Kayıp Destan’ın İzinde / Nâzım Hikmet, İdeoloji ve Yeniden Yazmak – Erkan Irmak
“Okuyacağınız kitap, temel olarak, Nâzım Hikmet’in […] yönlendirilmiş ya da önyargılı okumalara en çok maruz kalmış/kalmakta olan iki metnine odaklanacaktır: Kuvâyi Milliye ve Memleketimden İnsan Manzaraları. Adı geçen iki metin, yazılış motivasyonları ve süreçlerinin iç içe geçmesi, yazılış tarihinden çok sonra yayımlanmaları ve yazarın sürekli olarak metinlerinin üzerinde değişikliklere gitmesi nedeniyle oldukça karmaşık birer hikâyeye sahiptirler. Üstelik bu hikâyeler zaman içinde kendi mitlerini yaratmış ve bugün de geçerli olmak üzere bu iki metin kendi hayran kitlelerine, ideolojik takipçilerine ya da reddedicilerine kavuşmuştur. Buna karşın, Türkçe edebiyatın köşe taşlarından olan bu iki Nâzım Hikmet imzalı kitabın yazılış ve yayımlanış süreçleri hakkında derli toplu herhangi bir kaynağa ulaşmak mümkün değildir. […] Oysa Kuvâyi Milliye ve Memleketimden İnsan Manzaraları hakkında yorumlar yapmadan evvel, bu tarihçilerin ortaya çıkarılması öncelikli bir ihtiyaçtır.”
“Kayıp Destan’ın İzinde”, Nâzım Hikmet’in en çok ilgi gören eseri Kuvâyi Milliye’nin Memleketimden İnsan Manzaraları’na uzanan yolculuğunu anlatıyor. Erkan Irmak kitabında bu iki eserin yazılış ve yayımlanma süreçlerini, Türkiye’deki rejim ve tarih anlayışıyla ilişkilerini, okur tarafından alımlanışlarını ve tür olarak konumlarını tartışıyor ve iki eseri karşılaştırarak Kuvâyi Milliye’nin Memleketimden İnsan Manzaraları içinde nasıl yeniden yazıldığını ve bu yeniden yazılmanın ne anlama geldiğini sorguluyor. Irmak, bu süreci, Nâzım Hikmet’in yaşamını, eserleriyle olan ilişkisini ve eserlerini yazmasında etkili olan Türkiye’nin tarihsel koşullarını da içeren canlı, zengin bir anlatımda sunuyor. Kitap, Nâzım Hikmet’in yazarlığına odaklanan edebi çalışmalar alanındaki eksikliği gidermek yönünde önemli bir adım niteliği de taşıyor.
Kitabın tanıtım bölümünden
Künye: Kayıp Destan’ın İzinde – Nâzım Hikmet, İdeoloji ve Yeniden Yazmak, Yazar: Erkan Irmak
Yapı Kredi Yayınları, 240 Sayfa
Babamın Bağlaması – Kemal Varol
Beni bir ömür sekiz köşeli şapkasının gözünde taşıyan babamı başımın üstünde taşımak için yeniden uzun ve karlı yollara düştüm.
Yirmi beş yıl sonra bir gece yarısı kapısını çalıp ona üç günlük bir yolculuk ve ömürlük sorular bırakan Heves Ali’yi âşıkların bayramına yetiştiren Yusuf, arabasının bagajında babasının eski bavulu, ön koltuğunda üç telli bağlaması ve port bagajında tabutuyla bu kez toprağına, evine, kendine doğru yol alıyor… Babamın Bağlaması’yla Âşıklar Bayramı’nın ikinci perdesi açılıyor, Yusuf o derin kuyudan çıkıyor: Upuzun bir yolda, geçmişin sırlarıyla, geleceğin belirsizliğiyle ve hevesinden arta kalanlarla yüzleşen Yusuf, aşka, ayrılığa, ölüme ve yalnızlığa yakılmış yepyeni bir türküye kulak veriyor.
Cevdet Kudret Roman Ödülü, Attilâ İlhan Roman Ödülü, Fransa-Türkiye Edebiyat Ödülü ve Sait Faik Hikâye Armağanı sahibi Kemal Varol, sinemaya da uyarlanan romanı Âşıklar Bayramı’nın devamı olan Babamın Bağlaması’nda, merhaba ile hoşça kal arasındaki derin vadide yankılananlarla yine akıllardan çıkmayacak bir yolculuğa çağırıyor.
Çünkü ayrılık, sadece bir insandan değil, artık içinde olmadığımız bir hikâyeden de mahrum kalmak demekti.
Kitabın tanıtım bölümünden
Künye: Babamın Bağlaması, Yazar: Kemal Varol
Everest Yayınları, 212 Sayfa
Oğuz Atay Yazı Eylemi ve Oyun – Özgür Taburoğlu
Oğuz Atay’ın yapıtlarında saklı anlatı desenleri, yazı, oyun, eylem, vicdan, içeri ve dışarı gibi sözcükler etrafında açığa çıkar. Metinlerin içerik ve biçiminden daha eski böyle desenleri birleştirdiğimizde bir yazarın mizacına ve onun yapıtına dair bazı ayırt edici kıvrımlara ulaşırız. Yazarın kendisini tekrar ederken farkını da dile getirdiği desenlerin etrafına anlatı dünyasının parçası olaylar, eylemler, fiiller ve failler yerleşirler. Tüm yapıtını kararlı biçimde kat eden bu çizgiler sayesinde, yazar, anlatıcı ve anlatı kahramanları yanında anlatının da kişiliğini, huylarını ayırt edebiliriz. Böylece yazarın kendine özgü yollardan tasvir ettiği bir edebi manzaradaki derinlikler ve yükseklikler ortaya çıkar.
Özgür Taburoğlu, Oğuz Atay’ı okurken yazarın yaşamöyküsüyle fazla ilgilenmeden, metinlerindeki temel izlekleri aralamayı deniyor. Eserlerindeki olay örgülerine odaklanmadan, yazılarında saklı yer ve zaman şekillerini belirlemeye çalışıyor. Yaşamı yazısından ayrı olmayan bir yazarın resmini çiziyor.
Kitabın tanıtım bölümünden
Künye: Oğuz Atay Yazı Eylemi ve Oyun, Yazar: Özgür Taburoğlu
Doğu Batı Yayınları, 103 Sayfa