Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Artvin ve Trabzon mitinginde HDP’li milletvekillerinin konuşmalarının yer aldığı görüntüleri halka izleterek, “Kardeşlerim Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge var mı? Bizde Kürdistan diye bir bölge yok. Çok seviyorsan. Irak’ın kuzeyinde Kürdistan var. Yallah oraya. Git Kürdistan’a. Sizin bu ülkede yeriniz yok” ifadeleriyle HDP’yi hedef göstermişti. Erdoğan, Karadeniz’de “Terörist” ilan ettiği HDP ve seçmenine ilişkin söylemini Mardin’de değiştirdi. Erdoğan, alanda kurulu dev ekranda HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin görüntüsünü işaret ederek, “İşte terörist bu” dedi.
Cumhurbaşkanının HDP’lileri hedef göstermesini ve “Bizde Kürdistan diye bir bölge yok” sözlerini değerlendiren tarihçi – yazar Erdoğan Aydın, AKP’nin 180 derece geriye döndüğünü söyledi.
‘Bu sözleri soğuk savaş döneminde gördük’
Erdoğan’ın söylemlerini halkları yönetmekte olan siyaset açısından bir iflas olarak okumak gerektiğini ifade eden Aydın, Türkiye’nin çok vahim bir durumla karşı karşıya olduğunu vurguladı. Türkiye’de 7 milyon kişiye “çekin gidin” demenin Erdoğan’ın Türkiye’yi yönetemediğinin göstergesi olduğunu belirten Aydın, “ Aslında biz ‘çekin gidin’ gibi laflara soğuk savaş dönemlerinde duyuyorduk. O dönemlerde ‘Komünistler Moskova’ya’ gibi sözlerde karşılaşırdık” dedi.
‘Kabul edilemez’
Türkiye’de farklı yönetim modellerini savunan partilerin kriminalize edilmesinin ve gayrı meşru bir alana itilmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Aydın, “Bu açıdan baktığımızda çok vahim bir durum var ortada. Çünkü mevcut Cumhurbaşkanı ve AKP, 2005’lerde, 2007’lerde en önemlisi de 2013 ve 2015 yılları arasında Kürt sorununu geçmişteki siyasetçilerden farklı bir şekilde çözeceğine ilişkin Türkiye toplumuna söz vermiş bir partidir” diye konuştu.
‘Kanuni’nin fermanlarında Kürdistan geçer’
AKP’nin süreç içinde MHP çizgisine geldiğinin altını çizen Aydın, bunun hem Türkiye hem de AKP açısından büyük bir talihsizlik olduğunu vurguladı. İktidarın kullandığı bu dille ülkeyi yönetmenin imkanız olduğunu ifade eden Aydın, Erdoğan’ın “Kürdistan” kelimesi üzerinden kıyametler kopardığını belirterek, bu kelimeyi Erdoğan’ın kendisinin de kullandığını hatırlattı.
Büyük Selçuklu Sultanı Ahmed Sencer’in 1250’li yıllarda Kürtçenin yoğun olarak konuşulduğu eyalete “Kürdistan” dediğini hatırlatan Aydın şöyle devam etti: “Osmanlı döneminde ise mevcut iktidarın en çok sahiplendiği sultanlardan biri olan Kanuni Sultan Süleyman fermanlarında Kürdistan’ın da sultanı olduğunu söylüyor. Aynı zamanda egemen olduğu eyaletlerin bir tanesinin de Kürdistan olduğunu çok büyük bir rahatlıkla söylüyor. Keza Evliya Çelebi Kürdistan’dan bir eyalet olarak değil aynı zamanda Osmanlı’nın güney doğusunda onların tabirine göre düşmanlardan Osmanlı’yı koruyan bir bölgenin varlığı olarak söz etmiştir. Yine Şemsettin Sami’nin Kamûs’ül Alem’inde Kürdistan kelimesi büyük bir rahatlıkla geçer.”
‘Sorunlar inkar edilerek çözülmez’
Cumhuriyet döneminde Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı İslam Ansiklopedisi’nin Kürtler maddesinde en az 30, 40 kere Kürdistan kelimesinin geçtiğine de dikkat çeken Aydın, “ Yine İttihat ve Terakki’nin yazışmalarında, tutanaklarında Kürdistan büyük bir rahatlıkla kullanılıyor. Geçmişte bu sözler ifade edilirken aslında hakikat ne ise o ifade ediliyordu. Hakikat neydi? İşte Cumhurbaşkanı’nın kendisinin de Meclis kürsüsünden işaret ettiği, 1919-23 arası mevcut Meclis zabıtları, görüşmeler, yazışmalar falandı. O yazışmalar bugün iktidarın temel ayağı olan MHP’ye karşı kullanmıştı. Keza yine hatırlanacaktır Barzani Türkiye’ye geldiğinde bayrağıyla birinci dereceden devlet adamı protokolüyle karşılanmıştı. Orada da cumhurbaşkanı yine Kürdistan lafını etmişti. Bugün yaşananlar Türkiye için özellikle AKP için aslında tam anlamıyla 180 derece geriye dönüştür. Kendi kabul ettiği gerçekleri inkar ediyor” ifadesinde bulundu.
‘Tehdit bütün Türkiye halkınadır’
Aydın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinin sadece Kürtlere yönelik değil tüm halklara yönelik olduğunu dile getirdi. Kürtlerin yüzyıllardır Arap, Türk, Acem kardeşleri gibi bu toprakların sahibi olduğunu belirten Aydın, “Üstelik Türkler buraya gelmeden önce Kürtler bu topraklarda yaşamakta olan bir halktı. Sorun Kürtlerin ekarte edilmesiyle çözülebilecek bir sorun değil. Zaten çözülebilmiş olsaydı bugüne kadar çözülürdü” dedi.
İnkar ve gerilim politikasının Türkiye’yi yönetilemez hale getirdiğini dile getiren Aydın, “Şuan Türkiye’nin ekonomisi, bölge ile ilişkileri, gerek ABD ve NATO’ya gerekse de ona karşı müttefik olunmaya çalışılan Rusya ve İran’la ilişkileri ciddi şekilde bozulmuş durumda. Dolayısıyla Kürt sorununu inkar edip, Kürt sorununu bir düşman hukuku haline getirdiğiniz zaman zannedilenin aksine sadece Kürtler buradan eziyet çekmez. Bunda Türk ve Sünni kimliği başta olmak üzere bu topraklarda yaşayan herkes eziyet çeker” ifadesinde bulundu.
‘Seçimleri kazansa bile memleketi yönetemez’
AKP’nin yüzde 30 oy aldığı dönemde bugünkünden çok daha rahat olduğunu vurgulayan Aydın, nedenini ise Erdoğan’ın kutuplaştırıcı diline bağladı. Bir ülkenin Cumhurbaşkanının ilçe ilçe dolaşıp diğer belediye başkan adaylarını ve partileri tehdit etmesinin tarihte görülmemiş bir şey olduğunu aktaran Aydın sözlerini şöyle tamamladı: “Mevcut iktidar bu seçimleri kazansa bile bu memleketi yönetilebilme şansı yok. Bu memleketi yönetebilmenin biricik şansı, bu memleketteki insanların gelecekten yana hayat kurarak sabahları işe başlayıp akşamları da huzur içinde eve dönebilmelerinden ve sorunları çözebilmekten geçiyor. AKP, MHP ve CHP’den farklı olarak bir dönem bu işleri çözmek yolunda adım atmış, bu işleri telaffuz da etmiş, meclis zabıtlarını karıştırıp bakın burada Kürdistan da var demiş bir partidir. Meclis zabıtlarını karıştırıp ‘bakın Dersim’de bir facia yaşanmış gerekirse özür dilerim’ demiş bir parti. Yani bunlar AKP’ye yabancı işler değil. İktidar bugün hakikate rağmen başka bir dil geliştirmeye çalışıyor. Hakikate rağmen geliştirilecek dilde ise çözüm üretmesi mümkün değildir. Dünyanın hiçbir yerinde mümkün olmamıştır. Son 4, 5 yılda Türkiye’de de bunun imkansız olduğu görülmüştür. Bu işte ısrar edilecek olursa Türkiye’nin çok daha büyük kayıplar vermesine, umut yitirmesine, ekonomisinin artık bir daha düzelemez hale gelmesine neden olacaktır.”
MA / Ferhat Çelik
