Kongreye, parti yöneticilerinin beklentisinden fazla katılım oldu. Parti üyeleri ve delegeler, salona sığmadı. Salonda partinin yeni ismine göndermeler yapan “Şimdi sol zamanı”, “Şimdi bir araya gelmenin zamanı”, “Tek yol devrim”, “Farklı bir yol buluruz” şeklinde pankartlar asıldı.
‘ÖDP yeni bir süreç başlatıyor’
Divan seçimi ve saygı duruşunun ardından bir manifesto açıklandı. Manifestoda, özeleştiri veren ÖDP, “Bu ülkenin ilerici devrimci geleneği, uzun dönemde kök salan ve cumhuriyet döneminde derinleşen Aydınlanma birikimi, asla ve asla dinci milliyetçi bir gericilik önünde boyun eğmedi, eğmeyecek. Bu süreç içinde önemli siyasal görevler üstlenen ÖDP, ülkenin ve sol hareketin çok kritik dönemlerinde aldığı politik tutumlarla siyasal İslamcı rejimin kurulmasına engel olmaya çalışan güçler arasında yer aldı. Hayatın doğruladığı siyasal tespitleri pratiğe taşımakta yetersiz kaldığı ise tartışmasız bir gerçekliktir. Solun, sosyalist hareketlerin bütün zaafları ÖDP açısından da geçerli sayılmalıdır. Şimdi yeni bir kritik eşik önümüzde duruyor” dedi.
31 Mart yerel seçimlerinde AKP-MHP iktidarının geriletildiği ancak yıkılmadığı belirtilen manifestoda, egemen güçlerin mevcut iktidardan çok farklı olmayacak yeni bir sağ iktidar arayışında olduğu kaydedildi. Manifestoda, “Toplumsal talepler sağ bir programa, sağ bir ittifaka sığmayacaktır. Solun talepleri yükseltilmeli ve örgütlenmelidir. ÖDP yeni bir süreç başlatıyor. Bu yeni süreç hem bir yenilenme hem de örgütlenme çağrısıdır. Siyasal İslamcılığın ve ona eşlik eden neoliberal kapitalizmin yarattığı tahribatı gidermek ve emekçi halk sınıflarının yararına bir düzen kurmak ancak ve ancak sol bir politikayla mümkündür. Bu soyut bir çağrı değildir, somut talepler etrafında ilmek ilmek örülecek yeni bir toplumu kurma çağrısıdır. Bu çağrı hayatın içinde yeniden can bulan acil talepleri elde ederek sosyalist bir toplumu bugünden inşa edeceğimize olan inancın çağrısıdır” denildi ve 12 maddelik talepler sıralandı:
1- Emperyalizmle bütün anlaşmalar iptal edilmeli, NATO’dan çıkılmalı, başta İncirlik olmak üzere yabancı üsler kapatılmalıdır.
2- Suriye’nin bir iç savaşa sürüklenerek kan gölüne dönmesinde AKP’nin mezhepçi ve yayılmacı politikalarının doğrudan etkisi vardır. Türkiye Ortadoğu’daki yangına emperyalistler tarafından sürüklenmiş durumdadır. Bu cendereden derhal çıkılmalıdır. Halklar arasında bütün dinsel, etnik, mezhepsel farklara karşın bir arada yaşamanın tesis edilmesi Türkiye’nin dış politikasının temeli olmalıdır.
3 – Suriye’nin kaderi yine Suriyeliler tarafından tayin edilmelidir. Başta emperyalist ülkeler olmak üzere bütün dış güçler ile El Nusra, IŞİD gibi cihatçı güçler Suriye’den çıkarılmalıdır.
4- Siyasal İslamcı rejim 17 yıllık iktidarı boyunca halkı birbirine düşüren bir kutuplaşma politikası izledi. Demokrasi, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar rafa kaldırılarak bir tek adam rejimi inşa edildi. Bu rejim, halka karşıdır ve derhal ortadan kaldırılmalıdır. Bu, halkın sorunlarına hiçbir çözüm üretmeyen eskinin parlamenter rejimine geri dönülerek yapılamaz. Kuvvetler ayrılığına dayanan, halkın söz, yetki ve karar süreçlerine dahil edildiği, yerel yönetimlerin ve yerinden yönetim anlayışının temel alındığı yeni bir düzen kurulmalıdır. 12 Eylül faşist anayasasının bütün hükümleri iptal edilmeli, siyasal partiler yasası ve seçim yasası başta olmak üzere tüm anti-demokratik yasalar kaldırılmalıdır. İfade ve örgütlenme özgürlüğünün her düzlemde geliştirilmesi ve gerçek bir demokrasi için tüm yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
5- Yeni siyasal zemin, mutlaka ve mutlaka laiklik temeli üzerinde tarikatların ve dinsel cemaatlerin etkisizleştirildiği bir anlayışla kurulmalıdır. Dinin devlet işlerini ve toplumsal hayatı düzenlemeyeceği bir siyasal yapı kurulmalıdır. Başta Aleviler olmak üzere bütün farklı inanç odaklarının özgürce inançlarını yaşamaları sağlanmalıdır.
6- Bütün bir ekonomi rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçiş perspektifiyle ve kamu çıkarını gözeten bir anlayışla baştan aşağı yenilenmelidir. Yerli- yabancı sermayeye peşkeş çekilen halka ait tüm varlıklar yeniden kamulaştırılmalıdır.
7- Eğitim ve sağlık gibi yaşamsal hizmetler kesinlikle parasız olmalıdır. Eğitimin içeriği de bütünüyle ırkçı, cinsiyetçi ve dinsel öğelerden arındırılarak bilimsel bir temele oturtulmalıdır. Özel okullar ve vakıf üniversiteleri kamulaştırılmalı, üniversiteler YÖK gibi zincirlerden kurtarılarak özgürce bilim üretilen odaklar haline dönüştürülmelidir. Devlet işsizlik sorununa ve diplomalı işsizler sorununa acil önlemler almak zorundadır. Batık şirketleri kurtarmak için hesapsızca harcanan kamu kaynakları bu sorunun çözümünde kullanılmalıdır.
8- Şiddete maruz bırakılan, cinayetlere kurban giden kadınların can güvenliğinin sağlanması, erkek şiddetine son verecek önlemlerin alınması son derece acildir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak her türlü önlem alınmalıdır.
9- Çevrenin kâr için talan edilmesine derhal son verilmelidir. Gezegeni yok olmaktan kurtaracak, kapitalizmin kâr hırsına ‘dur’ diyecek her türlü önlem alınmalıdır.
10- Siyasal İslamcı iktidar tarafından uygulanan neo-liberal politikalar ülkemizde tarım ve hayvancılığı tümüyle çökertti. Kooperatifçilik, küçük üreticilerin desteklenmesi, yerel tohumların korunması vb. önlemler acil olarak devreye sokulmalıdır.
11- Kürt sorunu hem ülke hem de bölge açısından en acil sorunların başında geliyor. Kürt sorununun barışçıl bir temelde ve halkın nasıl yaşamak isterse öyle yaşamasını kabul eden bir yerinden demokrasi anlayışıyla çözülmesi gereklidir. Şiddet politikaları halkları birbirine düşman etmenin yanı sıra çözümü de imkânsızlaştırmaktadır. Sorunun çözümünde silahlardan arınmış bir barışçıl siyasal süreç devreye sokulmalıdır.
12- Hukuk ayaklar altına alınarak, işlerinden edilen, cezaevlerine atılan baskı ve zulüm gören aydınlar, politikacılar derhal serbest bırakılmalı ve özgürlüklerine kavuşturulmalıdır. Halkın iradesine karşı atanan kayyumlar görevlerinden alınmalı, seçilmiş belediye başkanları görevlerine iade edilmelidir.
Yeni ismi: Sol Parti
Manifestonun açıklanmasının ardından Hayri Kozanoğlu, Alper Taş, Oğuzhan Müftüoğlu, İbrahim Ayhan, Önder İşleyen, Pelin Bektaş, Deniz Demirdöğen’in de aralarında olduğu partililer tarafından hazırlanan tüzük değişikliği önergesi sunuldu.
Önerge, tüzüğünün “Partinin adı Özgürlük ve Dayanışma Partisidir. Kısaltması ÖDP’dir. Genel Merkezi Ankara’dadır” şeklindeki birinci maddesinde değişlik öngörüyor. Buna göre partinin yeni ismi “Sol Parti” olacak. Kısaltması da “Sol Parti.”
İsim değişikliği, salonda “İnadına sol, inadına devrim ve sosyalizm” sloganıyla karşılandı.
Ardından kürsüye çıkan ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Önder İşleyen, Türkiye’nin önümüzdeki dönemine etkili şekilde müdahale edeceklerini söyledi.
Kongre, delegelerin konuşmalarıyla sürüyor. (Artı Gerçek)