Filipinler Komünist Partisi (CPP), Afganistan’da oluşan yeni siyasal dengeler ve gelişmelere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. ‘‘Taliban’ın geniş ölçekteki saldırılarının başarısı, büyük ölçüde ülkeyi kendi aralarında bölmeye çalışan savaş ağalarının desteğine ve hem de kendi ulusal çıkarlarını güvence altına almak amacında olan yabancı ülkelerin ve denizaşırı savaş ağaları ve kapitalistlerin desteğiyle oldu.” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, ”Afganistan’ın işçileri, köylüleri ve geniş halk kitleleri, ulusal ve toplumsal kurtuluşun özlemini çekmeye devam ediyor. Afganistan’daki koşullar, proleter devrimcilerin ortaya çıkması ve Afgan halkının devrimci değişim mücadelesine siyasi liderlik sağlaması için verimli bir zemin sunmaktadır.” vurgusu yapıldı.
Filipinler Komünist Partisi (CPP), tarafından yapılan açıklama şu şekilde;
”Afganistan’da Taliban’ın baskın saldırıları ve iktidar gücünü yeniden ele geçirmesi, başarısız kalan ve oldukça çok nefret edilen ABD emperyalist saldırganlık savaşının sonunun geldiğinin işaretidir. Bu durum ayrıca ABD güçlerinin planlanan geri çekilmesinin de beklenen sonucudur.
Taliban sadece bir hafta içinde başkent Kabil’e girmeden önce, eyalet başkentleri ve şehirleriyle beraber tüm sınır kapılarını ele geçirdi. Ve derhal yeni bir hükümet kurma hazırlığına girişti.
ABD güçleri 1 Eylül’de planladığı geri çekilme süresini tamamlamadan, Taliban saldırılarını hızlandırarak iktidarı ele geçirdi ve ABD işgalinin yenilgisinin altını çizdi. Bugün Afganistan’daki Amerikan kuvvetlerinin çılgın bir hızla geri çekilmesi, 1975’te Saygon’un çılgınca tahliyesini hatırlatıyor.
Taliban silahlı kuvvetlerinin saldırılarını gerçekleştirme hızı ve kolaylığı, ABD saldırganlığının ve Afganistan işgalinin siyasi yönetim kurma ve halkın desteğini kazanma konusunda tamamen başarısız olduğunu kanıtlıyor. ABD emperyalistleri, işgalini ancak ezici üstünlükte bir askeri güç kullanarak 20 yıl sürdürebildi. Bu durum, ABD emperyalistlerinin Afganistan’ın “kurtarıcısı” olduğu yalanını tamamen ortaya koyduğu gibi, ABD’nin karşı-saldırılarının tam bir yenilgisi ve ayrıca “bütünleşmiş toplum” iddiası yaklaşımının yanlışlığın da kanıtladı.
Diğer yandan, yabancı saldırganların, özgürlükleri için savaşmaya kararlı bir halk karşısında güçlerini sonsuza kadar koruyamayacağı, tarih boyunca öğrenilen dersi bir kez daha kanıtlıyor.
Kabil güçleri, Taliban’ın saldırılarına karşı, çok az silahlı direnişle karşılık verdi. ABD tarafından organize edilen birçok askeri birlik ise görevlerini terk ederek kaçtı. Öte yandan Afgan halkı, kendilerine sefalet ve yoksulluktan başka bir şey getirmeyen yozlaşmış ve cani ABD kuklası ve şiddetle nefret ettiği Gani Eşref hükümetine karşı ciddi bir direniş ya da yaygın protesto da koymadı.
Taliban’ın geniş ölçekteki saldırılarının başarısı, büyük ölçüde ülkeyi kendi aralarında bölmeye çalışan savaş ağalarının desteğine ve hem de kendi ulusal çıkarlarını güvence altına almak amacında olan yabancı ülkelerin ve denizaşırı savaş ağaları ve kapitalistlerin desteğiyle oldu.
Taliban’ın dönüşü kuşkusuz, Afganistan’ın topraklarını ve kaynaklarını yağmalamak ve Afgan halkını sömürmek ve ezmek için ABD emperyalistlerinin yerini alan diğer büyük kapitalist çıkarcıların girmesinin yolunu hızla açacaktır.
Taliban liderliğindeki bir hükümetin gelecekte ülkeyi etkili bir şekilde yönetip yönetememesinin, rakip savaş ağalarının çıkarlarını korumak için en nihayetinde kendi aralarında bir patlamaya dönüşüp dönüşmeyeceğiyle sonucuyla görülecektir.
Afganistan’ın işçileri, köylüleri ve geniş halk kitleleri, ulusal ve toplumsal kurtuluşun özlemini çekmeye devam ediyor. Afganistan’daki koşullar, proleter devrimcilerin ortaya çıkması ve Afgan halkının devrimci değişim mücadelesine siyasi liderlik sağlaması için verimli bir zemin sunmaktadır.
Çeviren: Gazete Patika Kolektifi
Kaynak : Philippine Revolution Web Central