Yadigar Aygün/ İstanbul
TBMM Genel Kurulu’nda, 11 Aralık Pazartesi günü bütçenin tümü üzerinde görüşmeler yapılacak. Hükümet adına 2024 yılı bütçe sunumunu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz yapacak. Siyasi parti gruplarının temsilcileri bütçe üzerine görüşlerini bildirecek. Kamu idarelerinin bütçe ve kesin hesapları üzerindeki müzakereler 8 turda ele alınacak. Genel Kuruldaki bütçe görüşmeleri 24 Aralık’ta sona erecek. Emek örgütleri ile AKP’nin bütçe politikasını ve emek örgütlerinin beklentilerini konuştuk.
‘Sermayeden yana bir bütçe ile karşı karşıyayız’
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Eş Genel Başkanı, Mehmet Bozgeyik, AKP’nin bütçeyi eğitime, sağlığa, işçi ve emekçilere ayrılması gerekirken savaş politikalarına ayırdığına dikkati çekti. Bozgedik, “21 yıllık AKP hükümeti döneminde hazırlanan bütçelere baktığımızda genel anlamda neoliberal politikaları içeren, daha çok özelleştirmeci kaynakların güvenlikçi ve militarist politikalara ayrıldığını görüyoruz. Sermayeden yana bir bütçe ile karşı karşıyayız. Bütçe yapma hakkı tamamen ortadan kaldırıldı. Sendikaların, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin, halkın bütçe sürecine katılımı engelleniyor. Buna dair mekanizmalar ortadan kaldırıldı. Orta vadeli program ve 12’nci Sanayi Kalkınma Planı çerçevesinde hazırlanan bir bütçe var. O bütçenin programında baktığımızda yeni bir emek rejimi, yeni bir ücret rejimi ile emekçilere dayatılıyor. Faize ayrılan kaynakların daha fazla artırıldığı, eğitime, sağlığa daha az kaynağın ayrıldığı bir bütçe var. Yine dinselleştirme politikalarına, cemaatlere ve tarikatlara bütçe aktarılarak buradan kendi siyasal İslamcı tabanını konsolide eden, ticari transferler ile oralara kaynaklarını aktaran bir bütçe süreci ile karşı karşıyayız” dedi.
‘Savaşa değil, eğitime, sağlığa bütçe’
Halkın giderek yoksullaştığını vurgulayan Bozgeyik, bütçe süreçlerinin demokratikleştirilmesi gerektiğini söyledi. Bütçe sürecinde aktif bir şekilde çalışmalar yaptıklarını belirten Bozgeyik, “2024’te asgari ücretler hem emekliler hem kamu çalışanları için yoksulluk giderek daha fazla artacak. Derin bir yoksulluktan söz ediyoruz. Geçinememeye barınma krizde eklendi. Büyük şehirlerde öğrenciler yetersiz yurt olması ile barınamıyor. Öğrencilerin yaşamış olduğu sorunlar nedeniyle intihar ediyor. Bir bütün olarak toplum bu bütçe ile bir cendereye alınmak isteniyor. O nedenle biz hem bütçe hazırlama süreçlerinin demokratikleştirilmesi hem kaynaklarımızın daha fazla kamusal hizmetlere, savaşa, güvenlikli politikalarına, savunma sanayisine ayrılmasını değil bütçenin, eğitime, sağlığa daha fazla ayrılmasını istiyoruz. 13 Aralık’ta bütçe parlamentoya gündemine gelecek o süreçte de yaygı eylemlilikler ile hem bu bütçeyi teşhir eden halkı aydınlatan emekçilere aydınlatan çalışmalar yapacağız” diye ifade etti.
‘Bu savaş bizim savaşımız değil’
Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev-Yapı-İş) Genel Sekreteri Nihat Demir, işçi ve emekçilerin ağır bir ekonomik kriz ile kârı karşıya olduğunu vurguladı. Demir, “Bütçe savaşa ayrılıyor. Savaşa ayrılan bütçe, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin sırtına yükselmiş durumda. İşçi evine bir soğan bir ekmek götüremiyor şu anda. Artık bir çay içmek bir simit yemek lüks oldu. Sofralarımız gittikçe ufaklaşıyor. İnsanlar artık dışarıya adım atamıyor. Biz işçiler doğru düzgün giyinip kuşanamıyoruz. Bu savaş bizim savaşımız değil. Biz açız, yoksuluz ve geçinemiyoruz. Bu yoksulluktan kurtulmak istiyoruz. Bu kabul edilebilir bir bütçe değil bu bütçe eşit bir şekilde halka dağıtılmalıdır” diye konuştu.
‘Genel grev örgütlenerek zorundayız’
DİSK’e bağlı Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiyecilik ve Antrepoculuk İşçileri Sendikası (Limter- İş) Genel Başkanı Kanber Saygılı, bütçenin sermayeye ve patronlara ayrıldığının altını çizdi. 2024 bütçesinin savaş bütçesi olduğunu söyleyen Saygılı, savaş bütçesine karşı genel grevin örgütlenmesi gerektiğine dikkati çekti. Saygılı, “Aslında yıllardır asgari ücret belirlemesi bir orta oyunundan ibaret patronlar ve aynı zamanda siyasal iktidar AKP-MHP iktidarı dahil olmak üzere kapalı kapılar ardında asgari ücreti belirliyorlar. TÜRK-İŞ patronları da bunun figüranları durumdalar. Bu yıl göstermelik olarak 4 tane işçiyi çıkaracaklarını söylüyorlar. İşçileri de figüran olarak kullanıyorlar çünkü orada olmasa da emekçiler lehine bir şey çıkması mümkün değil. Zaten bu bütçe savaş bütçesi savaş bütçesi olduğundan dolayı emekçilerin ekmeği kıt olacak demektir. Emekçilerin yaşamı zor olacak demektir. Dolayısıyla bu bütçeden emekçiler lehine bir şey çıkmayacağı gibi bu bütçeye karşı bir mücadele yürütmek gerekiyor. Bugün sendikalar, emekten yana sendikalar, sadece mitingler ile sadece basın açıklamaları ile değil, hakikaten hakkı ile sınıf mücadelesi yürütmesi gerekir. Bunun koşulları var mı? Var. Zor mu? Zor ama zoru aşmak zorundayız. Biz bu asgari ücret belirleme sürecinde savaşa karşı emekçi savaşa değil emekçiye bütçe, savaşa değil halka bütçe, ekseninde ciddi bir mücadele yürütmemiz gerekiyor. Aslında buna karşı bir genel grev örgütlemek lazım ama şu anda baktığımız zaman bunun koşulları var ama buna uygun bir örgütlenme söz konusu değil” diye belirtti.
‘İşçi sınıfına ayrılan bütçe azalıyor’
Birleşik İşçi Kurultayı direnişler, grevler ve sendika konusunda çalışmalar yapan Aydın Yiğit, AKP’nin halka, emekçilere karşı bir iç savaş başlattığını söyledi. Yiğit, “AKP’nin uyguladığı bütçe konusu dahil siyasi yöntemleri iç savaş hukukuna uygun şekillenmiştir. Aslında şu an da işçi sınıfına, emekçilere, tüm ezilenlere karşı ilan edilmemiş bir iç savaş var. Bu iç savaşı ilan eden devlet ve devlet kurumları karşı bir örgütlenme yaratılmamış durumda. Bütçe de bunun göstergesi, TTB’ye yapılan saldırıda bunun göstergesi, Kürt halkına yapılan saldırıda bunun göstergesidir. Bu iç savaş hukukun göstergeleridir. Bugün karlılık oranlarına baktığımızda holdinglerin, bankaların karlılık oranları yüzde 200, yüzde 400 açıklanırken işçi sınıfın bütçeden toplam gelirden aldığı oran yüzde 32’den yüzde 26’ya düştü durumda. Bu saldırılara karşı örgütlü bir mücadele yürütmek gerekiyor. Bu mücadele ancak sokakta olur” dedi.
Kadınlara bütçe ayrılmıyor
Tüm Otomotiv Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) MYK üyesi Dilbent Türker, kadınlara bütçe ayırmadığına dikkati çekti. Türker, “AKP’nin varoluşsal amacı gericilik üzerine faşizm üzerine kurulmuş bir anlayış. Kadına yönelik herhangi bir bütçede ortaya koyacaklarını düşünmüyorum. Tam aksine AKP, kadınları iş gücünden çekmeye çalışıyor. Kadınları katlediliyor. Gün geçtikçe emekçilerin sorunları daha da katmerlenerek artıyor. Asgari ücret açlık sınırının altında kaldı. Patronlar, işyerlerinde işçi ve emekçilerin haklarını gasp ediyor. İşçilerin emekçilerin, kadınların örgütlenmesi ve mücadele etmesi gerekiyor. Örgütlenmekten, mücadele etmekten başka şansımız yok” diye belirtti.