Yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) geçmiş dönem Eşbaşkanı Gültan Kışanak ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) geçmiş dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel hakkında verilen hükmün, Antep Bölge Adliye Mahkemesi 18’inci Dairesi tarafından bozulması üzerine yeniden başlayan yargılamanın 11’inci duruşması Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Gültan Kandıra Hapishanesi’nden, Sebahat Ankara Sincan Hapishanesi’nden, avukatları Mehmet Emin Aktar, Mesut Beştaş ve Cihan Aydın Diyarbakır Adliyesi’nden, avukat Hasan Doğan Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
‘AKP yapınca yoksul biz yapınca terörist’
İlk olarak konuşan Gültan mahkemenin yönelttiği Sarmaşık Derneği sorusuna yönelik, “Kobane dosyasıyla birleştirme talep edildi ve bizden savunma istiyorsunuz bu hukuki değil. Ayrıca Sarmaşık Derneği’ne ilişkin bana yöneltilen suçlamalar senaryo gibidir. AKP yardım edince sorun olmuyor ben yapınca terörist oluyor. Yoksul yoksuldur bunun ayrımı mı var” diyerek tepki gösterdi.
Avukatlar da Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyanın birleştirilmesine ilişkin kararın eklenilmesi talebinde bulundu.
Tutukluluğun devamı istendi
İddia makamı önceki mütalaasını tekrar ettiklerini, Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen müzekkereye cevap verilmesini beklemelerini, kaçma şüphesi bulunmasından ve suçun vasıf ve mahiyeti bakımından tutukluluğun devamı talebinde bulundu.
‘Türkiye çalkalanıyor tek bir savcı kalkıp işlem dahi yapmıyor’
Ardından konuşan Sebahat, Ankara Kobanê dosyasına değinerek, “Ortaya çıktı ki Kürt siyasetçilerine yönelik ciddi bir kumpas var. İşiniz dosyayı Ankara’ya göndermek değil burada kapatmaktı ama Kürt sorunundaki çözümsüzlük devam ettiği için dosya sonuçlanmayıp gönderiliyor. Bu yapılan İnsan hakları açısından, demokratikleşme açısından utanç vericidir. Devlet hukuk mekanizmasını ortadan kaldırmıştır. Hukuk gücün ve iktidarın denetiminde olmuş bir sistem haline gelmiş. Düşünün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkımızda sürekli soruşturma açıyor. Fakat günlerdir Süleyman Soylu ve çete arasındaki ilişkiyi milyonlar izliyor, Türkiye çalkalanıyor tek bir savcı kalkıp işlem dahi yapmıyor. Fakat söz konusu Kürtler olunca anında harekete geçiliyor” dedi.
Hukukun olmadığını belirten Sebahat, devletin parasını yiyenlere herhangi bir işlem yapılmadığını fakat Kürtler söz konusu olunca anında terörist dendiğini söyledi. Sebahat, “Bizim dosyalar önünüzde ve ne yapıp yapmadığımız içinde yer alıyor. Buna artık el insaf denilir. Mesela önünüzde bulunan dosyalarda devleti eleştirmekten, hakkımızı istemekten başka ne var? Amaç Kürtleri kriminalize etmektir. Ayrıca birleştirme talep edilen bu dosyaya utanç davası deyip Ankara’ya göndermenize bile gerek yoktu” şeklinde savunma yaptı.
Son olarak avukatlar adına konuşan avukat Cihan Aydın şu ifadelere yer verdi:
“Şu an içine sürüklendiğimiz rezil durumu anlatmak istiyorum. Ankara’da sözüm ona bir yargılamanın içine çekildik. İçinde ahlak olmayan bir iddianamenin içine sürüklendik. Üç gündür orda bir mizansenin içinde yaşıyoruz. Daha önce sizin mahkemenizde müvekkiller ayrı yerde biz ayrı mahkeme ayrı yerde dedik. Her birimiz bir yerden SEGBİS ile katılıyoruz. Gidip onları ziyaret etmemiz zor oluyor. Şimdi ise salgından kaynaklı ziyarete gidemiyoruz. Sizler dört buçuk yıldır yargılama yapıyorsunuz her memleketten, her ilçeden hatta her köyden suçlama iddiaları var. Ankara’da Cumhuriyet Başsavcısı (CBS)çıktı oradan buradan aldığı konuşmalardan suç toplayıp iddianame hazırladı. Yanınızda oturan kaçıncı Cumhuriyet Başsavcısı bilmiyorum ama konforlu iş yapıyor. Dediği tek şey şu evrak beklensin ve tutukluluk halinin devamını… Bir CBS’nin görevi bu mudur? Madem öyle araştırın, neden araştırmıyorsunuz bu işi, neden bu kadar lakayt şekilde yapıyorsunuz bu hukuki bir tavır değildir. Bu düşman hukukunun da yapabileceği bir şey değil. Her seferinde önümüze suçlar ve deliller çıkarmayın kaç tane dosya iddianame birleşti bilmiyorum. Önüne gelen Google’den arama yapıp, konuşmalar bulup suçlama olarak önümüze getiriyor. Ya bu yaptığınız işinize, giydiğiniz cübbenize ayıptır. Size dört buçuk yıldır o duruşma salonunda demediğimiz laf, vermediğimiz belge kalmadı. Afakî afakî de konuşmuyoruz mahkeme ve AİHM kararıyla konuşuyoruz. Sizin tahliye etme yetkiniz yok ona kanaat getirdik bu kadar baskı altında iken. Her gün İçişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı, devletin tamamı müvekkillerimize ‘terörist’ damgası yapıştırırken hepsi ölü taklidi yapıyor. Bir CBS demiyor ki senin yaptığın anayasaya aykırıdır. Gerçi kime konuşuyoruz sanki duvara konuşuyoruz. Tahliye desek ne olacak? Artık mahkeme olduğunuz konusunda endişemiz var. İçişleri Bakanı bu kadar kirli işler yaparken kim hesap soruyor kim sorabildi ki sormaz çünkü size güveniyor, çünkü yargı onların. Bu mahkemeden bir beklentimiz yok Ankara 22’inci Ağır Ceza’dan da beklentimiz yok. Ki başından beri beklentide de değiliz. Onlarda atanmış birer memurdur. Yani sayın başkan bizi daha fazla bu yargı mizanseni ile oyalamayın. Öyle bir aşamaya geldiniz ki mevzu bahis Kürtler olunca tam bir cezaevi kurumu şeklinde çalışıyorsunuz. Tahliye etseniz de etmeseniz de siz bilirsiniz. Bu işin kimin başına ne zaman geleceği belli olmuyor. Burada oturan hakimlerde benzer tavırlar sergiledi şimdi görevden alınıp tutuklandılar. Cüppelerine el koyunca bu işin mağduru olan bizler bitti sandık ama bitmedi. Biri gidip diğeri geliyor. Var olan tehlike ülkedeki herkes için geçerlidir. Hiç değilse sizler mesleğinizin onurunu düşünün.”
Duruşma 22 Temmuz’a ertelendi
Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından Ankara 22’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan müzekkerenin cevabının beklenmesine, söz konusu suçlamalarda olan Sarmaşık Derneği’ne ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak soruşturma olup olmamasına ilişkin bilgi verilmesinin istenmesine ve tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşma 22 Temmuz’a ertelendi.