İstanbul Bahçelievler’de bulunan Kanatçı Haydar restoranda çalışan Günay Kılıç, haklarını istediği için yöneticilerle tartıştığını, darp edilerek tazminatsız bir şekilde işten atıldığını söyledi. Darp raporu alan Kılıç, hakkını alana kadar mücadele edeceğini belirtti.
Evrensel’den Fırat Turgut’un haberine göre; Günay Kılıç, İstanbul’un ünlü restoranlarından biri olan Kanatçı Haydar’da 3 sene önce işe başladığını anlattı: “Aslında tekstil işçisiydim. Eşimden boşandım, bir kızım var. Burayı tercih etmemin nedeni saatlerin bana uygun olmasıydı. İlk bir yıl sabah 10 akşam 6 çalıştım. Haftanın 6 günü çalışıyordum. Kızım okula başladıktan sonra saatler 9-5 oldu.”
100 civarında kişinin çalıştığı restoranda kadın işçilerin çalışma koşullarının ağır olduğunu dile getiren Kılıç, “10 civarında kadındık. İşimiz çok ağır. Onların köpekleri var, onu bile yıkıyordum. Temizlik için evlerine gönderiyorlardı. Kadınlar üzerinde baskı vardı. Herhangi bir tartışma esnasında ‘Sen kadınsın sus’ cümlesini çok duyduk” dedi.
“Sağlığımı kaybetmeye başladım”
Depoya bakmaktan patronların ofislerini temizlemeye kadar neredeyse her işi yaptığını belirten Günay şöyle devam etti: “Temizlik görevlisiydim ama joker olarak kullanılıyordum. Fark ettim ki gittikçe üzerime daha çok iş yığılmaya başladı. Ondan sonra sağlığımı kaybetmeye başladım. Bel boyun fıtığı ve 3 el parmağımda uyuşma oldu. Rahatsızlıklarım hala devam ediyor.”
Asgari ücretle çalıştırıldıklarını söyleyen Kılıç, “2018’ye 2 ay kala bize yüzde 5, yani 75 lira zam yapıldı. Çok komik bir rakam. Biz kadınlar olarak bunu kabul etmediğimizi söyledik. Sonra asgari ücret 1600 lira olunca bize verdikleri 75 lirayı da geri çektiler. Ne zaman itiraz etsek ‘Çalışmıyorsanız kapı orada’ diye bize kapıyı gösterdiler” dedi.
“Sen siyaset yapıyorsun, sendikacı mısın”
Günay Kılıç işten atılma sürecini ise şu şekilde anlattı: “En son 1 Mayıs günü ben işe gitmedim ve telefon açıp bekçiye not bıraktım. Saat 10’da şef beni aradı. Ben de 1 Mayıs’ı hatırlatarak ‘Bu benim hakkım’ dedim. Kısa bir tartışma yaşadık telefonda. 2 Mayıs günü işe gittim ama baskı görmedim. Son günlerde ise yeni sözleşmelerle iş saatinin uzatılacağı tartışılıyordu. Ben de kadın arkadaşlara ‘Bu önümüze geldiğinde tartışırız. Şimdi biz zam istiyoruz ve resmi tatilde çalışacaksak tatil mesaisiyle çalışmak istiyoruz’ dedim. Sonra biz yemek esnasındayken şef geldi ve ben şefe taleplerimizi ilettim. O da ‘Sen kes sesini, sen siyaset yapıyorsun, sendikacı mısın’ gibi laflar etti. Karşılıklı tartıştık. Daha sonra bizi aşağıdaki odaya aldı. En küçük tınıyı bile algılayacak kameranın olduğu bir oda. Müdür ve şef var. Ben yine bu soruları sorarken şef bana ‘Çık git, toplantıyı terk et’ dedi. İtiraz ettim ve patronu çağırın dedim. ‘Sen kimsin ki terbiyesiz, saygısız’ diye hakaret etmeye başladı. Ben de elimle masaya vurarak ‘Siz bizim sayemizde 6-7 bin lira maaş alıyorsunuz’ dedim. Bu masaları yumrukladı şeklinde lanse edildi.”
“Ağzımı kapattı, boğazımı sıktı. O an öleceğimi hissettim”
Cuma günü ise patronlardan birinin kendisiyle görüştüğünü belirten Kılıç, “Yaşanan problemleri anlattım. ‘Sana 10 gün zaman vereceğim. Burada kalıp kalmayacağını bu 10 günkü tavrın belirleyecek. Ben sana zam da yapmayı düşünüyordum’ dedi. Ben de ‘Ben diye bir şey yok, kadın arkadaşlarım var. Zam istiyoruz, şeflerin bize karşı kaba davranmamasını istiyoruz, koşullarımızın düzeltilmesini istiyoruz, resmi tatil hakkımızın tanınmasını istiyoruz’ dedim. ‘Tamam, ben bugün karar vereceğim’ dedi. Saat 16.00’da beni çağırdılar. İki kağıt koymuşlar masaya, okuyup imzalamamı söylediler. Kabul etmedim. İş akdinin feshedilmesine dair kağıt ve beni suçlayan maddeler var. 25/2’den yüz kızartıcı suçlar. Sonra ben tepki gösterdim ve şefle aramızda itiş kakış da oldu. Onun göğsüne de vurdum birkaç kere. Oradaki erkekler beni tutup aşağı götürmek istedi ama bu konuda onları uyardım. Sonra şef geldi, ağzımı kapattı, boğazımı sıktı. O an öleceğimi hissettim. Çalışan arkadaşlar da ‘Günay boğuldu’ diyerek paniklediler. Sonra patron gelip ‘Şov yapma’ dedi. Ona da tepki gösterdim. Ben oradan çıktıktan sonra patron dahil 3 kişi karakola gidip suç duyurusunda bulunuyorlar. Cumartesi günü beni ifadeye çağırdılar. Darbedildiğimi söyledim, Bahçelievler Devlet Hastanesine gidip darp raporu aldık. Kamera kayıtlarını istedim ama savcının zaten isteyeceğini söylediler” dedi.