Bizimle iletişime geçin

Güncel

‘Kimse umutsuzluğa kapılmasın mutlaka kazanacağız’

TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi ve Yeşil Sol Parti Mersin 2. sıra Milletvekili adayı Perihan Koca, 14 Mayıs’ta Yeşil Sol Parti’nin mutlaka kazanacağına dikkati çekerek, “İrademize her zaman sahip çıkacağız. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Mutlaka kazanacağız” dedi.

Yadigar Aygün/ İstanbul

Siyasi partiler ve adaylar 15 gün sonra gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilli seçimleri için çalışmalarına devam ediyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) bu seçimlerde öne çıkan partiler arasında yer alıyor. TÖP Sözcüler Kurulu Üyesi ve Yeşil Sol Parti Mersin 2. sıra Milletvekili adayı Perihan Koca ile seçim gündemini, sahayı, seçim güvenliğini, konuştuk.

Kendinizi ve çalışmalarınızı tanıtır mısınız?

1987 Antalya doğumluyum. Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü mezunuyum. Lise yıllarımdan itibaren sosyalist mücadelenin içerisindeyim. Üniversite yıllarımda Özgürlükçü Gençlik Dernekleri bünyesinde çalışmalarda bulundum. Kampüs Cadıları ve Mor Dayanışma’nın kurucuları arasındayım. Toplumsal Özgürlük Partisi kurucular kurulu üyesiyim. Partimin sözcüler kurulu üyeliği ve merkez koordinasyon üyeliği görevlerimi yürütüyorum. Kendimi sosyalist feminist olarak tanımlıyorum. Yıllardır kadınların olduğu her yerde mücadeleler, örgütlenmeler, direnişler içerisinde yer alıyorum. Aynı zamanda partim Toplumsal Özgürlük Partisi’nin yayın kurulu üyeliğini yürütüyorum. Toplumsal Özgürlük Gazetesi ve El Yazmaları web sitesi editöryal grubu içerisindeyim. Ek olarak Yeni Yaşam Gazetesi’nde haftalık aktüel yazılar yazıyorum. Yeşil Sol Parti Mersin 2. sıra Milletvekili adayıyım.

AKP İttifak kurduğu HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi (YRP) ile birlikte özellikle kadın haklarına yönelik çok ciddi saldırılar gündemde ne söylemek istersiniz?

Kadın düşmanlığı bir grubun veya birkaç kişinin tekelinde bir şey değil. Erkek egemen sistem bugün dünyanın her yerinde her alanda bir biçimiyle iktidarını sürdürüyor. Kadınların ikincilleştirilip erkekliğin nesnesi haline getirilmeleri farklı ideolojik formasyonlarda olsa da özünde aynı. Dolayısıyla Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı’nın kadınların ezilen pozisyondaki konumlarına doğrudan bir itirazı yok. Olamaz da. Türkiye kapitalizmi nasıl işçi emeği ve işçi kanı üzerine yükseliyorsa, kadınların görünmeyen emeği ve kanları üzerine yükseliyor. Patriyarkal ilişkilerle doğrudan bağı olan bu sömürü düzenini kökten hedef alınmadıkça patriyarkal ilişkilerin tasfiyesi tam olarak mümkün olmayacaktır. Söz konusu HÜDAPAR ve YRP için ayrı bir vurgu yapmak gerekiyor. Kadınların mücadeleyle kazandıkları kazanımların bir ürünü olan İstanbul Sözleşmesi üzerinden kadınlara yönelik büyük bir nefret kampanyası yürütülüyor. Bu nefret kampanyası yıldan yıla İslam’ın belli bir yorumuyla muhafazakarlaştırılmış ama krizler tarafından da zorlanan toplumsal kesimleri bir arada tutma işlevi görüyor. Kadın nefreti ile iktidarda kalma çabaları birbirine sıkı sıkıya bağlı. Nefret ve şiddet olmaksızın iktidarda kalamayacaklar. Bu yüzden HÜDAPAR ve YRP eliyle şiddeti tırmandırmak istiyorlar. Bu partilerin oy tabanları ittifaka neredeyse önemsiz bir katkı sunabilir ama bu ittifakın mantığı oyları arttırmak değil, şiddet sopasını kadınlara göstermektir.

Bir süredir seçim kampanyası için sahadasınız. Sahayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye halkları hangi sorunları yaşıyor?

Ekonomik krizi, işsizliği, yoksulluğu, pahalılığı, enflasyonu gözlemlemek için illa ki bir seçim kampanyası içerisinde yer almak gerekmiyor. Gündelik yaşamın en önemli gündemi zaten geçim derdi ve bunu hissetmemek mümkün değil ama seçim çalışmalarına değinecek olursak elbette ziyaret ettiğimiz her işyerinde, her sokakta, her pazarda, her evde birbirine benzer bir öfke ve arayışı gözlemliyoruz. Halkın geneli büyük bir yıkım yaşıyor. Öfke ile duygusal patlamalar iç içe. Depremin de eklenmesiyle milyonların yaşamı cehenneme dönmüş durumda. Halkın birçok şeyin farkında olduğunu söylememe bile gerek yok. Öfkenin çoğu bu ülkeyi yöneten suç çetesine yönelmiş durumda. Sahaya yansıyan en önemli şeyin değişim arzusu, huzur arayışı ve iktidarın ciddi bir biçimde sorgulanması olduğunu söyleyebilirim.

Emek ve Özgürlük ittifakı ülke genelinde nasıl bir sonuç alır?

Başarılı olacağımızdan eminiz. Var olan tablonun zorunlu bir sonucu olarak görmüyoruz Halkın gündemine sahici çözümler üretebilme kapasitesine sahip tek ittifakın bizim ittifakımız olduğunu biliyoruz. Ekonomik ve siyasal krizlere halkın çıkarları çerçevesinde çözümler öneriyoruz ve bunun zamanla daha fazla karşılığı olacağını düşünüyoruz. İttifakımızın üstlendiği kuruculuk misyonunun git gide daha fazla kitleyle buluşması bu ülkenin rejiminin değişim dinamiğini yaratacaktır.

Seçim kampanyası sırasında hangi politikaları ön plana çıkarıyorsunuz ve bunlar halkta nasıl tepki alıyor?

Yaşadığımız düzenin sınırları içerisinde bir kampanyadan kaçınıyoruz. İşçilerin, kadınların, yoksulların, gençlerin, Alevilerin sorunlarının salt parlamenter düzlemde çözülemeyeceğinin bilinciyle hareket ediyor, kitleleri örgütlenmeye ve örgütlü güçle hareket etmeye çağırıyoruz. Elbette 14 Mayıs’ta iki görevimiz var. Birincisi ittifakımızın mümkün olan en yüksek sayıda vekil çıkarması, ikincisi Erdoğan’ın gönderilmesi. Kampanyamızda bu iki göreve işaret ediyoruz ama bununla sınırlı tutmayarak Demokratik Cumhuriyet’i kurmak için örgütlenme çağrısı yapıyoruz. Elbette Mersin halkının gündemleri kampanyamızın merkezinde yer alıyor. Yoksulluk, baskıcı politikalar, yereldeki kirlilik, nükleer santral, depremzedelerin temel ihtiyaçları ve benzeri konularda propaganda çalışmaları yürütüyoruz.

Seçim güvenliği konusunda bir çalışmanız var mı? Seçim güvenliği neden önemlidir?

Sandık güvenliği çok önemli elbette. Doğrusu bu sorunun genel olarak halkta da önemli bir yer teşkil ettiğini saha gözlemlerine dayanarak söyleyebiliriz. Herkesin aklındaki temel sorulardan birisi bu. Çok fazla seçim yaşadık. Hemen hepsinin temel problemlerinden birisi sandık güvenliği oldu. Dolayısıyla sandık güvenliği konusunda halkta büyük bir duyarlılık gelişti ve bu konuda halkın iradesine sahip çıkacağını düşünüyorum. Ama bununla sınırlı bırakmayacağız. Biz de ülke genelinde kurulan, gerek bizim ittifakımızın bileşenleri olsun, gerek İyi Parti haricindeki millet ittifakı bileşenleri olsun, gerekse gönüllü sivil oluşumlar olsun bu konuda iki yıldır bir arada yürütülen bir sandık güvenliği çalışması zaten var. Biz de bunun içerisindeyiz. Hâlihazırda bu oluşumun Mersin yerelinde de çalışmalar yürüttüğünü ve seçim gününe hazırlandığını da söyleyeyim. İrademize her zaman sahip çıkacağız. Sandık güvenliği çok önemli elbette. Doğrusu bu sorunun genel olarak halkta da önemli bir yer teşkil ettiğini saha gözlemlerine dayanarak söyleyebiliriz. Herkesin aklındaki temel sorulardan birisi bu. Çok fazla seçim yaşadık. Hemen hepsinin temel problemlerinden birisi sandık güvenliği oldu. Dolayısıyla sandık güvenliği konusunda halkta büyük bir duyarlılık gelişti ve bu konuda halkın iradesine sahip çıkacağını düşünüyorum ama bununla sınırlı bırakmayacağız. Biz de ülke genelinde kurulan, gerek bizim ittifakımızın bileşenleri olsun, gerek İyi Parti haricindeki millet ittifakı bileşenleri olsun, gerekse gönüllü sivil oluşumlar olsun bu konuda iki yıldır bir arada yürütülen bir sandık güvenliği çalışması zaten var. Biz de bunun içerisindeyiz. Hâlihazırda bu oluşumun Mersin yerelinde de çalışmalar yürüttüğünü ve seçim gününe hazırlandığını da söyleyeyim. İrademize her zaman sahip çıkacağız. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Mutlaka kazanacağız.



Ekim 2024
PSÇPCCP
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031 

Daha Fazla Güncel Haberler