Bizimle iletişime geçin

Kültür-Sanat

Patika’nın kitaplığı: Yeni çıkanlar

Yeni çıkan kitaplardan kısa bir derleme

Irkların İcadı-Guido Barbujani

Irk kelimesi yeniden moda oldu. Ancak bunun tam olarak ne anlama geldiğini bildiğimizden emin miyiz? Farklı kültürlerden insanlar arasındaki ilişkiler ve sosyal eşitsizlikler genlerimize ne kadar bağlı?

Guido Barbujani’nin Irkların İcadı kitabı, büyüleyici bir tarihsel-eleştirel yolculukla, ırksal sınıflandırmaya yönelik ilk girişimlerden modern DNA çalışmalarına kadar insan çeşitliliğinin biyolojik temeline ilişkin tartışmanın aşamalarının izini sürüyor. Genetiğin, Afrika kökenlerimizden beş kıtanın kolonileştirilmesine kadar insanlığın yolculuğunun en uzak aşamalarını yeniden inşa etmeyi nasıl başardığını gösteriyor. Bu bilginin, insanlığın biyolojik olarak farklı gruplara, diğer türlerde ırk olarak adlandırılan gruplara bölündüğü yönündeki 19. yüzyıl fikrini nasıl çürüttüğünü anlatıyor. Irk kavramının beslediği ırkçılıkla mücadele için değerli bilgiler sunuyor.

“Aramızdaki farklılıkların biyolojik temellerini anlamak istiyorsak, ırk kavramının gereksiz ve zarar verici olduğu giderek daha aşikâr hale geliyor. Bunun nedeni, insanın başka türlerde ırk olarak adlandırdığımız biyolojik gruplardan oluşmamış olmasıdır. Bizi hiçbir yere vardırmamış olan, bir önem taşımayan ırk sınıflandırması gayretimizi terk ederek, araştırmamızı gerçekten önemli olan konuya yönlendirebilirdik: bireyler ve toplumlar arasındaki farklılıklar. Bu toplumları, atalarımızdan aralıksız olarak bize kadar aktarılan farklı DNA’ya sahip birçok insan oluşturdu. Bugün DNA’ya baktığımızda, göçlerin ve binlerce yıl içinde birbiriyle kaynaşma sonucunda genomlarımızın birbirine karışmasının, gözlerimizin önüne serilen rengarenk elbiseyi hepimize giydirmiş olmasının izlerini takip ediyoruz.”

Kitabın tanıtım bölümünden

Künye: Irkların İcadı, Yazar: Guido Barbujani

İletişim Yayınları, 223 Sayfa

Büyük Geri Tepme– Paolo Gerbaudo

Koronavirüs, neoliberalizmin sonunu mu getiriyor? Kitap, sosyalist solun bu krizle gelen ve çöküş gibi görünen yeni başlangıcı fırsata çevirip çevirmeyeceğini iyimserlikle sorguluyor. Neoliberalizm, nam-ı diğer küreselleşme, çöküş evresine geçtiyse yerine ne gelecek? Büyük Geri Tepme bu sorulara cevap ararken bir dizi karşıt ikiliği, Hegelci tez-antitez-sentez üçgeninde inceliyor. Yazara göre bu çağ Büyük Geri Tepme Çağı’dır ve karıncayiyen tarafından sembolize edilir. Karıncayiyenin saldırganlığa başvurmaması, kendi kendini savunmak için düşmanını barışçıl yöntemlerle kendinden itmesi, neoliberalizmin gerileyişiyle birlikte toplumun kendi kendini tefekkür ederek içe dönme aşamasına geçtiği momenti imleyen Büyük Geri Tepme Çağı’nda anlamlı bir benzetmedir. Bu figürün seçilmesinin bir diğer nedeni de salgının karıncayiyenden türediğini iddia eden komplo teorileridir. 

Gerbaudo, yeni devletçiliği üç nirengi noktasına bağlayarak inceler: egemenlik, koruma ve kontrol. Sağ cenahın savunduğu egemenlikçilik adı verilen akım, egemenliği ulus devlet mekanizmasına dayanarak toprak üzerindeki egemenlik meselesi olarak ele alırken, sosyalist sol egemenliği halkın egemenliği olarak kurguluyor. Sosyalist sol, neoliberal düzenin aktörü elitlerin yol açtığı derin gelir eşitsizliklerini Keynesçi sosyal demokrat ekonomik reform bağlamında azaltarak, kısacası zenginin elinden alıp işçi sınıfına ve kamu hizmetlerine aktararak halkı zenginden korumaya odaklanıyor. 

Korumanın pratikteki tezahürü olan kontrolden anlaşılan ise devletin uyguladığı sınır kontrolleri, çevre kontrolleri, sermaye kontrolleridir. Neoliberalizm, emek ile servet arasındaki bağıntıda sermaye akışlarındaki devlet denetiminin büyük ölçüde azaltılması, gümrük vergilerinin büyük ölçüde kaldırılması gibi kontrolleri asgariye indirgeyen girişimci, açıklığa dayanan eksopolitikaya dayandığından korumanın baş düşmanıdır. Ulusal sağın buna karşı geliştirdiği politika “bireysel mülkiyetçilik” olduğundan kendini işçi dostu gibi gösterse de, vergilendirmelerle ilgili radikal bir yol izlememesinin de gösterdiği üzere ilerici sosyalist sol ile yolları ayrılır. Sol ise, buna karşılık iklim değişiklikleri ile ilgili politikalardan, gelir adaletsizliğine karşı yeni kontrol mekanizmaları benimseyen aktivist devlet anlayışını içeren toplumsal korumacılığa dayanır.

Büyük Geri Tepme, egemenlik sorunsalını antikçağ premodern döneme dek Platon’dan Hobbes’a ve Rousseau’ya bir dizi siyaset felsefecisinin egemenlik teorilerine dayandırıyor. Ayrıca Friedrich Hayek, Karl Popper ve Ludwig von Mises gibi bir dizi neoliberal kuramcının kuramlarını eleştirel bir gözle inceliyor. Bu kitap sadece koronavirüs ile değil, salgından sonra ekonominin nereye varacağı ve iklim değişikliği gibi bir dizi önemli soruyu da içinde barındırdığından uzun süre gündemden düşmeyecek.

Kitabın tanıtım bölümünden

Künye: Büyük Geri Tepme, Yazar: Paolo Gerbaudo

Ayrıntı Yayınları, 336Sayfa

Hapishane – Emmy Hennings

Dada akımının kurucularından, dönemin ünlü kabare yıldızı Emmy Hennings’in Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde hapishane deneyimi üzerine yazdığı otobiyografik romanı: Hapishane. Zamanında çok ses getiren şimdilerde yeniden hatırlanan eser ilk kez Türkçede. 

Kabareci Emmy, Paris’te sahne almak için bir süreliğine Almanya’dan ayrılmayı planlarken ansızın kaçma şüphesi nedeniyle tutuklanır ve kendini bir hapishane cehenneminde bulur. 

Yalnızca yasanın lafzını bilen bir sistemin insanlık dışılığı karşısında Emmy, kendini çevreleyen her ayrıntıyı bir anlatı nesnesi haline getirir: Renklenip bir manzaraya dönüşecek bir gözetleme deliği, yeşil hapishane ceketinin düşmek üzere olan düğmesi…

Hapishane, 20. yüzyılın başında Almanya’nın emekçi sınıflarından kadınların mahpus hikâyelerine de tanıklık ediyor: Çikolata hırsızı Anna, metres Hafner, kendi çocuğunu öldüren Else, hamile üfürükçü ve daha pek çok isimsizde hayatın kaderi ortaya çıkıyor.

Kitabın tanıtım bölümünden

Künye: Hapishane, Yazar: Emmy Hennings

Kor Kitap, 128 Sayfa



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Kültür-Sanat Haberler