Bizimle iletişime geçin

Kültür-Sanat

Ozan Telli’den yeni şiir kitabı: Kül ve Yel

Ozan Telli’nin yeni şiir kitabı “Kül ve Yel” Sidar Yayınları tarafından çıktı.

Ozan Telli’nin yeni şiir kitabı “Kül ve Yel” raflardaki yerini aldı. 75 şiirden oluşan kitap Sidar Yayınları tarafından basıldı. Kitabın önsözünü Muzaffer Oruçoğlu yazdı. Kitaptaki şiirlerin bir kısmı doğaçlama yazılmışken bir kısmı da sosyal medyada yayımlanmış şiirlerden oluşuyor.

Muzaffer Oruçoğlu’nun önsözünden:

Ozan Telli, doğayı şiirlerine taşıyan ve şiir olarak gülümseten bir ozan. Nedendir bilmiyorum bende, Anadolu’nun klasik halk ozanlarından birisinin ani bir kararla hece vezninden serbest vezne geçişini çağrıştırıyor. Serbest vezinle yazılan şiirleri okuyup, “Efendim” başlıklı şiire geldiğinizde bu çağrışım belki sizde de uyanır. Uyaksız yapamayan, doğrudan, duru ve özgün şiirlerdir bunların bir bölümü. Kendi kişiliğine tutunan bu şiirlerin derinlik derdi yok. Katmanlı değil, yalınkat, avare ve liriktir. Kendi söyleyiş tarzını yaratmış. Nerde görseniz, haa dersiniz, bu Ozan Telli’nin şiiri. 

Ozan Telli kimdir?

Şair 1950 Gaziantep-İslahiye “Telli” köyü doğumludur. Asıl adı Mehmet Telli’dir. “Doğan Doğulu, Mehmet Seferi, Mehmet Meçhul, Cemşit Mar” mahlaslarını da kullanmıştır. İlk ve ortaokulu İslahiye’de liseyi Trabzon Tarım Meslek Lisesi’nde bir süre de Diyarbakır Eğitim Fakültesi Türkçe bölümünde okumuştur. Yurtiçinde ve yurtdışında inşaat, tarım ve metal işçiliği, teknisyenlik gibi işlerde çalışmış 1999 yılında emekli olmuştur. “Birikim” dergisinde yayınlanan şiirleriyle tanındı. Daha çok halk hareketleri üzerine yoğunlaştı ve bunları destanlaştırma çalışmaları yaptı. 1980 faşist darbesinden sonra “Ekmeğin, Şarabın ve Tuzun Aşkına”, “İshakça” ve “Şahince” adlı yapıtları toplatılan Telli hakkında açılan dava, zaman aşımından düştü. 1992’de “Üç Destan” kitabı toplatıldı. Yaşamını bir süre İsviçre’de sürdürdü. Şiirlerinden bazıları bestelendi. Grup Yorum “Mehmet Sait’in Türküsü-Kıvırcık Ali “Bir Selam Sal” bunlardan ikisidir. Değişik yarışmalarda ödüller aldı. İslahiye, Adana ve Trabzon cezaevlerinde mahpus yatmış, uzun yıllar kaçak yaşamak zorunda kalmıştır. Can Yücel’in zindan, Adnan Yücel’in şiir yoldaşıdır. Şiirlerini 1975 yılından itibaren Varlık, İnsancıl, Gösteri, Çağ, Birikim, Yeni Toplum, Yazko Edebiyat, Özgür Gelecek gibi çeşitli dergilerde, 1978 yılından sonra çoğunlukla Sanat Emeği dergisinde yayımladı. Toplumsal içerikli şiirlerinde halk şiiri geleneğinden üslûp ve biçim olarak yararlandı. Köroğlu, Karacaoğlan, Pir Sultan gibi halk ozanlarından ve köyünde dinlediği türküler ile ağıtlardan etkilenerek kaleme aldığı şiirlerden sonra toplumcu gerçekçi anlayış ile ürünler vermeye başladı. Ozan Telli, şiir anlayışını “köklü ve zengin bir kaynağa sahip olan halk şiir geleneğinden yararlanarak, yerli bir sesle evrensel türküler söylemek” şeklinde ifade etmektedir.

“bir kapıyı kapar

bir kapıyı açarsa aşk

düş kuralım öyleyse yeniden

cezası yoktur nasılsa

etle tırnağımın arasında

çakır dikenisin hala

çıkartamadım içimden seni hiç

keşke gelsen şimdi

bütün kirlenmişliğinle

küskünlüğünle kininle hatta

anıların acı pınarından yunsan

yumsan gözlerini gözlerimde “

“Kekre” şiirinden…

Sanatı

Ozan Telli hem köylü çocuğu hem de proleter bir halk adamıdır. Çelik suyunu seksen öncesinde almıştır. 68-78 kuşağı devrimcilerinin yoldaşıdır. Onun yakından tanık olduğum ahlak anlayışı seksen öncesinin devrimci ahlak anlayışından beslenmiştir. İnsanın yaşam tarzı sanatsal üretimini de şekillendirmektedir. Ozan Telli’nin iktidar, para ve aşk ilişkileri bu nedenle düzgündür. Adnan Yücel “Şiirimizin Destan Soluğu”  yazısına şöyle der: “Ozan Telli’nin şiiri denilince, aklıma isyanlar  ve destanlar gelir.” Aynı analizi Sanat Emeği dergisinden Asım Bezirci’de yapmıştır. Hatta Ozan’ı destan yazmaya yönlendiren ilk insan Bezirci hocadır diyebiliriz. Kanımca Ozan babanın sadece destanları değil, aşk ve kavga şiirleri de güzeldir. Kısacası; “Ozan Telli; Halk şiiri damarından beslenen yüzü modern şiire dönük komünist bir şairdir” dersek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Kitaptaki şiirlerden biri (“Bekleyin”) Mustafa Suphi ve yoldaşlarına, biri Dilek Doğan’a, biri de devrimci önder Mehmet Fatih Öktülmüş’e yazılmıştır.

“hep kara kalsın adın Bekir

hep topallayasın tarihin sisli yollarında Osman

köroğlu girsin düşlerine ey Bolu beyi

çıldırasın çığlıklarıyla Maria’nın

kayıkçı kahyası kahpe Yahya”

“Bekleyin” şiirinden…

Muzaffer Oruçoğlu kitap için yazdığı önsözde her okurun farklı bir okuma-algılama tarzı olduğundan bahsediyor. Bu tespite göre eserin okuyucularının bazılarının kavga şiirlerini, bazılarının halk şiirlerini bazılarının da aşk şiirlerini, bilinçlerinde daha ön plana çıkartacaklarını söyleyebiliriz. Ozan Telli’yi harekete geçiren iki ana temel dinamikten biri kavga diğeri ise aşktır. Bu iki öğeye fonda yoldaşlık, doğa ve mey eşlik eder. Ozanın kavga ve aşk şiirlerine hakim renk “hüzündür” bunun nedeni mücadelenin güçten düşmesi ile duygu dünyasındaki kalp kırıklıklarıdır. Sevda şiirlerini dikkatli okursanız, bağırıp çağırmadan sevdiği kadına darılan Sadri Alışık ya da Charlie Chaplin gibi geriye dönüp sessizce uzaklaştığını hissedersiniz. Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Yunus Emre, Ömer Hayyam ‘dan beslenen Ozan’ın şiirleri ilk bakışta durgun ve sade görülür. Sadelik her koşulda “basitlik” anlamına gelmemelidir. “İlk-ellik” her koşulda “ilk, eski, kök” anlamına gelmez, aynı anda “bozulmamış, berrak, aslına sadık kalmış” anlamına da gelir. Durgun sular derin akar.

Eser

“Kül ve Yel” ile “Ekmeğe Gül Sürmek” mücadele şiirleridir. “Kül ve yel” sistemin kanlı manzarasını çizse de umutsuz bir şiir değildir. Şiir bize zalimlerin günün sonunda mutlaka yenileceklerini haykırır. “Ekmeğe gül sürmek” demek, emeğin sosyalizmle özgürleşmesi anlamına gelir.  Eserde deprem katliamında can veren halk da unutulmamıştır. Kendisi de bir depremzede olan, hatta bu yüzden mülteci duruma düşüp Ankara’ya göç eden şairin; “Kanımla Kızaran” şiiri, deprem acısı ile yürek acısını başarıyla harmanlamış bir şiirdir. “Acıyan Yerim”, “Deprem”, ”Geride Kalan Şehrim Gibiyim” şiirlerinin de  konusu büyük deprem felaketidir. Şair “Deprem” şiirinde okuyucuyu harap olan evinin içinde dolaştırır.

“Gri” şiiri, halk şiirinin natüralizmini bize, sürrealizmin ışıltısı eşliğinde sunar.

“yıkılmıştı köprüleri geçeceğim bütün ırmakların

hep öte yakadaydın sen

martı çığlıklarının çizdiği

gri bir resmin içindeydim ben

burkulmuş

kırık

karanlık”

“Gri” şiirinden…

“Çıplak ve Utangaç” şiiri, saçma sapan taciz tartışmalarıyla yıpratılmak istenen yazar-ressam Muzaffer Oruçoğlu’na tamda o dönemde yazılmıştır. Bilindiği gibi Oruçoğlu’nun romanlarından birinin adı “Çıplak ve Özgür” dür. Hüzünlü bir şiir olan “Çıplak ve Utangaç” haksızlığa uğrayan ağzı var dili yok bilge bir adamın yalnızlığını anlatır. Ozan’ın romantik şiirlerini seven bir kadın kitlesi var. Onlara “Nar Çiçekleri” ve “Giderim” şiirlerini tavsiye edebilirim. “Bayram Öncesi” isimli şiir “öyküsü” olan bir şiirdir. Yıllar sonra buluşan eski dostların garip, mazlum, naçar ruh hallerini irdeler. “Anton Usta” ve “Ökkeş Dede” şiiri de böyle şiirlerdir. “Bitsin Karası Kışın” şiiri Kürt sorunu üzerine yazılmıştır. “Kızılbaş” şiirinin teması Alevi halkımıza uygulanan katliam ve asimilasyon politikalarıdır. Eserde bana Japon “haiku” şiirlerini anımsatan kısa şiir önsözleri de vardı.

“deniz fenerleri sönmüş

bir gemi gibiyim

buz dağları arasında”

“Eşkiya” şiirinin ön sözü Dadaloğlu ruhuyla yazılmış.

“dağların doruğunda kavgalar kurdum

varsıldan alıp da yoksula verdim

adım eşkiyaya çıktı çok şükür”

Bu şiiri okuyanlar şairin zihnindeki İnce Memet etkisini hissedecektir. Aynı şiirde enfes bir devrik cümle kurma yeteneği dikkat çekiyor. Eserde doğa ana ve şaraba övgüler var. “Aşkın Kapısı” böyle bir şiir. “Şarabı Kutsa” şiiri Hayyam felsefesiyle yazılmış. Son olarak “Buyurun” şiirinden bahsetmek istiyorum. Bu şiir matrak bir şiirdir. Sanatçı bu eserinde kalbini kırmak isteyenleri, kinayeli bir şekilde kalbini kırmaya davet eder. Ozan’ın yeni şiirlerini kitaplaştırmaya devam edeceğiz. Ömrü uzun okuru bol olsun.

Ödülleri

-1977 Vatan gazetesi birincilik ödülü

-1980 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü (Murathan Mungan ve Turgay Fişekçi ile paylaştı)

-1983 Gösteri Dergisi Şiir Ödülü birincilik

-1984 Natıroğlu Şiir Ödülü ikincilik

-1987 Gülhane El Sanatları Festivali birincilik ödülü.

-1991 Kültür Bakanlığı başarı ödülü

Eserleri

Şahince (1981),Ekmeğin Şarabın Tuzun Aşkına (1982), İshakça (1983), Şahkulu Destanı (1985), Aşktan Ümit Kesilmez (1987), Kalenderoğlu Pîri Mehmet Destanı (1987), Koçgiri Destanı (1987), Dersim Destanı (1990), İsyan Damarına Kan Gerek (İshakça, Şahkulu Destanı, Kalenderoğlu Piri Mehmet Destanı ile yeni kitabı Bizim Çeliğin Suyundan kitapları bir arada, 1991), Ararat Destanı (1992), Aşka Amin (2002) Komüncüler (2002) Ölümsemek (2007)  Kül ve Yel (2023)



Temmuz 2024
PSÇPCCP
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
293031 

Daha Fazla Kültür-Sanat Haberler