Ali Kadir Güler
Devletin, devrimci, demokratik kurumlara yönelik saldırıları devam ediyor. Devrimci demokratik kurumlar bünyesinde faaliyet yürüten kişilere yönelik baskı ve sindirme politikası gün geçtikçe artarak devam ediyor. Özellikle son yıllarda yüzlerce kişi kaçırılmış, tehdit ve şantajlarla karşı karşıya kalmış ve hukuki dayanaklardan uzak yoksun bir şekilde suçlanmış durumda. En son olarak Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) üyesi Yaren Çakar İstanbul Kartal’da polis tarafından tehdit edilmiştir. Bunun üzerine İstanbul İHD’ye başvuran Çakar, SMF İle birlikte süreci anlatan ve kınayan basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın toplantısına İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, SMF temsilcilerinden Erdal Ataş ve SMF üyesi Yaren Çakar katıldı.
İHD adına katılan Yoleri konuşmasında; İHD’ye uzun zamandır, hak ihlalleri ve polis baskısı ve tehdidine yönelik başvurular olduğunu kaydetti. Yoleri; “Öğrencilerin, STK üyelerinin ve çeşitli demokratik kuruluşlardan bireylerin başvuruları var. Bizler İHD olarak bu uygulamaların takipçisi olduğumuzu söylemiştik. Ama tüm tepkilere rağmen değişen bir şey olmadı” ifadelerine yer verilerek, baskıların son bulması gerektiği vurgulandı.
Yoleri’nin konuşmasının ardından söz alan SMF temsilcisi Erdal Ataş da şunları kaydetti:
“SMF olarak mücadelemiz sürecek”
“Maalesef yine iktidarın yanlış politikalarının ürünü olarak kolluk güçlerinin yaptığı yasa dışı bir uygulamayla İnsan Hakları Derneği’nde açıklama yapmak zorunda kalıyoruz.
Sosyalist fikirlere sahip olan demokrasi ve kadın mücadelesi yürüten Yaren arkadaşımız, hukuksuz bir yöntemle sokakta sivil polislerce önü kesilerek baskı uygulanıp, tehdit edilmiş durumdadır.
Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) başta olmak üzere tüm demokratik kurumlar bu yöntemlerle kriminalize edilmekte ve kurumumuzun meşru hukuki yanı gölgelenmek istenmektedir. Bu saldırganlık demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi hedef almaktadır.
Ekonomik ve siyasal krizle ülkemizi uçurumun eşiğine getiren iktidar, 12 Eylül gibi her yanıyla faşist, ırkçı, ayrımcı özgürlükler düşmanı olan yasa ve uygulamaları yetersiz bularak sonraki eklemelerle ülkeyi adeta açık hapishaneye çevirmiş hakkında dava açılmayan, hapse atılmayan insan bırakmamış olmasına karşın, yönetememe krizini aşamayınca bu defa da muhalif insanlara kolluk güçleri üzerinden yasa dışı yöntemlerle baskı uygulayarak, gerçekleri halktan gizleme çabasına girerek ömrünü uzatma çabası içine girmiştir.
Bizler bugün yaşanan tüm sorunların ülkemizdeki iktidar sahiplerinin de parçası olduğu kapitalizmin adaletsiz yönetim ve adaletsiz bölüşüm çizgisinden kaynaklandığını biliyoruz.
Hem halkımız hem de biz sosyalistler her gün açlıktan kaynaklı yaşanan toplu intiharların, işsizliğin, kutuplaştırmanın, yanlış dış politikaların, kadın ve çocuk cinayetlerinin, ayrımcılığın, kayyumların, yandaşçılığın, hak savunucularına yönelik yapılan linç girişimlerinin, tarım sanayi hizmetler alanında yaşanan yıkımın, doğa katliamlarının, yüzde yüze varan zamların, hapishanelerde ve yaşamın her alanında yaşanan hukuksuzlukların sebebinin bu iktidar olduğunu biliyoruz.
Bu ülkenin aydınları, demokratları, yurtseverleri, sosyalistleri olarak 83 milyon insanın her türlü haklarını dile getirmeye, savunmaya, demokratik yönetim ve eşit bir yaşam için bu düzeni eleştirmeye, demokratik meşru zeminde sosyalizm mücadelesi yürütmeye devam edeceğiz.
Bu sistem değişmeden gerçek anlamda eşitlik ve özgürlüğün gerçekleşmeyeceğine inanıyoruz. Bu uygulamalarından kaynaklı da buradan suç duyurusunda bulunarak hukuki haklarımızı arayacağımızı ifade ediyoruz.”
SMF adına konuşan Ataş’ın ardından polis tarafından tehdit edilen Yaren Çakar şu ifadelere yer verdi:
“Tehdit, taciz ve ajanlaştırma girişimine maruz kaldım“
“05.11.2019 tarihinde Kartal’da polisler tarafından yolum kesilerek tehdit, taciz ve ajanlaştırma girişimine maruz kaldım. Tekrar tutuklanabileceğim ve aile fertlerimin güvenlik soruşturmalarıyla karşılaşabileceğini ifade ederek bunlar üzerinden tehdit edildim. Ellerinde bana dair tüm bilgilerin var olduğunu, beni çok iyi tanıdıklarını, takip altında olduğunu yaşamış olduğum sıkıntıları bildiklerini ve tekrar görüşmek istediklerini belirttiler. Onlarla görüşmek istemediğimi böyle bir haklarının olmadığını belirterek yanlarından ayrıldım. Genel olarak OHAL öncesi ve sonrası ülke gündemi ile paralel olarak demokratik tüm hak ve taleplerimizin terörize edildiği süreçler yaşadık yaşıyoruz. Bugün şahsımda yaşananlar mücadelemizin meşruluğunu ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerdir. Bizler bugün bu girişimleri teşhir ederek mücadelemizin meşruluğunu tekrardan altını çiziyor, demokratik hak ve özgürlük mücadelemizin engellenemeyeceğini yineliyoruz.”