Van’ın İpekyolu ilçesinde 24 Temmuz’da 9 yaşındaki E.L. adlı çocuğun, mahallede market işleten E.B.’nin cinsel saldırısına maruz kaldığı ortaya çıktı. Alınan bilgilere göre; E.B. E.L.’yi markete çağırarak cinsel saldırıda bulunduğu sırada eşi tarafından fark edildi. Olayın ardından E.B.’nin eşi, E.L.’nin annesini arayarak eşinin, çocuğuna cinsel saldırı etmiş olabileceğini aktardı. Ardından E.L. ile konuşan anne Ö.L.’nin, kızının kendisine her şeyi anlatmasıyla polise ihbarda bulundu. Bunun üzerine mahalleye gelen polis, zanlı E.B.’yi gözaltına aldı. E.B. ardından çıkarıldığı mahkemece aynı gün tutuklanarak hapishaneye gönderildi.
Olayı zanlının eşi ortaya çıkardı
Mezopotamya Ajansı’na konuşan anne Ö.L., çocuğuna cinsel saldırıda bulunan E.B.’nin en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.
23 Temmuz günü kızını markete yolladığını söyleyen Ö. L., kızının iki gün üst üste taciz ve tecavüze maruz kaldığını belirtti. İlk gün kızının yaşanan olaydan hiç bahsetmediğini dile getiren Ö. L., ertesi gün saat 13.30’da, kızının tekrar markete gittiğini ifade etti. Anne Ö. L., yaşananları, şu sözlerle anlattı: “Kızım, bu kez markete gittiğinde, E.B. ona tecavüz ediyor. Eve geldiğinde rengi mosmordu. Daha sonra E.B.’nin eşi beni aradı. Kızımın evde olup olmadığını sordu. Telefonu kapattıktan sonra ben de ‘kızım acaba yanlış bir şey mi yaptı?’ diye düşünmeye başladım. 5 dakika geçmeden E.B.’nin eşi tekrar beni aradı. Telefonumun hoparlörünü açıp kızıma vermemi istedi. E.B.’nin eşi, kızıma, ‘ben markete gelmeden önce o sana bir şey yaptı mı?’ diye sordu. Şok oldum. Ne yapacağımı bilemeden donup kaldım. Kızım titremeye başlayınca sakince, korkutmadan yaklaşmaya çalıştım. Böyle bir duruma şiddetle yaklaşsaydım bana hiç bir şey anlatmayacaktı. Kızımla yavaş yavaş sakince konuştum. Bana olanları ağlayarak anlattı. E.B., kızıma, ‘Eğer konuşursan, ailene bir şey söylersen senin anneni ve babanı öldürürüm’ demiş. Bu yüzden kızım çok korktuğu için anlatmamıştı ama sonra kızım bana bütün yaşadıklarını detayıyla anlattı.”
‘Nerede tutuklu olduğunu bilmiyoruz’
Durumu öğrendikten sonra polisi aradığını dile getiren Ö. L., kızının yaşadıklarının tümünü polislere de anlattığını söyledi. Ö. L. ardından şöyle devam etti: “Polis kızıma ‘Doğruyu anlat, eğer yalan konuşursan senin annenle babanı tutuklarız’ diye tehdit etti. Kızım da ‘Eğer ben yalan konuşuyorsam annemi babamı hapse atın. Eğer onlar yalan konuşuyorsa o adamı hapishaneye atın’ cevabı verdi. Bizi 2 Nisan Karakolu’na götürdüler. Benim ve kızımın ifadesini aldılar. Her şeyi olduğu gibi anlattık. O an kızıma tecavüz eden E.B.’ nin de ifadesi alınıyordu. Polisler, kızımı Çocuk Şubesine götürdü. Akşam saat 21.00 civarında Bölge Hastanesine götürdüler. Kızım sağlık kontrolünden geçti. Savcı ve bir psikolog hastaneye geldi. Kızımla görüşen savcıya ne olduğunu sordum. Savcı bana, E.B.’nin cezasının büyük olduğunu, büyük bir kabahat işlediğini ve gereken cezanın verileceğini söyledi. Şuan tutuklu ama nerede olduğunu bilmiyorum. Çocuğumun elbiselerini incelemeye götürdüler.”
‘En ağır cezaya çarptırılmalı’
Mahalle halkının olayı duyduğunu belirten Ö. L., herkesin ziyarete geldiğini dile getirdi. Olaydan iki gün sonra evde otururken komşularının telefon ettiğini ifade eden Ö. L., mahalle halkının bir araya gelerek E.B.’nin marketini yakmaya çalıştığını söyledi. Tecavüz zanlısı E.B.’nin, en ağır cezayı alması gerektiğini söyleyen Ö. L. “Şuan kızım evde ama kendinde değil. Kendi kendine durduk yerde gülüyor. Psikolojisi vahim durumda. Bazen kızıma sesleniyorum ama tepki vermiyor. Bütün herkese sesleniyorum. Benim çocuğuma yapılanlar başka çocuklara yapılmasın. Madem devlet var o zaman bu taciz ve tecavüz olaylarının önüne geçsin. Tek istediğim E.B.’nin en ağır cezaya çarptırılmasıdır. Bana bazıları ‘şikayetçi olma’ diyor. Eğer bugün şikayetçi olmazsam, bu adam serbestçe bırakılacak. Kim bilir başka hangi çocukların hayatları kararacak. Bunun önüne geçmek ve kızıma yapılanların cezasını sormak için şikayetçiyim. Bu yüzden kimseyi dinlemeden en ağır cezaya çarptırılması için mücadele edeceğim” diye konuştu.
Kaynak: MA / Ayşe Sürme – Dindar Karataş
