Bizimle iletişime geçin

Editörün Seçtikleri

Özgür Hüseyin Akış yazdı: Filistin meselesi ve çocuklar

İsrail’in ağır silahlar kullandığı Filistinli çocukların tanklara attığı taşlarla akıllara kazınan bu ayaklanmanın sonucunda 241 çocuk yaşamını yitirmiştir.  Binlerce çocuk ise elleri bacakları kırılarak sakat kalmışlardır. 20 Kasım 1989 yılında ise BM çocuk hakları sözleşmesini imzalamıştır. Bu sürece denk gelmesi tesadüf olmasa gerek. 1990 yılından itibaren ise bu tarih çocuk hakları günü olarak kutlanıyor.

Filistin sorunun evveliyatı çok gerilere gitmekle beraber Osmanlının himayesine geçtiği 1517 yılı itibariyle birçok gelişme yaşanmıştır. Kudüs’ün kutsallığı nedeniyle devlet politikası olarak koruma altına alınması için 1537 ile 1541 yıllarında etrafı Kanuni Sultan Süleyman tarafından surlarla çevrilmiştir.

Yahudiler için ise Ortadoğu’da merkezde bir Yahudi devleti kurmak hedefi ilk ince inançsal ağırlığı olan Siyonizm’in siyasi bir harekete dönüşmesiyle beraber bölgedeki dengeler değişmeye başlamıştır. Siyon sözcüğünün bir diğer anlamı Kudüs’tür. İlk Siyonist yerleşim Petah Tikva 1878 yılında kurulurken Türkçe karşılığı umutların başlangıcıdır. Yine 1844 yılında Kudüs’te yapılan nüfus sayımın da 7120 Yahudi, 5760 Müslüman, 3390 Hristiyan yaşamaktadır. Osmanlının yıkılışına kadarki süreçte İngiltere ve Fransa arasında özellikle Suriye bölgesinde çok fazla anlaşmazlıklar meydana geliyor. Filistin’in büyük Suriye’nin bir parçası olması gerekliliği savunan Hristiyan ve Müslümanların kurduğu dernek Kudüs’te çalışmalar yürütüyor. 1923 yılı itibariyle ise Filistin İngiltere’nin himayesine giriyor.

9 Mayıs 1942 Biltmore Programı – Weizman ve Ben-Gurion önderliğindeki Siyonist liderler New York’ta Biltmore Otelinde bir araya gelerek savaş sonrası bölgeye dair planlarını değerlendiriyorlar. Toplantı İngiliz mandasının sona ermesinden sonra Filistin’e göçün Yahudi kontrolüne verilmesini öngörüyor. 1947 yılında İngiltere Filistin sorununu BM’ye taşıyor. 20. yüzyılın başlangıcında iki büyük paylaşım savaşından sonra Uluslarası barışı ve güvenliği sağlaması için BM (Birleşmiş Milletler) kuruluyor.

Otuz sene içerisinde iki büyük savaşın sonrasında BM’nin kuruluşu bölgesel savaşların ve işgallerin engelleyici bir güçten ziyade uyarıcısı bir yerde konumlanmıştır. Birçok bildirge yayınlayan uluslararası bu kuruluşun içerisinde yer alan ülkelerin taraf oldukları alan kendi çıkarları olduğu için İsrail her zaman bu arenada bir sıfır önde olmuştur.

İkinci Dünya savaşı sonrasının Ortadoğu’ya yansımasını iyi değerlendiren Siyonizm, 1948 yılında İsrail’in kuruluşunu gerçekleştirmesi sorunun içinden çıkılamaz hal almasının en önemli nedeni olarak değerlendirilebilir. Filistin Halk Kurtuluş Cephesinin kuruluşu mücadelenin dinsel referanslarından çıkartılıp ulusal özgürlük mücadelesinin önünü açması açısından önemli bir yere sahip. 11 Aralık 1967 yılında kurulan bu örgüt Marksist-Leninist siyasi düşüncelere sahiptir.

Filistin’de sorunun en önemli uğrak noktası 1987 yılında başlayan 1. İntifa olarak bilinen silkinmek, ayağa kalkmak, başkaldırmak manalarına da gelen bu halk ayaklanması Filistin Özgürlük mücadelesinde çocukların direnişteki rolü ön plana çıkmıştır. İsrailli bir kamyon şoförünün Filistinli işçilerin üzerine kamyonu sürmesi ile 4 işçinin hayatını kaybetmesi 6 yıl sürecek bir halk hareketin başlamasına neden olmuştur. Altı yıl sürecek olan bu hareketin Filistin mücadelesinin önemli uğraklarından birisi olduğu söylenebilir. Genel grevlerle desteklenen hareket Filistin sorununu Dünya kamuoyunun birinci sırasına yerleştirmiştir.

İsrail’in ağır silahlar kullandığı Filistinli çocukların tanklara attığı taşlarla akıllara kazınan bu ayaklanmanın sonucunda 241 çocuk yaşamını yitirmiştir.  Binlerce çocuk ise elleri bacakları kırılarak sakat kalmışlardır. 20 Kasım 1989 yılında ise BM çocuk hakları sözleşmesini imzalamıştır. Bu sürece denk gelmesi tesadüf olmasa gerek. 1990 yılından itibaren ise bu tarih çocuk hakları günü olarak kutlanıyor.

Bu çocuk hakları gününde de İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ederken önceki saldırılarda olduğu gibi çocukların cesetleri yine birçok medyada yer alıyor. Saldırıların ne kadar acımasızca olduğu gerçeğiyle kamuoyu oluşturulmak istense de Filistin sorunun temel nedenleri arasında sayılabilecek ülkelerin bu durumdan etkilendikleri söylemek mümkün değil. Ancak saldırılara karşı Dünya’nın birçok yerinden kitlesel protesto eylemleri gerçekleşiyor.

Filistin mücadelesi Kudüs’e sıkıştırılınca, çocukların direnişi uhrevi güçlere meylederken saldırılarda ölen çocukların şahadete erişen fotoğrafları verilen mücadelenin karalanmasına neden oluyor. Bugün yüzyıllara dayanan bir mücadelenin HAMAS ile eşitlenmeye çalışılması siyasi İslamcılığın emperyalizmin çıkarlarında her dönem işlevsel olduğunun kanıtı gibi.

Filistin halkının örgütlü hareketi taşların tankları yenebileceğini geçmişte göstermiştir.

Özgür Hüseyin Akış, Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Endüstriyel İlişkiler mezunu. Çalışma yaşamındaki sorunlar ve çocuk işçiliği üzerinde kimi hakemli dergilerde araştırma makaleleri yayımlandı. Mülteci çocuk işçilerin Türkiye’deki yaşam ve çalışma koşullarına dair araştırmaları sürüyor. Ankara İSİG Meclisi ve Birlik Sendikası üyesidir.



Temmuz 2024
PSÇPCCP
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031 

Daha Fazla Editörün Seçtikleri Haberler