Gitmek… Altı harf, bir kelime, yürekte tonlarca ağırlık… Sevgili Can Yücel, Gitmek şiirinde “bir yanımız kalk gidelim/ öbür yanımız otur…” diyor. Yücel, şiirinde, oturan yanı ağır basanları anlatıyor.
Bizim çocukların “GİTMEK” yanı ağır basıyor. Evet, bizim çocuklar. Hepiniz tanırsınız onları. Kimimizin hayatına en güzel anlarla, anılarla girdiler… Kimimizin 20 Temmuz 2015’te Amara Kültür Merkezi’nin bahçesinde o son sözleri, son gülüşleri, yüreklerinde taşıdıkları umutlar ve onları yola çıkaran düşleriyle.
Yüreklerine ağır basan yanın amacını öğreterek girdiler hayatımıza, öyle kondurdular yüreğimize busenin en güzelini… Onlar gittiler. 33 canımız, dostumuz, yoldaşımız gitti… Düşleri kaldı yüreklerimizde. En güçlü sevdayı ektiler düşlerimize. Viran olmuş bir şehre gitmek istediler… Düşleri gitti… “Kobane sana yine geleceğiz” dedik, gözyaşlarımızı yüreğimize akıtıp, sıkılı yumruklarımızı göğe yükseltirken.
Şimdi 33 gidişin 4. yılına doğru gidiyoruz. Adalet arayışımız eksilmedi, meydanlarda gürleyen sesimiz her geçen an daha da arttı. Dört yıldır, sokak sokak, kent kent adalet istiyoruz.
“Suruç için adalet herkes için adalet” çığlıklarımız bu yüzden. Korkuları sesimizden, umutlarımızdan, yüreğimizden, yüreğimizdekileri her meydana taşıyışımızdan… Bizler, düş yolcularının izinden gitmeye karar verdik. Çocuklara gitmeye, düşlerine gitmeye, göz bebeklerine umut ışığı olmaya…
Böylelikle, #ÇocuklaraGİTMEK hasthagiyle hapishanelerde hapsedilen bebeklere ve çocuklara oyuncak kampanyası başlattık.
İnstagram ve Twitter’den 33GençYürek isimli hesaplar açarak kampanyamızın duyurusunu yaptık. Bakûrê Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’nın onlarca kentinden sayfamıza mesaj atanlar, destek olmak istediklerini belirtti. Milletvekilleri, sanatçı, aydın ve kadın aktivistler ve gençlik örgütleri, 33 düş yolcusunun aileleri ve farklı kesimlerden çok sayıda kişiden kampanyamıza yoğun bir ilgi ve destek geldi. Yüzlerce duyarlı insan, “Hiçbir Düş Yarım Kalmayacak” diyerek bizimle bu yola çıktı. Bildiğiniz gibi hapishane koşulları bebekler ve çocukların gelişimi bakımından çok kötü. Ne yazık ki, onlarca çocuk hapishanelerde yaşamak zorunda. Keza bu çocuklar hapishanelerden çıktığı zaman da üzerlerinde ağır tahribatlar oluşmaktadır.
Bu tahribatlar sosyal yaşamlarını ve psikolojilerini ağır bir şekilde etkiliyor. Bizler de, bu kampanya ile hem düş yolcularımızın yarım kalan hayallerini gerçekleştirmek, hem de çocukların yüreğinde umut olmak istiyoruz. Onların bizlere ihtiyacı var… Yüreğimize, sesimize ihtiyaçları var… On beş ay boyunca o çocuklardan birkaçıyla yaşamış biri olarak söylüyorum; sesimize, gülüşümüze, sevgimize ihtiyaçları var… Bu kampanya ile onları oradan çıkaramayız. Elbette bunu bilerek çıktık bu yola. Ama onlara gidebilirdik. Hangi güç, yüreği umutla, inat ve inançla çarpanları durdurabilirdi ki? Dört yıldır bütün işkencelerine, yıldırma politikalarına karşı ayakta duran yüz binlerce yüreğin önüne kim çıkabilirdi ki? Bizler, düş yolcularının yoldaşları, onların hiç bir düşünü yarım bırakmamaya, devamcıları olmaya yeminliyiz.
33 yoldaşımızı, dostumuzu, arkadaşımızı bizden bedenen koparıp aldılar. Almakla bizleri durdurabileceklerini, yeni bir dünya hayalimizden vazgeçeceğimizi sananlar tarihin en büyük tokadını yüzlerinde hissettiler. Onların ”üç beş öfkeli genç”inin, her meydanda yenilgilerini görmek, zafer çığlıklarımızı duymak zorunda kaldılar. Yenilginin ne olduğunu tatmak, zafere şahit olmak zorunda kaldılar.
33 genç yüreğin yüzlerce genç, kadın, çocuk, yüreğine yerleştiğini görmek zorunda kaldılar. Bunu onlara biz gösterdik. Bu yenilgiyi onlara biz tattırdık. Hepimiz. Her birimiz. Şimdi ise en büyük zaferimiz çocukların yüreklerinde yatıyor. Onlara gitmek ne demekti? Bunun hayalinin büyüklüğü ne demekti? Anlamı neydi? Amacı neydi? Hepsinin cevabı o minik bedenlerin taşıdığı o koca yüreklerde! 19 Temmuz’a kadar toplayacağımız oyuncakları 20 Temmuz günü hep birlikte kolilere yerleştirip, 33’lerin selamları ile birlikte dört duvar arasına postalayacağız. Bizler, hep yolcu olacağız. Hep gideceğiz. Nehirlerle yan yana gider gibi, 33’lerle omuz omuza gitmek.
Düşlerine gitmek, düşlerini yarım bırakmamak için gideceğiz. Elbette bu yol engellerle dolu, elbette zorlu ama bu yola çıkmanın, yolcu olmanın güzelliğini durdurabilir mi? Kalanlar gidenler için türkü söyleyecek, şiir yazacaksa bunu şimdi biz yapacağız. Bir gün bizden birine de türküler söylenecek, şiirler okunacak. Yolcu, yolun güzelliğini bildiği kadar yolun yüklediği sorumlulukları da bilir. Durma yol-a çık! (Kampanyaya destek olmak için sayfamızdan Etkin Haber Ajansı’ndan olduğu gibi alıntılıyoruz)