Yadigar Aygün/ İstanbul
Derinleşen ekonomik kriz ve geçim zorluğunun giderek artması ile birlikte işçiler, emekçiler asgari ücret ile geçinmeye çalışıyor. En düşük kiranın 15 bin ile 20 bin TL’nin arasında olduğu günümüzde, işçi ve emekçiler 17 bin TL asgari ücret ile geçim zorluğu ile karşı karşıya. Milyonlarca işçi ve emekçi aldığı asgari ücret ile ancak kirasını ödeyebiliyor. İşçi ve emekçiler faturalarını ödeyemiyor, gıda alamıyor, sağlıklı beslenemiyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu üçüncü toplantısını bugün saat 11:30’da yapacak. Gazetemize konuşan sendikalar, asgari ücretin insan onuruna yakışan bir ücret olması gerektiğini, açlık ve sefalet ücreti olmaması gerektiğini vurguladı.
‘İşçiler en az 80 bin TL ücret almalıdır’
Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiyecilik ve Antrepoculuk İşçileri Sendikası (Limter İş) Genel Sekreteri Hakkı Usta, ekonomik krizin giderek derinleştiğine dikkati çekti. Asgari ücret ile işçi ve emekçilerin geçinemediğini vurgulayan Usta, ”Bugün asgari ücret 17 bin TL, İstanbul’un en ücra köşesinde bile ev kiraları 20 bin TL. 20 bin TL ile çalışan bir işçi ancak sadece kirasını ödeyebilir. Bugün bir ailenin geçinebilmesi için en az yoksulluk sınırında ücret alması gerekiyor. Şu an bir işçi 50 bin TL bile alsa geçinemez. Okullarda bir tost 100 TL, kahve 120 TL. İşçiler hem ev geçindirip hem çocuklarının okul masraflarını karşılaması gerekiyor. Asgari ücret, işçilerin emekçilerin insanca yaşayabileceği şekilde hesaplanmalıdır. İşçiler kıt kanat geçiniyor. Sağlıklı beslenemiyor. Açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına baktığımızda işçiler en az 80 bin TL ücret almalıdır” dedi.
‘Sokaklarda mücadele etmeliyiz’
İşçilerin ve emekçilerin açlık ve sefalet ücretine karşı birleşik mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Usta, “Asgari ücret süreci yapılan en büyük toplu sözleşmedir. Bu toplu sözleşenin tarafları olarak sarı sendikaları öne alarak diğer sendikaları devre dışı bırakıp, hükümet güdümünde sermayenin iki dudağı arasında çıkan lafları kanun sayan sendikal anlayışla pazarlığa oturuyorlar. İşçi ve emekçilerin asgari ücret ile geçinme şansı yok. Artık bıçak kemiğe dayandı. Açlık ve sefalet ücretlerine karşı, adaletsizliğe, iş cinayetlerine karşı sokaklarda mücadele etmeliyiz. Sınıf dostlarımız ile bu saldırıları püskürteceğimize inanıyoruz” diye konuştu.
‘Birleşik mücadeleyi örmeliyiz’
DEV TEKSTİL İstanbul Temsilcisi Okan Karaçam, alım gücünün her geçen gün düştüğünü söyledi. Karaçam, “Ekonomik krizin derinleşmesi alım gücünün her gün düşmesi ile birlikte işçiler, yoksulluk sınırının altında ücretler ile yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Ve konuşulan belli rakamlar var. Sermaye yüzde 25’i kabul ediyor ama yüzde 25’in üzerini kabul etmiyor. Sermaye grupları da farklı şekilde işçi ve emekçiler üzerinden yüzde 25 algısı yaratmaya çalışıyor. Asgari Ücret Komisyonu, biz işçi ve emekçileri kesinlikle temsil etmiyor. Orada bir kez daha sermayedarların istedikleri olacak. Bir kez daha asgari ücret ile yaşayanlar yine açlığa, sefalete mahkum bırakılacak. Bunu aşabilmenin yolu biz işçilerin emekçilerin birlikte mücadele etmesinden geçiyor. Biz birlikte mücadeleyi yükseltebildiğimiz koşullarda, fabrikalarda, örgütlü olduğumuz alanlarda, dayatılan insani olmayan koşullara, düşük ücretleri kabul etmeyip bir araya geldiğimiz koşullarda sermayedarlardan istediklerimizi alacağız. Bizlerin yapması gereken şey birleşik mücadeleyi örmek, yan yana gelmektir. Komitelerimizde birleşebilmektir. İnsanca yaşam ve çalışma koşullarını ancak örgütlü mücadele ile alabiliriz. Bizlere dayatılan açlığı, yoksulluğu, sefaleti asla kabul etmemeliyiz” diye belirtti.
‘Ay sonunu getireni artık ayakta alkışlıyoruz’
Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) örgütlenme uzmanı Nimet Erben, işçi ve emekçilerin ay sonunu getiremediğine dikkati çekti. Asgari ücretin insan onuruna yakışan bir ücret olması gerektiğini vurgulayan Erben, “Her dönem asgari ücret açıklanıyor. Maalesef tartışma şu şekilde; asgari ücret ne kadar olacak. Bu tartışmaları daha farklı bir yere çekmek gerekiyor. Çünkü asgari ücretin ne kadar olacağı, onların bize ne verdiyseler, öyle yetinelim anlamına geliyor. Başta bunu ret etmek gerekiyor. Onların bize verecekleri şey belli. Kiraya, ürünlere, doğalgaza, gıdaya, gelen zamlar ile o ücretin hemen erimesi söz konusu. Mesela ücretin ne kadar olduğu değil, bizim asgari ücret ile ne aldığımız. İşçiler ay sonunu getiremiyor. Ay sonunu getireni artık ayakta alkışlıyoruz. İşçilerin ve emekçilerin temel yaşamlarını karşılayamıyor. Doğalgazını açamıyor. Kültürel etkinlere katılamıyor. Sosyal aktiviteler yapamıyor. Asgari ücret insan onuruna yakışan, sosyal yaşamlarını sürdürebileceği, çocuklarına vakit ayırabileceği, insan onuruna yakışan bir ücret olmalıdır” dedi.