Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), 31 Mart 2024 yerel seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
SMF’den yapılan yazılı açıklamada, “31 Mart 2024 Yerel Seçim sonuçlarından çıkan siyasal sonuç ve görev daha fazla örgütlenmek, kitlelerle birleşmek, birleşik mücadele hattını güçlendirmek ve sosyalizm mücadelesini yükseltmektir!” denildi.
“31 Mart yerel seçimleri, iktidarı ve muhalefetiyle hem burjuva cephe hem de demokratik ve sosyalist cephe açısından tümünün siyasal pozisyonunu belirleyen bir boyutta ekonomik ve siyasal krizin egemen olduğu bir politik atmosferde gerçekleşti” denilen açıklamada, “14-28 Mayıs seçim sonuçları ve ortaya çıkan siyasal tablo dikkate alındığında, 31 Mart yerel seçimlerinde ortaya çıkan sonuçlar beklenenin tersi bir siyasal neticeyle sonuçlanmıştır” ifadeleri kullanıldı.
SMF’den yapılan açıklama şöyle:
“Mayıs 2023 seçimleri sonuçları üzerinden iktidar cephesinin yakaladığı politik ve psikolojik üstünlükle kendi iktidarını tahkim ederek ve dayandığı geniş yığınları konsolide ederek yerel seçimlerde avantajlı bir siyasal pozisyon elde edeceği, burjuva muhalefet cephesinin ise yaşadığı yenilgi ve siyasal hezimetin sonucu olarak daha da gerileyeceği ve yerel seçimlerde başta İstanbul olmak üzere bir dizi önemli yeri kaybetme riskinin güçlendiği bir siyasal zemin nesnel olarak öngörülüyor ve buna tekabül eden siyasal analizlerde bulunuluyordu. Fakat ortaya çıkan sonuçlar itibariyle, tam tersi iktidar cephesinin önemli bir gerileme yaşayarak darbe aldığı, burjuva muhalefet cephesinin baş aktörlerinden CHP’nin ise tahmin edilemeyecek bir boyutta oy alarak başarı elde ettiği ve uzun yıllar sonra ilk kez birinci parti konumuna geldiği politik bir durum ortaya çıkmıştır. Bu anlamdaekonomik, siyasal, sosyolojik ve kültürel olarak değişen ve çözülen karmaşık yeni bir toplumsal dokunun gittikçe olgunlaştığını ve önümüzdeki süreçte gelişecek olan tüm siyasal, sosyal olgu ve olaylara belirleyici bir pozisyonda etki edeceğini görmek durumundayız. Ortaya çıkan sonuçlar boyutuyla, farklılaşan iktisadi, siyasal ve sosyolojik denklem ve motivasyonlarla Erdoğan’ın kişiliğinde simgeleşen siyasal hegemonyanın önemli oranda sarsıldığını belirtebiliriz.
Seçim sonuçları itibariyle özellikle CHP’nin yakaladığı başarıyı tek başına CHP’nin başarısı ve sosyal kitlesi üzerinden okumak doğru olmayacaktır. Siyasal ve ekonomik kriz, milyonlarca emeklinin açlığa mahkûm edilmesi, iktidarın İsrail politikası ve Filistin’deki katliama seyirci kalma durumu ve Kürt karşıtı siyaset başta olmak üzere birçok nedenden ötürü bugüne kadar AKP’ye oy veren hatırı sayılır bir kitle Yeniden Refah Parti’sine oy verirken, bir bölümü sandıklara gitmeyerek oy kullanmamış, bir kısmı ise CHP başta olmak üzere diğer burjuva muhalif partilere oy vermiştir. Bunun dışında başta İyi Parti olmak üzere millet ittifakı bileşeni olan partilere oy veren kitle de AKP-MHP karşıtlığı nedeni ile kazanma olasılığı güçlü olan CHP adaylarına yönelmiştir. Burjuva partilerin tabanı dışında, demokratik toplumsal muhalefetin etrafında bulunan kitlelerin de büyük çoğunluğu aynı gerekçelerle AKP/MHP iktidarının kaybetmesi için CHP ve adaylarını desteklemiştir. Bu siyasal gerçeklik 31 Mart yerel seçimlerinde CHP’ yi birinci parti yaparken, kan kaybeden AKP ile aynı gelenek ve sosyolojiye sahip olmanın avantajlarını iyi bir şekilde kullanan Yeniden Refah Partisi’ni ise üçüncü parti konumuna getirmiştir. Irkçı, faşist ve milliyetçi cephenin en keskin aktörlerinden olan ve göçmen düşmanlığını propagandasının merkezine koyan Zafer Partisi, İyi Parti ve MHP’den hatırı sayılır oy alarak önümüzdeki dönemin faşist aktörlerinden biri olmaya aday olmuştur.
Seçimler sonrası iktidar cephesinin, YSK’nın, iktidar güdümlü burjuva medyanın, sermayenin, ABD ve AB emperyalistlerinin aldığı tutum, ortaya çıkan sonuçların ve yeni siyasal denklemin kabul edildiği ve meşrulaştırıldığını ortaya çıkarmıştır. Uzun yıllara sonra AKP/MHP iktidarının güç kaybederek gerilemesi kitlelerde bir moral, motivasyon yaratmış ve kitle hareketi açısından önemli bir zemin ortaya çıkarmıştır.
Fakat bu durumun geçici olduğu ve nihayetinde yine kazananın sermaye düzeni olduğu açıktır. Bu durum kitlelere anlatılmalı ve kitlelerin kendi kaderlerine sahip çıkma ve örgütlenme zemini yaratılarak güçlendirilmelidir.
Demokratik, sosyalist ve devrimci güçler kendi rollerini oynamadıkları; güçlü, bağımsız, alternatif bir cephe yaratamadıkları sürece iktidarı ve muhalefetiyle burjuvazinin, her zaman geniş kitleleri kendisine yedeklemeyi başardığını görmek durumundayız. 31 Mart yerel seçimlerinin bir diğer önemli yanını ise demokratik, sosyalist ve devrimci güçlerin tutumları oluşturmaktadır. Yaklaşık 30 yıldır yerel seçimler alanında çalışma yürüten bu güçler, 2019 ve öncesi seçimlerde dönem dönem alternatif bir siyaset geliştirse de özellikle 2019 seçimlerinde CHP’ye yedeklenen bir tutum sergileyerek Kürdistan dışında etkisiz hale gelmiştir. Kürdistan’da ise kazanılan belediyelere 2016 ile başlayan ve 2019 yerel seçimleri sonrasında da devam eden kayyum saldırısıyla yerel yönetimler alanında demokratik, sosyalist ve devrimci güçlerin zayıf refleks göstermelerine neden olmuştur.
2024 seçimlerinde tüm bu süreçler muhasebe edilerek aşılmaya çalışılmış, ittifak süreçleri için onlarca toplantı ve görüşme yapılmıştır. 2019’a oranla 81 ilde alternatif programlar savunulmuş ve adaylaşmalara gidilmiştir. Dersim ve Antakya başta olmak üzere ittifaklar belediyeler kazanmış ve birçok yerelde de sosyalist adaylar ve bağımsız demokratik, sol adaylar başarılı seçim çalışmaları yürütmüşlerdir. 70 yıldır tüm burjuva partilerin uyguladığı ranta, talana ve soyguna dayalı belediyecilik anlayışı önemli oranda teşhir edilmiş, kayyum siyasetine karşı net bir siyasal tutum ortaya koyulmuş, tutuk durum aşılmıştır. Demokratik, halkçı, şeffaf belediyecilik anlayışında kitlelerde önemli farkındalık yaratılarak milyonlarda bir bilince dönüşmüş ve birçok belediye kazanılmıştır.
DEM Parti, bütün faşist ve gerici kuşatmaya rağmen bu sürecin kendi özgünlüğü ve dinamikleri üzerinden 2019 yerel seçimlerinin aksine bir politikayla hareket ederek sonuçları belirleyen ve güçlü bir politik irade ve kazanımla çıkmayı başararak her açıdan kendi politik pozisyonunu güçlendirmeyi başarmıştır. Kayyum siyasetine karşı da geçmiş zayıf tutumlarını aşan DEM Parti ve tüm demokrasi ve devrim güçleri Van’da Abdullah Zeydan nezdinde denenen kayyum yönelimine ülke genelinde güçlü bir halk desteği ile karşı çıkarak sahiplenmiş ve iktidarın geri adım atmasını sağlamıştır.
Sosyalist kurumlar ise 2019’da kazandıkları Dersim Belediyesi dışında yeni belediyeler kazanmış, onlarca yerelde maddi kazanımlara yaklaşmış, yüzlerce alanda irade ortaya koyarak büyük destekler almışlardır.
31 Mart yerel seçimlerinin en önemli politik aktörlerinden birisi de kuşkusuz Sosyalist Meclisler Federasyonuydu.
SMF, 2004-2009-2014 ve 2019 da kazandığı Hozat, Mazgirt, Ovacık ve Dersim Belediyelerinde elde ettiği 20 yıllık yerel yönetimler tecrübesi ve birikimi ile halkın stratejik çıkarlarını ve kazanımlarını merkeze koyan, gerici-faşist cephenin geriletilmesini esas alan bir anlayışla devrimci-demokratik cephenin alternatif bir programla yerel seçimlerde rol oynaması gerektiğini savunmuştur. Bu taktik siyasetle sürece hazırlanan SMF, hiçbir demokratik özneyi dışında tutmadan halk sınıf ve tabakaları içerisinde değerlendirdiği bütün demokratik, sosyalist ve devrimci öznelerle içinde bulunduğumuz siyasal atmosferin bizlere yüklemiş olduğu politik görev ve sorumluluk bilinciyle hareket ederek geniş katılımlı iki tane merkezi toplantının gerçekleştirilmesinde rol alan öznelerden biri olmuştur. Güçlü ittifakların kurulması için tüm bu dost ve kardeş kurumlarla toplamda onlarca ikili görüşme gerçekleştirilmiştir.
Sol, sosyalist ve demokratik kurumların neredeyse tamamı söylemde SMF ile aynı politik kaygıları taşımasına rağmen;süreç pratik adımlara geldiğinde birçok dost kurumun kimi yanlış siyaset ve grupçu kaygıları sınırlı birkaç yerelin haricinde geniş ittifakların kurulmasını engellemiş ve bu durum çok daha başarılı bir çalışma ve kazanımlar yaratmanın önüne geçmiştir. Bu ittifak anlayışı yerel seçimlerde merkezi bir bütünlüğe dönüşmese de geçmiş yıllarda neredeyse hiç olmayan ittifak anlayışında birçok alanda ortak pratik adımlar atılmış, geçmişe oranla daha fazla belediye kazanılmıştır.Dersim ve Samandağ başta olmak üzere bir dizi yerelde somutlaşan ittifak pratikleri ve kazanımları uzun yıllar sonra yerel seçimlerde olumlu pratikler olarak tarihe geçmiştir. Bu sürecin seçim dışında siyasal gelişmelere yönelik mücadeleler, işçi-emekçilerin ve ezilenlerin temel hakları için pekiştirilmesi, sosyalizm mücadelesinin zeminini her boyutuyla güçlendirecektir.
Demokratik ve sosyalist cephe açısından ideolojik mücadeleyi yadsımadan işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin geniş çıkarları için dar grupçu siyasetleri bir tarafa bırakarak politik pozisyonumuzu ve sorumluluğumuzu yerine getirmek gibi tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıya bulunduğumuzun altını önemle çizmek isteriz.
SMF’nin öznesi olduğu ittifaklar Dersim Merkez’de ve Antakya Samandağ’da seçimleri kazanmış fakat mevcut ittifaklar Dersim’in ilçeleri ve bir beldesi olan Hozat, Ovacık Mazgirt, Nazimiye, Pertek, Akpazar ve İstanbul Kadıköy’de öznel ve nesnel bir dizi gelişme ve sebepten ötürü hedeflediği maddi kazanımları elde edememiştir. Seçimlerde maddi kazanım olarak istediğimiz sonuçlara ulaşamasak da sosyalizm propagandası, programımızın yerel seçimlere uyarlanmış halinin geniş kitlelere taşınması, ittifaklarla geçmişe oranla daha fazla belediye kazanılması, bir çok alanda güçlü çalışmaların yapılması, onlarca merkezde ve yerelde adaylaşmalarla siyasal tutumların sergilenmesi, yüzbinlerce insanla bağların kurulması ve örgütlü geniş bir siyasal kampanya ile SMF’nin siyasal propagandasının yapılması gibi önemli birikimler ve siyasal kazanımlar sağlanmıştır.
SMF, tek başına maddi kazanımla süreci ele alan, bu zeminde meseleyi tartışan anlayış ve siyasal değerlendirmelerin kusurlu ve eksik olduğunu savunmaktadır.
Özellikle Dersimin ilçeleri ve beldesinde güçlü ve yaygın bir siyasal çalışma yürütülmesine ve ittifakın kazanma zemini yüksek olmasına karşın iktidarın yerellerde oy kaydırma siyaseti, ekonomik kriz ve iktidarın uyguladığı baskılar sonucu yaşanan yoğun göç, yaşanan siyasal gerilemenin bir sonucu olarak muhtarlık seçimlerinin toplumda önemli bir talebe dönüşmesi sonucu köylere oy kaydırma gerçekliği, devrimci otoritenin zayıflamasının sonucu olarak yaşanan toplumsal çözülme ve süreci örgütlemede ortaya çıkan bir dizi sorun, gelişme, olasılık ve özgünlükleri yönetme meselesinde bizlerden kaynaklanan hata ve eksiklikler de sonuçlarda etkili olmuştur. Bu durum ittifakın ve SMF’nin kendi hatalarını ve politik yetmezliklerini yadsıyan bir durum olarak okunmamalıdır.
SMF; doğru bulduğu politikalarını ve taktik siyasetini yaşama geçirmede önemli deneyim ve tecrübelerine rağmen güçlü olduğu bölgelerde istediği sonucu alamamanın, yine önemli olanaklarını değerlendirirken yapmış olduğu farklı bölgeler tercihlerini ele alırken üzerinde taşıdığı sorumluluğun farkında olup subjektif olarak süreci ittifaklar, adaylaşma, sahada yapılan pratik değerlendirme ve faaliyetler, kolektif akıl vb.tüm süreci incelikle birçok açıdan değerlendirip olgun ve sorumlu bir yaklaşım göstererek, hata ve eksikliklerini tespit ederek ve bu alanlarda mevcut örgütlenmelerini daha fazla nitelikli hale getirerek güçlendirme ve ileriye taşıma birikimine ve kudretine her zamankinden daha fazla sahiptir.
Elbette seçim sonuçlarından doğru dersler çıkarmak için olumlulukları ve olumsuzluklarıyla birlikte siyasi, ideolojik bir muhasebe ve bütünlüklü bir değerlendirmeye ihtiyacı vardır.
Çeşitli gerekçelerle ittifakların istenilen düzeyde sağlanamaması, devrimci ve demokratik güçlerin bir çok yerelde ve merkezi açıklamalarda burjuvaziden çok dost güçlere karşı karalama ve karşı çalışma yapması, ittifak yapan kurumların ve adaylarının dahi dost güçlere ve adaylarına yönelik süreci zayıflatan haksız açıklamalar yapması, sosyal medyada ardı arkası kesilmeyen karalama kampanyalarına ve saldırılara sol, demokratik güçlerin ve aydın-yazarların dahilolması, bir dizi sol, sosyalist kurumun kendi adaylarını CHP listelerinden göstermesi, bir çok yerelde farklı gerekçe ve taktik politikalarla CHP adaylarının desteklenmesi, tersten dost kurumlarla yapılan ittifakların eleştirilmesi, seçime katılım oranının düşük olması ve oy kullanmaya gitmeyen kitlelerin tutumları, iktidarın kutuplaştırma siyasetinin ilk defa bir seçimde sonucu etkileyecek düzeyde etkili olmaması, birbirine zıt farklı siyasal partiler arasında geçişlerin artması, uzun yıllardan sonra ilk defa kitlelerin Filistin, emekli aylıkları, ekonomik kriz gibi kendi gündemlerine uygun siyaset ve tutum geliştirme eğilimine girmesi, ekonomik ve siyasal krizin kitlelerde tepki açığa çıkarması, uzun aradan sonra kayyum karşıtı kitlesel reflekslerin verilmesi, Newroz, 8 Mart ve diğer etkinliklerin kitlesel ve coşkulu geçmesi vbbirçok noktada yaşanan siyasal gelişmelerin değerlendirilmesi yerel seçim sürecinin bütünlüklü muhasebesinin konusudur.
Sonuç olarak;
Yerel seçimler süreci AKP-MHP iktidarının güç kaybetmesi açısından olumlu olurken başka bir sermaye kesiminin kazanması nedeniyle işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen kitleler açısından sonucun esasta değişmeyeceğini/değişmediğini göstermektedir.
Demokratik, sosyalist ve devrimci güçlerin geçmişe oranla hem ittifak yönelimi hem de kendi alternatif siyasetini ortaya koyması ve belli kazanımlar açığa çıkararak kitle desteği sağlaması geleceğe yönelik mücadelelerde umut verici bir gelişme olmuştur.
Tüm bloklarıyla emperyalist kampların dünyayı büyük bir savaşa ve ekonomik yıkıma doğru sürüklediği bu dönemde. Demokratik, sosyalist ve devrimci güçlerin ortak paydalarda her zamankinden daha fazla birlikte hareket etmeye, yerel seçimler de dahil, başta temel hak ve özgürlükler olmak üzere siyasal ve toplumsal mücadelenin her alanında kazanılmış mevzileri korumaya ve yeni kazanımlarla güçlendirmeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. SMF; şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonrada bu tarihsel devrimci sorumlulukla hareket etmeye devam edecektir.”