Partizan, keyfi gerekçelerle infazı yakılan ve tahliyesi ikinci kez engellenen Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci tutsak Kadir Karabak için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu ve Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Burcugül Çubuk ve Kadir Karabak’ın ailesi yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Açıklama öncesi konuşan Kadir Karabak’ın eşi Eylül Karabak, eşinin yaklaşık 6.5 yıldır tutsak olduğunu ve pek çok kez sürgün edildiğini belirterek, infazının ikinci kez ertelendiğini söyledi.
İlk infaz erteleme kararının keyfi gerekçelerle gerçekleştiğini söyleyen Karabak, ikinci infaz erteleme gerekçesinin ise Kadir Karabak’ın Özgür Gelecek gazetesine yazdığı ve aynı hapishanede şüpheli şekilde yaşamını yitiren Vedat Erkmen’in infaz edildiğine dair mektubu olduğunu aktardı. Bir diğer gerekçenin ise Karabak’ın 6.5 ve 9 yaşındaki kızlarının örgütle ilişkilendirilmesi olduğunu belirten Eylül Karabak, Kadir Karabak’ın tahliyesi durumunda “ailecek örgütsel faaliyet içine girilebileceği” bahanesinin sunulduğunu söyledi. Duruma tepki gösteren Karabak, eşinin derhal tahliyesini istedi.
Basın açıklamasını Partizan adına Metin Özken okudu.
Ekonomik krizin giderek derinleştiği, ezilenlerin alım gücünün düştüğü ve milyonların açlıkla boğuştuğu bir sürecin içindeyiz diyen Özken, AKP-MHP faşist ittifakı uyguladığı politikalar sonucunda, işçi sınıfı ve emekçileri, Alevileri, Kürtleri, kadın ve LGBTİ+’ları daha büyük bir sömürü, zulüm ve baskı girdabına çektiğini söyledi.
“Tutsaklar gardiyanların fiziki ve psikolojik işkencelerine maruz kalıyor”
Egemenler, ekonomik ve siyasi alanda sıkıştıkça, ezilen emekçilere yönelik baskı ve şiddetin dozajını artırdığını belirten Özken, “Dışarda yürürlüğe koyduğu uygulamaların ilk elden yaşama geçirildiği adres ise hapishaneler olmaktadır. Ezilenlerin öfkesi ve tepkisi yükseldikçe, bu sinerji sokağa akma eğilimi gösterdikçe, iktidar bir yandan azgın bir devlet terörü uygularken buna paralel hapishaneleri hedef tahtasına koyuyor.Özellikle son dönemde hapishaneler giderek artan hak ihlallerinin baskı ve işkencenin merkezi haline geldi. Tutsakların gazete, dergi, kitaplara erişimi engelleniyor; radyolarına el konuluyor, hücreler basılarak arama adı altında adeta yağma yapılıyor; mektuplar keyfi bir şekilde verilmiyor, tutsaklara çıplak arama ve askeri disiplin dayatılıyor; tutsaklar gardiyanların fiziki ve psikolojik işkencelerine maruz kalıyor. Tüm bunlar için yapılan başvurular gerek hapishane yönetimi gerekse de hapishane savcılıkları tarafından görmezden geliniyor” ifadelerini kullandı.
“Tutsaklara teslimiyet dayatılıyor”
Egemenlerin, hapishaneler üzerinden hakkını arayan herkese gözdağı vermek istediğini söyleyen Özken, bunun için de hapishanelerdeki baskı rejimi derinleştiriliyor. Oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulu ile siyasi tutsaklara teslimiyet dayatıldığını belirterek, siyasi duruşunu koruyan, onuruna sahip çıkan, yaşanan hak ihlallerine tepki gösteren devrimci tutsaklar sudan sebeplerle, hiçbir hukuki dayanak aranmaksızın “iyi halli olmadığı gerekçesiyle” infazı yakılarak tahliye edilmediğinin altını çizdi.
Son olarak Bolu F Tipi Hapishanesi’nde 12 tutsağın infazı yakılarak tahliyelerinin engellendiğini kaydeden Özken, şöyle devam etti: “Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’nde 6 yıldır tutsak bulunan ve cezası bittiği halde tahliye edilmeyen gazeteci Dilan Oynaş’ın infazı üçüncü kez Hapishane İdare ve Gözlem Kurulu tarafından aldığı disiplin cezası gerekçe gösterilerek engellendi.
Bolu F Tipi Hapishanesi’nde hasta tutsak Ferit Orak’ın tahliyesi “elektrik ve su kullanımı gibi genel harcamalarda tasarruf kurallarına uyum sağlamadığı” ve “yazdığı dilekçelerden örgüt içerisinde aktif olduğu” gerekçesiyle ertelendi.
Diyarbakır 1 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde tutsaklara “pişmanlık, itaat, boyun eğme” dayatılmaktadır. İdare ve Gözlem Kurulu tarafından “iyi halli olmadığı” yönünde verilen raporlar nedeniyle birçok tutsak tahliye edilmemektedir.
Trabzon Beşikdüzü T Tipi Hapishanesi’nde tutsak olan ve 22 Haziran’da infazı tamamlanan Cumhur Ataş da tahliye edilmedi. İdare ve Gözlem Kurulu’nun “Hükümlü genel ve kısmi arama ve sayımlarda idare ve kurum personelinin çalışmalarına zorluk çıkarmamış olsa da kolaylaştırmaya yönelik gayreti de olmamıştır” değerlendirmesi ile tahliyesi engellendi.
Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tutsak bulunan yoldaşımız Kadir Karabak’ın tahliyesi de sözünü ettiğimiz bu gözlem kurulları tarafından keyfi gerekçelerle sürekli bir biçimde engelleniyor. Kadir Karabak, tahliye edilmesi gereken süreyi tamamlamış olmasına rağmen 3’er aylık ertelemelerle tahliye edilmiyor, fiili olarak infazı yakılıyor.
Karabak’ın Özgür Gelecek gazetesi yazı işleri müdürüne yazdığı mektupta, hapishane arkadaşı olan Vedat Erkmen’in şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesini haberleştirmesi suç unsuru olarak görülüp tahliyesi ertelendi.
Kadir Karabak serbest bırakılsın
Akabinde, hapishane idaresi Kadir Karabak’ın 6 ve 9 yaşındaki çocuklarının slogan attıklarının tespit edildiğini söyleyip bunu da örgütsel bir faaliyet kapsamına alarak Kadir’in dışarı çıkması durumunda çocuklarının bu tutumunun onu örgütsel faaliyete sevk edeceği gerekçesiyle tahliyesini bir kez daha 3 ay erteledi. Hapishane yönetiminin bu değerlendirmesi keyfilikte sınır tanımazlığa eklenen yeni bir örnek olmuştur. AKP-MHP iktidarının hapishanelere yönelik tecridi derinleştiren, hasta tutsakları ölüme terk eden politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. İnfaz yakmalar hukuksuzdur ve bir an önce son bulmalı, Kadir Karabak serbest bırakılmalıdır!”
“Hapishane yönetimi mahkemelerin rolüne bürünmüş durumda”
HDP Milletvekili Musa Piroğlu, iktidar eliyle yaratılan hukuksuzluğun doruk noktaya çıktığını ve iktidarın cezasızlık politikalarına sırtını yaslayan devlet yetkililerinin kendi konumlarını baskı aygıtı olarak kullandığını söyledi. Bu durumun en belirgin olduğu yerin hapishaneler olduğuna işaret eden Piroğlu, tutsakların kaderinin yönetimin iki dudağına sıkıştırıldığını vurguladı.
Artan infaz yakma ve ceza erteleme uygulamalarını işaret eden Piroğlu, “Hapishane yönetimi mahkemelerin rolüne bürünmüş durumda” dedi. Devrimci tutsakların iradesinin pişmanlık ve itirafçılık dayatmasıyla teslim alındığına işaret eden Piroğlu, hapishaneler sorununa toplumsal olarak ses çıkarmak gerektiğinin altını çizdi.