Suruç Aileleri İnisiyatifi, 20 Kasım’da yapmak istedikleri Suruç’un 88. ay oturmasına yönelik polis saldırısı ve işkenceli gözaltılara dair İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Sosyalist Gençlik Derneklerin Federasyonu (SGDF) Eşbaşkanı Okan Danacı, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü, İHD İstanbul Başkanı Gülseren Yoleri, Öğrenci Kolektifleri, Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ) ve çok sayıda kişi katıldı.
“Suruç için adalet mücadelemiz yasaklanamaz” yazılı pankartın asıldığı toplantıda, ilk sözü Suruç Aileleri İnisiyatifi adına Emrah Topaloğlu aldı. Bugüne kadar plaket törenlerinden, anmalara dek çok sayıda etkinliklerinin yasaklandığını hatırlatan Topaloğlu, “Bu yasaklamalara alışmayacağız, mücadele edeceğiz” dedi.
5 Aralık’ta görülecek Suruç davasına çağrı yapacaklarını da anımsatan Topaloğlu, davanın kritik durumda olduğunu belirtti. “Mahkeme ne zaman kritik duruma gelse davayı kapatmaya çalışıyor ama sahiplenildiğinde geri adım atıyor” diyen Topaloğlu, davaya katılım çağrısı yaptı.
Topaloğlu, anmaya katılanlardan Ekin Saygılı’nın bir kaburgasının kırıldığını, beyin travması yaşadığını ve kulak zarının zedelendiği bilgisini paylaştı.
7 yıldır saldırılar sürüyor
Suruç İçin Adalet Platformunda Avukatlarından Doğukan Taşdan, iktidarın Suruç katliamını aydınlatmak yerine Suruç için adalet isteyenlere saldırdığının altını çizdi. 7 yıldır bu saldırıların sürdüğüne işaret eden Taşdan, kaymakamlık yasağının hukuksuz olduğunun altını çizdi. Temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceğini söyledi.
5 Aralık’ta Urfa’da görülecek davaya çağrı yapan Taşdan, şöyle konuştu: “Suruç davasını sahiplenelim. Suruç davası bu ülkedeki birçok katliamın önünü açabilecek niteliktedir. Bu devam edecek, dava tek bir kişi cezalandırılarak yürütülemez. Tüm faillerin yakalanması gerek.”
Suruç şehitlerini anmayı sürdüreceğiz
Anma günü alanda bulunan ve sistematik işkenceye uğrayanlardan SGDF MYK üyesi Sinem Çelebi, İstanbul Emniyet Müdürü Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin’in ve onun talimatıyla harekete eden polislerin gülerek işkence yaptığını söyledi. Çelebi, bu saldırılar karşısında yılmayacaklarını her ayın 20’sinde Suruç şehitlerini anmayı sürdüreceklerini kaydetti.
Suruç katliamında eşi Cemil Yıldız’ı kaybeden Sultan Yıldız, 88. oturumda yaşananları hatırlattı. Polisin aileleri bir anda alandan çıkardığını, basın emekçilerinin de görüntü almaması için uzaklaştırıldığını söyleyen Yıldız, “O kadar uzaktan biz seslerini duyuyorduk” dedi. Katliam günü Amara Kültür Merkezi çevresinde bir tane bile polisin olmadığını hatırlatan Yıldız, “Ne hikmetse o gün ‘güvenliğimizi’ sağlayacakları tuttu” dedi. Yıldız, 5 Aralık’ta mahkemede olacaklarını, 20 Aralık’ta da oturmayı yapacaklarını söyledi.
“Düş yolcularının bizlere bıraktığı bayrağı taşımaya devam edeceğiz”
Oğlu Vatan’ı Suruç’ta yitiren Murat Budak ise şu ifadeleri kullandı: “Bu kararı tanımadığımız 89. ay oturumumuzda Halitağa’da olacağımızı, Suruç için adalet herkes için adalet demeye devam edeceğiz. Çünkü bizler Kobanê düştü düşecek diyenlere inat yola düş yolcularının bizlere bıraktığı bu bayrağı ve mücadeleyi taşımaya devam edeceğiz. Yer yüzünde bir kişi de kalsak Kobanê düşmedi, düşürmeyeceğiz. 33’lere sözümüz var biz kazanacağız.”
“Boyun eğmeyeceğiz”
HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü, 88 aydır ailelerle adalet mücadelesi yürüttüklerini söyledi. Bugün insan haklarının çiğnenmekten ziyade artık kalmadığı bir durum yaşandığını söyleyen Encü, saldırıların sadece Suruç için adalet mücadelesine yönelik olmadığını kaydetti. “Sonuna kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz” diyen Encü, şöyle devam etti: “33 düş yolcusunun can verdiği Kobanê’ye saldırarak suçlarınız örtemezsiniz. Toplum artık yalanınıza doydu, sizden bıktı ve bir an önce kirli politikanızdan vazgeçin artık. Bu ülkede barışın özgürlüğün demokrasinin inşa edilmesi gerektiği herkes tarafından biliniyor. Asla boyun eğmeyeceğiz.”
İHD İstanbul Başkanı Gülseren Yoleri de adalet arayışının olduğu her yerde yeniden karşımıza çıkan bu şiddetten, insan hakları savunucuları olarak devletin bir an evvel vazgeçmesi gerektiğinin altını kaç kez çizdiklerini hatırlamadıklarını söyledi. Yoleri, “Suruç ailelerinin adalet arayışındaki haklılık, karşılaştıkları baskı çerçevesinde devletin tutumunu göstermesi noktasında çok önemli. Buradaki haklılık devletin bu suçu gizleme noktasındaki failleri koruma noktasındaki tutumunu devam ettiğini gösteriyor” dedi.