Bizimle iletişime geçin

Kadın

Kadın örgütleri: Kadın işçiler en öne 1 Mayıs’ta Taksim’e

Emek sömürüsüne, kadın yoksulluğuna, iş yerlerindeki baskı, mobbing ve tacize karşı Taksim’de olacaklarını vurgulayan kadın örgütleri, “Kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda omuz omuza mücadeleyi yükseltmek için bir arada olacağız. Tüm kadınları, 1 Mayıs alanlarına çağırıyoruz” dediler.

Yadigar Aygün / İstanbul

1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nde kadınlar, emek sömürüsüne karşı, kadın yoksulluğuna karşı, iş cinayetlerine karşı, iş yerlerindeki baskı, mobbing ve tacize karşı Taksim’de ve Türkiye’nin pek çok yerinde sokaklarda olacak. 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’ne sayılı günler kala kadın işçi ve kadın emekçilerin yaşadıkları sorunları, 1 Mayıs’ı kadın örgütleri ile konuştuk.

‘Her geçen gün işçilerin sofrasından yemek eksiliyor’

Emekçi Kadınlar (EKA) üyesi Delal Erol, işçi ve emekçilerin açlık ve sefalete mahkum edildiğini söyledi. Erol, “İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu 1 Mayıs’a, yaşadığımız topraklarda ve bütün dünyada işçi ve emekçiler için artık dayanılamaz bir duruma gelmiş, açlık ve sefaletin içinde hazırlanıyoruz. Sermayedarlar, artık sayısı milyonları bulan yoksulların emeğini sömürerek devasa zenginliklere ulaşmışken, her geçen gün işçilerin sofrasından yemek eksiliyor. Bir avuç zenginin daha da zenginleşmesini sağlayan tekelci kapitalist sistem, varlığını sürdürmek için bir ölüm-kalım savaşı veriyor. Bu savaşın bir ucunda üretim araçlarını, mülkiyeti elinde bulunduran burjuvalar varken diğer ucunda, emeğinden başka satacak hiçbir şeyi olmayan devasa bir açlık ordusu yer alıyor” dedi.

‘Kadınlar, her geçen gün daha da yoksullaşıyor’

Kadın işçi ve kadın emekçilerin daha fazla emek sömürüsüne maruz kaldığını vurgulayan Erol, “Şüphesiz ki emekçi kitlelerin içinde iki kat ezilen erkek proleterlerden de daha kötü koşullarda yaşamaya çalışan kadınlar oluyor. Kadın işçi ve emekçiler, kapitalizmin sömürü çarkları arasında ezilmekle kalmıyor, erkek egemenliğin baskısı altında yalnızca kadın olmaktan kaynaklanan ikinci bir kuşatma altında yaşıyor. İşte böylesi bir savaşın içinde milyonlarca işçi ve emekçi günün sonunu getirebilmek, ay sonunu yettirebilmek için mücadele ediyor. Kadınlar, her geçen gün daha da yoksullaşırken güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda bırakılıyor” diye konuştu.

‘Eşit işe eşit ücret verilmiyor’

İş yerlerinde kadın işçilere yönelik baskı, mobbing ve tacize dikkati çeken Erol, “İşsizliğin gittikçe attığı son aylarda kadın işçiler, insanlık dışı koşullarda ve patronların, şeflerin taciz ve mobbingi altında çalışmayı mecburiyet olarak görüyor. Çünkü kadınların aynı değerde yaptıkları işe karşılık daha düşük ücretlerle çalışmaları ve kazançlarının aile içine yalnızca yedek gelir olarak eklenmesi, onların üretim alanında daha fazla sömürülmesine neden oluyor. Sömürü bu kadarla kalmıyor, çalışan kadınlar için mesai bitimiyle başlayan ev içi işler, ev emekçisi kadınlar için günün uzun zamanlarında yemek, temizlik, çocukların bakımı gibi görünmeyen emeğin sömürüsüyle devam ediyor” diye belirtti.

‘İş yelerinde iş güvenliği alınmıyor’

Erol, ekonomik krizin en çok kadın işçileri ve kadın emekçilerini etkilediğini belirtti. İş yerlerinde önlem ve denetim alınmadığını ve iş cinayetlerinin her geçen gün arttığını söyleyen Erol, “Kadın yoksulluğu kendisini ekonomik alanda belirginleştirirken, bu kadınların yaşamında ve beraberinde birçok sorunu getiriyor. Bugün kadınların büyük çoğunluğu, kendisine yeni bir hayat kurma imkanı bulamadığından şiddet gördükleri evlerde yaşamak zorunda. Her gün kadınların bir kırım şeklinde katledildiği, faillerin çoğunlukla baba, koca olduğu bu coğrafyada kadınların bu şiddet sarmalından kurtulabilmeleri için çocukların bakımını, çalışacakları işi, yaşayacakları evi hesaplayarak bir gelire, güvenceye ihtiyacı var. Ancak kapitalist sistem, en küçük kazanımlarımızdan tutalım da en temel hak olan yaşama hakkını dahi işçiler için güvence altına almıyor; bunu her gün denetimlerin yapılmadığı, iş güvenliğinin sağlanmadığı fabrikalarda, atölyelerde katledilen işçilerden biliyoruz.”

‘Erkek egemen kapitalist sisteme karşı 1 Mayıs’ta Taksim’e’

1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda olacaklarının altını çizen Erol, tüm kadın işçi ve kadın emekçileri Taksim’e çağırdı. Erol, “Bütün bunlara karşı kadınların mücadele ve değişim istemi, her geçen yıl artıyor. Kadın işçi ve emekçiler, gitgide büyüyen oranda sendikalara, örgütlenmeye yüzünü dönerken, işçi mücadelelerine daha yoğun katılım sağlıyor. Kadınların yoğun çalıştığı sektörlerde olan kötü çalışma koşullarına karşı kadın işçiler sebatkar bir mücadele sergiliyor. İş yerlerinde tacize, mobbinge karşı sessiz kalmamayı, birlikte mücadele etmeyi geliştiriyorlar. Tüm bunlar, şüphesiz ki kadınların bu sömürü düzenine karşı mücadelesini ve bir bütün olarak işçi sınıfının mücadelesini ileri noktalara taşıyor. Bir çağın dönümündeyiz. İşçi ve emekçi milyonları sömürü ve ölüm arasında bir tercih yapmaya zorlayan emperyalist-kapitalist sistem artık her alanda kendisini sürdüremiyor. Bir avuç azınlığın daha lüks içinde yaşaması için her gün katledildiğimiz bu sömürü düzenine mecbur değiliz. Bugün bu bilinç, yeni ve insanca bir yaşamı kurmak için toplumun köklü değişimini gerektiren büyük devrimlerle açığa çıkabilir. Ve şüphesiz ki Clara Zetkin’in söylediği gibi, bütün kurtuluş hareketlerinin deneyi gösterir ki; bir devrimin başarısı kadınların katılmasının önemine bağlıdır. Yaşadığımız tüm sorunların kaynağı olan erkek egemen kapitalist sisteme karşı işçi sınıfının mücadele günü 1 Mayıs’ta Emekçi Kadınlar olarak işçi ve emekçi kadınlara sesleniyoruz. Kadın işçiler en öne 1 Mayıs’ta Taksim’e” dedi.

‘Haftada bir gün dahi izin kullanmayan kadın işçiler de mevcut’

Demokratik Kadın Hareketi (DKH), kadın işçi ve kadın emekçilerin daha fazla ayrımcılığa, baskıya ve mobbinge maruz kaldığını söyledi. DKH, “Ülkemizde derinleşen ekonomik kriz, kadınların yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırmaktadır. Çalışma yaşamında sistematik bir şekilde cinsiyet ayrımcılığına maruz kaldıkları bilinmektedir. Erkek emek gücüne kıyasla daha düşük ücretlerle çalıştırılmaları, cinsel tacize uğrama riski ve her türlü esnek çalışmaya; kayıt dışılığa mecbur bırakılmaları devam etmektedir. Birçok kadın işçi, asgari ücret ve altında çalışmak zorunda kalmaktadır. Çalışma süreleri ortalama 12-14 saat arasındadır ve başta özel sektör olmak üzere mesai ücreti ödenmeden çalıştırılmaktadırlar. Haftada bir gün dahi izin kullanmayan kadın işçiler de mevcuttur. Çalıştıkları iş yerlerinde de birçok sorunla karşı karşıyadırlar. Bu sorunları şu şekilde sıralayabiliriz; cinsiyet ayrımcılığı, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, izin kullanım sorunu yaşıyor. Görev tanımının net olmaması, mobbing, fırsat eşitsizliği, meslekte ayrımcılık, iş yerinde şiddete maruz kalma, aile ve iş hayatı arasında denge kuramama ve güvencesiz çalışma gibi birçok sorun da kadın işçileri olumsuz etkilemektedir. Ayrıca ekonomik kriz derinleştikçe, aile içi şiddetin son aylarda %1400 arttığını görmekteyiz. Kadınların işsiz kalma riski ise erkeklerden yaklaşık 25-30 kat daha fazla olduğunu söyleyebiliriz” diye belirtti.

‘Görünmeyen emeğimizin görünmesi için alanlarda olacağız’

DKH, kapitalizme ve patriyarkaya karşı 1 Mayıs’ta alanlarda omuz omuza mücadeleyi yükseltmek için sokaklarda olacağını vurguladı. DKH, “1 Mayıs’a sayılı günler kala bizler emeğin ve dayanışmanın önemini bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Eşit işe eşit ücret, görülmeyen emeğin görünür kılınması ve güvenceli çalışma koşullarının oluşması için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Kapitalizme ve patriyarkaya karşı, kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda omuz omuza mücadeleyi yükseltmek için bir arada olacağız. Son olarak çağrımızı yenileyerek tüm işçi ve emekçileri, kadınları, LGBTİ+’ları, mücadeleyi ve sesini yükseltmeye 1 Mayıs’ta alanlara çağırıyoruz” diye ifade etti.



Mayıs 2024
PSÇPCCP
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031 

Daha Fazla Kadın Haberler