Bizimle iletişime geçin

Editörün Seçtikleri

Kavel Alpaslan Yazdı: Antifaşist Olimpiyatlar 85 Yaşında!

Ancak bir tarihsel olayın belli bir döneme ait oluşu, onu dilsiz kılmaz. Halk Olimpiyatları’nı ya da Spartakiad’ları biraz daha yakından incelediğimizde karşılaştığımız yanıtların herhangi bir zaman dilimine ait olmadığını kolaylıkla fark edebiliriz: O yanıt da günün ihtiyacına karşı devrimci alternatifin yaratımı olacaktır. İster spor müsabakası olsun ister mücadele biçimi… Geçmişin deneyimleri 85 yıl sonra da yaratıcılık dersi vermeye devam edebiliyor.

Hepimiz Berlin’de düzenlenen 1936 Yaz Olimpiyatları’nın, Almanya’da Nazi iktidarı için nasıl sembolik bir an olarak tarihe geçtiğini biliyoruz. Ancak bu oyunların, Nazilere bulunmaz bir propaganda fırsatı sunduğu gibi, karşı propaganda olanağını da beraberinde getirdiği bazen gözlerden kaçabiliyor.

Örneğin, görünürde Berlin Olimpiyatları, faşistler için bir üstünlük sınavıdır. Buna rağmen tarihe geçen ‘beyaz ırkın üstünlüğü’ değil, faşizmin kalbinde altın madalyayı boynuna takan siyah atlet Jesse Owens’dır. Ne dört bir yana asılmış gamalı haçlar ne coşkulu propaganda ne de görkemli açılış. Owens’ın zaferi sonrasında Hitler’in stadyumu terk edişi bugün çok daha büyük bir anlam ifade etmektedir. Öyle ki Owens 100 metreyi dünya rekoru kırarak 10,2 saniyede koşar, böylece Hitler’in bunun sadece Almanlar tarafından başarabileceği tezi de çöpe gider.

İşte 1936 dediğimiz zaman aklımıza gelen hikaye bu. Ancak bir de müsabaka dışında gerçekleştirilen başka olimpiyat deneyimleri var: İşçi Oyunları olarak bilinen Spartakiad’lar mesela? Ya da Berlin’deki organizasyonla aynı yıl düzenlenmesi planlanan, ancak açılıştan bir gün önce Francisco Franco’nun ‘İç Savaşı’ başlatmasıyla iptal edilen Barselona ‘Antifaşist’ Halk Olimpiyatları…

Nazi selamlı oyunlara alternatif

Berlin ve Barselona arasındaki olimpiyat yarışı aslında biraz daha eskiye dayanıyor. 1930’lu yılların başında Barselona ve Berlin arasındaki olimpiyatlara ev sahipliği yapma yarışının galibi Almanya olur. Takibindeki dönemde Adolf Hitler’in iktidara gelişiyse organizasyona bambaşka bir anlam katar.

Öyle ki siyahların ve Yahudilerin katılımı tartışma konusudur. Daha sonradan Nazi Almanyası böylesi bir tavırdan geri adım atıp, göstermelik bir yarı Yahudi atleti takıma dahil eder. Olimpiyatlar başlı başına skandallara sahne olur. Başta boykot gündeme gelse de ABD, “spor ile siyaseti karıştırmamak gerektiğini” gerekçe göstererek oyunlara katılır. Fransa, Türkiye gibi ülkelerin takımları ise organizasyon sırasında Nazi selamı vermekten gocunmaz. 

Oyunları bireysel olarak boykot eden, başta Yahudi ve sosyalistler olmak üzere farklı ülkelerden pek çok atlet vardır. Ancak resmi olarak iki ülke karşımıza çıkıyor: İspanya ile Sovyetler Birliği. Sovyetler Birliği’nin 1950’lere kadar Olimpiyat Komitesi, 1940’ların ortalarına kadar da FİFA tarafından herhangi bir organizasyona davet edilmediğini düşünürsek İspanya’yı daha farklı bir örnek olarak görebiliriz.

Barikatların gölgesinde

Katalan Halk Spor Komitesi (CCEP), Berlin’de planlanan oyunların, olimpiyat düşüncesinin tartışmasız biçimde utanç verici bir örneği olduğu savunur: “Milyonlarca atletin toplumsal görevini gerçekleştirmekten mahrum bırakıldığı, binlerce üst düzel atletin hapsedildiği, emekçilerin büyük bir çoğunluğuna inançları veya dinleri nedeniyle eziyet tehdidi altında yaşadığı, bir ırkın topluca yasadışı ilan edildiği bir ülke, Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapabilecek doğru yer değildir!”

1930’ların başında İkinci Cumhuriyet dönemi ile bambaşka bir dönemi yaşayan İspanya’da, henüz iç savaş başlamamışken Berlin Olimpiyatları’na alternatif bir organizasyon düzenleme kararı alınır. Sonuç olarak kolları sıvayan İkinci Cumhuriyet yönetimi ve Katalan Özerk Hükümeti (Generalitat) oyunlar için yer olarak Barselona’yı seçer. Barselona’nın olimpiyatları Berlin’e kaptırması nedeniyle de arka planı uygun görülür.

Organizasyona katılımcı olarak belirlenen delegasyonlar da dikkat çekicidir. 23 ülkeden 6 binin üzerinde atlet davet edilir. Bunların içerisinde sürgündeki Alman Yahudiler, sendikalı işçiler, henüz bir ulus olarak görülmeyen Cezayirliler, İspanya sınırları içerisinde yaşayan halkların takımları (Basklar, Galisyalılar, vb) vardır…

Tıpkı Berlin Olimpiyatları’nın, faşist estetik anlayışı için bulunmaz bir fırsat oluşu gibi, Barselona’nın Halk Olimpiyatları’nda da sosyalist estetiğin spor alanında oldukça dikkat çekici örneklerine rastlıyoruz. Her şeyin başında oyunların resmi görselinde yer alan üç figürün farklı halkları temsil ediyor oluşu, o günün dünyası için açık ve net bir tercihtir: Bu tasarımda olimpiyat bayrağını taşıyan farklı ten renklerine sahip üç insanı görüyoruz.

Ne var ki Halk Olimpiyatları posterlerinin asılı olduğu sokaklar yerini kısa süre içerisinde barikatlara bırakacaktır. Olimpiyatların düzenleneceği tarihten sadece bir gün önce Francisco Franco, kendisine bağlı Afrika Ordusu ile ilerleyişe geçer ve İkinci Cumhuriyet’in mağlubiyeti ile son bulacak, bugün İspanya İç Savaşı olarak andığımız dönem başlar. Halk Olimpiyatları iptal edilir.

Olimpiyatlar için kente gelen yaklaşık 200 atlet ise, ülkelerine dönmek yerine anti faşist direnişe katılma kararı alır. Birçoğu çeşitli cephelerde girilen çatışmalarda yaşamını yitirir. 

Spartakiad mirası

Ancak Barselona haricinde geçmişte başarılı bir şekilde düzenlenen çeşitli alternatif olimpiyat denemeleri vardır. Sovyetler Birliği öncülüğünde 20. Yüzyılın ilk yarısında ‘Spartakiad’ adıyla birden fazla işçi olimpiyatı düzenlenir. Kızıl Spor Enternasyonali (RSI) tarafından organize edilen Spartakiad’lar, adını ünlü Romalı köle lideri Spartaküs’ten alır. Sırasıyla 1. Yaz Spartakiad’ı Moskova’da (1928), 1. Kış Spartakiad’ı Oslo’da (1928) ve 3. İşçi Olimpiyatları Atwerp’te (1937) organize edilir. 2. Spartakiad 1931 yılında Berlin’de düzenlenmek istense de Almanya tarafından yasaklanır ve Moskova’da gerçekleştirilir. https://www.youtube.com/embed/xAlajr3oAjg

Barselona Halk Olimpiyatları’nda gördüğümüz tasarım, nasıl bize dönemin İspanya’sında oldukça popüler olan bir tarzı sunuyorsa, özellikle 1928 Spartakiad’ları da çiçeği burnunda Sovyetler Birliği’nin artık ayakları yere basan estetik anlayışına dair pek çok görsel sunuyor. Bahsettiğimiz yıllarda kalkınma alanında dünya genelinde bir alternatif model ortaya koyan Sovyetler, tıpkı yurtdışındaki fuarlarda kullandığı pavyon tasarımlarında olduğu gibi burada da yoğun bir şekilde fütürist tarzı benimsiyor. Ancak gerek tasarımları gerekse organizasyonun ta kendisi başlı başına ayrı bir yazıyı hak ediyor.  

Olimpiyat öteside alternatif

Bundan tamı tamına 85 yıl önce, tam da bugünlerde organize edilmesi planlanmış Barselona Halk Olimpiyatları’nı bugünden okumaya çalıştığımızda başta sadece geçmişten kalan farklı bir etkinlik deneyimini göreceğiz. Gerçekten de böylesi ses getirebilen bir organizasyonu bugün hayal etmek çok güç.

Ancak bir tarihsel olayın belli bir döneme ait oluşu, onu dilsiz kılmaz. Halk Olimpiyatları’nı ya da Spartakiad’ları biraz daha yakından incelediğimizde karşılaştığımız yanıtların herhangi bir zaman dilimine ait olmadığını kolaylıkla fark edebiliriz: O yanıt da günün ihtiyacına karşı devrimci alternatifin yaratımı olacaktır. İster spor müsabakası olsun ister mücadele biçimi… Geçmişin deneyimleri 85 yıl sonra da yaratıcılık dersi vermeye devam edebiliyor.

Bu makale ilk olarak Gazete Duvar’da yayınlamıştır.



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Editörün Seçtikleri Haberler