İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla gerçekleştirdikleri eylemin 728’incisini Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yaptı. Kaybettirilenlerin fotoğraflarını açan aileler, bu hafta 20 Ocak 1992 tarihinde Diyarbakır’da katledilen Harbi Arman’ın faillerini sordu.
Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Türkiye’deki cezasızlıkla sisteminin korunaklı yapısından, imtiyazından faydalanan ve Ali İsmail Korkmaz’ı, Kemal Kurkut’u katleden polislerin yargılandığı davaları izlediklerini ve bu davalar neticesinde verilen beraat ve aklama kararlarının katilleri koruyan kararlar olduğunu bir kez daha gözlemlediklerini söyledi. Abdullah, cezasızlığa yol açan, polisi koruyan ve hesaplaşmak yerine sahiplenen bir cezasızlık sisteminin var olduğunu dile getirdi. Somut delil ve olgulara rağmen Kemal Kurkut’u katleden polisin ceza almamasına karar verildiğine dikkat çeken Abdullah, “Mahkeme bu kararını verirken de Kemal’i öldürmenin yasal ve görev icabı gereken bir fiil olduğu gerekçesine dayandırdı. Hâlbuki kamuoyunun da bildiği üzere herkesin gördüğü deliller üzerine failin kasti bir şekilde Kemal’i sırtından vurduğu görülüyordu. Kasıtlı insan öldürmeden ceza alması gerekirken sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Elbette ki bu karar tüm Kürtlerin bu meydanda yıllardır hak mücadelesi veren, adalet talebinde bulunanların tanık olduğu kararlardır. Bugüne kadar yüzlerce hikâyesini, geçmişini, bütün olgu tanıklarıyla paylaştığımız gözaltında kaybettirilenler ve devletin işlediği politik cinayetlerde hiçbir fail hakkında hesaplaşmaya gidilmedi. Devlet de o politikalarıyla yüzleşmedi” sözlerine yer verdi.
Hafta içerisinde görülen birçok davanın cezasızlıkla sonuçlandığını söyleyen Abdullah, Vartinis ve JİTEM Ankara davasında failler tespitli olmasına rağmen üst düzey kamu görevlileri ve polislerin henüz cezalandırmaya tabi tutulmadığını ifade etti.
Abdullah, şöyle devam etti: “Bütün bunları ifade ederken bu sistemin ne denli ağır insan hakları ihlaline yaslandığını, ne denli bu ihlaller neticesinde var olabildiğini görebiliyoruz. Devlet, bugün bütün bu ağır insan hakları ihlallerini soruşturan yargılayan değil, tümüyle bu ağır insan hakları ihlalleri karşısında bu failleri koruyan bir şekilde sistemini sürdürmektedir. Bu cezasızlık sistemine yaslanarak devlet olma vasfını sürdürmektedir. Bütün bunlara rağmen, hak, hukuk ve yıllardır kayıplarını bulmaya çalışan adalet talep edenlerle birlikte bu mücadeleyi sürdürmekte kararlıyız.”
Bir devlet politikasına dönüştürülen faili aklama, sorumluluğu görünmez kılma uygulamalarına karşı bütün bu mücadeleyi sürdürmekte kararlı olduklarını belirten Abdullah, “Öte yandan bütün bu uygulamaları, haksız ve hukuksuz uygulamaları ifade ederken resmi ideolojinin bütün inkâr ve söylemlerine karşı mücadele ettiği için hedef gösterilerek katledilen Hrant Dink’i de burada anmak isteriz. Gözaltında kaybettirilen kişilerin, politik cinayetlere maruz kalan kişilerin ve yakınlarının başına gelindiği üzere onlarda politik faaliyetleri nedeniyle hedef gösterildiler. Çoğu kişi gözaltına alınarak kaybettirilirken çoğu kişide bu politik cinayetlerin mağduru oldular. Bütün bunları dile getiriyor ve onların bu politik ve kimlik mücadelesinin hiçbir şekilde ötelenemeyeceğini bir kez daha belirtmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Gözaltında katledilen Harbi’nin hikayesi İHD Diyarbakır Yönetim Kurulu üyesi Derya Yıldırım tarafından okunduktan sonra oturma eylemi gerçekleştirildi.