IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê davasının 11. duruşması 6. gününde Sincan Hapishane Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülüyor.
Duruşma tanık Kerem Gökalp’in yemin ettirilmesi ardından verdiği beyanlarla sürdü. Kobanê sürecine dair de Gökalp, 2009 yılı sonrası Ortadoğu’da gelişen Arap Baharı’nın ülkelere yansımalarına değindi. Kobanê sürecinde örgütün üst düzey yönetiminden bir ekibin Suriye’ye gönderildiğini öne süren Gökalp, “Kuzey Suriye’de Esad güçleri olduğu gibi bıraktı. Şam ve Halep, Lazkiye bölgelerinin güvenliği için oraya geçti. 19 Temmuz 2012’de bölgede yaşayan insanlar bir tane mermi dahi patlatmadan girdiler. Kontrol ele geçirildi” dedi.
Suriye’deki çatışma sürecine dair de Gökalp, şu iddiaları öne sürdü: “İlk çatışmalar Rimele bölgesindeydi. Sonrasında peyder pey Cephet El Nusra ile devam etti 2014 yılına kadar. PKK yönetiminin Şengal ve Suriye arasında yaptığını 2014 Ağustos ayında DAİŞ yaptı. Irak-Suriye üzerinden yaptı. Musul’da kalsa açılmaya devam etmese çıkarılacak. PKK Şengal üzerinden Suriye’ye geçiş yapmış. DAİŞ’te ‘biz niye yapmıyoruz’ dedi. Musul’un aşağısından Ambar vilayetinden koridor oluşturdu. Suriye’de önüne çıkan her yeri işgal ede ede Rakka’ya kadar geldi. Rakka’nın dibi Kobanê’ydi ve Kobanê’ye yönelme söz konusu oldu. 2014 yılının yaz aylarında Kobanê’ye saldırıları başladı. Kobanê’ye ciddi saldırı olacağı bir bilgi akışı sürekli geliyordu. Savaş gücü, nereye kadar gidebilir üzerinde örgüt yönetimiyle değerlendiriyorduk.”
‘Yüksek’i görmedim, tanımıyorum, örgüt üyelerinden duydum’
Tanık Gökalp, Kamuran Yüksek’i fiziken hiç görmediğini belirterek, “Kamuran Yüksek’i görmüş değilim. Örgütte gördüğüm kişiler bana görüntüde parmakla gösterdiler” dedi.
Kobanê eylemlerinin çıkışını 2009 yılındaki Ortadoğu’daki gelişmelerden bağımsız olmadığını ileri süren itirafçı Gökalp, “Musul’da yaşanan gelişmelerdi. Bunlardan bağımsız, kopuk dersek, 14 yıllık tecrübe ile eksik bir tanım olur. Buna benzer çok farklı olaylar gelişebilir. Kobanê’de çağrı yapan, çağrıya karşılık verenin sokakta meydanda alanda içine girdiği durumun arkasında çok farklı nedenler vardır. Düşüncesi, niyeti farklı olabilir. Oradaki gelişmeler karşısında tepki gösterdiğini söyleyebilir” diye konuştu.
Tanık Gökalp’e emniyet ifadesinin kendisine ait olup, olmadığı sorulması üzerine “Evet bana ait’ yanıtını verdi.
Ardından Gökalp, “Az önce ismini okuduklarınızda belirttim. Sahada aktif çalışma yürüten biri değildim. Urfa’da milletvekili olup aktif çalışan İbrahim Binici, İbrahim Ayhan’ı biliyorum. Kamuran Yüksek’i de anlattım. Ama bunun dışında bire bir gördüğüm kimse yok” dedi.
‘Açıklama Demirtaş’ın ama talimat örgütün’ iddiası
Mahkeme başkanının, “Kobanê için yapılan açıklamayı örgüt mü yazdı? Açıklamayı yapan Selahattin Demirtaş mıydı?” sorusuna Gökalp, “Evet. Cümleleri ifadeleri Selahattin Demirtaş üretmiş olabilir. Ama Duran Kalkan gibi örgütün en üstünde yer alan isimler tarafından tartışılan kavramlardı. Legal siyasette meşruiyet zeminine dayanacak kim varsa o yapar açıklamayı. Böyle bir açıklamanın sözlerini Selahattin Demirtaş yazmış olabilir ama talimatı örgüt tarafından Kamuran Yüksek bilgilendirmesiyle yapıldı” yanıtını verdi.
Mahkemenin “Açıklamanın yapıldığı gün Türkiye’de HDP MYK toplantısı vardı. Bunun hakkında bilginiz var mı?” sorusuna Gökalp, “Hayır bilmiyorum. Onları biz bilemeyiz. Kobanê’de yaşanan bazı gelişmeler anlıktı. Örgütün üst yönetiminde yer alan şahıslar anlık müdahaleler yapabilirdi. Ama onun dışında Türkiye’ye talimat KCK Eşbaşkanlığı ve üst düzey yöneticilerinin onayıyla verilir. Serhildan konusunda Eşbaşkanlıkla birlikte süreci yürüten Serhildan Komitesi vardır. Yine HPG’nin üst yöneticileriyle süreç yönetilir. Serhildan Komitesi, KCK Eşbaşkanlığı, HGP Karargah Komutanlığı ve gerekli yereldeki kişilerle paylaşılır ve serhildanın adımları atılır” yanıtını verdi.
Mahkeme başkanının, “Basın propaganda alanında çalıştığınızı söylediniz. 2014’te Türkiye’de sahte belge üretildiğine dair bilgiler vardı. Türkiye’nin DAİŞ’in yardım ettiğine dair bir şey vardı. Örgütün sahte belge üretme gibi bir alanı var mıdır?” sorusuna Gökalp, “Hayır yoktu. O haberleri ben de TV’den gördüm. Örgütün öyle sahte belge üretme gibi bir durumu veya çalışması yok. Örgütün propaganda çalışmaları vardı. Yapılan herhangi bir eylem, tören, açıklama hakkında toplumun anlayabileceği bir şekilde ve propagandayı öne çıkararak, nasıl haber yapılır, bizim çalıştığımız faaliyetler bunlardı” dedi.
Tutuklu siyasetçileri görmediğini söyledi
Mahkeme üyesi, “Örgütün kampında veya eğitimde bizzat gördüğünüz isimler oldu mu yargılananlardan?” sorusuna Gökalp, “Örgütün yöneticileri zaten vardı. Ama Selahattin Demirtaş gibi isimler yoktu. Türkiye’den gelen kadrolar vardı ama benim gördüğüm burada bulunan kimse yoktu. Kültür, kadın alanından gelenler oluyordu. SEGBİS’te veya duruşma salonunda gördüğüm kimse yoktu o eğitimlerde” dedi.
Mahkeme başkanının ısrarla iddianamede yer alan siyasetçilerin isimlerini okuyarak “Bunlar var mıydı örgütün eğitim kampında?” sorusuna salonda bulunan avukatlar tepki gösterdi. Tanık Gökalp, “Saydıklarınızdan kimse yoktu. Zaten gelenler de sahte isimle tanınıyordu ama buradan gördüğüm ve SEGBİS’te bulunan kimse yoktu orada” dedi.
Mahkeme üyesinin, “Türkiye sözcüsünün böyle bir toplantıya katıldığına dair somut bir bilginiz var mı?” sorusuna Gökalp, “Hayır bizzat gördüğüm yok ve somut olarak net bir bilgi bilmiyorum. Sadece saydığım isimlerin ihtiyaç doğrultusunda toplantıya katıldığını bilirim. Bende spesifik bir bilgi yok. Yani filanca tarihte yapılan MYK toplantısına filanca kişi katıldı gibi spesifik bir bilgi yok” dedi.
Savcılık, “Örgüt içerisinde çeşitli yapılanmalar olduğunu ve değişik komiteler olduğunu söylediniz. Örgüte adam kazandırma nasıl oluyor ve burada siyasi partinin bir etkisi var mı?” diye sordu.
Kandıra’dan SEGBİS ile bağlanan siyasetçilerin ses sisteminde yaşanan teknik arıza nedeniyle duruşmaya kısa bir ara verildi.
Avukatların söz talep etmesi üzerine talebi karşılamayan mahkeme duruşmaya ara verdi. Avukatlar tanığın duruşma salonundan ayrılmamasını talep etti. Mahkeme başkanı ise talebi kabul etti.
Duruşma tanığa yöneltilen sorularla devam ediyor.