Bizimle iletişime geçin

Makale

Anton Ekmekçi Yazdı: Devrim ve Yabancılaşma- 1

 Yabancılaşmanın tarihi belki günümüzün parçalı dünyasını yarattı fakat kabul etmek gerekiyor ki artık günümüzde bir kısım demokrat entelektüel insanda yabancılaşmanın kendisini üretebilir bir konuma geldi.

Kapitalist üretim biçimi, birey ve toplulukların fiziksel varlığının üretimi olmaktan daha çok, onların varlığını ve anlamını tüketen, yani ters yönde çalışan kontrol dışı bir makineye dönüşmüştür.

Çoğunluğun zorunlu hayat etkinliğini, onların özgürce hayatlarını oluşturma biçimlerinin ifadesi olmaktan alıkoyan zehirli yasalar kapitalizme hayat vermektedir. Doğaya yabancılaşmanın etki alanını, mülk sahibinin kendi varoluşunun güçlü bir ifadesi olarak, kapitalist sanayinin yıkıcı sonuçları ile tarif etmek, sınırları tamamlanmamış bir toplumsal eleştiri olarak kalacaktır. Çünkü arasında aydınlarında bulunduğu toplumun önemli kalabalıklarının, içinde kendi güçsüzlüğünün ve varoluşsal yıkımının suretini gördüğü yabancılaşma halinden, doğaya dair bütüncül duyumlarını yitirerek, doğal olmayan halin içselleştirildiği bir evreye doğru geçişin gönüllü hizmetçiliğine soyunmuş görünmeleri, doğaya dair yabancılaşmanın etki ve sorumluluğunu genişletmektedir.

Günümüzde bireyin bilinci, tümel bilgiyi oluşturan bütün atomların ortak bilgisi içinde bir tek atom tanesinin bilgisi kadar bireysel anlamda bölünmüştür. Bilgi çağı ile beraber toplumsal bilinç bir yönüyle, ulusal çitlerden başlayarak ulus önceli aşiret, klan, mezhep ve ırka dayalı biyolojik moleküllerine doğru ayrışmaktadır. Sorun çözme iradesini gösteremeyen, dünü ve geleceği anlamlandıramayan insan yığınları, bir kaçış yolu olarak zamanda geçmişe doğru yolculuk yapmaktadırlar. Son yıllarda gelenek saflarında, geçmişin mezar taşlarının, ruhların ve anıların bu kadar çok günümüzün imdadına çağrılır olmasının sebebi bundandır.

 Yabancılaşmanın tarihi belki günümüzün parçalı dünyasını yarattı fakat kabul etmek gerekiyor ki artık günümüzde bir kısım demokrat entelektüel insanda yabancılaşmanın kendisini üretebilir bir konuma geldi. Dünyayı anlama yeteneğimizi temelden etkileyen yabancılaşmış emek, sermaye ve montaj ihraç edilen yeni kapitalistleşme süreçlerinde ki toplumsal kesimlerin, üretime dayalı iş bölümünün gelişmesi ve dolayısı ile bu durumun zorunlu olarak yol açtığı, bilginin bir meslek deneği haline getirilerek parçalanıp uzmanlaşmaya koşullanması gibi sebepler ile birleşip gelişerek bu bahsettiğimiz bilince dair bölünmeyi hızlandırdı. Böylece insandan önce gelen ürünlerin, ya da ürünlerin yarattığı insandan, bilginin insandan önce geldiği, ya da bilginin yarattığı insana geçiş döneminin kapısı açılmış oldu.

Günümüzde artık gizemli olan, fabrikadan çıkan ve insanı yarattığı düşünülen ezeli ve ebedi metanın fetişizmini körükleyen epistemolojik kaynağı belirsiz bilgilerdir. Bir elmasın meta olarak değişim değerini belirleyen parlaklığı ya da içsel özelliği değil, harcanan emek zaman miktarıdır. Marks yoldaşın belirlediği klasik metaların hareketleri, bilginin metalaşma süreçlerinde kendisine özgün bir hal alır. Kendi yaşam etkinliğini gerçekleştiren bir entelektüel, ürettiği sanat ve edebiyat eserleri ile burjuva sınıfının hegemonik dünyasını büyütür. Ama onun ürününün kendisinin insani doğasına yabancı bir nesne gibi görünmesinin yol açtığı yabancılaşmış dünya, aynı zamanda onun güç istencinin bir gerçeğe dönüştüğü büyüyen dünyasıdır. Bu büyüme, eserin meta pazarda sihirli bir şekilde rağbet kazanıp fetişistleşmesi ile doğru orantı çizer. Burada küçülen, ürüne söz konusu olan eser ile tüketim ilişkisine girerek hegemonyaya dair rızalık bağışıklığı kazanan işçinin dünyasıdır.

 Marks’ın yabancılaşma teorisini ekonomik alan olarak iş yerinde oluşturmuş olması, bu bilimsel tespitlerin çalışma ve etki alanına bir sınırlama koymaz. Hayvanlar aleminden geçim araçlarını yaratarak emek yolu ile ayrılan insan, tarihin belli bir evresinde emek ile olan ilişkisinde, doğal psişik yapısında ki bir kopma ile uzaklaşma yaşadı. Bu durum aynı zamanda insanın kendisini uzunca bir dönem boyunca doğal bir akış ile biçimlendirme biçiminin kırılması anlamına geliyordu. Böylece kendisini diğer hayvan türlerinden ayrıştırmaya başlamış olan insan, sınıflı toplum ve son aşaması olan Kapitalizm ile beraber, gelişen üretim araçlarına ait bir makine parçası olmaktan, ya da nesneler ile özdeş olmaktan kendisini ayrıştıramaz ve kurtaramaz bir duruma düşmüştür.

Evrim süreci içerisinde insanın geçim araçlarına yol açma özgünlüğünün tarihsel yansıması olarak hayvan türleri ile gerçekleşen niteliksel ilk ayrışma, kapitalizmin şafağı ile birlikte bilinçlerde dışsal bir uzama ve oradan giderek ortak biyolojik tarihin parçalanıp yutkunarak belleklerde yitimine kadar varmıştır. Bir yönüyle yabancılaşmanın tarihi, insanın doğal yollardan dengesini bulmuş olan biyolojik yaşam zincirinden kopuşunun ve zincirin geri kalan örselenmiş halkalarına karşı cepheden konumlanışın tarihidir de aynı zamanda…

Devam edecek…



Kasım 2024
PSÇPCCP
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930 

Daha Fazla Makale Haberler