Yadigar Aygün / İstanbul
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, “kaldırımda linç izlediği” suçlamasıyla yargılanan ev hapsindeki Ayten Öztürk’e verilen iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının onanmasını istedi. Öztürk’e verilen ceza onanır ise Öztürk, tekrar hapishaneye girecek. Ayten Öztürk ve Öztürk’ün Avukatı Seda Şaraldı, değerlendirmelerde bulundu.
Öztürk’ün cezası onanırsa hapishaneye girecek
Şaraldı, yaptığı değerlendirmede, Yargıtay savcısının neden onama istediği hakkında hukuki bir değerlendirme belirtmediğine dikkati çekti. Şaraldı, “Öztürk’e kaldırımda linç olayını izlediği yönünde 2 ağırlaştırılmış müebbet cezası ile yargılanıyor. Ancak buna ilişkin herhangi bir kamera kaydı, delil yok. Sadece davadaki bir itirafçı sanığın beyanı var. Dosyayı İstinaf veya Yargıtay aşamalarına götürdük. Yargıtay savcısı bir talepte bulundu. Dosyanın tamamının olduğu gibi onaylanmasını ve tüm sabıklar yönünden onaylanmasını talep ediyor. Savcılık niçin cezanın onaylanmasını istiyor; bu yönlü detaylı bir hukuki değerlendirmesi yok. Buna karşı bizde beyanda bulunacağız. Öztürk’ün cezası onanırsa hapishaneye girecek. Bu dosya 2008 yılından beri devam eden bir dosya. Neredeyse artık unutulmuş bir dosyaydı. Öztürk, 6 ay işkence süreci yaşadı. Öztürk, bu işkenceleri anlatı teşhir etti bundan sonra mahkemenin tavrı da değişti. İlk aşamada Ankara’da hapishanede SEGBİS ile bağlandı. Mahkeme ifadesini aldıktan sonra serbest kararı verdi. Öztürk, Ankara’da tutuklu olunca dosyalar birleşti. Uzun süre tutukluğunu devam ettirdiler” dedi.
“Tüm hukuki yollara başvuracağız”
Şaraldı, Öztürk’e yönelik işkencenin yargı eli ile devam ettiğini vurguladı. Sarıldı, “Öztürk işkence sürecini teşhir etmekten vazgeçmediği için intikam aracına dönüştü. İşkenceciler, Öztürk’e ‘Seni hapislerde çürüteceğiz’ demişlerdi. Aslında yapılan işkencenin devamıdır. İşkence sonlanmadı yargı eli ile de devam ettiriyor. Yargıtay’a cezanın onanmaması için bir başvuruda bulunacağız. Yargıtay cezayı onaylar ise de başvurabileceğimiz tüm hukuki yollara başvuracağız” diye konuştu.
“İşkence merkezinden direnerek çıktım bunun tahammülsüzlüğü var”
Ayten Öztürk, 6 ay boyunca yaşadığı işkenceyi gündeme getirdiği için cezalandırılmak istediğini söyledi. Öztürk, “Beni cezalandırmalarının sebebi, 6 ay boyunca gizli bir işkence merkezinde yaşadığım işkenceleri anlatmam, işkencecilerin yargılanmasını ve gizli işkence merkezlerinin açıklanmasını istememdir. O işkence merkezinden direnerek ve sahiplenme sonucunda çıktım. Bunun tahammülsüzlüğü de var. İstiyorlar ki, işkence görsen bile işkenceden bahsetme. Unut, gündeme getirme… bunu istiyorlar. Neden? Ben ömrüm boyunca yaşadığım işkencenin izleriyle yaşayacağım. Bunları unutmak mümkün mü? Unutmam, hiç dile getirmemem işkencenin sürmesi, başkalarının da benim gibi işkence görmesi anlamına gelir. İşkence, başta benim gibi devrimcilere yönelik uygulansa da sistematik olarak muhalif herkesin yaşadığı ve yaşayabileceği insanlık dışı bir suçtur” dedi.
‘Seni hapislerde çürüteceğiz’ demişlerdi
2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılandığını vurgulayan Öztürk, “İşkence gerçeğini görmezden gelip, gizleyerek sürdürmeye çalışıyorlar. Halka ve muhalif tüm kesimlere işkence ile, kaçırıp kaybetmeyle gözdağı vermek istiyorlar. Ben buna sessiz kalmadığım için, beraat etmem gereken bir davadan 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanıyorum. İşkence sonrası beni bir araziye bırakmadan önce bana ‘Seni hapislerde çürüteceğiz’ demişlerdi. Şimdi yapılmak istenen de bu” diye konuştu.
“SEGBİS’le katıldığım ilk duruşmada serbest bırakılmama karar verildi”
Öztürk, gizli bir işkence merkezinde işkence gördüğünü ve bu işkencenin somut verilerle ortaya çıkabileceğini ama gerçeğin üzerinin kapatıldığını belirtti. Öztürk, “İşkence sonrası beni bir araziye bıraktıkları anda, Ankara TEM polisi sözde bir ihbar üzerine beni oradan gözaltına aldı ve kurgu üzerine bir dosya oluşturulmaya çalışıldı. Tutuklanarak Sincan Hapishanesi’ne konuldum. Ben tutukluyken, ‘Bir tecavüzcünün linç olayını kaldırımdan izlediğim iddiası ile’ İstanbul’daki eski farklı bir davadan dolayı SEGBİS’e çıktım. Ve SEGBİS’le katıldığım ilk duruşmada serbest bırakılmama karar verildi. Ancak beni arazide buldukları davadan tutuklu olduğum için tutukluluğum sürdü. Ve iki dosya İstanbul dosyasında birleşti. Yani arazide bulunmamla ilgili dosya tamamen kapandı. Kapanmasını istediler çünkü o dosya irdelenseydi benim aslında kaçırıldığım ve gizli bir işkence merkezinde işkence gördüğüm de somut verilerle ortaya çıkabilirdi ama kapandı”
“İftiracıya ödül veriliyor”
İtirafçıya ödül verildiğinin altını çizen Öztürk, “Beni linç olayını izlediğim iddiasıyla yargıladılar. Bu olayla ilgili kullanılan tek delil olaya katılanlardan birinin hakkımda ‘Linç olayını kaldırımdan izlediği’ iddiası… olayda ismim de geçmiyor, bir kadın izledi deniyor ama ben yargılanıyorum. Kaldı ki bir izleme olayı olmuş olsa bile ki öyle bir şey yok. 2 ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmam nasıl açıklanabilir? Hakkımda ifade verene ise ifadesinden dolayı ceza indiriminde bulunuldu. Yani açıkça hakkımda zorla ifade alınıyor ve karşılığında ceza indirimiyle iftiracıya ödül veriliyor.”
“İşkence örtbas etmek isteniyor”
Savcının onama kararı vermesi hakkında değerlendirmelerde bulunan Öztürk, savcının kendisinden intikam aldığını vurguladı. “Bu yargılama sürecinde 3,5 yıl hapis kaldım, daha sonra ev hapsiyle tahliye oldum. Yaklaşık 2,5 senedir ev hapsindeyim. Dosyam Yargıtay’da. Birkaç gün önce, Yargıtay savcısının, 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının uygulanmasını istediğine dair tebliğname geldi. Bu şu demek, savcı Yargıtay mahkemesinden bu cezayı onaylamasını istiyor. Ancak bunun onaylanmasının hukukla, adaletle hiç ilgisi yok. Sebebi tamamen benden intikam alınmasıdır, işkenceyi örtbas etmek içindir” dedi.
“3,5 yıllık tutsaklığım da keyfi ve dayanaksızdı”
Birçok hak ihlali yaşadığını söyleyen Öztürk, ev hapsinde tehdit edildiğini belirtti. Öztürk, “Yaşadığım hak ihlalleri çeşitli biçimlerde sürüyor. Şöyle özetleyebilirim, kaçırılmam ve gizli bir işkence merkezinde işkence görmem sadece hak ihlali değil, ciddi bir insanlık suçudur. Daha sonra 3,5 yıllık tutsaklığım da keyfi ve dayanaksızdı. Tahliye olduğumda bir gün hiçbir gerekçe olmadan gözaltında tutuldum. Daha sonra ise ev hapsindeyken ayağıma kelepçe takıldı. Kelepçe çekmiyor bahanesiyle defalarca değiştirildi, yüzlerce kez günün ve gecenin her saatinde telefonla arandım. Evim 5 kez birilerini arama gerekçesiyle basıldı, dağıtıldı. Tehdit edildim. İşkenceyi anlattığım kitap toplatıldı, hakkımda propagandadan dava açıldı. Bu davadan beraat ettim fakat daha istinaf süreci var. Sesimi duyurmak istediğim için yapmaya çalıştığımız sempozyum keyfi bir şekilde yasaklandı. Ben Antakyalıyım, deprem zamanı yakınlarımı görmek için izin istedim, izin verilmedi. Buna benzer hak ihlalleri ve baskılar yaşadım, yaşamaya da devam ediyorum” diye belirtti.
“Direneceğim”
Tüm baskı ve engellemelere karı mücadelesinin süreceğine dikkati çeken Öztürk, kendisine verilen cezanın hukuksuz olduğunu vurguladı. Öztürk, “Bu baskılara karşı mücadelem sürecek. Şu an bir imza kampanyam var. Adalet bakanlığına bu imzaları sunacağız. Bana ve topyekûn halka adaletsizlikler kanıksatılmaya çalışılıyor. Buna izin vermeyeceğiz. Ben hakkım olanı, adaleti var edene kadar her türlü hukuki yola başvuracağım. Bu ceza tamamen hukuksuzdur, adaletsizdir. Bu adaletsizlik bugün bana yarın başkalarınadır, yani hepimizedir. Bana verilmek istenen bu ceza, benden alınmak istenen bir intikamın sonucudur. Bugüne kadar nasıl direndiysem bu cezayı da direnerek bozacağımıza inanıyorum” dedi.
“Ortak mücadelemizle adaletsizliği yeneceğiz”
Tüm topluma ve devrimcilere çağrıda bulunan Öztürk, şu sözler ile ortak mücadele çağrısı yaptı; “Halka ve duyarlı, muhalif tüm kesimlere çağrım şudur: adaletsizliğe karşı mücadeleye sadece destek ile değil, bu mücadelenin bir parçası olarak bu saldırıları püskürtebiliriz. Direnişimiz, birliğimiz ve ortak mücadelemizle adaletsizliği yeneceğimize ve bu davayı bozacağımıza inanıyorum. Mutlaka biz kazanacağız. Uzun süredir ev hapsindeyim. Duyarlı tüm kesimleri ve halkımızı ziyaretime bekliyorum. Bu adaletsizliğe sessiz kalmayacağımızın bir göstergesi de budur. Yanımda olup destek olan, mücadeleme ortak olan herkese çok teşekkür ediyoruz.”