Devrim için devrimci cephe kurumsallaşması kaçınılmaz bir sürecidir. Bu süreç yaşanmadan ya da sağlanmadan devrimin zaferinden söz edilemez, devrim gerçekleştirilemez. Devrim mücadelesinin gelişmesine paralel olarak devrimci güçler ortak paydalarda buluşarak devrimci cepheye giderler. Dünya devrimler tarihi istisnasız olarak bu seyri izlemiş, devrimci güçlerin devrimci cephe örgütlenmelerine tanık olmuştur. Farklı ideolojik-siyasi perspektiflerle örgütlenip mücadele eden devrimci güçler realitesi, her devrim sürecinin önüne bu devrimci güçlerin ortak müştereklerde buluşma zorunluluğunu koyar. Devrimde samimi olmak ya da samimi devrimci güçler gerçeğinde devrimin çıkarları ekseninde birleşme kaçınılmaz olarak gündeme gelir. Ki, bu kaçınılmazlık doğrudan devrimim gerçekleştirilmesi ya da gerçekleştirilmemesine/devrimin istenmesi ya da istenmemesine bağlı olarak bilinçli bir siyasete dönüşür. Samimi veya gerçek devrimciler, devrimi olanaklı kılıp gerçekleştirmek için kendi dışında örgütlü bulunan devrimci güçlerle birleşmeyi benimser, pratikleştirirler. Bu birleşme süreci, gerici sınıflara karşı devrimci sınıfların zorunlu ya da bilinçli yaklaşımlarının ürünü olarak genel örgütsel birlik veya devrim sürecine has cephe birliği şeklinde olmak üzere iki biçimde gelişir. Bu birlik ya da cephe birliği süreci adeta devrimin kaderini belirleyen stratejik bir süreçtir. Bundandır ki, hiçbir devrimci kuvvet(samimi devrimci güç) devrimin başarı ya da başarısına damga vuran bu süreçten sakınamaz, kaçamaz.
Öncesinden gerçekleştirilemeyen örgütsel birlikler, devrimin gelişme aşamasının ikna edici kuvvetini görerek geç de olsa bu ileri aşamada örgütsel birliklere giderler. Kuşkusuz ki, ideal olan bu güçlerin önceden örgütsel birliklere gitmesidir. Fakat söz konusu devrimci güçlerin bağrında taşıdıkları gerilikler, anlamsız kaygılar ve ideolojik-siyasi yetmezlikler bu örgütsel birliklerin zamanında gerçekleşmesinin önünde engel olurlar. Yanı sıra, ciddi ideolojik mücadelelerin yürütülememesi ve birliğin yeterince bilince çıkarılamaması da bu birliklerin gerçekleşmemesinde rol oynarlar. Taa ki, bilimsel devrimci çizgi devrimi ilerletip sürükleyici kuvvet olduğunu ispatlayana kadar bu birlikler ertelenmiş, devrimci enerji dağınıklık anlamında heba edilmiş olur…
Örgütsel birliğin devrimdeki önemini bilince çıkaran örgütlü devrimci güçlerin(parti veya örgütlerin) birlik konusunda ısrarlı olup örgütsel birlikler gerçekleştirmede çaba göstermesi, devrim ısrarı ve devrimdeki samimiyetlerinin göstergesidir. Aynı tutum devrimci güçler arasındaki güç ve eylem birlikleri, ittifak politikası ve cephe siyaseti açısından da geçerlidir. Örgütsel birlik, devrimin programı, stratejisi, temel örgütlenme ilkesi, temel taktikleri, uluslararası çizgi ve ideoloji gibi unsurlarda karşılık bulan genel siyasi çizgideki esasta birlik taşıyan zemininde vücut bulup mümkün olur. Dolayısıyla bu birlik, devrimin stratejik aracı ve devrimin temel silahlarından biri olan Komünist Parti şartı bakımından devrimde stratejik bir rol, bir anlam taşır. Cephe gibi devrimin diğer stratejik araçları-silahları da ancak Komünist Parti niteliğindeki stratejik silahın varlığında anlam kazanırlar. Bu parti olmadan proleter devrimden bahsedilemeyeceği gibi, devrim ve devrimin diğer stratejik silahları da sorunlu nitelik taşırlar. Bundandır ki, KP niteliğinde örgütsel birlikler yaşamsal önemde temel bir sorunu ifade ederler. Bu örgütsel birlikler ayrı bir öneme haiz iken, cephe de devrim açısından stratejik bir unsurdur ve bugünden nüveleri atılarak geliştirilmek durumundadır. Bu nüveler esasta güç ve eylem birlikleri, ittifaklar gibi şartlı dönemsel birlik biçimlerinde ifade bulurlar. Cephe ve bunun nüveleri dediğimiz geçici, dönemsel ve şartlı birlik biçimleri aşamalarında KP önderliğinin mutlak şart olarak dayatılması aslen ve objektif olarak bu süreçlerin ötelenmesi-engellenmesi anlamına gelir. Dolayısıyla, bu süreçlerde gerçekleştirilecek birlik biçimlerinin(güç, eylem, ittifak..), birlik bileşenlerinin ortak iradesiyle belirlenen ortak ilkelere, bağlayıcı kurallara vb. sahip olması yeterli zemindir. Cephe de bunlar gibi cephe bileşeni güçlerin ortak iradesiyle karar altına alınan ilke ve kurallarla sürdürülebilir bir ortak devrimci mücadele kurumudur. Cephe ve bunun nüvesi anlamındaki birlik biçimlerinde, ideolojik-siyasi iradenin hüküm altına alınamazlığının karşılığı olan ‘‘Eylemde birlik, ajitasyon-propaganda da serbestlik‘‘ ilkesi temel bir şart olarak korunmak durumundadır. Bu ilke şartı korunduğu müddetçe hem Cephe ve hem de Cephe öncesi diğer birlik biçimleri sürdürülebilir ve gerçekleştirilebilir/gerçekleştirilmesi gereken süreçlerdir…
Bu anlamda, en alt niteliği demokratik güçler ve demokratik mücadeleden teşekkül olan tüm kurumsal örgütlenmelerde, tüm mücadele-güç-eylem birliklerinde ve tüm ortak platformlarda yer almak doğru devrimci siyasettir. Bunlarda yer alıp almama tartışması geri bir tartışmadır. Çünkü bunlarda yer almak bir yana, bunları yaratıp geliştirme sorumluluğu taşımaktayız. Demokratik olan her şeyi destekler, içinde yer alır, geliştiririz. Bu devrimci görevimiz, devrim karşısındaki sorumluluğumuzdur. Tek tek güç-eylem birliği ve ittifaklarda yer alıp almama sorunu, somut bir meseledir. İlkesel tavrımız bunlar içinde yer almak ve bunları geliştirmektir. Ancak, somutta gündeme gelen güç ve eylem birliği ya da ittifakın somut şartlarına bakarak karar vermek ayrı bir şeydir ki, bu ilkesel yaklaşımımızı ortadan kaldırmaz. Demokratik mücadeleye hizmet edip katkı sunması gibi, demokratik normlara sahip olması, bu bağlamında siyasi iradenin tanınması ve bileşen olan siyasi iradelerin eşit haklara sahip olması güç-eylem birliği ve ittifak politikamızın ilkeleridir. Her somut eylem birliğinde bu şartlar veya ilkeler somut olarak aranır ve bunlara göre karar verilir. Şartsız, koşulsuz, ilkesiz bir ittifak, güç ve eylem birliği düşünülemez.
Demokrasi anlayışı ve devlet tasavvurumuz da değişik siyasi niteliklerdeki devrimci sınıf güçleriyle demokratik ve devrimci mücadele aşamalarından itibaren ortak çıkar ve paydalarda birleşmeyi gerektiren temeldedir. Savunduğumuz-benimsediğimiz demokrasi normları devrimci sınıflara mensup demokratik nitelikteki güçlerin fikir mücadelesi, söz ve örgütlenme hakkı temelinde siyasi örgütlenmesini olanaklı kılıp, bunlar üzerinde baskı kurmayı olumlamaz. Demokratik normlara bağlı kalmak ve bu niteliklerini korumaları kaydıyla, bunların her türlü söz ve örgütlenme, ideolojik mücadele yürütme hakkını korur, garanti eder. Aynı demokrasi anlayışımız sosyalist devlet koşullarında da geçerlilik taşır. Bu koşullarda da aynı haklarını koruyup siyasi örgütlenmelere girişebilirler.
Dahası devrimci sınıf güçleri niteliğindeki bu kesimlerle, devrim öncesi dönemde nasıl ki, Cephe, güç-eylem birliği ve ittifak süreçlerinde ortaklaşabiliyoruz, öyle de bu kesimleri devrim sonrası iktidar döneminde de aynı nitelikte değerlendirerek bunlara iktidarda söz hakkı vermek durumundayız. Bunlara baskı uygulayıp yasaklamak, tekçi-tek parti iktidarı olarak örgütlenme anlamına geleceği gibi, demokrasi açısından da sorunlu bir demokrasi anlayışının uygulanması anlamına gelir. Bunlara baskı uygulayıp yasaklayamayacağımıza ve demokratik haklarını tanıyacağımıza göre, örgütlenme haklarını da tanımak zorundayız. Devrimci niteliklerini korudukları müddetçe bunlara iktidarda da söz hakkı tanımak durumundayız. Aksisi, geçmiş sosyalizm tecrübesinin hatalarını tekrar etmek olur ki, demokratik devrimci sınıf güçlerine baskı uygulayan bir iktidar sosyalist niteliğini koruyamaz, halk kesimleriyle karşı karşıya gelmekten kurtulamaz. Bunun akıbeti halka rağmen bir iktidarın akıbetinden başka bir şey olmaz.
Özcesi, devlet ve demokrasi anlayışımız temelinde de devrimci sınıf güçleriyle bugünden birlikler geliştirmeli, onları devrimin özneleri haline getirmeli ya da devrim güçleri olan bu güçlerle birlikte devrimi geliştirmeliyiz. Devrimci sınıf güçlerini yadsıyarak salt kendi gücüyle devrimi gerçekleştirip sürdürebileceğini düşünen anlayış sorunludur. Demokratik devrimci sınıf güçleriyle birleşmeyen ve onlara demokrasi tanımayan bir demokrasi sorunlu bir demokrasi anlayışıdır.
Birlik biçimlerinin hepsi devrim için gereklidir. Bunların doğru ele alınması ve belirli ilkelere bağlanması gerekli ve doğru olanıdır. Birlik ve birlik biçimlerinde tereddüt etmeden ısrar etmeli, içinde yer almalı, geliştirip ilerletmeliyiz. Devrim ve devrimci siyaset bunu gerektirir.