Proleter devrimci bakış açısı ve tavrının ‘‘AKP karşıtlığı mı, sistem karşıtlığı mı?‘‘ sorusuna verdiği ve vereceği yanıt tartışma götürmez biçimde ‘‘sistem karşıtlığı‘‘ olarak nettir. Bu yanıt netliğinin arka planı, hükümet ile devletin farklı kategoriler olması ya da sistem ile sistem sahibi sınıf kliklerinin temsil ettiği geçici hükümetlerin farklı olgular olması ve nihayetinde devletin-sistemin ‘‘kalıcı‘‘, hükümet ve siyasi partilerin ise geçici olduğu şeklindeki doğru bakış açısına dayanmaktadır. Özcesi, sistem karşıtlığı sistemi hedeflemiş olarak devrimci, hükümet karşıtlığı da hükümetle sınırlı olup reformisttir. Ancak, yanıt net ve doğru olsa da, sorun bu kadarıyla sınırlı bırakılamaz. Çünkü, parti , sistem ayrışımında sergilenen tavır-tutum muğlaklığı izaha muhtaçtır. AKP karşıtlığı adına sistemi göz ardı eden ve sistem karşıtlığı adına da AKP’yi gözardı eden bir manipülasyon varken, izah daha önemli bir ihtiyaçtır. Meselenin sınıf tavrı ekseninde sağlam ve ikna edici biçimde ortaya konulması gerekir.
AKP karşıtlığı mı, sistem karşıtlığı mı sorusuna ‘sistem karşıtlığı“ biçiminde verilen yanıt, yanıtın özüdür ama bütün içeriği ve ayrıntısı değildir. Doloayısıyla, verilen bu yanıtın sebepleriyle izah edilmesi, yanıtın neden sistem karşıtlığı olması gerektiği ya da neden ve nasıl AKP karşıtlığı biçiminde olmaması gerektiğinin kavranması, iki karşıtlığın karşıtlık ve birlik özelliklerinin incelenerek mantıki çerçeveye oturtulması, yani iki karşıtlığın birbiriyle ayrıştığı ve kesiştiği yanların açığa çıkarılması için ve kuşkusuz ki verilen yanıtın doğru ya da yanlış olmasının yol açacağı siyasi sakıncaları ortadan kaldırmak, en azından bu sakıncalara dikkat çekerek sınıf tutumunun berraklaştırılması ihtiyacıyla, tek cümleyle verilen ilgili yanıtın işaret ettiğimiz bu çerçeve içinde detaylandırılmasını zorunlu kılmaktadır.
Bilindiği gibi, Erdoğan/AKP iktidarı geride bıraktığı yıllar itibarıyla uzun ömürlü bir iktidar sürecini ifade eder. Bu iktidar süreci, katı baskıcı ve yasakçı, hukuksuz ve keyfiyetçi, tekçilikte yeni ekol ve ırkçı-milliyetçi saldırganlıkta alabildiğine pervasız, katliam ve kıyımcı, halkın ve ulusların demokratik iradesine karşı darbeci, savaş kışkırtıcısı ve işgalci gibi bir dizi özelliğiyle tipik açık faşizm karakteri sergilemiştir. Bu iktidar, emperyalizme göbekten bağımlı komprador burjuva klik iktidarı olarak, burada sayamayacağımız kadar büyük suçlar yelpazesinin faşist siciline sahiptir. İşçi sınıfı ve geniş halk kitleleri, ezilen ulus ve azınlıklar, ezilen inanç kesimleri, kimlik, kültür ve cinsiyetler olarak tüm ötekileştirilmiş ve kölelik zinciri altına alınmış toplumsal tabakalar, aydınlar, gazeteci ve yazarlar, avukat ve akademisyenler, seçilmiş belediye başkanları, milletvekilleri, siyasetçiler ve siyasi partiler, demokratik kurum ve yayın kuruluşları, cemaat ve tarikatlar dışındaki sendika ve STK’lar gibi en geniş toplumsal kesimler Erdoğan/AKP ve MHP iktidarının hukuksuz, tekçi-ırkçı ve faşist sistemine maruz kaldı, kalıyor. Bu demokrasi ve aydınlık düşmanı din motifli komprador tekelci klik iktidarı, kendi faşist kıtası dışında kalan burjuva muhalefet ve siyasi partilerine de kendi yasalarını çiğneme pahasına yaptırım ve baskılar uygulamaktadır. Bu haklı olarak Erdoğan/AKP karşıtlığını büyüterek gündeme getirmiştir. Özellikle, güçler ayrılığını hiçe sayarak ortadan kaldırıp tekeline alan ve gasp ettiği bu yetkiyi sınırsız keyfiyetçilikle kullanan, devlet ve yönetimden eğitim ve sağlığa kadar hemen her konuda tek başına karar veren, istemediği sonuçlar çıkınca seçimleri iptal edip seçmenlerin iradesine darbeler yapan, her eleştiri yapanı hapseden, toplum ve bireyi nefes alamaz hale getiren, tam bir korku atmosferini hakim kılarak tek tip toplum ve birey olmayı dayatan, açık despotizm ve tiranlık sergileyen, siyasi yaşamdan inanç ve kültürel yaşama kadar bütün yaşamı denetim altına alarak biat isteyen, doğayı rant uğruna talan ederek yok eden, çevreyi tahrip ve talan ederek doğal yaşamı tüketen uygulamalarıyla en geniş yelpazede bir Erdoğan/AKP karşıtlığı yaratmıştır…
Söz konusu karşıtlık, tek düze ve tek torbada toplanan ya da monolotik tek yapı yansıtan bir tablo değil, bilakis farklı eğilim ve anlayışlardan teşekkül olan, bilinçli ve bilinçsiz yanılgıları barındıran ama son tahlilde doğru ile yanlış ayrışımını manipüle eden ve bu anlamda da proleter devrimci sınıf tavrıyla izah edilmesi gereken bir tablodur.
Somuttaki Erdoğan/AKP karşıtlığı haklı ve meşrudur, politik açıdan ilerici bir karşıtlıktır
Bu karşıtlık haklı ve meşrudur; reel politik açıdan ilerici bir karşıtlıktır. Kitlelerde faşist baskı ve saldırganlığa karşı öfke zemininde kendiliğinden oluşan bu karşıtlık esas itibarıyla demokratik mücadelenin bir dinamizmi ya da bileşenidir. Ancak, demokratlığı ve hatta devrimciliği indirgemeci anlayışla Erdoğan/AKP karşıtlığına indirgeyen anlayış sorunlu burjuva anlayıştır. Bu anlayışın temel omurgasını CHP gibi burjuva düzen partileri eksenindeki kesimler oluştururken, geniş halk kitlelerinde ve hatta kimi demokratik kurum ve siyasi partilerde de bu anlayışın izleri görülür biçimde belirgindir. Bu yanılgının deşifre edilmesi, burjuva manipülasyonun boşa düşürülmesi ve elbette yanılsama içinde olan kitlelerin aydınlatılması bakımından önemlidir…
İktidar süresi ve iktidar ediş biçiminin tipik özellikleri Erdoğan/AKP karşıtlığının nesnel zeminidir. Baskı, yasak ve faşist yönetime karşı bir tekpi ve öfke olarak bu karşıtlığın gelişmesi anlaşılır ve olağandır. Haklı ve meşrudur. Nesnel olarak ilericidir. Sorunlu olan; Erdoğan/AKP karşıtlığının sistem karşıtlığıyla özdeşleştirilmesi, eşitlenmesidir. Başka değişle, sistem ve devlet karşıtlığının Erdoğan/AKP karşıtlığına indirgenmesi, devrimci sınıf tavrının sulandırılmasıdır. bu görüş sakat ve sorunludur. Burjuva, küçük-burjuva görüştür. Esasta da CHP ve benzeri burjuva muhalefet kesimlerinin temsil ettiği görüştür. Bu görüş sahipleri Erdoğan/AKP iktidarını düşürerek yerine geçme emeliyle davrandıklarından iktidara geldikten sonra karşıtı olduğu bu iktidarın bir başka taklidi ve versiyonu olarak faşizme başvurmaktan geri kalmaz. Dolyayısıyla Erdoğan/AKP iktidarı karşıtlığı devrimci tavır ve sınıf bakış açısından yoksundur. Tutarlı, demokrat ve devrimci nitelikte olan Erdoğan/AKP karşıtlığı, burjuva sınıflar düzeni ve sistemine karşıtlıkla ilişkili olan devrimci karşıtlıktır. Sistemden, düzen ve devletten koparılmış salt somuttaki iktidar karşıtlığı devrimci değil, burjuva reformist bir karşıtlıktır. Burjuva düzen partileri-klikleri açısından ise bu karşıtlık iktidara gelmeyle sınırlı iktidar dalaşına dayalı burjuva karşıtlıktır.
Mevcut iktidar karşıtlığının bağrındaki burjuva düzen partilerinin karşıtlığı dışındaki diğer karşıtlıklar ne kadar yanılgılı olursa olsun, bu karşıtlık sınıf hareketi tarafından dikkate alınıp değerlendirilmesi gereken, birleşilerek ilerletilmesi ve devrime kanalize edilmesi gereken dinamiği ve uygun zemini ifade etmektedir. İlerici, demokratik ve hatta devrimci nitelikte ifade ettiğimiz ve etmemiz gereken karşıtlık işte budur; geniş halk kitlelerinin faşizme karşı gelişen haklı ve meşru karşıtlığıdır.
Mevcut iktidar devlette hakim olan klik durumundadır. Basit bir hükümet olmayı aşarak ‘‘devletleşme‘‘ nüfuzu gösteren bir iktidar gücündedir. Öyleki, burjuva sistemi içinde değiştiren, burjuva devleti yeniden yapılandırarak tahkim eden, bu devleti dini esaslar temelinde daha derin bir niteliğe taşıyarak yeniden biçimlendiren ve dini kurallar zemininde daha koyu dini gericilik yoluna sokan, Osmanlıya öykünmeyle, yayılmacı güdülerle şoven Türk milliyetçiliğinden güç devşiren, kısacası devlet erkini elinde tutarak esas sermaye haline gelip ekonomik-siyasi nüfuzunu derinleştiren bir iktidar niteliğindedir. İktidarda olması ve iktidar nüfuzunu südürmesi zemininde devrimin baş düşmanı olarak konumlanıp rol oynayan somut siyasi hedef durumundadır. Bu anlamda, burjuva klikler arası iktidar dalaşı dışında kalan bu iktidara karşıtlık tavrı objektif olarak demokratiktir. Sisteme, düzen ve devlete karşıtlık, somutta siyasi iktidara karşıtlıkta da biçimlenir, biçimlenmek durumundadır. Dolayısıyla devrimci ve sosyalistler de bu iktidar karşıtıdır, bunlarda da Erdoğan/AKP iktidarı karşıtlığı vardır, olmak zorundadır da. Fakat tek farkla ki, bu iktidar karşıtlığı sadece mevcut iktidara karşıtlık niteliğinde değil, onun şahsında hakim sınıflar devleti ve sistemine karşıtlık niteliğindedir. O halde her Erdoğan/AKP karşıtlığı aynı kefeye konamaz, peşin hükümle mahkum edilip reformistlikle itam edilemez.
Her burjuva iktidara karşıtlık taşırız, çünkü bu iktidarlar sömürü ve zulüm düzeni ve sistemlerinin iktidarlarıdır; gerici sınıf iktidarlarıdır
Ancak üzerinde durulması gereken bir sorun elbette vardır. Devrimci bakış açısından yoksun bir dizi çevre, aydın ve demokrat kesim bütün ufkunu Erdoğan/AKP karşıtlığıyla sınırlamakta, bu karşıtlığı demokratlık ve hatta devrimcilik olarak lanse etmektedirler. Bu kaba bir manipülasyondur. Devrimci halk kitlelerini burjuva iktidar dalaşlarına ortak edip kuyruklarına takma amacı gütmektedir. Oysa Erdoğan/AKP karşıtlığı, emperyalist güçlerde de, ülkedeki faşist düzen partilerinde de mevcuttur. Bunların, (örneğin CHP, İyi Parti ve benzerlerinin), Erdoğan/AKP karşıtlığı asla demokratlık, ilericilik ve devrimcilik nüveleri taşımaz. Zira bunların karşıtlığı iktidar pastasının paylaşılması veya iktidar dalaşıyla alakalı bir karşıtlıktır ve asla sistem karşıtlığı değildir. Böyle bir iddiaları da zaten yoktur. Şayet, Erdoğan/AKP iktidarı gibi, somut her hangi bir burjuva faşist iktidar karşıtlığı öyle ya da böyle devrimcilik olsaydı, klikler arası her iktidar değişimi bir devrim olurdu. Ama gerçek bunun tam tersidir. Gelen klik adeta gideni ‘‘aratmıştır.‘‘ Ya da Rusya emperyalizminin ABD emperyalizmi karşıtlığı, tersinden ABD emperyalizminin Rusya emperyalizmi karşıtlığı onların herhangi birini anti-emperyalist kılmaz. Bilakis bu karşıtlıklarının temeli emperyalist hegemonya dalaşına dayanan emperyalistler arası bir iç karşıtlıktır. Aynı şey burjuva faşist düzen partilerinin karşıtlıkları içinde birebir geçerlidir. CHP ya da İyi Parti, Erdoğan/AKP karşıtlığıyla devrimci olabilirler mi? Kuşkusuz ki, hayır! Tersi iddia burjuva zırvadan ibarettir. Demek ki, her Erdoğan/AKP karşıtlığı ilerici, demokrat ve devrimci değildir, olamaz da. Ama devrimci-sosyalist parti ve örgütlerin, halk kitlelerinin Erdoğan/AKP karşıtlığı elbette devrimcidir. Erdoğan/AKP iktidarının her karşıtlığı ilericilik, demokratlık, devrimcilik dolmadığı gibi, her devrimci, demokrat ve ilericinin, aydının Erdoğan/AKP karşıtı olması ise kaçınılmazdır, zorunludur. Bu iktidara karşı olmayanlar devrimci değil, demokrat bile olamazlar. Bu iktidar karşıtı olan herkes demokrat değildir ama her demokrat bu iktidar karşıtı olmak zorundadır…
Bizler, devrimciler, devrimci kitleler açısından mesele şöyle okunmalıdır. Evet, Erdoğan/AKP iktidarı karşıtıyız ama aynı zamanda bütün burjuva sistem ve devletin de karşıtıyız. Erdoğan/AKP iktidarını düşürmek bir kazanımdır fakat bu iktidarı ya da başka bir burjuva faşist iktidarı düşürmekle kendi sınıf iktidarını getirmiş, kurmuş olamayız. Her türden burjuva iktidarı yıkıp kendi sınıf iktidarımızı kurmadan devrimden ve devrimcilikten bahsedemeyiz. Erdoğan/AKP iktidarını yıkmak ama yerine CHP’yi iktidara getirmek bizlerin sorunu ve görevi değildir. Her burjuva iktidara karşıtlık taşırız, çünkü bu iktidarlar sömürü ve zulüm düzeni ve sistemlerinin iktidarlarıdır; gerici sınıf iktidarlarıdır. Bütün bu iktidarları yıkmak devrimin değişmez görevidir. Ancak bu iktidarların ortadan kaldırılması gerici hakim sınıfları yenmek, iktidar ve sistemlerini devrimci yoldan tasfiye etmekle mümkündür. Onun için salt mevcut herhangi bir burjuva faşist iktidar karşıtlığıyla kendimizi sınırlayamaz, gerici sınıfların sistemini, devletini ortadan kaldırmayı hedefleriz.
Gerici sınıflar tümden yenilmeden devrim gerçekleştirilemez. Bir iktidarı düşürmek ama yerine başka bir burjuva iktidarı koymak devrim olamaz. İktidarı değiştirmek değil, yıkmak esastır; devrimci olan budur. Bu devrimcilik, sadece iktidarı yıkmakla sınırlı değil, hakim sınıfları yenmek ve devletlerini, sistemlerini sonlandırmakla, ve kuşkusuz ki kendi sınıf iktidarımızı egemen kılmakla olanaklıdır. Gerici sınıflar devleti ve sistemine yönelmeyen herhangi bir mevcut iktidar düşmanlığı devrimcilik için yetmez. Bugün yaşanan kafa karışıklığı ve çığ gibi büyüyen manipülasyon devrimciliği Erdoğan/AKP karşıtlığıyla bir ve aynı gören-gösteren anlayıştır. Bu anlayışın kaynağı CHP gibi burjuva düzen partileri ve bunların iktidar dalaşlarıdır ki, bu anlayış kitleleri yedekleme ve düzen içinde tutma amacıyla gericidir. Yanıltılan halk kitleleri bu burjuva kulvara dahil edilemez. Küçük-burjuva siyasi akım ve kesimlerin bu anlayışı ise onların reformist niteliğinden ve proleter devrimci karakterlerinin zayıflığından, ya da küçük-burjuva sınıf karakterlerinden ileri gelmektedir. Bunlara karşı ideolojik mücadele şarttır. Devrimci mücadele ve tavır, mevcut iktidarın düşmesiyle yetinmez, her klikten burjuva iktidar yerine devrimci sınıf iktidarını koyma, gerici sınıflar sistemini tasfiye etme hedefiyle hareket eder. İşte bunun için Erdoğan/AKP iktidarı karşıtlığı değil, sistem karşıtlığı aslolandır diyoruz.