıkardığı noktalardan biri de kamuoyunda ilgi ve takdir toplayan olumlu uygulamaların sadece kendisinden ibaret olmadığını ısrarla dile getirdi. Kırk yıldır Kaypakkaya’cı olduğunu ve SMF siyasi hatttı içinde yer aldığını ve TKP’li olmadığını aktardı. Kollektif yapı SMF’nin ileri sürdüğü programın uygulayıcılarından sadece biri olduğunu, aslında kendisi gibi emek veren bir çok isimsiz emekçi yoldaşlarıyla birlikte çalışarak var olduğunu ve mevcut başarıyı tüm çalışan yoldaşlarıyla beraber yarattıklarını aktardı. Kendisi, mevcut yasalar karşısında zorunlu olarak belediye başkanı görevi yaptığını, oysa tüm çalışmalar başta kadınlar olmak üzere yoldaşlar tarafından ortak yapılmaktadır dedi. Uyguladığımız plan ve program, sonradan ismi SMF olarak değiştirilen DHF döneminde ilan edildiğini ve kurumun kendilerine verdiği görevleri uyguladıklarını anlattı. Kurumlar olmadan bireylerin tek başına böyle bir başarıya ulaşma şanslarının olmadığını vurguladı.

Zorluklar ve çok sınırlı imkanlar

Açıktır ki Dersim merkez asla Ovacık’la eşit tutulamaz. Dersim merkez daha kapsamlı daha zor ve karmaşık bir alandır. Her şeyden önce içi boşaltılmış bir belediye söz konusu. Ek olarak 68 milyon borç var ve İller Bankasından gelen yıllık belediye gelirlerinin çok büyük bölümü gelmeden peşinen borçların ödenmesine tahsis edilmiş. Yasalara göre bir belediyenin borçlanması yıllık yüzde onu geçmemesi gerekirken halkın iradesini  gasp eden kayyum belediyenin yıllık gelir düzeyinde bir borç miktarı bırakmıştır. Kendi yasalarına dahi uymamıştır. İşçi ücretlerini ödemek bile kendi başına bir problem ama sizler dostlarların dayanışmasıyla zorlukları ağır ağır aşarak ilerliyoruz ve hatta bazı projeleri hayata geçirdikleri anlattı. 2021 yılının başından itibaren bu zorlukların aşılacağını zira, borçlara bağlanmış gelirler bu tarihten itibaren belediyeye döneceğini aktardı. Ovacık belediyesini aldığımız ilk zamanlarda özellikle ADHK’nın çok büyük mali ve diğer destekleriyle başardık dedi. İyimser olduklarını ve kayyum atanır mı gibi konuları düşünmeden görevde bir gün dahi kalsak halkla  beraber halka hizmet devam edeceklerini söyledi. Kayyum gelmesi durumunda ve o an belediyenin içinde isek öyle elimizi kolumuzu sallayarak ve olana rıza göstererek belediyeden ayrılmayacağız. Neye mal olursa olsun direneceğiz ve halkın mevzisini savunacağız.Tüm bu zorluklara, tehdit ve tehlikelere rağmen ne gerekiyorsa onu yapacağız ve mutlaka başaracağız dedi. 

Britanya  YÇKM olarak eksiklerimiz, yetersizliklerimiz üzerine önerilerimiz

Sadece kişi olarak yoldaş  Maçoğlu değil, SMF ve diğer kurumlarımız gibi ADHK’da bizlerden beklenen bu görevleri başarmak için dört elle işe sarılmak gerekiyor. Başarının esas yanı kollektifin ileri sürdüğü programı kavramak ve uygulamaktır. Geniş kamuoyu gözlerini üzerimize dikmiş durumdadır. Bu görevin başarılması her şeyden önce ve işin en başında itibaren çizgimizin ve siyasetimizin kavranmasında yatar. Amaçlarımızı içerde ve dışarda halka anlatmak ve destek almak gerekir. Söz, Yetki, Karar Halka şiarı halk içinde güçlü bir karşılığı var. Oysa bizde bu nokta kavranmış değildir. Bazı yoldaşlarımız sorunu sadece belediyecilik yapma düzeyinde ele aldıkları için bu doğru çizgi ve anlayışa burun bükülmekte ve hatta bazılarımız tarafından varolan küçük ve tali eksiklikler kullanılarak canla-başla çalışan yoldaşlar; özellikle başkan teşhir edilmeye çalışılmaktadır. Başkan ve diğer arkadaşlar eksiklerini, yetersizliklerini, hatalarını aşmaları için yoldaşça yardımcı olmak ve yol göstermek yerine yıkıcı ve moral bozucu tutumlar alabilmektedirler.Her yoldaşımız; özellikle de bu alanda çalışan yoldaşların ekoloji, üretim, paylaşım ve yönetim meselelerini araştırmalı. Bu konuda başkan başta olmak üzere tüm diğer arkadaşlar ve hepimiz  kendimizi donatmalıyız. Geçmişin veya bugünün dünyasındaki sosyalist-komünal uygulamaları araştırarak önceki tecrübelerden dersler çıkarmalı ve bizim çalışma sahamıza somut olarak aktarıp uygulamalıyız. Şimdiki durumda bize yönelik geniş bir halk sempatisi ve desteğinin varlığı bir gerçektir. Tamda bu nedenle başarmak için büyük çabalar içinde olmalıyız. Diğer yandan mevcut durumda halktan gelen ilgi ve desteğin dayanışma düzeyinde kaldığını bilmekte fayda var. Peki biz bu desteği sadece dayanışma düzeyinde mi bırakacağız? Dayanışmayı örgütlülük seviyesine nasıl ve hangi araçla çıkaracağız? Örgütlülük düzeyine hangi araçları kullanarak çıkaracağız? Buna kafa yormalıyız! Kitle desteği ileriye çekilmezse bir süre sonra geriye düşmeye ve giderek yok olmaya başlar. Halkın dayanışma düzeyindeki desteği mutlaka ileriye çekilmelidir. Bizim en büyük sorunumuz budur ve bu sorun mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır. Bu ise Maçoğlu ve o alandaki arkadaşlardan daha çok genel hareketin devreye girmesiyle ve yukardan aşağıya kollektif çözüm üretmesiyle aşılabilir. Bu görev için her bir arkadaşın ayrıca kafa yorması gerekir. Büyük düşünüp büyük işlere soyunmalıyız. Yakın olduğumuz birey ve çevrelerle ilkeli temelde birleşmek iyidir. Şartlar buna gayet uygundur! Yaratıcılığımızı her zamankinden daha fazla devreye sokmalıyız. 

Doğru bir yönelim ve programımız var. Dahası bu yönelim ve programı test edecek mevzilerimiz var. Hatta bilindiği gibi bu yönelim ve program belli düzeylerde test etmiş durumdayız. Bu test sayesindedir ki ilgi görmekteyiz. Bu mevzileri elde tutmanın sınırlılıklarını biliyoruz ama yine de koşullar var. Bu koşulları sonuna kadar kullanmalıyız. Devrim, sadece bir yöntem ile başarılamaz. Hiç kuşku yok ki devrimi başarmanın araçları çok çeşitlidir ve bizim burada yazdıklarımız demokratik alan üzerinedir ve bu alanda yer alan arkadaşların yarattıkları emeğe ve çalışmaya dairdir. Devrimin başarısı için her bir araç birbirini destekleyecek, besleyecek bir tarzla ele almak ve yürütmek gereklidir. Devrim kitlelerin eseri ise eğer, o halde kitleleri ikna edecek, örgütleyecek araçlar olan eldeki mevzilere gerekli değer mutlaka verilmelidir. Şuna döne döne vurgu yapalım. Asıl mesele kitleleri özne haline getirmektir. Özne düzeyine çıkarmış ya da çıkarmaya çalışanların bırakacağı miras asla kaybolmaz. Yitip gitmez. Paris Komünü, 1917 Ekim Devriminin ilk yılları ve Şangay Komünü tecrübelerinin bitmeyen önemi burada yatmaktadır. Yani buaralarda halk kitleleri özne durumundaydılar. Terzi Fikri olarak bilinen Fatsa deneyimi de öyledir. Ha keza Hozat, Magirt, Ovacık ve Dersim pratiğinin akademik merkezlerde patlayan yankısı buradan gelmektedir. Kapitalist yıkıma karşı alternatif sosyal, kültürel, ekonomik hayat mutlaka düzenlenmelidir. 

Uzun yıllardır Dersim’de düzenlenen festival oldukça ilgi çekmektedir. Görüşümüzce iki veya üç yılda bir bunu Dünya Kadın Festivaline ve Dünya Gençlik Festivaline dönüştürmek pekala mümkündür. Kadın ve Gençliğin doğrudan örgütleyeceği böyle bir festival etkinliğinin hayal edemeyeceğimiz kadar çok büyük bir ilgiye mahzar kalacağını söyleyebiliriz. Bu tür etkinlikler sesimizi, çizgimizi ve bir bütün dünya görüşümüzü kısa zaman içinde milyonlara ulaştırır. Devrimci bir kasırga estirebiliriz. 



Eylül 2024
PSÇPCCP
 1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30 

Daha Fazla Güncel Haberler