Bizimle iletişime geçin

Söyleşi

Gazeteci Ertan Çıta: Bir banka kartından ibaret bir ‘mal varlığım’ vardı

Yeni Demokrasi muhabiri Ertan Çıta mal varlığının dondurulmasının bir hak ihlali olduğuna dikkati çekerek, “Bir banka kartından ibaret bir ‘mal varlığım’ vardı. Daha mahkeme açılmadan dava süreci yürütülmeden savcılık ve bakanlıklar benim hakkımda ‘örgüt bağlantılı’ kararını vermişler. Hukuki olarak itiraz edeceğiz. İptal davası açacağız” dedi.

Yadigar Aygün/İstanbul

Geçtiğimiz günlerde Yeni Demokrasi muhabiri Ertan Çıta’nın mal varlığı donduruldu. Resmi Gazete’de Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan karara göre 14 Şubat tarihinde 11 kişinin Türkiye’deki mal varlıkları donduruldu. Ertan Çıta, dört aylık tutsaklığın ardından 26 Ocak’ta tahliye edilmişti. Çıta, mal varlığının dondurulmasını ve tutsak kaldığı süreçte yaşadığı hak ihlallerini değerlendirdi.

‘Dava açılmadan karar verildi’

Çıta, Türkiye’deki mal varlıkların dondurulmasının hukukuna aykırı olduğunu vurguladı. Çıta, “Ülke zaten ekonomik kriz içerisindeki debelenirken şimdi de devrimci, demokrat ve muhaliflere dönük farklı politikalar uygulanıyor. Hakkımda yürütülen soruşturmada gizlilik varken, ortada dava dosyası bile yokken böyle bir hukuksuz karar alınıyor. Daha mahkeme açılmadan dava süreci yürütülmeden savcılık ve bakanlıklar benim hakkımda ‘örgüt bağlantılı’ kararını vermişler. Artık yargı kararı aranmaksızın emniyet fezlekeleriyle insanlar hakkını aradığı için, bu sisteme karşı durduğu için ‘terörist’, ilan ediliyor” dedi.

‘Bir banka kartından ibaret mal varlığım vardı’

Mal varlıklarının dondurulmasının bir tecrit politikası olduğunun altını çizen Çıta, bu karara karşı iptal davası açacaklarını söyledi. Çıta, “Devlet artık davalarla, tutuklamalarla, baskılarla ‘dize getiremediği’ için insanları yaşamdan tecrit etmeye çalışıyor. Bu kararın da bu tecrit içerisinde tecrit politikası olduğunu düşünüyorum. Bir banka kartından ibaret bir ‘mal varlığım’ vardı, ona bloke konuldu. Bankalardan ya da herhangi bir şekilde mali işlem yapamıyorum. Benim adıma para yatırılamıyor bankalara. Yani bu yaşamda maddi veya mali varlıklarla bağlanmadığımız için mücadelemiz önünde bir büküntü bile değildir bu karar. Avukatlarım bu karara itiraz edecekler. Bu da çok bürokratik bir işlem. MASAK’a, bakanlıklara itirazda bulunulup ağır ceza mahkemesine iptal davası açacağız” diye konuştu.

‘Hak talepleri devlet şiddeti ile bastırılıyor’

 Çıta, toplumun devlet şiddeti ile bastırılmaya çalışıldığını belirtti. Çıta, “Bugün gazeteciler sürekli olarak tutuklama ve gözaltı saldırılarına maruz kalıyorlar. Nedeni çok açık aslında. Kitleler katmerli bir sömürü çarkı arasında eziliyor. Tüm halk katmanlarının kazanılmış hakları gasp ediliyor, en ufak bir hak talebi devlet şiddetiyle bastırılıyor. Bugün görüyoruz haklarını arayan işçiler, geleceğine sahip çıkan gençler, yaşamı için direnen kadınlar, kimliklerine sahip çıkan Kürtler sürekli olarak devlet terörüne maruz kalıyorlar” dedi.

‘Devrimci basın hedefte

Devrimci gazetecilerin hedef haline getirildiğine dikkati çeken Çıta, “Bu saldırıları, tüm çıplaklığıyla devrimci gazeteciler kitlelere ulaştırıyor ve teşhir ediyor. Bu nedenle de saldırıların hedefi haline geliyoruz. Bu saldırılar kimi zaman tutuklama, kimi zaman hapis cezaları, kimi zaman mal varlıklarını dondurma olarak karşımıza çıkıyor. Her halükarda ‘boyun eğdirme’ politikasının araçlarıdır bunlar. Bu politikanın hedefi, gerçekleri yazan, tarafı işçi sınıfı ve ezilenlerden yana olan tüm gazetecilerdir” diye belirtti.

‘Hapishanede hukuk yasa yok’

Çıta, lazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu kaldığı süreçte yaşadığı hak ihlallerini şu sözler ile anlattı: “Aslında hapishaneleri başlı başına hak ihlali merkezleri olarak tanımlayabiliriz. Hapishanelerde herhangi bir hukuk, yasa veya yönetmelik yok. Her hapishanenin idaresinin kendine özgü kuralları var. Elazığ 1 Nolu Hapishanesi de bölgenin pilot hapishanesidir. İçeri girdiğim andan itibaren hak gasplarına maruz kaldım. Kitap kotası var mesela, 2 ayda 7 tane kitap alabiliyorsunuz, o belirlenen tarih dışında gelen kitapları alamıyorsunuz.”

Görüşçü hakkı gasp edildi

Görüşçü halkının gasp edildiğini söyleyen Çıta, tutsakların bir çok hak ihlali ile karşı karşıya olduğunun altını çizdi. Çıta, “Başka hapishanelerden gelen kargolar alınmıyor ve geri iade ediliyor. Örneğin bana bir bere gelmişti kargo yoluyla, hapishane idaresinin kararıyla verilmedi, gerekçe olarak da ‘bereyi takıp eylem yapabileceğim’ iddiasıydı. Her tutuklunun 3 görüşçü hakkı var. 3 görüşçüm de emniyet tarafından yapılan güvenlik soruşturması neticesinde ‘uygun’ bulunmadığı için reddedildi. Bu kısa 4 ay içerisinde bir yığın hak gaspı sayabilirim ama uzun süreli tutsaklar bunların çok daha fazlasını yaşıyorlar. Onların yaşadığı hak gasplarına gündemleştirmek, onların sesi olmak da biz gazetecilerin görevidir” dedi.

‘Mücadelenin bir parçası olmalıyız’

Gazetecilerin mücadelenin bir parçası olduğunu söyleyen Çıta, “İçeride ya da dışarıda fark etmeksizin bu saldırılara karşı durmalıyız. Yaşam şartları her geçen gün zorlaşıyor ve sömürü katmerleniyor. Bu sisteme karşı İrili ufaklı birçok direniş gerçekleşiyor. Biz gazeteciler de bu mücadelenin bir parçası olmalıyız. Omuzlarımızda bu direnişleri yani gerçekleri kitlelere ulaştırma görevi var. Bu görev bilinciyle yaşamalı ve hareket etmeliyiz” diye konuştu.



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Söyleşi Haberler