Efrin’deki direniş, Türk savaş kurmayının kısa zamanda işgal tahminini yerle bir etti. Direnişin uzaması durumunda cephe gerisindeki çelişkilerin artacağını hesaba katan devlet, JÖH ve PÖH gibi Kuzey Kürdistan savaşında deneyim kazanmış güçleri de Efrin’e gönderdi. Üç bir yandan kuşatılmış olan Efrin, Ortadoğu’nun en güçlü ordusuna karşı tüm dünyanın gözleri önünde kendi gücüne dayanarak cansiperane direniyor şu anda. Destek yok. Efrin’in, bir zamanlar Franko’ya karşı direnmek için İspanya’ya giden enternasyonal tugayları da yok, sadece ileri dünyanın vicdan ve çaresizlik sızısıyla seyredişi var.
Ortadoğu’da çatışan iki büyük devletten hiçbiri Türk savaş makinasını karşısına alarak dengeyi kendi aleyhine çevirmek istemiyor. Bu hassas durumdan yararlanan Türk devleti, Suriye ve İran’ın cılız tepkilerini ciddiye almadan işgali kısa zamanda tamamlamaya çabalıyor. Tüm emareler, Türk savaş kurmayının, böylesi bir direnişten sonra Efrin’i tamamen işgal etmesi, onun zaferi elde ettiğinin değil, batağa iyice saplandığının bir işareti olacağını gösteriyor.
Haklı olan kim? Saldırgan konumunda olan kim, sen mi düşmanın mı? Savaştığın düşmanın halk dayanağı var mı ve geçmişe yayılan bir direnme geleneğine sahip mi? Halkı ve araziyi kim iyi tanıyor? Dünyanın aydınlanmış güçleri kimden yana? Savaşın kaderini, büyük Kürdistan’ın parçalarında, kuzeyinde, güneyinde, batısında ve doğusunda bu sorulara verilen doğru cevaplar belirleyecektir.
Türkiye, Kürdistan özgürleştiği müddetçe özgürleşecektir. Kürdistan’da yürütülen haksız savaş, işçi sınıfı dahil, tüm halk sınıf ve tabakalarını milliyetçilik, kadercilik ve ölü seviciliğiyle zehirliyor; yaşamı karartıyor, ağırlaştırıyor, bayraklı, bağırtılı, JÖH’lü, PÖH’lü bir cendereye dönüştürüyor.
İçinde bulunduğumuz yüz yıl oldukça sancılıdır. Bu sancı, tahmin edemeyeceğimiz çok büyük çalkantıları alt üst oluşları haber veriyor. Önemli olan gidişatı anlamak, bu çalkantılara, kırılma ve yırtılmalara hazırlıksız yakalanmamaktır. Bu da doğruyu ve ayrıntıyı örgütlemek ve zinde kılmakla mümkündür.
Muzaffer Oruçoğlu