Komprador tekelci sınıf kliklerinin her biri iktidar pastasını kendi klik imtiyazları lehine paylaşmak için birbirileriyle dalaşır, muhalefet ederler. İktidarda olmayan klikler iktidar eden kliğe karşı muhalefet yürütürler. Burjuva muhalefet dediğimiz bu süreç, iktidardaki kliğin iktidardan indirilmesi ve onun yerine geçme motivasyonuyla biçimlenir. Mesele iktidar pastası olduğundan, bu muhalefet zaman zaman sertleşir. Bilhassa iktidarın el değiştirme olasılığının doğduğu veya seçimlerin gündeme geldiği koşullarda, bu muhalefet iyice keskinleşir.
İktidardaki klik iktidarını elde tutmaya, muhalefetteki klik ise iktidara gelmeye odaklı siyaset yürütür. Kısacası, bu dalaş zemini iktidarın hangi kliğin eline geçeceği veya klikler arasında iktidarın el değiştirmesine endeksli biçimlenir. Burjuva muhalefetin bundan biraz daha ileri bir hedefi ve amacı yoktur, olamaz da. Döngü, komprador kliklerden hangisinin iktidara geleceği, hangisinin iktidar imtiyazını elde edeceği ve hangisinin pastadan aslan payını kapacağı sorunu üzerine kuruludur. Dolayısıyla, aynı sınıflar ve sınıf iktidarı bakidir. Sömürü ve zulüm düzeni değişmezdir. Devletin faşist niteliği ve devleti elinde tutan sınıfların karakteri dokunulmazdır. Burjuva muhalefetin aslı, astarı budur; daha ileri bir işlevi, hedefi, motivasyon ve fonksiyonu yoktur.
Bu zemin ve nitelikteki burjuva muhalefet ne kadar keskinleşirse keskinleşsin, dalaş ne kadar kızışırsa kızışsın ve bu muhalefet ne kadar etkin olursa olsun, varacağı yer kendisin de parçası olduğu aynı sınıfların egemenliği ve iktidar biçimidir. Aynı düzen ve sistemin sürdürülmesidir; hatta daha fazla tahkim edilip sağlamlaştırılarak sürdürülmesidir. Bütün amaç iktidara gelmek ve bu imtiyazı elde etmek olduğu için, burjuva muhalefetin en ‘‘sol‘‘ kılıflısı bile komprador tekelci sınıflar devleti, iktidarı, sistem ve düzenine zeval gelmesinden sakınır, zerrece zarar vermez. Bilakis, sınıf devletleri, iktidar ve düzenlerini en iyi şekilde temsil eder, etmeyi en başından taahhüt eder ve ona bağlı kalırlar. İşte bu sınıf kandaşlığı burjuva muhalefetin zayıf karnıdır.
Tekçi faşist paradigmalar iktidar kadar muhalefetin de dokunulmazlarıdır
Özel mülkiyete dayalı sömürü sistemlerini, sınıf düzen ve iktidarlarını gözbebeği gibi korurlar. (Başka bir şansları da yoktur. Sınıf karakteri bunu gerektirir…). Yürüttükleri ve yürütecekleri en ileri muhalefet iktidardaki kliği düşürmek ve kendilerini iktidara taşımak kadardır. Devletin bekası, milli çıkar ve görevler safsatası iktidarıyla muhalefetiyle tüm komprador tekelci klikler için kırmızı çizgidir. Tekçi faşist paradigmalar iktidar kadar muhalefetin de dokunulmazlarıdır. Bu muhalefet, asla sömürüye ve sömürü sisteminin temellerine eleştiri getirmez. Devletin karakteri ve iktidarın niteliği ya da bunların sınıf karakterine tek laf etmez, edemez. Tarsini tasavvur etmek hayalden öteye ahmaklıktır.
Burjuva muhalefetin iktidar kliğine dönük eleştirisinde sıklıkla tutarsızlığa düşmesi ve etkili muhalefet yürütememesinin nedeni işte bu sınıfdaşlık veya sınıf birliğidir. Baskı ve sömürüye dönük kısmi eleştiride bulunması, kitlelerin manipüle edilerek yedeklenmesi amacı ve iktidara karşı taktik söylemden ileriye geçmez. İktidara gelmenin etkili siyaseti, muhalefeti veya en azından kitleleri aldatarak seçimleri kazanması, ancak kitlelerin talep ve istemlerinin dillendirilmesi, amiyane değimle demokrasi havarisi kesilmeleriyle mümkündür. Yani, kitleleri manipüle ederek arkalamak için muhalefetlerini demokrasi ve özgürlüklere dönük vaatlerle biçimlendirirler. Çünkü, en temel sorunlardan biri demokrasi ve özgürlüktür.
Elbette, ücret artışları, zamlar vb. vs. ile ilgili de bolca vaatlerde bulunurlar. Çünkü, kitleler azgın sömürü altında yoksulluk ve açlık içindedirler. Her burjuva muhalefet istisnasız olarak, en az bu kapsamdaki vaatlerle kitlelere hitap eder, iktidardaki kliğe karşı bu zeminde muhalefet siyasetini biçimlendirir. Ne ki, muhalefetteyken sözüm ona karşı çıktıkları baskı ve sömürünün, iktidara geldikten kısa bir süre sonra bayraktarlığını yaparlar. Bu defalarca tecrübe edilmesine karşın ne yazık ki her defasında kitleleri aldatmanın etkili bir siyaseti olarak geçerliliğini korur.
CHP’nin şimdilik esas aktör olarak önde olduğu burjuva muhalefet bir ivme kazanmış olsa da, yeterli yoğunlaşma ve iktidarı alma motivasyonuna sahip değildir. Nesnel koşullarla ve ekonomik-siyasi şartlarla gündeme girmeyi başaran erken seçim tartışmasına rağmen, CHP öncülüğündeki muhalefet erken seçimi bastırma yöneliminde bile etkili olup ısrarlı bir siyaset yürütememektedir. Oysa tüm siyaset ve gücünü iktidara erken seçim dayatmak için kullanabilir ki, bundan daha iyi motivasyon şartları bulunamaz burjuva muhalefet için. Ayakta kalmakta zorlanan bir iktidara karşı etkili siyaset yürütemeyen ve hatta onun gündemine hapsolan bir muhalefetten değil toplum adına, kendi adına bile bir şey çıkmaz. Dahası, Erdoğan’ın yeni hamleler yaparak şartları lehine çevirmesine meydan verir.
Burjuva muhalefetin sınıf özelliğinden ileri gelen bütün bu handikapları, köhnemişliği ve iki yüzlülüğü, tutarlı demokratik muhalefet ve devrimci mücadeleye ihtiyacı büyütür, zemin sunar. Burjuva muhalefetin yapamayacağı ve yapmadığı her şeyi yalnızca tutarlı demokratik muhalefet ve devrimci mücadele yapabilir. Ki, en gerçek manada devrimci mücadele bu boşluğu doldurup kitlelerin talep ve ihtiyacına cevap olabilir. Devrimci mücadelenin meşru ve sağlam temeli bu zeminde yükselir, etkili bir faktör haline gelir. Lakin, devrimci mücadelenin meşru olan tüm mücadele biçimlerini kullanması kadar, demokratik meşruluk zeminindeki siyaset alanını da iyi kullanmasını gerektirir.
Her şeyden önce de, bu mücadele ve siyasetleri etkili olarak yürütecek değişik mevzilerde konumlanmış yeterli örgütsel güçlerinin olması gerekir. Burada siyasi güç olmadan burjuva siyasete alternatif olarak yükselmesi ve kitleleri siyasi tesir altına alarak gerekli ilerlemeleri sağlaması olası olmaz. Mevcut durumda tutarlı demokratik muhalefet ve devrimci mücadele önemli çabalar içindedir ve dinamikleri gelişme eğilimi içindedir. Ne ki, mevcut düzey ve durum henüz yeterli değildir. Ya da kitlelerin burjuva klik siyasi partileri tarafından yedeklenmesinin önüne geçerek, devrimci mücadeleye çekebilecek güç ve durumda değildirler. Buna karşın durum kötü ve karamsar değildir. Devrimci mücadele gün be gün gözle görülür biçimde büyüyüp boy vermektedir. Gelişme yönü umut verici ve olumludur. Lakin, burjuva düzen partilerinin sayısı bile düşünüldüğünde, geçici de olsa toplumsal kitlelerin büyük çoğunluğuna bunların etkide bulunduğu ve adeta bir kuşatma oluşturdukları açıkça görülmektedir. Egemen olmakla birlikte, örgütlülük ve siyasi iklimi de belirleyen durumdadırlar. Bu, devrimci mücadele güçlerinin kitlelerle buluşmasında ya da kitlelerin devrimci mücadele cephesine akmasında pratik, gerçek bir engeldir.
Siyasetin her alan ve biçimi devrimci güçler tarafından değerlendirilerek mücadeleye aktarılmalıdır
Tam da bundandır ki, her klikten komprador tekelci burjuva düzen partilerini teşhir edip gerçek yüzlerini kitlelere göstermek önemli bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Kitleler burjuva düzen partilerinden koparılmadan devrimci mücadelenin gerçek dinamiklerine kavuşarak güç olması ve kitleleri kucaklayan bir mücadele niteliğine çıkması sağlanamaz. Elbette bu, kitleler içinde örgütlenmekle doğrudan ilintilidir. Kitleler içinde ne kadar örgütlenilirse, burjuva partilerin kitleler içindeki etkileri o düzeyde yok edilir. Burjuva klikler arası çatışma da devrimci mücadelenin etkili teşhir siyaseti yürütmesine olanak sunmaktadır.
Burjuva düzen partilerinden kopan kitleler arayışlarını devrimci mücadele kulvarına girmekle sürdürür. Ki, bu durum önemli oranda yaygınlaşıp büyümektedir. Düzen partilerine güvenleri kalmayan kitleler kerhen onlara oy vermektedirler. Yani ciddi bir alternatif bulamadıkları için tekrar burjuva partilerine oy vermektedirler. Oy, devrimci mücadele açısından elbette belirleyici veya başlı başına bir ölçüt değildir. Fakat, aynı oy, burjuva düzen partilerini iktidara taşımak için ve aynı zamanda kitlelerin onların peşinden gitmesi açısından önem taşımaktadır.
Burjuva siyasi partilerin muhalefetinde yaşanan gelişmeler, iktidarın attığı adımlar ve elbette ekonomik kriz tablosu ile iktidarın kan kaybederek yönetemez duruma gelmesi ve sermaye için ‘‘alternatif‘‘ olmaktan çıkması vb. vs. gerçekliği dikkate alındığında bir erken seçimin gündeme geleceği anlaşılmaktadır.
Devrimci mücadele ve siyaset, diğer görev ve sorumluluklarına paralel olarak, erken seçim olasılığı ya da erken seçimlere dönük de pozisyon almak durumundadır. Burjuva düzen partilerine ne kadar az oy giderse o kadar iyidir. Bunun zemini de güçlüdür. En azından demokratik, devrimci ve sosyalist güçlerin oylarını büyütmesi mümkündür, gereklidir de. İktidar olunamasa da, ciddi bir demokratik muhalefetin sergilenmesi ve devrimci mücadelenin kazanımlar elde ederek ilerlemesi tamamen olanaklıdır. Bu önemsenmelidir. En küçük bir eleştirinin bile şiddetle bastırılıp cezalandırıldığı koşullarda, demokratik cephenin güç kazanarak sesini yükseltmesi ve elbette devrimci mücadelenin potansiyelini büyüterek ilerlemesi küçümsenemez düzeyde anlamlı olacaktır. Siyasetin her alan ve biçimi devrimci güçler tarafından değerlendirilerek mücadeleye aktarılmalıdır…