17 Aralık 2023 tarihinde İzmir Mimarlık Merkezi’nde; Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi, ODTÜ Ege Mezunları Derneği, Mimarlar Odası İzmir Şubesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin Düzenleme Kurulu’nda yer aldığı “İzmir, Yerel Seçimler ve Toplumcu Belediyecilik Sempozyumu” yoğun katılımla gerçekleştirilmişti.
Sempozyum Düzenleme Kurulu adına yapılan açılış konuşmalarında; yerel seçimler öncesi aday adaylarına ve isimlerle sıkışan yerel yönetim tartışmalarında yeni bir yol, yeni bir tartışma alanı açmak için bu sempozyumu düzenleme ihtiyacı duyulduğu belirtildi. İzmir’de de temelde kentsel ranta odaklanan bir siyaset anlayışının sonucu olarak, kentsel müştereklerin risk altında kaldığı dolayısıyla kent yoksullarının, barınma, eğitim, sağlık, beslenme, ulaşım, sosyo-kültürel hakların korunması gibi temel kamusal hizmetlere eşit ve adil erişim konusunda yaşadığı adaletsizliklere karşı üreticiliği temel alan, kaynak yaratıcı, tüketim düzenleyici, dayanışmacı, toplumcu bir planlamayla, kentin tüm dinamikleriyle ilişkili-daha katılımcı, demokratik ve denetlenebilir bir politik hat üzerinden yerel yönetimlerin tartışılması gerektiği belirtilmişti.
Dünya’dan, Türkiye’den ve İzmir’den halkçı, kamucu yerel yönetim deneyimlerinin, umut ve mücadele mekânlarına yeniden-nasıl dönüştürülebileceği, dönemin tanıkları, araştırmacılar ve mevcut toplumcu yerel yönetim önderleriyle birlikte tartışılmıştı.
Çeşitli emek-meslek örgütlerinden üyelerin, üniversite öğrencilerinin, sanat, akademi ve belediyecilik alanından farklı disiplinlerden gelen kişilerin siyasal-yönetsel, sosyo-kültürel, şehircilik, ekolojik, ekonomik vd. kentsel sorunlara ilişkin tartışmalar yürüttüğü sempozyum kapsayıcılığı, bütünselliği ve toplumsal hafızayı tazelemesiyle başarılı bir şekilde sonuçlandı.
İzmir Yerel Seçimler ve Toplumcu Belediyecilik Sempozyumu Sonuç Bildirgesi’ne göre 2024 yerel seçimlerinin rehber ilkeleri sıralandı;
*Yoksulluğu zamanda ve mekânda öteleyen ve ihtiyaç sahibi kesimleri merkezi ve yerel idarelere muhtaç hale getiren yardım politikaları yerine yoksulluk sorununu uzun vadede ortadan kaldırmaya amaçlayan üretim alanlarını yaratmak, kolektif üretim ve karar mekanizmalarını savunan kooperatifleri desteklemek,
*Demokrasi, çoğulculuk ve özgürlük ekseninde 2013 Gezi direnişi öncesinde ve sonrasında açığa çıkan yeni toplumsal hareketler veya örgütlenme ağları ile ilişkiler geliştirmek,
*Kentin kıyıları, ormanları, tarım alanları ve su havzaları sermayenin yeni kar alanlarına dönüştürülmek istenmesi,
*Tüm bir ekosistemi denizi, havayı ve suyu olduğundan çok daha fazla kirletecek olan bu yeni yerleşim ve ticari alanların açılmasına karşı ekoloji mücadelesi veren halkın ve kurumların yerel kent konseylerini belediye başkanlarının kendi katılımcısını yarattığı sermaye tabanlı STK’lar birliği olma durumundan çıkarıp, örgütsüz oldukları için karar alma süreçlerine ve kentsel kaynaklara uzak olan toplumun dışlanan kesimlerinin meclisi haline getirmek, demokratik kamusallığın yeniden kurulduğu kent hakkı okulları olarak yeniden yapılandırmak,
*Kent suçlarına karşı emek-meslek örgütleri ile birlikte mücadele etmek, kentin anayasası olan imar planlarını doğal, kültürel, tarihi alanları koruması önceliğiyle kamucu ve toplumcu bir çerçevede hazırlamak, bu alanlarda ekoloji mücadelesi veren halkla dayanışma içinde olmak,
*Toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde kadın ve LGBTİ+ mücadelelerini desteklemek, bu konuda faaliyet gösteren kurumlarla protokoller imzalamak,
*Dışlanan inanç ve kültürel kimliklerin diğer kent halkıyla eşit şekilde belediyelerde temsil edilmesini ve kentsel hizmetlerden faydalanmasını sağlamak,
*Engelliler, yaşlılar, gençler ve çocukların karar süreçlerinde etkin olduğu yerel modeller oluşturmak
*Sokak hayvanlarına ilişkin koruyucu ve kapsayıcı politikalar geliştirmek,
*Günümüzde genellikle belediye başkanlarını parlatma alanına dönüşmüş uluslararası belediye uygulama ödül piyasaları yerine, emekçi sınıfları önceleyen; eşitlik, adalet ve barış temelinde kurulmuş uluslararası kentsel ağlara dâhil olmak,
*Sosyal medya, yapay zeka ve yeni gelişen bilgi-iletişim teknolojilerini tüketim ve toplumsal gözetim alanı olma niteliğinden çıkarıp dijital kamusal alanlara dönüştürerek anti kapitalist, karşı mücadele ağlarını yaratmak,
*Katılımcı bütçe uygulamalarını belirli bir pilot alanda uygulayıp; mahalle, kent ve bölgesel düzeyde yaygınlaştırmak,
*Doğa olaylarını afete çeviren sermayenin rant politikalarına karşı kamucu iktisadi ve mekânsal planlamayı savunmak, kenti deprem tehlikesine göre düzenlemek ve yapıları deprem dirençli hale getirmek,
*Ekolojik krizler aynı zamanda birer kentsel krize dönüşmüştür. Artarak gelişen kitlesel göçler, tarım alanlarının zehirlenmesi, ormanların yok olması, su kaynakların kirletilmesi, küresel ısınma gibi krizleri; kentsel ve kırsal planlama ile birlikte ve kamucu bir şekilde ele alarak çözmek,
*Toplumcu belediyecilik ilkelerini ve programını benimsemiş ve bu ilkeleri uygulamak için çaba sarf eden belediyeleri “toplumcu belediyeler birliği” ağı etrafında bir araya getirmektir