Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Ocak 2015’te evinin önünde oynarken özel harekat polisi M.N.G.’nin açtığı ateş sonucu katledilen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın ailesinin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne açtığı 350 bin liralık maddi ve manevi tazminat davasında Mardin 1. İdare Mahkemesi kararını verdi.
Mezopotamya Ajansı’ndan Ahmet Kanbal’ın haberine göre, Davayı kısmen kabul eden mahkeme Kazanhan’ın annesi Ayşe Kazanhan için 26 bin 579 lira, babası Mehmet Emin Kazanhan için ise 22 bin 623 lira maddi tazminat ödenmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca Kazanhan’ın anne ve babası için 20’şer bin, 9 kardeşinin her biri için de 5’er bin olmak üzere toplamda 85 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Böylece mahkeme, Kazanhan ailesine toplam 134 bin 202 lira madde ve manevi tazminata hükmetmiş oldu.
‘Yüzde 42 oranında haksız tahrik indirimi’
Mahkeme kararın gerekçesinde, Kazanhan davası sanığı M.N.G.’ye verilen “müebbet hapis” cezasına “haksız tahrik indirimi” yapılarak 13 yıl 4 aya indirilmesi nedeniyle tazminatta da yüzde 42 oranında indirim yapıldığını belirtti. Mahkeme indirime ilişkin, Kayseri Barosu’na bağlı bir avukat tarafından hazırlanan bilirkişi raporundaki, “Davacıların destekten yoksun kalma zararları, işleyecek aktif dönemden ibaret olan toplam zarardan yüzde 42 oranında haksız tahrik indirimi ve yetiştirme gideri indiriminin mahsup edilerek hesaplandığı” ifadelerini kullandı. Mahkeme kararın devamında davacı aile bireylerinin isimlerini sıralayarak, şunları ekledi: “Yaşanan olaydan duydukları acı, elem ve üzüntü dikkate alınarak uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekmekte olup, olayın ağırlığı ve duydukları acı ve üzüntü karşılığı haksız tahrik indirimi doğrultusunda takdiren…”
‘Kazanhan kusurlu atfedilip, miktar belirlendi’
Davanın uzun uğraşlar sonucunda kısmi olarak kabul edildiğini belirten Kazanhan ailesinin avukatı Filiz Ölmez, verilen kararı Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf etmek zorunda kaldıklarını söyledi. İstinaf gerekçelerini “Kazanhan’ın vurulduğu dönem Türkiye’de siyasi olarak olumlu gelişmelerin olduğu bir dönemdi. Provokasyon yapılmak amacıyla örgütlü bir şekilde istişare ederek, kolluk kuvvetlerinin işlediği bir suç olduğu için de Cizre Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada emsal karar çıktı. Sadece bir sanık hakkında önce müebbet verildi ve ‘haksız tahrik indirimi’ olduğu savunularak, cezası 13 yıl 4 aya indirildi. 4 sanık hakkında ise sadece ‘suçu bildirmeme’ suçundan cüzi bir ceza verilerek cezaları ertelendi” hatırlatmasında bulundu.
‘Mahkeme objektif yaklaşmadı’
Kazanhan davasının Kürt kentlerinde öldürülen çocukların davalarında ortaya çıkan uygulamalardan farklı olarak, “Bölgede ilk defa bir polis memurunun görevi başında iken işlediği bir cinayet nedeniyle tutuklu yargılanıyor” olması açısından önemli olduğunu dile getiren Ölmez, buna rağmen yetersiz bir cezalandırma olduğunu söyledi. Tazminat davasında verilen kararın da aynı şekilde yetersiz olduğuna vurgu yapan Ölmez, “İdare Mahkemesi’nde esas alınan noktada maddi ve manevi tazminata hükmedilirken, Nihat Kazanhan’ın ‘kusurlu’ atfedilip, buna göre bilirkişi raporunun hazırlanmış olması mahkemenin objektif yaklaşmadığını gösteriyor. Biz tazminat davasını açarken, Türkiye’nin farklı kentlerinde yaşanan çocuk cinayetlerinde emsal teşkil etmesini ve en azından bu cinayetlerin önünün alınabilmesi yolunda bir sonuç ortaya çıkmasını amaçlıyorduk. Ancak çıkan karara bakınca beklendiği gibi sonuçlanmadığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Nihat’a 4 yıllık çalışma süresi öngörülmüş’
“Bilirkişi raporunda, sadece anne ile babayı ve 1970 yılındaki verileri esas alarak, asgari ücret üzerinde verilebilecek bir tazminat miktarı belirlemeye çalıştı” diyen Ölmez, şöyle devam etti: “Ama bunu yaparken bile öyle bir hesaplama yaptı ki 3-4 yılık bir çalışma süresi öngörülmüş Nihat Kazanhan için. Bu nedenle bilirkişi raporuna itiraz ettik. Çünkü iş kanununa göre bile işten çıkarılan bir işçinin 4 yıllık kıdem tazminatı ile 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın öldürülmesi birbirine eş değer tutulmuş durumda.”
‘Sonuç alınmazsa AİHM’e gideceğiz’
Verilen kararın insan ve yaşam hakkına bakışı ortaya koyduğunu vurgulayan Ölmez şunları söyledi: “Devletin kendi kolluk görevlileri olduğu zaman bu tür durumlarla karşılaşılıyor. Yargılamanın da ne kadar nesnel ve objektif olduğunu bize hatırlatmış oluyoruz. Dolayısıyla verilen karar adil bir karar değil. İdare Mahkemesi tarafından uygun görülen tazminat miktarının düşük verilmiş olması, suça bulaşan kolluk kuvvetlerinin ödüllendirilmesiyle eşdeğerdir. Bu nedenle istinaf mahkemesine başvurduk. Eğer istediğimiz sonucu alamazsak, devamında iç hukuk yollarının tükenmesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz.”