Bizimle iletişime geçin

Söyleşi

Ayten Öztürk: İşkenceciler yargılanmazken mahkeme beni cezalandırmaya çalışıyor

6 ay boyunca yaşadığı işkenceyi anlattığı “Faşizmin Gizli İşkencehanelerinde Direniş ve Zafer” adlı kitabı nedeni ile hakkında açılan Ayten Öztürk, işkenceye karşı olan herkese çağrı yaparak, “ Asıl suçlular yargılanmazken, 6 ay boyunca her türlü işkenceyi yaşayan biri olarak beni cezalandırmak istiyorlar. Kitaptaki işkencecilerin yaptığı işkenceler, gizli işkence merkezi görmezden geliniyor ” dedi.

Yadigar Aygün / İstanbul

6 ay boyunca yaşadığı işkenceyi anlattığı “Faşizmin Gizli İşkencehanelerinde Direniş ve Zafer” adlı kitabı nedeni ile hakkında açılan Ayten Öztürk’ün davasının 2’inci duruşması İstanbul Çağlayan Adliyesi 28’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7 Kasım’da saat: 11.10’da görülecek. Öztürk, “örgüt propagandası” iddiası ile yargılanıyor. Öztürk ile yaşadığı işkenceyi, mahkeme heyetinin tutumunu ve dava sürecini konuştuk.

En ağır işkencelere maruz bırakıldı

Ayten Öztürk, 8 Mart 2018 tarihinde Lübnan’da Beyrut Refik Hariri Havalimanı’nda gözaltına alındı ve özel bir uçakla Türkiye’ye getirildi. 6 ay boyunca Ankara’da gizli bir işkence merkezinde insanlık onuruna aykırı en ağır işkencelere maruz bırakıldı. Öztürk, 28 Ağustos 2018 gecesi Ankara’da, bedeninde 898 yara ile tanınmayacak bir halde bilinmeyen bir araziye bırakılır bırakılmaz TEM Şubesi polisleri tarafından gözaltına alındı ve 3.5 yıl tutuklu kaldı. Öztürk, Türkiye’ye getirildikten sonra bir iftiracının yalan beyanı üzerine iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Yargıtay bu cezayı onarsa, ömür boyu tek kişilik hücrede tutulacak. Öztürk şu an İstanbul Küçükarmutlu’daki evinde 2 seneyi aşkın süredir ev hapsi cezası ile cezalandırılıyor.

‘İşkenceciler, gizli işkence merkezi görmezden geliniyor’

Yaşadığı işkencelere karşı defalarca suç duyurusunda bulunduğunu belirten ama işkencecilere karşı herhangi bir yasal sürecin başlatılmadığını belirten Öztürk, kendisinin değil işkencecilerin yargılanması gerektiğine dikkati çekti. Öztürk, “2018’de Lübnan’dan kaçırılıp, 6 ay boyunca yaşadığım işkenceleri neredeyse tüm mahkemelerde anlatmaya çalıştım. Suç duyurularında bulundum. Hepsine takipsizlik verildi. Ben de bir kitap yazarak yaşadıklarımı dünyaya duyurmak istedim. Kitabım da bir suç duyurusu niteliğindedir. Ancak, şimdi kitabımda anlattıklarımdan dolayı “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanıyorum. İşkence altındayken ölüm orucunda kaybettiğim ablam, evinde katledilen abim ve 19 Aralık’ta diri diri yakılan yengemi düşünüp, kurduğum hayaller ve onlar için kullandığım ifadeler suç sayılmış. Onları ‘masum’ göstererek ‘örgütün propagandasını’ yaptığımdan söz ediliyor. Ben kitapta onların benim için ne büyük bir değeri ifade ettiğini anlattım ve bundan güç aldım. Bu suç değildir. İşkence altında dahi düşünmeyeceksin, hayal kurmayacaksın, direnmeyeceksin denmek isteniyor. Oysa ki bu insanlığa aykırı. Asıl suçlular yargılanmazken, 6 ay boyunca her türlü işkenceyi yaşayan biri olarak beni cezalandırmak istiyorlar. Kitaptaki işkencecilerin yaptığı işkenceler, gizli işkence merkezi görmezden geliniyor” dedi.

‘Asıl suçlular işkencecilerdir’

Öztürk, mahkeme heyetinin yaşadığı işkenceleri görmezden geldiğini belirterek, işkencenin suç olduğunu vurguladı. İşkencenin insanlık onuruna aykırı olduğunu söyleyen Öztürk, “İşkencecilerden söz edilmiyor bile. Her mahkemede ‘bu bizim dava konumuz değil’ denilip geçiştirildi ve suç duyurumu ‘ilgili’ makamlara yapmam söylendi. Yaptım ama hep takipsizlik verildi. Bu ülkede işkenceciler yargılanmadığı, gizli işkence merkezleri açıklanmadığı için işkence sürüyor. Artık her yerde işkence var. Geçen hafta ev baskınlarında birinin burnu kırılmış, bir diğerinin kafası yarılmış ve kanlar içinde gözaltına alınmışlar. Bunları kanıksatmaya çalışıyorlar. Hayır hiç kimseye işkence yapılamaz. Hiç kimseye siyasi düşüncesi, dünya görüşü, ailesi, geçmişi, yargılandığı dava ve sürdürdüğü mücadelesi gerekçe gösterilerek işkence yapılamaz. İşkence insanlık onuruna aykırıdır. İşkenceyi kabullenmemiz demek, insanlığımızı yitirmemiz demektir. Bu asla olmayacak. Asıl insanlığını yitiren ve asıl suçlular işkencecilerdir” dedi.

‘Halk sindirilmek isteniyor, halka gözdağı veriliyor’

İşkence merkezlerinin bir an önce açıklanması gerektiğine dikkati çeken Öztürk, işkencecileri yargılamamanın halka göz dağı vermek olduğunun altını çizdi. Öztürk, “İşkencecilerin yargılanmaması başta devrimciler olmak üzere, topyekûn olarak bir halka gözdağı vermektir çünkü açlık, yoksulluk ve adaletsizliklere mahkum edilen koca bir halk var. Halkın tepkisini nötralize etmek için işkence, kaçırma, kaybetme politikası bir tehdit unsuru olarak uygulanıyor. Bu politikalar, faşizmin yönetememe krizinin bir sonucudur. Bu tür saldırılarla, halk susturulmak, sindirilmek isteniyor. Ancak bu yöntemlerin halk üzerindeki etkisi olsa da bu etki geçicidir. ‘Halkın ekmeğidir adalet’. İşkencecilerin cezalandırılması ve gizli işkence merkezlerinin açıklanması sadece benim talebim değil, bu işkencelere ve adaletsizliklere maruz kalan herkesin talebidir” diye konuştu. 

‘Mücadeleyi büyütelim’

İşkence, kayıp ve kaybetme politikalarına karşı herkesi mücadele etmeye çağıran Öztürk, işkencecilerin yargılanması için herkesi duruşmaya davet etti. Öztürk, “Mahkemeler işkenceciler hakkında soruşturma açmayarak elbette ki işkencecileri korumuş oluyor çünkü yaşadığım işkencelerin bedenimde ve ruhumda yarattığı etkiler, benim anlattıklarımın tamamı işkenceyi somutluyor. Ancak görmezden gelmekte ısrar ediyorlar. Bu gerçekleri değiştirmiyor. İşkence gerçeği var ve bunu kendileri de çok iyi biliyorlar. Bugün buna sessiz kalan herkes yarın bu işkenceleri yaşayabilir. İşkence, kayıp ve kaybetme politikalarına karşı mücadele koordinasyonunu genişletmeliyiz. Biz birleşmedikçe, mücadelemizi büyütmedikçe daha çok saldırıyorlar. Bu onur kırıcı muameleyi kabul etmeyelim. Sonuna kadar, istikrarlı ve kararlı bir mücadele elbet zaferi getirecektir. Buna inanıyoruz. Her zaman çok bilinen bu sözü söyleriz: direnmeyen çürür, direnen mutlaka kazanır sonunda. Bu tarihsel ve siyasal bir gerçektir. Bizler zulme karşı birlik olma ve direnme kararlılığımızı büyütmeliyiz. Hep birlikte göreceğiz ki mutlaka biz kazanacağız. 7 Kasım’da kitabımla ilgili karar duruşması var. Çağlayan Adliyesi’nde görülecek duruşmaya tüm halkımızı davet ediyorum. Orada bulunup, işkence görenler değil, işkenceciler yargılansın diyelim. Şimdiden herkese çok teşekkür ediyorum” diye belirtti.



Aralık 2023
PSÇPCCP
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031

Daha Fazla Söyleşi Haberler