Salt HDP’li olduğu için ya da salt Kürt olduğu için HDP çalışanı emekçi bir kadın hunharca katledildi. Sorgusuz-sualsiz, nedensiz-sebepsiz ama başta Erdoğan-Bahçeli-Perinçek olmak üzere, iktidarın kışkırtıp hasıl ettiği ırkçı-faşist planlarla HDP çalışanı Deniz Poyraz katledildi. Kürt düşmanlığını körükleyip kışkırtarak faşist iktidar emellerine manivela eden iktidarın, hedef gösterip zemin sunarak ve belki planlayıp talimat vererek yol açtığı ırkçı-faşist ve kadın düşmanı bir katliam gerçekleştirildi.
Kadın katliamlarına, Kürt katliamlarına ve tüm baskı ve katliamlara karşı çıkmak, daha somutta milli zulme karşı çıkarak ulusal demokratik mücadelenin yanında yer almak, her türden baskı ve zulme karşı çıkmak demokratlığın zorunlu ölçütüyse, HDP’ye dönük baskı ve saldırılara, Deniz Poyraz şahsında katliamlara karşı mücadele etmek ötelenemez bir görevdir. Faşizme karşı mücadele görevdir, demokratlığın temel kriteridir. Dolayısıyla, her demokrat, her devrimci, her sosyalist ve faşizme karşı olan her kes faşist iktidara karşı mücadele cephesinde saf tutmak ve HDP’nin yanında yer almak durumundadır.
Çünkü bu, demokratlığın ve devrimciliğin tabii görevi ve varlık gerekçesi olmaktan öteye, faşist iktidarın sarsılan saltanat tahtını korumak için tüm topluma ve halklarımıza karşı geliştirdiği ve sürdüreceği faşist katliam ve saldırı furyasının açık işareti, somut adımıdır. Saldırı HDP şahsında, katliam Deniz Poyraz özgülünde yaşansa da, saldırı ve katliamın amacı halklarımızın mücadelesini bastırmaya, tüm toplumu terörize ederek yaratılan korku atmosferiyle toplumu esir almaya dönük gerçekleştirilen kapsamlı bir saldırı ve katliamdır. İktidar toplumsal kitlelerin dinamik kesinlerini ezerek tüm toplumu sindirip muhalefet ve mücadeleyi bastırmayı hedeflemektedir. İktidar her sıkıştığında katliamlar, provokasyonlar, komplolar devreye sokmakta, kaos yaratarak sıkışmışlığını atlatmaya çalışmaktadır.
Bugün yaşananlar iktidarın planladığı senaryodur. Bu senaryonun boşa çıkarılması halklarımızın birleşik mücadelesi, devrimci güçlerin ortak hareketiyle geliştireceği bentlerle mümkündür. Faşist iktidarın devreye soktuğu planları ve katliamları püskürtmek halklarımız ve onların örgütlü mücadele güçleriyle olanaklıdır. İktidarın sinsi plan ve katliamcı saldırıları deşifre edilerek, tüm toplumsal demokratik ve devrimci güçlerin karşı mücadelesini örgütleyerek devreye sokmak ertelenemez bir görev ve zorunluluktur.
***
1)– HDP’nin kapatılması için alenen talimat verip dava açtıran ve 501 HDP’liye siyaset yasağı isteyen Erdoğan-Bahçeli-Perinçek güruhu ve bunların komuta ettiği mevcut faşist iktidardır. Yargı iktidarın sopasına dönüşmekle birlikte, HDP hakkında açtığı kapatma davası tamamen siyasidir. Devleti arpalığa çevirip halkı soyan, cinayet, tecavüz, gasp-haraç, mafya-çete, rant ve talan çarkı olarak işleyip her türden suça bulaşmış olan devlet yetkilileri, bakan, bürokrat, başkan ve oğulları saltanatının adi suç ve suçlularına dava açmakta ketum olan yargı HDP hakkında dava açmakta son derece bonkerdir. Bu yargı iktidarın siyasi aracı, silahı ve tetikçisi durumundadır. Nitekim iktidar yargısı Anayasa Mahkemesi‘nin Bahçeli’nin faşist tehditleri ve iktidarın baskılarına dayanamayıp, HDP’nin kapatılmasına dönük iddianameyi oybirliği ile kabul ederek bir kez daha gerçek yüzünü göstermiş oldu. Onlarca HDP belediyesi kayyım hilesiyle gasp edilmiş, Kürtlerin demokratik iradesi çiğnenerek darbe yapılmış, seçilmiş belediye başkanları ve siyasi parti eş genel başkanları dahil onlarca HDP’li vekil hapsedilmiş durumdadır. Erdoğanlar, Soylular, Ağarlar, Yıldırımlar ve önü-arkası bitmez diğerleri yargıdan muaf olarak dışardadır. Çünkü devlet iktidarını elinde tutmaktadırlar, iktidar gücünü arkasına almıştırlar ve hepsi suç ortağıdırlar.
2)– HDP İzmir il binasına yapılan faşist saldırı ve Deniz Poyraz‘ın katledilmesinin tek sorumlusu aynı faşist ve suç çamuruna batmış iktidardır. HDP ve Kürtleri hedef göstererek katliamlara davet çıkarıp talimat veren, kamuoyu önünde özel çaba sarf etmekten sakınmayan Erdoğan-Bahçeli-Perinçek üçlüsü Deniz Poyraz katliamının azmettiricileridir. ‘‘Bunlar daha iyi günleriniz‘‘ diyen Erdoğan katliamın baş sorumlusu, bir numaralı sanığıdır.
3)– Güney Kürdistan’a işgalci saldırılar gerçekleştirip katliamlar gerçekleştiren ve kirli emeller güden yine bu iktidardır. Irak bölgesel Kürt yönetimiyle kirli anlaşmalar yaparak, Barzani Peşmergelerini PKK’nin hakimiyet alanlarına dönük saldırılarda bulunarak Kürt çatışmasını kaşıyıp kışkırtan bu iktidardır. ABD’nin oyuncağı olan bu kukla iktidar, ABD ile birlikte, Barzani KDP’si ile de anlaşarak PKK’yi tasfiye edip Kürtleri köleleştirme oyunları peşindedir.
4)– Bu iktidar emperyalistlerin piyonu faşist bir iktidardır. Bu iktidar Kürt düşmanıdır, Alevi düşmanıdır, halk düşmanıdır. Demokrasiye, doğaya ve insana düşmandır. Çocuk, kadın, gençlik ve öğrenciye düşmandır. Bilim, sanat ve emeğe düşmandır. Bu iktidar faşizmi kılcal damarlarına kadar ve her hücresiyle en kusursuz biçimde temsil eden bir iktidardır. Bu iktidar sana düşman, bana düşman, bize düşmandır.
5)– Bu iktidar, talan ve sömürüyle semirendir, semirenlerin dostudur. Yolsuzluğun, hırsızlığın, yiyiciliğin, rüşvetçiliğin kendisidir, dostudur. Her türlü kirliliğin, çeteciliğin, yasadışılığın, hukuksuzluğun kendisidir. Bu iktidar cinayetin, katliamın, komplonun, provokasyonun kendisidir. Mafya(cı)dır, çete(ci)dir, gaspçı-haraççıdır. Barbar, vahşi, cani ve koyu faşisttir. Her türden katliam ve kıyım onun bu kimliğinin ürünüdür. Yozluğun dibine batarak çürümüş, kokuşmuş, her tarafıyla kire batmış, kir ve pislik kokan faşist iktidar kan ve katliamdan beslenmektedir. Dünyanın en aşağılık, en iğrenç, en korkunç, en vahşi ve ne kadar kötülüğü varsa bu iktidarda mevcuttur.
6)– Hırant Dink’i, Tahir Elçi’yi ‘‘öldürürüm‘‘ diyerek alenen katletmekten sakınmayan, deşifre olmuş provokasyon ve komplolarına rağmen Deniz Poyraz’ı katletmekten geri durmayacak kadar pervasız ve provokatördür bu iktidar. Kaos ve korkudan beslenendir. Yerle bir edilen Kürt kentleri pratiğinden ve canice gerçekleştirdiği katliamlarından bilinmektedir. Roboski’den tanınmaktadır. Bu iktidar girdiği son virajda şuurunu yitirerek uçuruma hızla ilerleyen, emel ve tehlikeli oyunlarıyla mezarını derinleştirendir.
7)- Bu iktidar yasadışı, hukuksuz, keyfiyetçi ve gayrı meşrudur. İktidar zoruyla tüm halkı ve muhaliflerini baskı altında tutarak mahkeme ve hapislerle tehdit eden, işkence ve katliamlarla sindirendir. Bu iktidar aydını, yazarı, gazeteciyi, öğrenciyi tutuklayan ve mal varlıklarına el koyan barbar bir zorbadır. Konuşanı susturan, eleştireni hapseden, yazanı katledendir. Bilim düşmanıdır. Rant ve talan uğruna doğayı katleden doğa ve insan düşmanıdır bu iktidar.
8)- Bu iktidar halka zulüm ederek kan kusturan, açlığa mahkum edip intihara sürükleyendir. İşçileri vahşi sömürüye tabi tutan, her türden işçi haklarını tırpanlayarak gasp eden, iş cinayetlerinde katleden ve patronu kollayan işçi düşmanı bir iktidardır. Demokrasi, devrim ve devrimci düşmanıdır.
9)– Despottur, cani ve canavardır. Komplocu, hileci, entrikacı ve provokatördür. Kıyımcı, katliamcı, talan ve talancıdır. İnsanı çöpten beslenmeye muhtaç edendir. İntiharı çare edendir bu iktidar. Tekçi, ırkçı, şoven ve tepeden tırnağa faşisttir bu iktidar. Erkçi, otoriter, militarist, işgalci ve saldırgandır. İktidar hastasıdır. Lakin yol ayrımında, gidicidir. Tüm güruhuyla batmaktadır, batacak bu iktidar.
***
Bugün mevcut iktidardan beklenenler yaşanmaktadır. Deniz Poyraz’ın katledilmesi beklenen provokasyon, komplo ve katliamların somut adımıyken, bu katliamın HDP’nin yönetim kademesine dönük planlanan toplu bir kıyım-katliam girişimi olduğu açıktır. Yaşanan son ifşalarla kirli ve korkunç yüzü deşifre olan ve çorap söküğü gibi arkası gelmeyen suçlar yumağıyla teşhir olup her yanıyla dökülen iktidarın bu durumunu unutturacak tarz ve büyüklükte komplo ve provokasyonlara baş vuracağı, katliamlar gerçekleştirip kaosu derinleştireceği öngörülmüş, ifşa olmuş, beklenendi.
İktidarın sıkıştığı, zayıflayıp kan kaybettiği ve saltanat sultasını tehlikede gördüğü her durumda katliamlara, cinayetlere, provokasyon ve komplolara baş vurduğu tüm tecrübesiyle sabittir. Bugün çok daha büyük bir açmazla karşı karşıya olan iktidar, önüne geçilmesi zor suçlarıyla teşhir direğine asılmış ve kanlı saltanatını kaybetmenin eşiğine gelmiştir. Kirlilik ve suçları o kadar büyük, o kadar yoğun ve açık ki, bunları kapatarak altından kalkması olası değildir. Her taraftan pislik-kir akıp suçlar saçılmakta, her taşın altında bir pislik açığa çıkmakta, iktidar ve güruhu tam boy pisliğe gömülerek suç üstü olmuş durumdadır.
Buradan kurtulmanın yolu, sansasyon yaratacak katliam ve cinayetlerin sahneye koyulmasında aranmaktadır. Öyle ki, sahnelenecek bu kanlı senaryo ile iktidar ve güruhuna ait tüm suçlar geri plana itilip unutturulmak istenmektedir. Burjuva muhalefet ve toplumsal tepki manipüle edilerek, iktidarın nefes alması amaçlanmaktadır.
HDP üzerinden sahnelenen katliam senaryolarıyla tüm topluma mesaj verilmekte, toplum raptu-zapt altına alınmaya çalışılmaktadır. Başta demokratik ve devrimci güçler olmak üzere, bütün muhalif ve mücadele güçleri faşist katliamlarla dizayn edilmek istenmektedir. HDP’nin dizayn edilmesiyle Kürt siyasi hareketinin ezilmesine dönük topyekün saldırı planı yürütülürken, aynı zamanda demokrasi ve devrim cephesi güçlerinin ezilmesi hedeflenmektedir. Buna müsamaha gösterilemez.
Kürtler, Aleviler ve kadınlar baş kurban olarak seçilse de, toplumda hiç kimsenin yaşam garantisi kalmamıştır. İktidarın beslemesi tetikçilerin katliam gerçekleştirip kaos yaratmaktan başka görevleri veya seçenekleri yoktur. Korku imparatorluğu kurularak toplum ve mücadele güçleri teslim alınmak istenmektedir. Bu korku imparatorluğuna karşı cüretle meydana çıkmak devrimci tavır ve sorumluluktur. Korkunun en büyüğü kendi kendine büyütülüp kafalara yerleştirilen korku türüdür. Bu korkunun defedilerek isyanın büyütülmesi yaşamı garantiye almanın tek yoludur. Korku esarete, cüret özgürlüğe götürür.
Çökmekte olan iktidarın saltanatı uğruna katliamlarla sergilediği son çırpınışlarına karşı, her alanda ortak mücadelelerin geliştirilerek yükseltilmesi elzemdir. Militan mücadelenin alanlara taşması, sokakların zapt edilmesi her bakımdan meşru ve zorunludur. Devrimcilik kadar, demokratlık da büyük testten geçmektedir. Devrimciler tüm tarihleriyle bu testi başarıyla geçmiştir. Bugün de geçecektir.