Sovyet Felsefesinde Spinoza– George L. Kline
İlkin 1952’de yayımlanan bu kitap, Spinoza yorumunun çatışan Marksist okulların ortaya çıkışı da dahil olmak üzere, 1920’ler ve 30’larda Sovyetler Birliği’nde Spinoza biliminin yeniden canlanması üzerine çok sayıda çalışmayı bir araya getiriyor. Bu çalışma, bağlama dair referanslar sağlayan uzun bir girişle birlikte, 1923-1932 yılları arasında Spinoza üzerine yayımlanan yedi nitelikli makalenin Kline tarafından yapılan çevirilerini içermektedir. Bu gelişmeler, bir Batı Avrupa diline önceden çeviri yapılmaması nedeniyle Rusya dışında genellikle bilinmiyordu. Spinoza’nın Marksist yorumu, yalnızca Batı biliminin baskın geleneklerinden değil, aynı zamanda Devrim öncesi Rusya’nın eleştirel ve olumsuz görüşlerinden de bir kopuşu temsil ediyor. Bu kitap hem Sovyet felsefesinde Spinoza’nın hem de Spinoza aracılığıyla Sovyet felsefesinin incelenmesini sağlıyor.
Kitabın tanıtım bölümünden
Künye: Sovyet Felsefesinde Spinoza, Yazar: George L. Kline
Ayrıntı Yayınları, 192 Sayfa
Unutulmuş Ataların Gölgesi – Erdem Özgül
“Yanık tarlalar seni demir yolu ile göz göze getiriyor şimdi, adımların mı hızlandı, neden raylara öyle uzak gözlerle bakıyorsun? Bak katarlar gelip geçiyor. Sosyalist Avrupa’nın trenleri baş belası, ama bu nostaljiye değmez mi? Hatırlamanın kavrulan kahve kokusuna benzer bir yanı var, bunu es geçebilir misin? Havada vagonların izi, biz buradan geçip gittik dostum. Şimdi artık başka bir memleketteyiz. Bu arada bulutlarınızı da biraz kararttık. Bir şimşek çaksın, yağmur yağsın, sular aklasın, bizim kararttığımız havanızı.”
Yerin ve göğün uçsuz bucaksız kıyılarından, köşelerinden insanlar. Asuriler, Ezidiler, Kürtler, Türkler… Giden şeyler sonra, ister dağa kaçan bir keçi, ister gecede yolunu şaşıran bir mermi. Kolay kolay kendi adreslerini bulamayan, öyle giden şeyler. Kabuğunu kırmış ölü bir kuş misali dilin ucuna toplanmış sözcükler. Bir ölüyü uğurlarken kendilerini dallarından atan yapraklar. Erdem Özgül sözcükleriyle bir tren yapıyor. Öykülerine binip gidiyoruz. Ağaçlar, sular, kuşlar, koyunlar, keçiler, yolunuzdan eksik olmuyor. Geyiklerle karşılaşıyoruz. Saman balyalarıyla. Başağı iri, buğdaylar biçilmişler. Toprak yolda kızlar bisiklet sürüyorlar. Zaman bizi yolda buluyor.
Kitabın tanıtım bölümünden
Künye: Unutulmuş Ataların Gölgesi, Yazar: Erdem Özgül
Dipnot Kitap, 144 Sayfa
Ruhun Parmak İzi – Mehmet Eroğlu
Bilimci BAel, yirmi bin yıllık Varlık Uygarlığı’nın sonunu getirecek gizemli hastalığın sırrını çözmek için İŞtar-HEpat sisteminin, uygarlıklarının doğduğu ancak daha sonra terk edilen uzak uydusu EV’e doğru, uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkar. BAel ve ekibini, yasaklanmış uzaydaki bu yolculuğun sonunda, bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının habercisi, tarihî bir keşif beklemektedir.
Mehmet Eroğlu, Ruhun Parmak İzi’nde bizi insanlığın geleceği ve yazgısı hakkında düşünmeye davet ediyor. Ama bu, yakın bir gelecek değil. Binlerce yıl sonrasına uzanan, çok uzak bir gelecek… Ruhun Parmak İzi, tartışılan bilimsel ve felsefi kavramlarıyla, ahlâk anlayışıyla ve elbette öngörülen teknolojik unsurlarıyla hayal gücümüzün sınırlarını zorlayacak, ufkumuzu genişletecek fütüristik bir deneyim. Distopya ve ütopyanın iç içe geçtiği, derinlikli bir roman. İnsanlığa ve insanın yarattığı uygarlığa alternatif bir tür ve uygarlık yaratma tasarımının vardığı sonucun hikâyesi…İnsanlar, insanlık diyerek övündükleri o bütünlükle, kültür ve sanatla edindikleri ruh ve vicdan ölçütleriyle, kısaca icat ettikleri Tanrıların erdemleriyle değerlendirildiklerinde, yaşamayı hak eden bir tür mü?
Kitabın tanıtım bölümünden
Künye: Ruhun Parmak İzi, Yazar: Mehmet Eroğlu
İletişim Yayınları, 370 Sayfa